Londra: Birleşik Krallık için en büyük tehdit İran Devrim Muhafızları

İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani ve komutan Hüseyin Selami (IRNA)
İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani ve komutan Hüseyin Selami (IRNA)
TT

Londra: Birleşik Krallık için en büyük tehdit İran Devrim Muhafızları

İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani ve komutan Hüseyin Selami (IRNA)
İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani ve komutan Hüseyin Selami (IRNA)

İngiltere İçişleri Bakanlığı, İran Devrim Muhafızları’nın şuan Birleşik Krallık ulusal güvenliğine yönelik en büyük tehdit olduğuna inanıyor. İngiliz yetkililer Pazar günü, İngiltere'de ikamet eden İranlı muhalifleri hedef alan komplolara ilişkin yeni kanıtlara ulaştı.

The Sunday Times gazetesinin haberine göre, İran casuslarının İran rejimini eleştirenleri hedef almak için organize suç çeteleri üyelerini görevlendirme girişimlerine ilişkin istihbarat raporlarına ulaşıldı. Bunun üzerine İngiltere İçişleri Bakanı Suella Braverman, İran Devrim Muhafızları’nın gerilimi artırmasından korkuyor.

İçişleri Bakanı'na yakın bir kaynak gazeteye verdiği demeçte, “Bizi en çok endişelendiren İran tehdidi. Bu büyük bir sorun. Zira giderek saldırganlaşıyorlar. Rejimlerine meydan okuyan herkese karşı savunmaya geçiyor, bu kişileri ortadan kaldırmak istiyorlar” açıklamalarında bulundu.

Geçtiğimiz Kasım ayında İngiltere, İran makamlarının halk protestolarını bastırmak için başlattığı baskının ardından İran'ı Birleşik Krallık'ta ikamet eden gazetecileri tehdit etmekle suçlamıştı. O sırada İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly, Farsça yayın yapan Iran International kanalı için çalışan gazeteciler tehdit edilirken İran maslahatgüzarını bakanlığa çağırmıştı.

İngiltere İç İstihbarat Teşkilatı (MI5) Şefi Ken McCallum, İran istihbarat servislerinin Tahran'ın tehdit olarak gördüğü İngiliz vatandaşlarını veya Birleşik Krallık'ta ikamet eden kişileri en az 10 kez kaçırmaya ve öldürmeye teşebbüs ettiğini bildirmişti. İngiliz polisinin bildirdiğine göre geçtiğimiz Kasım ayında bu konudaki hadise sayısı 15'e yükseldi.

İran'ın komplolarının ortaya çıkmasının ardından İngiltere, geçtiğimiz aylarda Devrim Muhafızları’nın terörizm listesinde sınıflandırılması konusunda hararetli bir iç tartışmaya tanık oldu. Avrupa Birliği üye devletleri ve Avrupa Parlamentosu'nun Devrim Muhafızları’nın terör listelerine dahil edilmesi yönündeki baskıları ışığında, diğer Avrupalı ​​taraflar ise bunun İran ile ilişkilerin tamamen kesilmesine yol açacağından, nükleer anlaşma müzakerelerini yeniden canlandırma şansına zarar vermesinden endişe etti. İran tarafından tutulan Batılı tutukluların serbest bırakılmasına yönelik her türlü umudun tehlikeye atılmış olacağına da değinildi.

The Times’ın geçtiğimiz Şubat ayının başlarında bildirdiğine göre, Dışişleri Bakanı James Cleverly'nin muhalefeti üzerine İçişleri Bakanı ve Güvenlik Bakanı Tom Tugendhat'ın ısrarlarına rağmen hükümet, Devrim Muhafızları’nı terör listesine dahil etme projesini geçici olarak durdurdu.

The Sunday Times gazetesi ise Pazar günü, İran rejimi ile Londra'nın batısındaki Hammersmith’teki Metodist Hıristiyan mezhebine ait eski bir kiliseye bağlı bir öğrenci örgütü arasındaki yakın ilişkileri ayrıntılarıyla ortaya koydu. İran Dini Rehberi’nin (Ali Hamaney) ofisine yıllar önce katılan İslami Öğrenci Birliği’ne değinildi.

Gazetenin bildirdiğine göre örgüt, iç seçimlerin İran Dini Lideri Ali Hamaney'in temsilcileri tarafından denetlendiği bir dönemde, radikal din adamları ve hükümet yetkilileri arasındaki görüşmelere ev sahipliği yapıyor.

Birliğin eski başkanı ve Bradford Üniversitesi'nde yüksek lisans öğrencisi olan Muhammed Hüseyin Atay, Ocak ayında Tahran'daki bir konferansa giderek Hamaney ile tanışmıştı. 84 yaşındaki Hamaney'in önünde eğilen fotoğraflarda Atay’a bir hediye takdim edildiği görülmüştü. Birlik, Atay'ın geçen yıl Ekim ayından bu yana görevde olmadığını belirtti.

Alittihad kanalı, Telegram yayınlarında İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'yi ve nükleer bilim insanı Muhsin Fahrizade’yi öven paylaşımlar yapmıştı. Süleymani, Ocak 2020'de ABD tarafından düzenlenen hava saldırısında öldürülmüştü. Muhsin Fahrizade ise suikasta uğramıştı.

Web sitesi, Tevhid hayır kurumunun sahibi. The Sunday Times'ın haberine göre, kurumun yöneticilerinden biri, söz konusu öğrenci birliğinin yayınlarında Hamaney'in İngiltere'deki temsilcisi olarak tanımlanan Haşim Musavi. The Sunday Times, Devrim Muhafızlarının üst düzey liderleri ile İngiliz üniversitelerinde birlik ile bağlantılı öğrenciler arasında çevrimiçi görüşmelere ev sahipliği yapan birlik hakkında başka bilgilere de atıfta bulundu.

Bu yılın başlarında İngiliz yetkililer, binalarının Süleymani'yi yüceltmek için kullanılmasının ardından İran Büyükelçiliği’ne bağlı İngiltere İslam Merkezi faaliyetlerinin askıya alınması talimatı verdi. Merkez, Hayır Dernekleri tarafından hala araştırılıyor.

Geçtiğimiz Nisan ayında İngiltere, geçen yıl Eylül ayında patlak veren protestoları bastırmadaki rolleri nedeniyle Devrim Muhafızları liderlerine yaptırımlar uygulamıştı.

Dışişleri Komitesi Başkanı Alicia Kearns, söz konusu yaptırımların Devrim Muhafızları adına çalışan, nefreti körükleyen ve İngiliz topraklarında terörist faaliyetleri ve suikastları destekleyenleri yargılamalarına izin vereceğini söyledi. Kearns ayrıca, “İran Devrim Muhafızlarının sınırları aşan boyun eğdirme ve baskı kampanyaları yürüttüğüne dair kanıtlar artıyor ve hiçbir şey yapmamak kabul edilemez" dedi.



İsrail, Filistin Yönetimi liderlerinin hareketlerine yönelik kısıtlamaları sıkılaştırıyor

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
TT

İsrail, Filistin Yönetimi liderlerinin hareketlerine yönelik kısıtlamaları sıkılaştırıyor

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)

İsrail, sahada gerilimin arttığı ya da Filistin Yönetimi'nin çeşitli siyasi kazanımlar elde etmeye çalıştığı dönemlerde yıllardır sürdürdüğü bir politikanın parçası olarak Filistinli yetkililerin iç ve dış hareketlerini kısıtlamaya geri döndü.

Gazze savaşının başlamasından bu yana İsrail bu yaklaşımını yoğunlaştırdı. İsrail makamları dün Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa'nın Batı Şeria'daki Ramallah ve Nablus vilayetlerinde bir dizi kasaba ve köyü ziyaret etmesini engelledi.

Duvar ve Yerleşim Direniş Komisyonu’nun Facebook sayfası üzerinden yapılan paylaşımda, “İsrail işgal yetkilileri, önceden uyarıda bulunmaksızın, Başbakan Muhammed Mustafa'nın Nablus vilayetindeki Duma ve Kusra kasabalarını, Ramallah vilayetindeki Berka ve Deyr Dibvan kasabalarını ziyaret etmesini engelledi” denildi.

Paylaşımın devamında, “Bu keyfi adım, işgal makamları tarafından Filistin hükümetine karşı alınan bir dizi ırkçı tedbirin devamı niteliğinde olup, hükümet ile Filistin vatandaşları arasındaki güveni sarsmaya yönelik umutsuz bir girişimdir” ifadesi yer aldı.

Abbas'ın seyahatinin engellenmesi

Geçtiğimiz günlerde İsrail, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Suriye'ye yapacağı ziyarete hazırlık amacıyla Ürdün'e gitmesini de engellemeye çalıştı. Ancak yoğun çabaların ve çeşitli tarafların temaslarının ardından Abbas, İsrail'in oyalamasının ardından Ürdün'e karayoluyla gitmek zorunda kaldı.

y6jukı
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)

Filistin Yönetimi bu konuda resmi bir açıklama yapmadı. Bazı yetkililer son dakikaya kadar ve birden fazla kez Abbas'ın hava yoluyla seyahat edeceğini teyit etmeye çalıştı, ancak sonunda yıllardır nadiren gerçekleşen bir şey olarak Abbas karayoluyla gitti.

İsrail'in bu kısıtlamasının, Filistin Devlet Başkanı'nın Suriye'yi ziyaret etme ve İsrail'in halen ‘terörist’ olarak tanımladığı ve ülkesinin topraklarına saldırdığı Suriyeli mevkidaşı Ahmed eş-Şera ile görüşme niyetinden mi yoksa Filistin'in ‘iki devletli çözüm’ çerçevesinde bir Filistin devletinin uluslararası alanda tanınması için başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleriyle ve Suudi Arabistan'la koordinasyon içinde hareket etmesinden mi kaynaklandığı bilinmiyor.

Elbette bu tutum İsrail hükümetini ve Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu kızdırdı ve Fransa'nın çabalarına ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un açıklamalarına saldıran açıklamalar yapmasına neden oldu.

Sessiz kalmak

Filistin hükümeti Mustafa'nın Batı Şeria'daki bazı kasabaları ziyaret etmesinin engellenmesi konusunda sessiz kalırken, Filistin Devlet Başkanlığı da Suriye ziyareti öncesinde Başkan Abbas'a karşı İsrail tarafından yapılan girişimler konusunda sessiz kaldı.

dfrgthy
İsrail askerleri askeri operasyonlar sırasında Batı Şeria sokaklarında (İsrail ordusu)

İsrail'de hiçbir resmi kurum İsrail'in attığı bu adımlar hakkında yorum yapmazken, bazı medya kuruluşları Netanyahu hükümetinden resmi bir yorum almaksızın Filistin Devlet Başkanı'nın Suriye ziyaretini engelleme girişimlerini haber yaptı.

Gözlemciler, Filistinli yetkililerin hareketlerine getirilen bu kısıtlamanın, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Batı Şeria şehirlerine uyguladığı siyasi ve fiziki kuşatma çerçevesinde gerçekleştiğini düşünüyor.

Geçtiğimiz birkaç ay içinde Batı Şeria bir dizi yoğun askeri operasyona maruz kaldı. İsrail ordusu gece gündüz baskınlar düzenliyor, daha fazla kontrol noktası kuruyor, bölge sakinlerine yaptırımlar uyguluyor ve bir bölgeden diğerine veya bir vilayetten diğerine hareketlerini kısıtlıyor. İsrail polisi çeşitli yollarda konuşlanmış durumda ve Filistinlilere hiç de azımsanmayacak miktarlarda trafik cezaları uyguluyor.

Batı Şeria'nın coğrafi yapısının değiştirilmesi

İsrail askeri operasyonları üç aydır ağırlıklı olarak Cenin Mülteci Kampı’nda, aynı süre zarfında Tulkerim Mülteci Kampı’nda ve yaklaşık 70 gündür Tulkerim vilayetindeki Nur Şems Mülteci Kampı’nda yoğunlaştı. Bu operasyonlar, ‘silahlı terörizmin yuvası’ olarak tanımlanan bu kampların coğrafi yapısını değiştirmeye yönelik olarak evleri buldozerle yıkmayı ve yeni yollar inşa etmeyi içeriyor.

Söz konusu operasyonlar, yaklaşık 18 aydır acımasız bir savaşa maruz kalan Gazze Şeridi'nde yaşananların bir tekrarı olarak on binlerce Filistinlinin bu kamplardan göç etmesine neden oldu. Diğer vilayetlerdeki köyler, kasabalar ve kamplar da her gün daha fazla yerleşim karakolu kuran, yerleşim yolları inşa eden, Filistinli çiftçilere ait ekipmanlara el koyan ve onlara saldırarak aralarında çok sayıda kişinin yaralanmasına neden olan yerleşimcilerin saldırılarına maruz kalıyor.

DFRGTYH
Batı Şeria'nın El Halil kentinde Yahudi yerleşimine bakan bir tepede yürüyen Filistinli adam, 3 Nisan 2025. (AFP)

İsrailli yerleşimciler dün sabah Nablus'un doğusundaki Beyt Decen köyünde bir elektrik hattını uzatmak için çalışırken Filistinlilerin ekipmanlarına ve üç kamyona el koydu. Başka bir grup yerleşimci de Ürdün Vadisi'nin kuzeyinde mahsulleri sulamak için kullanılan su pompalarını çaldı.

Filistinlilere göre yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen bu saldırıların çoğu İsrail ordusunun koruması altında gerçekleştiriliyor. Bu durum, Tel Aviv'de yerleşimi ve yerleşimcileri teşvik eden Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir gibi aşırılık yanlısı bakanların yer aldığı aşırı sağcı hükümet altında bu tür saldırıları meşrulaştırarak İsrail'de açık ve net bir yaklaşım değişikliğine işaret ediyor.