Roma Zirvesi’nin hedefi düzensiz göçle başarılı mücadele

İtalya Başbakanı Meloni, Afrika’nın kalkınmasına destek verdiğini açıkladı.

Roma Göç Zirvesi’ne katılanların grup fotoğrafı (EPA)
Roma Göç Zirvesi’ne katılanların grup fotoğrafı (EPA)
TT

Roma Zirvesi’nin hedefi düzensiz göçle başarılı mücadele

Roma Göç Zirvesi’ne katılanların grup fotoğrafı (EPA)
Roma Göç Zirvesi’ne katılanların grup fotoğrafı (EPA)

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Avrupa Birliği (AB) ile Tunus arasında imzalanan ve göçmenlerin kıtaya girişini sınırlamayı amaçlayan model anlaşmaya benzer şekilde, göçmenlerin menşe ülkeleri ile ev sahibi ülkeler arasında yeni işbirliği yöntemlerinin benimsenmesi amacıyla 23 Temmuz’da Roma’da Akdeniz ülkelerinin liderlerini kabul etti. Meloni, konferansı ‘Roma süreci’ olarak adlandırarak önceliklerini belirleyerek başlattı. Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre İtalya Başbakanı, düzensiz göçle mücadele, yasal göç akışlarını yönetme, mültecileri destekleme ve Afrika’nın, özellikle de göçmenlerin çıkış ülkelerinin kalkınmasını desteklemek için yaygın işbirliğine değinirken, bunlar olmadan tüm çalışmaların yetersiz kalacağını dile getirdi.

Konferansa BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Moritanya Devlet Başkanı Muhammed Veled Gazvani, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa Devlet ve Hükûmet Başkanları Konseyi Başkanı Charles Michel ve BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi de dahil olmak üzere bölgeden, Avrupa Birliği’nden (AB) ve uluslararası finans kuruluşları liderler katıldı. Malta, Mısır, Libya, Etiyopya, Cezayir, Ürdün, Lübnan ve Nijer başbakanları ile Suudi İçişleri Bakanı Prens Abdulaziz bin Suud bin Nayef de katılımcılar arasında yer aldı. Diğer ülkeler de kendilerini temsil etmesi için bakanlar gönderirken, Fransa ve İspanya herhangi bir temsilci göndermedi.

Düzenli göç konusunda açılım

Meloni, İtalya hükümetinin yasal yollarla daha fazla kişiyi kabul etmeye açık olduğunu dile getirirken, “Avrupa ve İtalya’nın göçe ihtiyacı var” dedi. Ayrıca tehlikeli bir yolculukla Akdeniz’i yasa dışı yollardan geçmeye çalışan göçmenlerin önüne geçmek için daha fazla adım atılması gerektiğini vurgulayan İtalya Başbakanı, “Kitlesel yasa dışı göç hepimize zarar veriyor. En zayıflar pahasına zengin olan ve güçlerini hükümetlere karşı bile kullanan suç grupları dışında kimse bundan fayda sağlamaz” dedi.

İtalya Başbakanı ve Dışişleri Bakanı, pazar günü zirveye katılımları sırasında (AFP)
İtalya Başbakanı ve Dışişleri Bakanı, pazar günü zirveye katılımları sırasında (AFP)

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Meloni’nin 27 ülkeden oluşan AB’ye göç için yasal yollar sağlanması çağrısına desteğini dile getirdi.

Göçmenler için önemli bir çıkış noktası olan AB ve Tunus, geçen hafta insan kaçakçılarına karşı sert önlemler alınmasını ve sınır kontrollerinin sıkılaştırılmasını içeren bir ‘stratejik ortaklık’ anlaşması imzaladı. Avrupa, Tunus’un tükenmiş ekonomisini desteklemek için 1 milyar euro (1,1 milyar dolar) yardım sözü verdi ve 100 milyon euro da yasadışı göçle mücadele için tahsis edildi. Ursula von der Leyen, konferans sırasında “Tunus ile anlaşmamızın bölgedeki diğer ülkelerle ortaklıklar kurmak için bir model ve gelecek için bir model olmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Kaynak ülkelerin desteği

2022’de kendisini iktidara getiren yasama seçim kampanyası sırasında Meloni, İtalya’da göçmenlerin gelişini durdurma sözü verdi. O günden bu yana hükümeti, mültecilerin gelişini durdurmayı başaramadan insani yardım gemilerinin faaliyetlerini engelliyor. Roma, geçen yılın aynı döneminde kaydedilen 33 bine kıyasla yaklaşık 80 bin kişinin Akdeniz’i geçerek İtalya kıyılarına ulaştığını söylüyor. Çoğu Tunus kıyılarından yola çıktı. Bu nedenle Meloni ve Avrupa Komisyonu, diğer AB üye devletlerinin de desteğiyle son aylarda Tunus ile diyaloglarını yoğunlaştırdı ve Tunus devletinin topraklarında göçle mücadele etmeyi taahhüt etmesi halinde finans sağlama sözü verdi.

Roma zirvesine katılımları sırasında Meloni ve Said (EPA)
Roma zirvesine katılımları sırasında Meloni ve Said (EPA)

Geçen hafta Brüksel ve Roma, Tunus Cumhurbaşkanı ile, özellikle göçmen teknelerinin ayrılmasını ve kaçakçılarla mücadeleyi amaçlayan 105 milyon euro değerinde Avrupa yardımını şart koşan bir mutabakat zaptı imzaladı. Aynı şekilde AB’de düzensiz durumda olan daha fazla Tunuslunun geri dönüşünün yanı sıra Sahra altı Afrika’dan gelen göçmenlerin Tunus’tan menşe ülkelerine dönüşünü de sağlıyor. İsminin açıklanmaması koşuluyla konuşan üst düzey bir AB yetkilisi, AB’nin Mısır ve Fas ile benzer ortaklıkları müzakere etmeye istekli olduğunu ifade etti. Moritanya Devlet Başkanı da Roma’dan ‘kritik ekonomik, siyasi ve güvenlik durumlarıyla karşı karşıya kalan ülke ve bölgelere, onları daha iyi desteklemek ve onlar için gerekli mali kaynakları sağlamak amacıyla özel ilgi gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

Birleşmiş Milletler (BM), 2023’ün ilk altı ayında Kuzey Afrika, Türkiye ve Lübnan kıyılarından deniz yoluyla 100 binden fazla göçmenin Avrupa’ya ulaştığını söylüyor. 2022 yılında ise sayıları 189 binin biraz üzerindeydi.



Güney Asya'da kırılgan barış

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Güney Asya'da kırılgan barış

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Kaswar Klasra

Hindistan ve Pakistan arasında, Hindistan yönetimindeki Keşmir'de gerçekleşen yeni bir terör saldırısıyla tetiklenen son şiddet patlaması, dünyanın dikkatini Güney Asya'daki gergin cephe hatlarına yeniden odakladı. ABD öncülüğündeki uluslararası arabuluculuk çabaları, iki nükleer silahlı komşuyu savaşın eşiğinden geri çekmeyi başarmış olsa da, bu ihtiyatlı sakinlik kalıcı bir barış olarak kabul edilemez.

İki ülke arasındaki anlaşmazlığın merkezinde yer alan Keşmir anlaşmazlığına bir çözüm bulunmaması nedeniyle, bölge 1 milyardan fazla insanın hayatını tehdit eden bir gerilimi tırmandırma döngüsünün esiri olmaya devam ediyor.

Bu hadise, on yıldan kısa bir sürede yaşanan üçüncü büyük tırmandırma sayılıyor ve her dalga bir öncekinden daha tehlikeli. Hindistan'ın Pakistan topraklarında faaliyet gösteren militanları sorumlu tuttuğu Pahalgam'daki saldırı, her iki taraftaki askeri tesisleri hedef alan bir dizi füze ve insansız hava aracı saldırısını tetikledi. Gerginliğin tırmanma hızı ve yoğunluğu, durumun kırılganlığını ve yarımadanın büyük bir felakete kaymaya hazır olduğunu teyit ederek, tehlike seviyesini yükseltti. Önceki örneklerde olduğu gibi, ABD, krizi kontrol altına almak için arabuluculu olarak müdahalede bulundu. Kendisine duyurulmayan Çin ve Körfez çabaları da destek verdi.

Bu model tanıdık hale geldi; Keşmir'de bir terör olayı gerçekleşiyor, onu Hindistan’ın yanıtı,  ardından Pakistan'ın askeri yanıtı takip ediyor.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Son şiddet dalgasını diğerlerinden ayıran husus yalnızca yoğunluğu değil, aynı zamanda kullanılan savaş araçlarının gelişmişliğiydi. Her iki taraf da geleneksel askeri güç kullanımının yanı sıra siber operasyonlara ve insansız hava araçlarına başvurdu. Bu çatışma, yapay zekanın, otonom insansız hava araçlarının ve siber savaşın savaş alanını yeniden şekillendirmeye başladığı Güney Asya'nın askeri tarihinde yeni bir bölümü işaret ediyor. Bununla birlikte, siyasi söylem durgun kaldı ve önemli bir dönüşüme sahne olmadı.

 Hindistan, çok daha büyük olan ekonomisi ve Batı'ya giderek daha yakın hale gelmesi sebebiyle stratejik bir ivmeye sahip olduğunu hissedebilir, fakat devam eden istikrarsızlık büyük hedeflerini tehdit ediyor. Tedarik zincirlerini Hindistan'a taşımayı düşünen küresel şirketler, çalkantılı bir bölgesel tablo karşısında tereddüt ediyor. Kalkınma veya kuzeydeki Çin tehdidi ile yüzleşmede kullanılabilecek kaynaklar kronik sınır krizi tarafından tüketiliyor. Dahası, Keşmir'de devam eden huzursuzluk, yerel halkı devletten daha da uzaklaştırıyor ve Yeni Delhi'nin son vermeye çalıştığı ayaklanmayı körüklüyor.

Pakistan’a gelince, yüksek gerilimin maliyeti onun için daha ağır. Uluslararası kredilere bağımlı ve yakın zamanda terörizm finansmanı artırılmış izleme listesinden çıkarılan kırılgan ekonomisi, her tırmandırmada ağır kayıplar yaşıyor.

Pakistan'ın Pahalgam saldırısıyla ilgili ortak soruşturma teklifi -Hindistan'ın bu tür girişimleri tekrar tekrar reddetmesine rağmen- ciddiye alınmayı hak ediyor. Bu tür konularda şeffaflık ve iş birliği, karşılıklı şüphe döngüsünü kırmaya yardımcı olabilir. Hindistan gerçekten sadece geçici bir ateşkes değil, uzun vadeli bir barışı hedefliyorsa, yanlış değerlendirme riskini azaltacak mekanizmalar kurmak için İslamabad ile ciddi bir diyaloğa girmelidir.

Sadece krizleri yönetmek yerine, iki ülke çatışmanın kökenlerini ele alma gibi daha zor bir göreve girişmelidir. Nükleer silaha sahip iki komşu arasındaki son gerginlik, Keşmir sorununun acilen ele alınması gereken bir nükleer patlama noktası olduğunu teyit etti. Bu kriz Hindistan ve Pakistan'daki 1 milyardan fazla insanın hayatını tehdit ediyor.

Uluslararası aktörler, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Körfez ülkeleri, doğrudan askeri iletişim kanalları da dahil olmak üzere etkili bir kriz yönetim mekanizmasının kurulması için bu anı değerlendirmelidir

Pakistan, Keşmir sorununun çözümünün ancak diyalog yoluyla mümkün olduğunu kabul ederken, Hindistan askeri baskının siyasi bir çözüme alternatif olmadığını kabul etmelidir. Keşmir'de adil ve kalıcı bir çözüm sadece bölgeyi istikrara kavuşturmakla kalmayacak, aynı zamanda onlarca yıldır arzu edilen ekonomik ve ticari iş birliğinin ve ilişkilerin normalleşmesinin önünü açacaktır.

Dış baskıyla durdurulan son turun sonucu, sahadaki gerçekleri değiştirmedi. Her iki tarafın askeri kuvvetleri halen yüksek alarm durumunda ve resmi bir barış anlaşması imzalanmadı. Ancak, her iki başkent de kısa vadeli taktik hesapların ötesine geçmeye karar verirse, bu tırmandırma bir dönüm noktası olabilir.

Uluslararası aktörler, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Körfez ülkeleri, doğrudan askeri iletişim kanalları, bağımsız soruşturma organları ve şeffaflığa yönelik karşılıklı taahhütler de dahil olmak üzere etkili bir kriz yönetim mekanizmasının kurulması için baskı yapmak üzere bu anı değerlendirmelidir. Aynı şekilde Pakistan ekonomisini ticaret ve yatırım teşvikleri yoluyla desteklemek, alışılmadık yöntemlere olan bağımlılığını azaltabilirken, Hindistan'ın daha ölçülü bir duruşu Keşmirliler ile genel olarak bölgenin sakinleri arasındaki güveni yeniden inşa edebilir.

Bu ganimet için yapılmış bir savaş değildi ve taraflardan hiçbiri zafer kazanmadı. Aksine bu savaş, Güney Asya'nın uçurumun eşiğinde olduğunun acı bir hatırlatıcısı ve Delhi ile İslamabad liderlerine kalıcı bir barış için gereken sıkı ve zorlu çalışmaya başlamaları yönünde acil bir çağrıydı.