İranlı yetkililer, Netanyahu’ya şifa dileyen sanatçıyı tutukladı

İranlı aktris Shohreh Ghamar (Sosyal medya)
İranlı aktris Shohreh Ghamar (Sosyal medya)
TT

İranlı yetkililer, Netanyahu’ya şifa dileyen sanatçıyı tutukladı

İranlı aktris Shohreh Ghamar (Sosyal medya)
İranlı aktris Shohreh Ghamar (Sosyal medya)

İranlı yetkililer, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya şifa dilediği için bir aktrisi ‘toplumda psikolojik güvensizlik yaratmak’ suçlamasıyla tutukladı.

İran Devrim Muhafızları’na bağlı Tasnim ve Fares Ajansları, aktris Shohreh Ghamar’ın ‘isyancıları destekleyen içerik yayınlamak, yetkililere hakaret etmek, İsrail Başbakanı’na şifa dilemek, Siyonist oluşumu desteklemek ve sokaklarda kaosu kışkırtmaktan’ tutuklandığını aktardı.

Şarku’l Avsat’ın resmi Mehr haber ajansından aktardığı habere göre İran İstihbarat Bakanı İsmail Hatib’in “İran yargısı internet alanında psikolojik güvenlikle ilgili birkaç dosyayı inceliyor” sözlerini aktardı.

Bakana internette olan gelişmeleri kendisinin takip edip etmediği sorulduğunda, “Takip etmezsem bakan olamam” yanıtını verdi.

Tutuklanma, aktrisin 4 milyon kişi tarafından takip edilen Instagram hesabı üzerinden İsrail Başbakanı’na şifa dileyen bir mesaj yayınlamasından günler sonra geldi. Aktris yaptığı paylaşımda Netanyahu’nun fotoğrafının üzerine “Sağlığınız için dua ettim, sağlığınıza kavuşacaksınız” yazdı.

Netanyahu, geçen hafta kalp ameliyatı geçirdi ve sonrasında işine devam etmek için hastaneden ayrıldı.

Aktris Shohreh Ghamar’ın Netanyahu ile ilgili olarak hesabında yaptığı bir ‘hikaye’ paylaşımı tutuklanmasına neden oldu
Aktris Shohreh Ghamar’ın Netanyahu ile ilgili olarak hesabında yaptığı bir ‘hikaye’ paylaşımı tutuklanmasına neden oldu

Haftalar önce sanatçı, yetkilileri İsrail’i yok etme tehditleri nedeniyle eleştiren başka bir mesaj yayınlamıştı. Söz konusu paylaşımda “Önce Kürdistan ve Belucistan’daki açların karnını doyurmaları gerekiyor” demişti.

Reformculara yakın Dide Ban haber sitesi, aktrisin İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin son seçimlerdeki kampanyası lehinde bir propaganda videosuna katıldığını ve videonun Telegram ağında geniş çapta yayıldığını belirtti.

Gazeteci ve siyasi analist Ahmed Zeyd Abadi, aktrisin tutuklanmasını eleştirdi ve Telegram ağındaki hesabı aracılığıyla “Görünüşe göre Netanyahu'ya şifa dilediği için bir aktrisi tutuklamışlar. Netanyahu’ya şifa dilekleri aslında İsrail’in yok olması için bir duadır” ifadelerini kullandı.

Gazeteci ayrıca “Netanyahu gibi Yahudi devletini istikrarsızlık ve çöküş uçurumuna yaklaştıran başka bir lider yok. Eğer o ölürse, yerini İran’a karşı uluslararası bir koalisyon kurmak için çalışacak ılımlı bir siyasetçi alacak. Dolayısıyla Netanyahu’nun sağlığı, İslam Cumhuriyeti’nin ve onun İsrail’in kökünü kazıma sloganının aleyhine değil” ifadelerini de sözlerine ekledi.



İsrail'in İran'a saldırısı: Netanyahu, Biden'a neden boyun eğdi?

İsrail ordusu tarafından 26 Ekim'de dağıtılan ve İran'a saldırı düzenlemek için bir askeri üsten havalanmak üzere olan bir savaş uçağını gösteren fotoğraf (AFP)
İsrail ordusu tarafından 26 Ekim'de dağıtılan ve İran'a saldırı düzenlemek için bir askeri üsten havalanmak üzere olan bir savaş uçağını gösteren fotoğraf (AFP)
TT

İsrail'in İran'a saldırısı: Netanyahu, Biden'a neden boyun eğdi?

İsrail ordusu tarafından 26 Ekim'de dağıtılan ve İran'a saldırı düzenlemek için bir askeri üsten havalanmak üzere olan bir savaş uçağını gösteren fotoğraf (AFP)
İsrail ordusu tarafından 26 Ekim'de dağıtılan ve İran'a saldırı düzenlemek için bir askeri üsten havalanmak üzere olan bir savaş uçağını gösteren fotoğraf (AFP)

Remzi İzzettin Remzi

İsrail'in İran'a misillemesinin nasıl ve ne zaman olacağına dair haftalarca süren spekülasyonların ardından İsrail, Tahran'daki ve ülkenin batısındaki askeri tesislere hava saldırıları düzenledi.

Mevcut bilgilere göre İsrail, ABD'nin baskısına boyun eğerek saldırısını belirli tesislerle sınırlandırmış ve ABD seçimlerine günler kala durumu tırmandırmamak için petrol ve nükleer tesisleri vurmamış gibi görünüyor. İran'ın saldırıya ilk olarak İsrail saldırısının sınırlı olduğunu ve saldırının küçük kayıpların yanı sıra iki askerin ölümüne yol açtığını açıkladı.

Beklendiği gibi İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin tutumunu dikkate alarak kendisine uygun bir zaman seçti. Bir yandan ABD Başkanı Joe Biden'ın İran'ın nükleer ya da petrol tesislerini vurmama isteğine uyarken, diğer yandan da İran rejimi için büyük utanç yaratacak bir saldırı gerçekleştirdi. Özellikle hava saldırısına katılan tüm savaş uçaklarının güvenli bir şekilde üslerine döndüğü açıklanarak İran'ın hava savunmasının zayıflığı vurgulandı.

Netanyahu şüphesiz Tahran’ın misilleme yapacağını ve böylece yaklaşan seçimlerden önce eski Başkan Donald Trump’ın seçilmesine yardımcı olarak daha agresif bir saldırı başlatmanın önünün açılmasını umuyor. Böylece ABD'nin tam desteğiyle Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme planını uygulamaya devam edebilir.

Biden yönetiminin İsrail’in bölgede büyük bir gerilime yol açabilecek herhangi bir adım atmasını istemediği açık. Böyle bir tırmanışın Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in 5 Kasım'daki seçimleri kazanma şansı açısından olumsuz sonuçlar doğuracağı neredeyse kesin. Aynı zamanda bölgesel bir savaş olasılığının güçlenmesi ve Amerikan halkının halihazırda rahatsız olduğu küresel durumla ilgili kafa karışıklığını ve endişesini daha da arttıracağı da ortada.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bazen Washington'ın tavsiyelerini dikkate alırken sonuçları İsrail'in çıkarlarıyla örtüşmese de eğer kendi çıkarlarıyla örtüşüyorsa bu tavsiyelere uyuyor.

sdcfv
İsrail’e yönelik füzeli saldırının görüldüğü Tahran'da İsrail karşıtı pankartın önünden geçen İranlılar, 26 Ekim 2024 (AFP)

Netanyahu, her zaman olduğu gibi siyasi hedeflerine hizmet edecek şekilde kendisine en fazla hareket ve manevra özgürlüğü sağlayan ve kendisi için en az maliyetli olan alternatifi seçmiş gibi görünüyor. Bunlardan birincisi, onun durumunda birbiriyle bağlantılı olarak kendini hem kişisel hem de siyasi düzeyde kurtarmak. Eğer Netanyahu siyasi gücünü kaybederse, siyasi kariyeri utanç içinde sona erecek. İkincisi ABD'yi İran ile bir savaşa sürüklemek. İsrail tek başına ne İran'ın nükleer programını yok edebilir ne de rejim değişikliğini sağlayabilir. Hedeflerinden birine ya da her ikisine ulaşmak için Washington'ın askeri ve siyasi desteğine ihtiyacı var. Yirmi yılı aşkın bir süredir bu projenin peşinde olan Netanyahu, 2003 yılından bu yana Washington'ı Tahran'a saldırma konusunda kendisine katılmaya ikna etmek için tüm yolları denedi.

Netanyahu, Donald Trump'ın seçimleri kazanma şansını en üst düzeye çıkarmak istiyor.

Üçüncü olarak Netanyahu, Tahran'da rejim değişikliğini sağlamak istiyor. İran halkına yönelik son mesajı, ancak bu bağlamda değerlendirildiğinde anlaşılabilir.

Dördüncü olarak ise Donald Trump'ın seçilme şansını arttırmaya katkıda bulunmak istiyor. Netanyahu’nun hesapları, İran'ın herhangi bir tırmanışının İsrail'in daha da tırmanmasına yol açacağı, bunun da ABD'nin müdahil olmaktan kaçınamayacağı bölgesel bir savaş olasılığını arttıracağı ve ABD’lileri ülkelerinin çıkarlarını korumak için güç kullanmaktan çekinmeyen bir lideri, yani Trump'ı seçmeye iteceği gerçeğine dayanıyor. Trump'ın az sayıdaki dış politika sabitelerinden biri olarak ABD'nin herhangi bir büyük askeri çatışmaya doğrudan dahil olmasını istemiyor. Ancak seçmen kriz anında bunu dikkate almayacaktır, çünkü böyle bir durumda ayrıntılar önemini yitirir. Önemli olan seçmenin krizin sonuçlarından ziyade mevcut krize vereceği tepkidir.

sxcdf
Necef (Negev) Çölü’ne düşen İran’a ait bir füzenin kalıntıları, 2 Ekim 2024 (AFP)

Beşinci ve son olarak Netanyahu, Ortadoğu'yu yeniden şekillendirmek istiyor. İsrail, Netanyahu’nun liderliğinde uluslararası hukuku ihlal etme ve tarifsiz zulümler yapma konusunda çok ileri gitti. Elbette ABD eylemlerini durdurmaya karar vermedikçe artık geri adım atamaz ve ne yazık ki bunun olacağına dair hiçbir belirti yok.

Netanyahu’un Washington kendisini kontrol altına almadığı sürece hedeflerine ulaşmaya çalışmaktan geri durmayacağı kesin. Burada, ABD'yi bu yönde etkilemek için büyük bir sorumluluk taşıyan Arap ülkelerinin büyük rolü ortaya çıkıyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.