Nijer krizi: Fransa fırtınanın tam ortasında kaldı

Anayasal düzeni yeniden tesis etmek için Paris baskısıyla ilgili merak edilenler

Niamey'de Rusya yanlısı gösterilerden bir kare (AP)
Niamey'de Rusya yanlısı gösterilerden bir kare (AP)
TT

Nijer krizi: Fransa fırtınanın tam ortasında kaldı

Niamey'de Rusya yanlısı gösterilerden bir kare (AP)
Niamey'de Rusya yanlısı gösterilerden bir kare (AP)

‘Fransa fırtınanın tam ortasında kaldı.’ 1960 yılında bağımsızlığını kazanan eski Fransız sömürgesi Nijer'de yaşanan gelişmelerle ilgili olarak Paris yönetiminin durumu bu şekilde özetlenebilir. Nijer, son altmış yılda, dünyanın en fakir bölgelerinden olan bir coğrafyada, art arda gelen askeri darbelerin etkisi altında yaşadı. 

Başkent Niamey'deki Fransız Büyükelçiliği'nin girişinde bir gösteri düzenlendi. Bazı göstericiler binaya saldırmaya, tabelasını söküp ezmeye çalıştı. Bu sırada Nijer’de konuşlanmış Fransız kuvvetlerinin ülkeyi terk etmesine yönelik sloganlar atıldı. Anlaşıldığı üzere Nijer’deki Fransız varlığı artık arzu edilen bir şey değil. 

Sert uyarı 

Elysee Sarayı kaynaklarının aktardığına göre, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, yaşanan olaylar karşısında doğal olarak şiddetli bir uyarıda bulundu. Öyle ki Fransa vatandaşlarının menfaatlerinin, konsolosluğunun ve diplomatik temsilcilerinin hedef alınması gibi bir durum meydana geldiğinde, Paris yönetiminin sessiz kalması veya herhangi bir gevşeklik göstermesi beklenemez. Niamey'deki Fransız Büyükelçiliği önünde binlerce kişinin gösteri yapması üzerine Elysee Sarayı tarafından yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Macron'un, Nijer'de “Fransa'ya ve onun çıkarlarına yönelik herhangi bir saldırıya müsamaha göstermeyeceği” ifade edildi. Elysee Sarayı, eğer böyle bir girişimle karşı karşıya kalınırsa Paris yönetiminin devrimci askeri güçleri destekleyerek ‘derhal ve sert bir şekilde’ karşılık vereceğini bildirdi. Açıklamanın devamında “Fransız vatandaşlara, orduya, diplomatlara ve Fransa karargahına saldıran herkes, şiddetli bir tepkiyle karşılaşacaktır. Bununla beraber Cumhurbaşkanı, Fransa'ya ve onun çıkarlarına yönelik herhangi bir saldırıya müsamaha göstermeyecektir” ifadeleri yer aldı.

Protestocular Niamey'deki Fransa Büyükelçiliği’nin tabelasını söktü. (AFP)
Protestocular Niamey'deki Fransa Büyükelçiliği’nin tabelasını söktü. (AFP)

Fransa Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron başkanlığındaki Yüksek Savunma Konseyi'nin Cumartesi günü yaptığı toplantının ardından Nijer'e “kalkınma ve bütçe desteğine yönelik her türlü yardımı dondurma” kararı aldığı bildirildi. Bu esnada Paris yönetimi, Nijer için anayasal düzene dönüş ve alıkonulan Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum’un serbest bırakılması talebini yineledi. Fransa Dışişleri Bakanlığı daha önce yapmış olduğu bir açıklamada Paris yönetiminin, Avrupa Birliği (AB), Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), Afrika Birliği (AfB) ve ABD'nin benimsediği darbe kaynaklı bu yeni durumu ‘tanımayacağını’ belirtti.

Paris yönetimi, her zaman olduğu gibi, Afrikalıları hırslandırmak ve harekete geçirmek için uğraşıyor. Bunu yaparken, Nijer'in iç işlerine karışmakla suçlanmamak için ‘arka planda liderlik’ adıyla bilinen ABD düsturuyla hareket ediyor. Elysee Sarayı, Fransa'nın “tüm bölgesel girişimleri, cumhuriyetçi sistemi yeniden kurmayı ve seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum'un Nijer devletinin başındaki görevlerini yerine getirmek üzere geri dönmesini” hedefleyen tüm çabaları desteklediğini yineledi.

Kritik durum

Ne var ki doğrudan Fransız çıkarlarını hedef almak, Fransa'yı çok kritik bir konuma getirerek Niamey ile ilişkisini uçtan uca kaydırıyor. Nijer'in, Sahel ülkeleri arasında Fransa'ya en yakın ülkelerden biri olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bu ilişki özelinde, El Kaide başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadele amacıyla Fransa ve Nijer arasında bir ‘savaş’ ortaklığı da bulunuyor. Bilindiği üzere Fransa, Nijer'in başkenti yakınlarında ‘üçgen sınır’ olarak bilinen, Nijer sınırlarının Mali ve Burkina Faso ile kesiştiği, terör örgütlerinin yoğun faaliyet gösterdiği bu bölgede konuşlanmış askeri bir güce sahip.

Macron'un 23 Haziran'da Elysee Sarayı'nda Nijer Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum ile görüşmesinden bir kare (AFP)
Macron'un 23 Haziran'da Elysee Sarayı'nda Nijer Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum ile görüşmesinden bir kare (AFP)

İşte bu yüzden Nijer'in Batı himayesinde ve Fransa'nın kollarında kalması büyük önem arz ediyor. Fransız kuvvetlerinin önce Mali'yi, ardından Burkina Faso'yu terk ettiğini düşünürsek, Paris yönetiminin terör örgütleriyle çatışma arenasında herhangi bir dayanağı kalmayacaktır. Paris yönetimi daha önce Mali ve Nijer’de konuşlandırdığı Barkhane kuvvetinin bir kısmını tekrardan konuşlandırdı. Böylece Paris yönetimi ihtiyaç anında vatandaşlarının ve kurumlarının korunmasını sağlayacak gücü her an elinde bulunduruyor. Paris yönetimi böyle bir güce sahip olsa da askerlerinin Nijer'in iç işlerine karışmasını istemediği için, Cumhurbaşkanlığı tarafından ‘önleyici uyarı bildirisini’ yayınladı. Paris yönetimi, sonuçları ağır olabilecek herhangi bir müdahaleye karışmamak adına dişlerini göstermeyi de ihmal etmedi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Fransa Dışişleri Bakanlığı, askeri uyarıya paralel olarak yaptığı açıklamada, “Güvenliğinin sağlanması gerektiğini” vurgulayarak “sınırları içerisinde yer aldığı ülkenin sorumluluğunda olan diplomatik unsurları hedef alan saldırıları” kınadı. Açıklamada, “Nijer güçlerinin görevlerinden birinin de konsolosluk organlarına ve diplomatik temsilcilere Viyana Sözleşmesi uyarınca koruma sağlamak olduğu” belirtildi. Açıklamanın devamında “Nijer güçlerini uluslararası hukukun kendilerine yüklediği görevleri derhal yerine getirmeye çağırıyoruz” ifadeleri yer aldı.

Fransızların kızgınlığını artıran şeylerden biri de göstericilerin, Nijer ve Rus bayraklarını Fransa Büyükelçiliği’nin tabelasıyla değiştirmesidir. Yasaklara rağmen yapılan her gösteride, Rus bayrakları çekilmesi yetmezmiş gibi darbecilere destek veren Fransız kuvvetleri kastedilerek Fransa’nın ülkeden defolması yönünde sloganlar atılıyor. Fransa, geçmişte benzer gösteriler düzenleyen M62 adlı sivil hareket üzerinden Fransa karşıtı gösterilerde Rusya'nın parmağının olduğunu düşünüyor.

Askeri üsler

Nijerya'nın durumundaki gelişmelerle doğrudan ilgilenen tek Batılı ülke Fransa değil. Zira Fransa’nın Nijer’deki konumu, iki askeri üssü bulunan ABD'ninkine yakın. Üslerden biri ülkenin kuzeydoğusunda yer alıyor. Bu üsten Sahel bölgesi ile orta ve batı Afrika'daki teröristleri hedef almak için operasyonlar yapılıyor. ABD’nin ülkede üsleri olmasına rağmen Nijer’in eski sömürge ülkesi Fransa’ya karşı kini en güçlü seviyede. Bugün ortaya çıkan soru, Paris'in Nijer'deki olayların gidişatını etkilemek için sahip olduğu araçlarla ilgili.

(foto altı) Göstericiler, Fransa'yı Nijer'i terk etmeye çağıran ve Rusya'yı öven pankartlar açtılar. (Reuters)
Göstericiler, Fransa'yı Nijer'i terk etmeye çağıran ve Rusya'yı öven pankartlar açtılar. (Reuters)

Açıkça görülüyor ki, kamuoyunda ve perde arkasında aktif olan Paris, darbecilerin operasyonlarından geri adım atmasını umuyordu. Ancak darbe hareketinin temelinde yer alan silahlı kuvvetlerin Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı safında yer almasıyla birlikte bu bahsin başarı şansı kalmamış görünüyor. Dolayısıyla Paris, Afrika ve Avrupa kartlarını güçlü bir şekilde oynuyor ve büyük ihtimalle Nijer gibi 20 milyon nüfuslu ve dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan bir ülkenin uluslararası yardım olmadan yaşayamayacağını düşünüyor.

Dünya Bankası'na göre Nijer yılda yaklaşık iki milyar dolar yardım alıyor. Bu yardımın 122 milyon avroluk kısmı Fransa'dan ve bunun iki katı AB'den geliyor. Ancak Mali ve Burkina Faso ile yaşanan geçmiş deneyimler, yaptırımların ve ekonomik izolasyonun zamanı geri döndürmek için yeterli olmadığını göstermiştir. Buradan hareketle, Niamey'e anayasal düzene dönmesi için bir haftalık mühlet veren ECOWAS’ın üstü kapalı askeri müdahaleye başvurma uyarısı, bu darbeyle mücadelede en önemli gelişmeyi oluşturmaktadır.

ECOWAS, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden (BMGK) yeşil ışık almayıp yalnızca Rusya'nın onayına ihtiyaç duyarak bunu yapabilir mi? Bu garanti edilemez. Bu nedenle, silahlı kuvvetlerin saflarını bölmek ve bazı birimlerini kendisini ülkenin cumhurbaşkanı olarak atayan darbe lideri Abdurrahman Tchiani’ye desteği bırakmaya zorlamak için çaba sarf edilirken, belirsizlik en belirgin manşet olmaya devam edecek.



Putin, İran ile stratejik ortaklık anlaşmasını resmen onayladı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Devlet Başkanı Mesud Pezeşkiyan, 17 Ocak 2025'te Rusya'nın Moskova kentinde düzenlenen imza töreninde (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Devlet Başkanı Mesud Pezeşkiyan, 17 Ocak 2025'te Rusya'nın Moskova kentinde düzenlenen imza töreninde (Reuters)
TT

Putin, İran ile stratejik ortaklık anlaşmasını resmen onayladı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Devlet Başkanı Mesud Pezeşkiyan, 17 Ocak 2025'te Rusya'nın Moskova kentinde düzenlenen imza töreninde (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Devlet Başkanı Mesud Pezeşkiyan, 17 Ocak 2025'te Rusya'nın Moskova kentinde düzenlenen imza töreninde (Reuters)

Rusya'nın devlet haber ajansı RIA’da bugün yer alan açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in İran ile stratejik ortaklık anlaşmasını resmen onaylayan bir yasayı imzaladığı bildirildi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'ten aktardığına göre Putin, ocak ayında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeshkian ile 20 yıllık stratejik ortaklık anlaşması imzaladı.

Rusya ve İran devlet başkanları, bu anlaşmayı imzalayarak ülkelerinin ikili ilişkilerde yeni bir aşamaya geçtiğini duyurmuş, her iki taraf da bu anlaşmanın savunma, güvenlik ve ekonomi de dahil olmak üzere her alanda iş birliğini genişletmenin temellerini attığını belirtmişti.

Kremlin'in geçen ocak ayında yayımladığı bir belgede, Rusya ile İran arasında imzalanan stratejik ortaklık anlaşmasının "askeri iş birliğini" geliştirmeye odaklandığı ortaya çıktı.

AFP’nin haberine göre anlaşmanın bir maddesinde, Batı karşıtı ortak tutum sergileyen iki ülkenin, "güvenlik ve savunma alanlarında iş birliğini geliştirme amacıyla" askeri tatbikat düzenlemeyi amaçladığı belirtiliyor.