Hindistan'da polisin Arakanlı Müslümanlara müdahalesi sırasında 5 aylık bebek öldü

Arakanlı mülteciler (Arşiv-AA)
Arakanlı mülteciler (Arşiv-AA)
TT

Hindistan'da polisin Arakanlı Müslümanlara müdahalesi sırasında 5 aylık bebek öldü

Arakanlı mülteciler (Arşiv-AA)
Arakanlı mülteciler (Arşiv-AA)

Hindistan'da polisin, gözaltı merkezinden kaçmaya çalışan Arakanlı Müslümanlara bibergazıyla müdahalesinde 5 aylık bebek hayatını kaybetti.

Nisandan beri açlık grevindeki 269 Arakanlı Müslüman, Cemmu ve Keşmir bölgesindeki Kathua eyaletinde yer alan Hiranagar Gözaltı Merkezi'nden 18 Temmuz'da kaçmaya çalıştı.

Ülkedeki Arakanlı Müslüman göçmenlerin haklarını savunan sivil toplum kuruluşu (STK) Rohingya İnsan Hakları Girişimi, polisin bibergazıyla müdahalesinde, Ömer Habib adlı 5 aylık bebeğin fenalaştığını bildirdi.

Hak savunucuları, bebeğin uzun süre gaza maruz kaldığını, tedavi göremediğini ve ertesi gün yaşamını yitirdiğini ifade etti. 

Gözaltı merkezinin müdürü Kuşal Kumar ise bebeğin hastalığı nedeniyle bir süredir ilaç tedavisi gördüğünü belirterek, olayın polis müdahalesiyle ilgisi olmadığını ileri sürdü.

Eyalet yönetimi ve gözaltı merkezi, Habib'in ebeveynleri Salim Muhammed ve eşi Namina'nın, bebekleri için cenaze töreni düzenlemesine izin verdi.

Ancak Salim ve Namina'nın zincir ve kelepçelerle cenaze törenine katıldığı görüntüler, sosyal medyada tartışma yarattı.

Bir sosyal medya kullanıcısı "Hangi devirde yaşıyoruz?" diye yazarken, bir başkası da "Polis neden onlara hayvan muamelesi yapıyor?" ifadelerini kullandı.

Kumar, göçmenlerin gözaltı merkezindeki üç görevliyi rehin alarak binadan kaçmaya çalıştığını, polisin de olaya müdahale etmek durumunda kaldığını savundu.

Yerel haber sitelerinde paylaşılan bilgilere göre çiftin, gözaltı merkezinde doğan Salina adında bir çocukları daha var. Bir yaşındaki Salina'nın bibergazından etkilenip etkilenmediği bilinmiyor.

STK, söz konusu merkezdeki 269 göçmenin 144'ünün kadın ve çocuklardan oluştuğunu bildirdi. Göçmenlerin, Mart 2021'de kimlik kontrolü için gözaltına alındığı ve bir daha serbest bırakılmadığı aktarıldı. Arakanlı Müslümanlar ise Myanmar'a geri dönmek için merkezde bir süredir eylemler düzenliyordu. 

Myanmar'ın Arakan eyaletinde 2012'de Budistler ve Müslümanlar arasında çıkan çatışmalarda binlerce Müslüman katledilmiş, yüzlerce ev ve işyeri ateşe verilmişti.

Myanmar ordusu ve Budist milliyetçiler, Arakan'daki sınır karakollarına 25 Ağustos 2017'de yapılan eş zamanlı saldırıları sebep göstererek kitlesel şiddet eylemleri başlatmıştı.

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre Ağustos 2017'deki eylemler sonrasında 1 milyonu aşkın Arakanlı Müslüman, Bangladeş'e sığındı. ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre 40 bin Arakanlı Müslüman da Hindistan'a kaçtı.

Uluslararası insan hakları örgütleri ve BM, Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti "etnik temizlik" ya da "soykırım" diye niteliyor.

Independent Türkçe, Guardian, Siasat, NDTV, Indian Express



Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

TT

Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

Lübnan Başbakanı Necib Mikati bugün yaptığı açıklamada, Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlılığını bir kez daha yineleyerek, ‘ordunun güneydeki güvenlik otoritesinin düşmanın dayandığı argümanları boşa çıkardığını’ vurguladı.

Bakanlar Kurulu toplantısının ardından konuşan Mikati şunları söyledi: “Bugün yıkıma uğrayan bölgeleri yeniden inşa etme sürecine başlıyoruz. Ordumuzun güney kentlerine güvenliği geri getireceğine inanıyoruz. Hükümetin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararını tüm hükümleriyle uygulama konusundaki kararlılığını vurguluyoruz.”

Mikati sözlerini şöyle sürdürdü: “Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Kazanımları koruyan bir devlet inşa etmek ve birleşmek için büyük ve kolektif bir sorumluluğumuz var. Dünyanın bize olan güvenini ve Lübnan halkının devlete olan güvenini yeniden tesis edeceğiz. Ordunun güneydeki güvenlik otoritesini yeniden sağlayacağız.”

sdcfergt
Ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından yerinden edilen insanlar evlerine dönerken, güneydeki Sayda kentinde bir adam Lübnan bayrağı sallıyor. (AFP)

İsrail'i ateşkese uymaya ve işgal ettiği topraklardan çekilmeye çağıran Mikati, “Farklılıklarımızı bir kenara bıraktığımız takdirde yarının Lübnan için daha iyi olacağına inancımız tamdır” dedi.

“Herkes fitne üzerine bahis oynuyordu, ancak zor sosyal koşullara rağmen vatandaşların birbirini kucakladığını gördük” diyen Mikati, ‘bugünün acılara rağmen Lübnan'a güvenlik ve istikrar getirmesini’ diledi.

İsrail ile Hizbullah arasındaki ateşkes, her iki tarafın da ABD ve Fransa'nın aracılık ettiği bir anlaşmayı kabul etmesinin ardından bu sabah erken saatlerde yürürlüğe girdi.