Burkina Faso Cumhurbaşkanı Traore'den Afrikalı liderlere "dilencilik" suçlaması: 'Bu kadar zenginliğe sahip Afrika, bugün nasıl dünyanın en fakir kıtası oluyor?'

"Bu kadar zenginliğe sahip Afrika, bugün nasıl dünyanın en fakir kıtası oluyor? Ve neden Afrikalı liderler dilenmek için dünyayı dolaşıyor"

Burkina Faso'da 30 Eylül'de askeri darbeyle yönetime el koyan Yüzbaşı İbrahim Traore, geçen yıl yemin ederek geçiş dönemi devlet başkanı olarak göreve başladı. (AA)
Burkina Faso'da 30 Eylül'de askeri darbeyle yönetime el koyan Yüzbaşı İbrahim Traore, geçen yıl yemin ederek geçiş dönemi devlet başkanı olarak göreve başladı. (AA)
TT

Burkina Faso Cumhurbaşkanı Traore'den Afrikalı liderlere "dilencilik" suçlaması: 'Bu kadar zenginliğe sahip Afrika, bugün nasıl dünyanın en fakir kıtası oluyor?'

Burkina Faso'da 30 Eylül'de askeri darbeyle yönetime el koyan Yüzbaşı İbrahim Traore, geçen yıl yemin ederek geçiş dönemi devlet başkanı olarak göreve başladı. (AA)
Burkina Faso'da 30 Eylül'de askeri darbeyle yönetime el koyan Yüzbaşı İbrahim Traore, geçen yıl yemin ederek geçiş dönemi devlet başkanı olarak göreve başladı. (AA)

Rusya'da düzenlenen Rusya-Afrika Zirvesi'nde Burkina Faso Cumhurbaşkanı İbrahim Traore, Afrikalı liderleri "dilencilikle" suçlarken, Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall de Afrikalı liderlerin eşit şartlara dayalı işbirlikleri peşinde olduğunu söyledi.

St. Petersburg kentinde düzenlenen Rusya-Afrika Zirvesi'nde Senegal Cumhurbaşkanı Sall ve Burkina Faso Cumhurbaşkanı Traore arasında ilginç bir diyalog yaşandı.

Yönetime darbeyle gelen ve dünyanın en genç lideri olan 35 yaşındaki Traore, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e, Afrika ülkelerine ücretsiz tahıl gönderme kararı dolayısıyla teşekkür etti ve bir sonraki zirvede artık Afrika'nın gıda konusunda kendi kendine yetecek konuma gelmesi gerektiğini dile getirdi.

Traore, "Benim neslim şunu anlamıyor: Bu kadar zenginliğe sahip Afrika bugün nasıl olur da dünyanın en fakir kıtası oluyor? Ve neden Afrikalı liderler dilenmek için dünyayı dolaşıyor." ifadesini kullandı.

Senegal Cumhurbaşkanı Sall de Traore'nin sözlerine karşılık vererek, "Afrikalı liderler buraya dilenmeye gelmedi. Biz ülkeler arasında eşit şartlara dayalı işbirlikleri için çalışıyoruz. Dakar'da St. Petersburg'da ya da Washington'da aynı şeyi söylüyoruz." dedi.

Her neslin vermek zorunda olduğu bir mücadele olduğuna dikkati çeken Sall, "Bizim görevimiz kıtamızı kasıp kavuran terör sorununu çözmek ve kıtanın kalkınmasını sağlamak." diye konuştu.

Bazı liderler aile fotoğrafına girmek istemedi

Zirvede bazı Afrikalı liderlerinin darbe hükümet başkanlarıyla aynı kareye girmek istemediği ve aile fotoğrafında yer almadığı öğrenildi.

Senegal Cumhurbaşkanı Sall, Afrika Birliği Dönem Başkanı ve Komorlar Birliği Cumhurbaşkanı Azali Assoumani, Gine Bissau Cumhurbaşkanı Umaro Sissoco Embalo, Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Moussa Faki Mahamat ve Kongo Cumhuriyeti Devlet Başkanı Denis Sassou Nguesso aile fotoğrafında yer almadı.

Liderlerin, darbeyle başa gelen Mali Cumhurbaşkanı Assimi Goita ve Burkina Faso Cumhurbaşkanı Traore ile aynı fotoğrafta yer almak istemediği kaydedildi.

Darbe hükümetlerinin yönetimde olduğu Gine ise zirveye Dışişleri Bakanı düzeyinde katılım sağladı.



Dalay Lama: 130 yaşımı görmek istiyorum

14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
TT

Dalay Lama: 130 yaşımı görmek istiyorum

14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)

Tibet Budizmi'nin ruhani lideri 14. Dalay Lama Tenzin Gyatso cumartesi günü sürgündeki binlerce Tibetli'yle buluştu. 

Dünyanın dört bir köşesinden gelen takipçileri, 14. Dalay Lama'nın onlarca senedir yaşadığı Dharamshala yakınlarındaki büyük tapınakta bir tören düzenledi.  

6 Temmuz'da 90 yaşına girecek 14. Dalay Lama'nın çok uzun bir yaşam sürmesi için duacı oldular. 

Tenzin Gyatso törende yaptığı ve eş zamanlı olarak farklı dillere çevrilen konuşmasında Budistlerin ruhani koruyucularından birine işaret ederek şu ifadeleri kullandı:

Şu ana kadar elimden gelenin en iyisini yaptım. Avalokiteśvara'nın da desteğiyle 30-40 yıl daha yaşayıp duyarlı varlıklara ve Budizm öğretilerine hizmetimi sürdürmeyi umut ediyorum.

14. Dalay Lama, aralıkta Reuters'a yaptığı açıklamada 110 yaşına kadar yaşayacağını öngörmüştü. 

Tenzin Gyatso, ölümünden sonra Tibet'teki Budizm geleneğinin süreceğini belirterek, bu unvanı taşıyan son kişi olmayacağını önceki günlerde söylemişti.

Ruhani lider, 1587'de oluşturulan Dalay Lama unvanının yeni bir reenkarnasyonla süreceğini ifade etmişti.

Halefinin belirlenmesinde tek yetkinin kendi kurduğu Gaden Phodrang Vakfı'na ait olacağını söyleyen Tenzin Gyatso, 15. Dalay Lama'nın Çin sınırları dışında "özgür dünyada" doğacağını da yinelemişti. 

Gyatso'nun "Çin dahil herhangi bir ülke tarafından siyasi amaçlarla seçilen bir adayın tanınmaması gerektiğini" vurgulamasına Pekin'den tepki gelmişti. 

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mao Ning, yeni Dalay Lama'nın Pekin yönetimi tarafından onaylanması gerekeceğini savunmuştu.

Tibet Budizmi'ne göre Dalay Lama, reenkarne olacağı bedeni kendisi seçebiliyor. 

Tenzin Gyatso, 1940'ta Dalay Lama’nın 14. reenkarnasyonu olarak Tibet Budizmi'nin ruhani liderliğini yapmaya başlamıştı.

Gyatso, Çin birliklerinin Tibet'in başkenti Lhasa'da 1959'da patlak veren bağımsızlık yanlısı ayaklanmayı bastırmasının ardından bölgeyi terk etmiş ve Hindistan'ın kuzeyindeki Dharamshala kentine yerleşmişti. Burada sürgündeki Tibet meclisi ve hükümetini kurmuştu.

Himalaya Dağları'nın kuzeyinde yer alan 2,5 milyon kilometre genişliğindeki Tibet Platosu, deniz seviyesinden ortalama 4 bin 380 metre yüksekliğiyle "dünyanın çatısı" diye biliniyor.

Tarih boyunca yarı göçebe Tibet halkının yurdu olan bölge, 1951'de imzalanan 17 Nokta Anlaşması'yla Çin'in egemenliğine girmişti. Pekin yönetimi, bunu "Tibet'in barışçıl özgürleşmesi" diye adlandırmıştı.

Independent Türkçe, AFP, Reuters