Teksas’tan İsrail’e getirilen 5 kızıl inek bir din savaşına mı işaret ediyor?

Mescid-i Aksa’nın avlularından biri (AP-Arşiv)
Mescid-i Aksa’nın avlularından biri (AP-Arşiv)
TT

Teksas’tan İsrail’e getirilen 5 kızıl inek bir din savaşına mı işaret ediyor?

Mescid-i Aksa’nın avlularından biri (AP-Arşiv)
Mescid-i Aksa’nın avlularından biri (AP-Arşiv)

İsrail merkezli Kanal 12, İsrail hükümetinin, Mescid-i Aksa’nın avlusunda yer alan Kubbetu’s Sahra’nın yerine ‘Üçüncü Tapınak’ inşa etmeyi amaçlayan ‘Kızıl İnek’ projesini uygulamak için tahsis ettiği fonlarla ilgili olarak geçtiğimiz hafta bir haber yayınladı.

Haberde, iki bakanlıkta görevli iki yetkilinin, ABD’nin Teksas eyaletinden getirilen ‘beş kızıl ineği’ Ben Gurion Havaalanı’nda karşıladığı bilgisi de verildi.

Bu kızıl ineklerin, Üçüncü Tapınak’ı kurma ayinlerine başlamak için Zeytin Dağı’nda törenle kurban edilerek etlerinin yakılacağı ve kanlarıyla bölgenin ‘arınacağı’ öne sürülüyor.

Arap Dünyası Haber Ajansı'nın (AWP) haberine göre Kudüs ve Miras Bakanlığı Genel Müdürü Nathaniel Isaac, Facebook sayfasında yaptığı açıklamada, inekler hakkında aylar önce bilgi verildiğini ve havaalanında teslim alındıklarını bildirdi.

Ancak, bunu ‘kurban etme ve arınma’ konusuna bağlamadı.

Bazı Yahudi mezheplerinin inancına göre, ‘kızıl ineğin’ ortaya çıkışı, Mescid-i Aksa’nın yakında yıkılacağını ve Üçüncü Tapınak’ın inşa edileceğini gösteriyor.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre Kanal 12’nin bu haberi Filistinlileri kızdırdı ve birçoğu bu konunun gündeme gelmesinin huzursuzluk çıkaracağı ve bir din savaşını ateşleyeceği konusunda uyarılarda bulundu.

Filistin Devlet Başkanı’nın Diyanet İşleri Danışmanı Mahmud Habbaş, Mescid-i Aksa’da kızıl inek kurban etme fikrini yaymaya başlamanın tehlike olduğu konusunda uyardı.

Habbaş AWP’ye verdiği demeçte şunları söyledi;

Yerleşimcilerin inekleri kesmesi durumunda, bu her şeyi yakıp kavurabilecek bir kıvılcım olacak. Kurban veya inek kesmekten bahsetmek, İsrail’in Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırgan ihlallerinin devamıdır. Filistinliler, bedeli ne olursa olsun bunun gerçekleşmesine asla izin vermeyecek.

Habbaş, yerleşimcilerin Mescid-i Aksa ve Kudüs’teki eylemlerinin yanı sıra Müslüman ya da Hristiyan Filistinlilerin kutsallarına yönelik saldırılarıyla şimdiden bir din savaşını ateşlediğine dikkat çekti.

Kudüs ve Filistin Müftüsü Şeyh Muhammed Hüseyin ise konuya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı;

Yahudilerin ‘ister bir, ister beş olsun’ kızıl ineklerden bahsetmeleri, hiçbir delile dayanmayan saf algı ve fantezilerden başka bir şey değildir. Bununla ilgili her şey iddia ve asılsız hikayelerdir. Bu rivayetler arasında kesilmesi gereken kızıl inek meselesi de var. Müslümanlar Kudüs, Mescid-i Aksa ve Filistin’de tüm haklarına sahip çıkıyor. Filistin halkı, bu anlatılar ve pazarlamaların ardında yatan tüm hedeflerin tamamen farkında.

Mescid-i Aksa Vaizi Şeyh İkrime Sabri de, İsrail’in Mescid-i Aksa üzerindeki ‘sözde’ hakkını kanıtlayamadığını ve burada İbranilerin eski tarihiyle ilgili tek bir taş bile bulamadığını kaydetti.

Filistin’deki radikal Yahudilerin, ‘kızıl inek’ miti aracılığıyla dünyadaki Yahudileri Filistin’e getirmek istediğini dile getiren Sabri, açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü;

Allah’ın kendilerini bir inek kesmekle imtihan ettiği, onların da inek kesme işini geciktirdikleri Kur’an-ı Kerim’de bildirilmiştir. Şimdi de insanları kandırmak ve Mescid-i Aksa’yı hak ettiklerine inandırmak için bunu tekrarlamak istiyorlar.

Kudüs Vali Yardımcısı Abdullah Siyam ise Kudüs şehrinin, Yahudiler ve yerleşimcilerin radikal eylemleri sonucu zor bir durum içinde yaşadığını söyledi.

Siyam AWP’ye yaptığı açıklamada, Arap ve İslam ülkelerinin, şehirde ve Mescid-i Aksa’da olup bitenleri her zaman takip edecek bir role sahip olmaları yönünde çağrıda bulundu.

İnek kesme meselesinin, Arap ve İslam dünyasında çok büyük etkilerinin olacağı dile getiren Siyam, bu tür eylemlerin gelecekte tüm bölge için zor sonuçlar doğuracağının da altını çizdi.



Bilim akademisi Royal Society'de Elon Musk tartışması: "Değerlerimize uymuyor"

Elon Musk'ın federal hükümette yapacağı kesintilerin bilimsel çalışmaları nasıl etkileyeceği henüz belli değil (Reuters) 
Elon Musk'ın federal hükümette yapacağı kesintilerin bilimsel çalışmaları nasıl etkileyeceği henüz belli değil (Reuters) 
TT

Bilim akademisi Royal Society'de Elon Musk tartışması: "Değerlerimize uymuyor"

Elon Musk'ın federal hükümette yapacağı kesintilerin bilimsel çalışmaları nasıl etkileyeceği henüz belli değil (Reuters) 
Elon Musk'ın federal hükümette yapacağı kesintilerin bilimsel çalışmaları nasıl etkileyeceği henüz belli değil (Reuters) 

Birleşik Krallık'ta Oxford Üniversitesi'nden bir bilim insanı, Elon Musk'ın üyeliği iptal edilmediği gerekçesiyle, ülkenin prestijli ulusal bilimler akademisi Royal Society'den ayrıldı.

Gelişimsel nöropsikoloji ve çocuklarda görülen iletişim bozuklukları alanında uzmanlaşan Profesör Dorothy Bishop, istifa mektubunu akademiye geçen hafta ilettiğini belirtti. 

Britanya'nın tanınmış gazetelerinden Guardian'ın görüştüğü Bishop, teknoloji milyarderi Musk'ın Royal Society üyesi olmasının, kuruluşun değerleriyle ters düştüğünü savunuyor. 

Bishop, Tesla ve SpaceX CEO'su Musk'ın "Bond hikayelerindeki kötü karakterleri örnek" aldığını ve elindeki "güçle serveti bilim insanlarını tehdit etmek için kullanacağını" öne sürüyor. 

Trump'ın seçim kampanyasına 100 milyon dolardan fazla bağış yapan Musk, Cumhuriyetçi liderin yeni kabinesinde Vivek Ramaswamy'yle birlikte DOGE'nin (Department of Government Efficiency / Kamu Verimliliği Bakanlığı) başına geçecek. Bishop, ABD'deki bilim dünyası için bunun kötü bir gelişme olduğunu savunarak şunları söylüyor: 

Musk'a Ulusal Sağlık Enstitüleri ve NASA dahil çeşitli kuruluşların bütçelerinde kesinti yapma konusunda sınırsız yetki verilmesiyle ABD'de bilimin geleceği pek parlak görünmüyor.

Musk, uzay teknolojisi ve elektrikli araç geliştirme alanındaki çalışmaları sayesinde 2018'de Royal Society üyesi olmuştu. 1660'da hayata geçirilen Royal Society, dünyada faaliyetlerini sürdüren en eski bilimsel akademi konumunda.

Akademinin kurallarına göre üyeler, tüm meslektaşlarına bir saygı ve sorumluluk duygusuyla davranmalı. Ayrıca kamusal açıklamalarda da akademinin değerlerine ters düşecek ifadeler kullanmamalı. Ancak Bishop, Musk'ın Aralık 2022'de attığı tweet'le bu kuralı ihlal ettiğini savunuyor. 

Teknoloji milyarderi, sözkonusu gönderisinde "Benim cinsiyet zamirlerim Yargılayın/Fauci'yi" ifadelerini kullanmıştı. ABD'nin koronavirüsle mücadelede en önde gelen ismi Dr. Anthony Fauci, maske takılmasını ve aşı yaptırılmasını savunmasıyla, muhafazakarların sık sık hedef gösterdiği kişilerden biri olmuştu. 2022'de Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü baş tıbbi danışmanı görevinden istifa etmişti. 

Bishop, bu paylaşımla Musk'ın bilimden uzak bir pozisyon alıp aşı karşıtı propaganda yaptığını ve Fauci'yi tehlikeye soktuğunu savunuyor. Ayrıca teknoloji milyarderinin gönderisinin LGBT topluluğunu incittiğini de ileri sürüyor. 

Diğer yandan 29 Temmuz'da 17 yaşındaki bir saldırganın Southport'ta üç çocuğu öldürmesi sonrası Birleşik Krallık'ı sarsan radikal sağcı eylemler, Elon Musk'ın da gündemine girmişti. Musk, CEO'su olduğu Twitter'da "İç savaş kaçınılmaz" ifadelerini kullandığı bir paylaşım yapmıştı. 

74 Royal Society üyesi, ağustosta akademiye mektup yazarak Musk'ın "sağcı nefreti körüklediği" gerekçesiyle üyeliğinin sonlandırılmasını istemişti. Londra yönetimi de Musk'ın paylaşımına tepki göstermişti.

Independent Türkçe, Guardian, Research Professional News