Bazoum, Nijer’deki darbeye diplomatik olarak direniyor

Paris Büyükelçisi, Muhammed Bazoum’un meşruiyetine bağlı olduğunu duyurdu.

Nijer’in devrik lideri Muhammed Bazoum. (AP)
Nijer’in devrik lideri Muhammed Bazoum. (AP)
TT

Bazoum, Nijer’deki darbeye diplomatik olarak direniyor

Nijer’in devrik lideri Muhammed Bazoum. (AP)
Nijer’in devrik lideri Muhammed Bazoum. (AP)

Nijer’deki askeri darbenin yanı sıra ülkeyi yöneten askeri konsey ile bir haftadan fazla bir süredir cumhurbaşkanlığı muhafızlarının pençesinde olan seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum arasında diplomatik bir savaş yaşanıyor. Bu mücadele, darbecilerin Nijer’in Fransa büyükelçisi de dahil dört büyükelçiyi görevden alma kararı ile başladı. Darbeciler, geçen perşembe akşamı karara ve neden sadece bu ülkelerle sınırlı olduğuna dair herhangi bir gerekçe göstermeden ülkelerinin Fransa, ABD, Nijerya ve Togo büyükelçilerinin görevlerine son verdi.

Kaynaklar, kararın askeri müdahale olasılığıyla ilgili olduğunu aktardı. Öyle ki Fransa ve ABD, Nijer’de en fazla askeri varlığa sahip Batı ülkeleri. Nijerya ise Nijer’e komşu bir ECOWAS ülkesi. Bu bağlamda darbecilerle mücadele için herhangi bir bölgesel güç buradan geçebilir.

Ancak darbeciler tarafından alıkoyulan Cumhurbaşkanı Bazoum olayların gidişatını yakından takip ediyor ve kendi diplomatik savaşını veriyor. Nijer’in Paris Büyükelçisi Aichatou Boulama Kane ile telefonla görüşen Bazoum, kendisinden görevine devam etmesini ve askeri konseyin kararını reddetmesini istedi.

Fotoğraf Altı: Darbe sonrası Nijer’e uygulanan yaptırımlara karşı protestolar gerçekleştirildi. (Reuters)
Darbe sonrası Nijer’e uygulanan yaptırımlara karşı protestolar gerçekleştirildi. (Reuters)

Büyükelçi, cuma günü gazetecilere yaptığı açıklamada, görevine son verme kararını darbecilerden bir ‘mesaj’ ile öğrendiğini belirtti. Bu mesajın, büyükelçi pozisyonunda yerine Paris’teki Nijer Büyükelçiliği’nde birinci müsteşar olan maslahatgüzarın atanması kararı içerdiğine dikkat çeken Kane, “Bu kararı reddettiğimi birinci müsteşara bildirdim” dedi.

Karar

Aichatou Boulama Kane, askeri konseyin kararını geçersiz olarak nitelendirirken şunları söyledi:

“Çünkü gayrimeşru bir otorite tarafından verildi. Ben Nijer’in Fransa büyükelçisiyim. Şu an ofisimdeyim. Cumhurbaşkanı Bazoum dün beni aradı ve ‘Ofisinize gidin, size güvenim tam, çalışmaya devam edeceğiz’ dedi. Tanıdığım tek kişi ve beni Cumhurbaşkanı Macron için görevli olarak atayan Muhammed Bazoum’dur. Onun Fransa büyükelçisi olarak kalacağım.”

68 yaşındaki Büyükelçi, Nijer’de önde gelen bir politikacı ve önemli bir isim. Daha önce dört yıl (2011- 2015) başkent Niamey Valisi olarak görev yaptı. Ardından eski Cumhurbaşkanı Mahamadou Issoufou, 2016 yılına kadar onu Dışişleri Bakanı olarak görevlendirdi. Bazoum ise iktidara gelmesi sonrasında onu ülkesinin Fransa büyükelçisi olarak atadı.

Nijer diplomat, askeri konseyin kararını reddettiğini vurguladığı açıklamasında “Büyükelçilik normal şekilde çalışıyor. Her gün ofisimdeydim” dedi. Darbecilerin kararlarını da sert şekilde eleştiren Aichatou Boulama Kane sözlerini şöyle sürdürdü:

“Fransa ile askeri iş birliği anlaşmalarını sona erdirme kararı, geriye doğru atılmış büyük bir adım olduğu için teröre karşı savaşa zarar verecektir. Çünkü bu iş birliği, Nijer’in özellikle son aylarda ve üç sınır bölgesinde terörle mücadelede sahada önemli sonuçlar elde etmesini sağlıyor. Herkes buna tanık oluyor.”

Bazoum ile temas

Nijer diplomat, 26 Temmuz Çarşamba gününden bu yana cumhurbaşkanlığı sarayındaki bir apartman dairesinde tutuklu bulunan seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum ile doğrudan temas halinde olduğunu ifade etti. Bazoum’un, alıkoyulmasına rağmen belli bir düzeyde özgürlüğe sahip olduğu görülüyor. Daha önce darbeden bu yana Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile yaptığı telefon görüşmesi de dahil olmak üzere birkaç telefon görüşmesi gerçekleştirmişti. Aynı şekilde krizin tarafları arasındaki arabuluculuk, birkaç gün önce Nijer’i ziyaret eden Çad Devlet Başkanı General Mahamat Idriss Deby ile bir görüşme sırasında da bir kez daha ortaya çıktı.

Fotoğraf Altı: Çad Devlet Başkanı Mahamat Idriss Deby (beyazlar içinde) Niamey’de devrik Nijer Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum ile görüştü. (AFP)
Çad Devlet Başkanı Mahamat Idriss Deby (beyazlar içinde) Niamey’de devrik Nijer Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum ile görüştü. (AFP)

Ancak Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre perşembe günü Niamey’i ziyaret eden Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu’ndan (ECOWAS) bir arabuluculuk heyeti Bazoum ile görüşemedi. Ayrıca heyet, ülkeyi yöneten askeri cuntanın başı General Abdurrahman (Ömer) Tchiani ile de görüşmeden Niamey’den ayrıldı. Bazoum, tutuklanmasından bu yana ilk kez perşembe gecesi Washington Post’ta bir makale yayınlayarak, darbenin başarısının, ülkesi, bölge ve genel olarak dünya için korkunç sonuçları olacağını ifade etti.

İngilizce yayınlanan makalesinde Bazoum, ABD hükümetine ve tüm uluslararası topluma ‘anayasal düzeni yeniden kurmaları için yardım etme’ çağrısında bulundu. Makaleyi bir ‘rehine’ olarak yazdığını belirten Bazoum, “Değişken Sahel bölgesinde ve bazı komşularımıza kendilerini empoze eden otoriter hareketlerin ortasında Nijer, haklara saygının son kalesidir” ifadelerini kullandı.

Rus etkisi

Bazoum, kendi yeteneklerini güçlendirmek yerine Wagner grubu gibi paralı suçluları güvenlik sorunlarını çözmek için kullanan iki askeri rejim tarafından yönetilen komşu Mali ve Burkina Faso’da da Nijer’de yaşananların tekrarlanmaması konusunda uyarıda bulundu.

Ayrıca Ukrayna’da acımasız terörizmi açıkça ortaya çıkan Wagner grubu aracılığıyla kıyının tüm orta kesiminin Rus etkisi altına girebileceğini belirtti. “Bu darbe durdurulmalı ve Askeri Konsey, yasadışı bir şekilde alıkoyduklarını serbest bırakmalıdır” dedi.



Suriye'de muhaliflerin ilerleyişini dünya basını nasıl gördü?

Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)
Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)
TT

Suriye'de muhaliflerin ilerleyişini dünya basını nasıl gördü?

Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)
Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)

Suriye yıllar sonra yeniden dünya basınının manşetlerinde yer almaya başladı. Beşar Esad yönetiminin müttefiklerinin başka yerlerdeki çatışmalarla boğuşmasını değerlendiren Heyetu Tahriru'ş Şam (HTŞ) ve diğer örgütler yıllar sonra yeniden Suriye topraklarında ilerliyor. 

6 gündür süren çatışmaların akıbeti merak edilirken farklı ülkelerdeki medya organlarının konuyu işleyişi de farklı oldu. 

hnju
Muhalifler Halep'teki Esad resimlerine zarar veriyor (Reuters)

BBC: Esad'ın üzerini çizmek için çok erken

Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısı BBC'nin Uluslararası Haberler Editörü Jeremy Bowen, "Suriye'deki isyancıların saldırısı hayret verici ama Esad'ın üzerini çizmek için çok erken" başlığıyla bir analiz yazdı.

"Bazı Suriyeliler rejimi, isyanı hakimiyeti altına alan cihatçılara kıyasla daha iyi bir seçenek olarak görüyor. Ancak diğer Esad karşıtı gruplar, ki bunlardan çok sayıda var, ayaklanırsa rejimi bir kez daha ölümcül bir tehlikeye girebilir" ifadeleri kullanıldı.

HTŞ'nin saldırıya Saldırıyı Püskürtme Operasyonu adını verirken de İslami referanslardan kaçındığı ve bu sayede El Kaide gibi bir "terör örgütü" olmadığı intibasını yaratmayı amaçladığı vurgulandı.

"Esad rejimini normalleştirmek, Avrupa'nın çıkarlarına karşı"

12 dilde yayın yapan Fransa merkezli uluslararası yayın kuruluşu Euronews, Bosnalı bir adalet aktivisti olan Refik Hodzic'in konuyla ilgili makalesini kullandı.

"Esad rejimini normalleştirmek, Avrupa'nın çıkarlarına karşı" başlıklı yazıda Suriye rejimini uluslararası camiaya kabul etmenin, savaş suçları işleyen diktatörlere kötü mesaj vereceği vurgulandı.

Daha fazla mültecinin Avrupa'ya sığınmak isteyeceği ve bunun da kıtadaki istikrarı daha da sarsacağı savunuldu.

Avrupa'nın yaptırım ve diplomatik tecrit politikasını sonuç alana kadar sürdürmesini öneren yazar; Türkiye, Lübnan, Ürdün gibi ülkelere yardım edilmesi ve Suriye'de sonuç vermeyecek "güvenli bölgelerden" medet umulmaması gerektiğini öne sürdü.

"Batı sevinsin mi üzülsün mü?"

CNN ise Rusya'nın Suriye iç savaşına uçaklarıyla müdahil olmasından sonra rahatlayan Esad'ın son 8 yıldır en büyük zorlukla karşı karşıya olduğunu bildirdi.

Amerikan kanalına konuşan Aslı Aydıntaşbaş, Batı'nın "Muhalefet Suriye'nin en büyük ikinci kenti Halep'i ele geçiriyor diye alkış tutmakla İslamcıların kontrolüne geçtiği için üzülmek" arasında kaldığını söyledi. 

yjuk
Esad karşıtları Azez yakınlarındaki otobana dün ulaştı (AFP)

"Operasyonun Türkiye, ABD ve İsrail tarafından desteklendiği görülüyor"

Esad yönetiminin müttefiklerinden Rusya'da devlete bağlı RT, Kanadalı gazeteci Eva Bartlett'in "Suriye'deki teröristler ne elde etmeye çalışıyor?" başlıklı analizini yayımladı. 

HTŞ'nin operasyonu Ukrayna istihbaratından aldığı silahlar ve ekipmanla gerçekleştirdiği iddiasına yer verildi.

"Suriye'nin istikrarsızlaştırılması ve İsrail'in karşısındaki 'Direniş Ekseni'nin zayıflatılmasına yönelik son çaba da Türkiye, ABD ve İsrail tarafından desteklendiği görülen bu saldırılar oldu" dendi. 

İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için Türkiye askerlerinin Suriye topraklarından çıkmasını şart koşan Esad'ın fikir değiştirmesi için Ankara'nın bu operasyonu desteklemiş olabileceği iddiası da analizde yer aldı.

cjuk
Muhalifler ele geçirdikleri Tel Rıfat'ın önünde de poz veriyor (AFP)

İran'dan karşı destek mesajı 

Esad rejiminin ayakta kalmasını sağlayan İran da Press TV aracılığıyla Şam yönetimine destek veriyor. 

Ayaklananları "tekfirci teröristler" diye tanımlayan devlet televizyonu, İran Devrim Muhafızları Ordu Sözcüsü General Ali Muhammed Naini'nin "Onlar muhalif savaşçı değil, Siyonist rejimle ABD'nin paralı askerleri" ifadesini aktardı. 

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin dün Şam'da Beşar Esad'la görüşüp destek sözü verdiği de hatırlatıldı. 

Arakçi bugün de Ankara'da mevkidaşı Hakan Fidan'la görüştü. 

zxcgth
İdlib'deki muhalifler ilerleyişlerini böyle kutladı (AFP)

Al Mayadeen'den "İsrail'e gönderilen ihtiyaç listesi" haberi

Hizbullah'a yakın görülen Beyrut merkezli medya kuruluşu Al Mayadeen de benzer bir çizgiyi sürdürerek bu operasyonun İsrail'in lehine olduğunu bildirdi. 

Bir haberde İsrail'in eski askeri istihbaratçılarından Mordechai Kedar'ın iddialarına yer verildi.

Öğretim görevlisi, Suriye'deki muhaliflerle iletişime geçtiğini ve onların "Suriye ve Lübnan'ı kontrol etmek" şartıyla İsrail'le ilişkileri normalleştirmeye sıcak baktığını söyledi. 

Kedar, Suriye'nin kuzeyindeki silahlı örgütlerden "detaylı bir liste" alıp onların ihtiyaçlarını İsrail'deki üst düzey yetkililere aktardığını bildirirken İsrail'in çıkarlarına uygun davrandıkları sürece yardım edilmesi gerektiğini savundu. 

Venezuela'dan tüm Latin Amerika ülkelerinde yayın yapan Telesur televizyonunun internet sitesinde Al Mayadeen'den alınan bilgiler aktarıldı. Suriye ordusunun "Son 24 saatte 400 teröristi öldürdük" açıklaması ve karşı saldırı hazırlığına vurgu yapıldı. 

cd6j7
Hafız Esad'ın 2000'de ölmesiyle yerine geçen Beşar Esad, Arap Baharı'nda devrilmedi (AFP)

"İsrail, İran'ın Hizbullah'a silah göndermesinden korkuyor"

İsrail gazeteleri de konuya yakından ilgi gösteriyor. 

Haaretz'e göre, İsrail'in liderleri hem Hizbullah'ın dikkatini Suriye'ye çevirmesiyle Lübnan'la sağlanan ateşkesin devam edeceğini düşünüyor hem de İran'ın durumu fırsat gibi görüp Esad'a yardım bahanesiyle Hizbullah'a silah göndereceği endişesini taşıyor.

Times of Israel de aynı iddiayı sürdürerek cumartesiyi pazara bağlayan gece İran'dan Suriye'ye giden bir uçağın, Hizbullah'a silah gönderildiği şüphesiyle İsrail uçakları tarafından engellendiğini bildirdi. 

"Türkiye niye şimdi Halep cephesini açıyor?"

Suudi Arabistan'ın haber portalı Al Arabiya, Al Majalla Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Hamidi'nin "Türkiye niye şimdi Halep cephesini açıyor?" diye sorduğu yazıya sayfalarında yer verdi. 

Bu operasyonla birlikte Suriye'deki "üç mini devlet" arasında neredeyse son 5 yıldır sabit kalan cephe hatlarının değiştiği bildirildi. 

Ülkenin yüzde 65'inin Rusya ve İran destekli Esad rejimi tarafından kontrol edildiği, YPG'nin ağırlıkta olduğu ABD destekli milislerden oluşan Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) yüzde 25 civarında bir alan kapladığı, üçüncü bölgeninse Türkiye'nin desteklediği örgütler ve HTŞ'nin kontrolündeki kuzey kısımlar olduğu aktarıldı. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Esad'ı normalleşmeye zorlama ve Donald Trump'ın ABD Başkanlığı'na dönüşü öncesinde daha fazla pazarlık kozu elde etmek için SDG'yi kuşatma gibi amaçları olabileceği savunuldu. 

2019'da kontrol ettiği bölgelerden kısmen çekilen Amerikan askerlerini hatırlayan SDG'nin benzer bir durumun tekrarından korktuğu da belirtildi. 

scd
Şam'daki TV kanalları, Moskova ve Tahran'dan alınan desteği işaret ederek Esad'la İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ı birlikte gösteriyor (AFP)

Şinhua: Uluslararası toplum gerginliğin azaltılması çağrısında bulunuyor

Çin devlet haber ajansı Şinhua da tarafsız kalmaya özen gösteren yayın kuruluşlarından biri oldu.

"Uluslararası toplum, isyancıların devasa saldırısı sırasında gerginliğin azaltılması çağrısında bulunuyor" başlıklı haberde "sürpriz" diye nitelenen operasyonun Suriye ordusunu zor duruma soktuğu ve sıcak çatışmalara bir yenisinin eklenmesinin Ortadoğu'da endişe yarattığı bildirildi. 

Independent Türkçe, Al Arabiya, Al Mayadeen, BBC, CNN, Euronews, Haaretz, Press TV, RT, Şinhua, Telesur, Times of Israel