Suudi Arabistan-İsrail barışı

ABD’nin Suudi Arabistan-İsrail barışına yönelik çabalarında bir miktar ilerleme kaydedeceğini umuyorum.

Suudi Arabistan’ın taktik tedbirlerle stratejik önlemleri birbirine karıştırdığını düşünenler yanılıyor. (Getty Images)
Suudi Arabistan’ın taktik tedbirlerle stratejik önlemleri birbirine karıştırdığını düşünenler yanılıyor. (Getty Images)
TT

Suudi Arabistan-İsrail barışı

Suudi Arabistan’ın taktik tedbirlerle stratejik önlemleri birbirine karıştırdığını düşünenler yanılıyor. (Getty Images)
Suudi Arabistan’ın taktik tedbirlerle stratejik önlemleri birbirine karıştırdığını düşünenler yanılıyor. (Getty Images)

Nebil Fehmi

Başta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu olmak üzere yıllardır İsrailli siyasetçilerden yakında İsrail-Suudi Arabistan barışının sağlanacağı ve normalleşmenin her zamankinden daha yakın olduğu şeklinde açıklamalar duyuyoruz. Bu açıklamaların çoğu, genellikle İsrailli yetkililerin İsrail siyaset sahnesinde sorunlarla karşılaştıkları zamanlarda yapılıyor.

İsrail’in bu söylemi, Suudi Arabistan’ın İsrail tarafından atılacak adımlara hiç tartışmadan karşılık vereceği bahsi üzerine şekilleniyor. İsrail’in söyleminde son dönemde barışın İran tehdidine karşı kurulacak bir ittifakın bir parçası olduğu argümanı da yer almaya başlamıştı. Fakat Suudi Arabistan ile İran arasında yapılan anlaşma, bu argümanı çürüttü. Netanyahu, yakında Arap ülkeleri ile İsrail arasında yapılacağına inandığı barışın, Filistin sorunu çözülmeden de mümkün olduğunu söyleyerek küstahlığını bir kez daha gösterdi.

Diğer yandan ABD, barış çabalarıyla yakından ilgili. Önce Mısır ve Ürdün'ü İsrail ile barışa teşvik etti. Bu çabaların sonucunda taraflar arasında ‘İbrahim Anlaşmaları’ imzalandı ve sınırlı bir başarı elde etti. ABD, sınırlı da olsa bu başarının doğal sonucu olarak daha fazla barış anlaşması için çaba sarf edecektir.

Burada ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinin eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde zor bir süreçten geçtiğini hatırlatmakta yarar var. Mevcut ABD Başkanı Joe Biden'ın görev süresinin başlarında da çok zor bir süreçten daha geçildi. Riyad’dan doğuya yönelme ve ABD ile ilişkileri gözden geçirme konularında bazı açıklamalar yapıldı. Suudi Arabistanlı bir diplomat, ABD ile ilişkiler, bölgedeki olaylarla etkileşim ve başta Çin olmak üzere uluslararası kutuplara açılım konularında ‘ilişkiler pusulasının’ ayarlanmasıyla ilgili bir açıklamada bulundu. Ardından bu açıklama, biraz yumuşatıldı. Çin'in Ortadoğu'ya akınını dizginlemeyi isteyen ABD, artık Suudi Arabistan'ın kararlarında daha bağımsız hale geldiğini fark etti.

ABD-Suudi Arabistan ilişkileri nihayet olumlu yönde seyretmeye başladı ve dengelerin çoğunu yeniden sağlandı. İki ülkenin üst düzey yetkilileri arasındaki temaslar yoğunlaştı. Ulusal Güvenlik Danışmanı ve Beyaz Saray yetkilileri tarafından Suudi Arabistan'a üç ayrı ziyaret gerçekleştirildi. Sudan kriziyle ilgili iki ülke arasında iş birliği yapıldı. Suudi Arabistan'da Ukrayna krizinin çözüm yollarına ilişkin bir zirve gerçekleşti. ABD’nin son sözü söyleyen taraf olmaması ve Suudi Arabistan'ın belirleyici taraf olması ya da meselenin kapsamını belirlemesi, yeni, dikkat çekici ve olumlu bir gelişmedir.

ABD’nin İsrail ile ilişkilerindeki gerginliğin ve Suudi Arabistan üzerindeki nüfuzunun alması çerçevesinde başlıca hedefinin, Biden yönetiminin İsrail ile Suudi Arabistan arasında bir barış anlaşması ya da barışa yönelik adımlar üzerinde uzlaşıya yönelik çabasını ya da girişimini canlandırmak olduğuna inanıyorum. Netanyahu’nun da amacının aynı olduğunu düşünüyorum. Bu amaç, aynı zamanda ABD’de 2024 yılında yapılacak ve Donald Trump’ın Cumhuriyetçilerin adayı olması beklenen başkanlık seçimlerine yaklaştığımız bir dönemde Başkan Biden’ın iç siyaset sahnesindeki konumunu da destekliyor.

Bundan dolayı, ABD’nin barış çabalarının yoğunlaşmasını bekliyorum. Eğer bu mümkün olmazsa bu çabalar, olumlu ve disiplinli teknik açıklamalarla sınırlı da olsa bazı kazanımlar elde edildiğini duyurmak için müzakerelerin gidişatına göre beklentileri yükselterek ya da düşürerek mümkün olduğu kadar uzun süre devam edecektir.

Bazı gözlemciler göre Suudi Arabistan’ın İsrail’le barışma ihtimali söz konusu değil. Bazıları ise barışın en kısa zamanda sağlanacağını söyleyerek abartılı bir iyimserlik sergiliyorlar. Bana kalırsa her iki görüş de yanlış ya da en azından doğruluktan uzak olduğunu söyleyebilirim.

Barışa kesinlikle ihtimal vermeyenler ise Suudi Arabistan’ın 2002 yılında Beyrut’taki Arap Birliği Zirvesi’nde İsrail’in işgal ettiği tüm topraklardan çekilmesi karşılığında Arap ülkeleri ile kapsamlı bir barışın yapılmasına ve Tel Aviv ile tüm Arap başkentleri arasında ilişkilerin normalleşmesine kapıyı aralayan Arap Barış Girişimi’nin sunulmasına öncülük yaptığını gözden kaçırılıyor.

Dolayısıyla eğer İsrail işgalini sona erdirecek doğal koşullar oluşursa barış ihtimali var demektir. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı da kısa bir süre önce böyle düşündüklerini teyit eden bir açıklamada bulundu. Merhum Kral Abdullah'ın bana Kudüs'ün ve özellikle de kutsal yerlerin İsrail’in kontrolünden çıkması gerektiğini söylediğini hatırlıyorum. Tarih boyunca buraların özel bir uluslararası yönetimin kontrolü altına alınması ya da Filistin devletinin başkenti Doğu Kudüs'ün bir parçası olması gibi çeşitli öneriler sunuldu.

Zaman geçtikçe hırsların azalacağını ve ABD’nin, Suudi Arabistan’ın kendisinden beklediği ve Batılı medya kuruluşlarınca barışçıl nükleer program, silahlanma seviyesinin artırılması ve koruma sağlanmasıyla ilgili olduğu belirtilen bazı beklentilerine iki tarafın da çıkarına olacak şekilde yanıt vermesi halinde, Suudi Arabistan’ın çok yönlü bir çerçevede bazı yarı-barışçıl hamleler yapması karşılığında İsrail tarafında örneğin yeni yerleri ilhak etmeyerek iki devletli bir çözüm şansını tamamen yok etmekten kaçınmak gibi bazı adımlar atacağını umuyorum. Söz konusu çok yönlü çerçevede iş insanları ve tüccarlar ya da önde gelen sanatçılar arasında bazı temasların yahut limanlardan ve havaalanlarından yapılacak ticaret faaliyetlerinin olmasını bekliyorum.

ABD’nin barış çabalarının başarılı olup olmayacağının anlaşılacağı kritik soru, Suudi Arabistan'ın barışa hazır olup olmadığı sorusu değil, İsrail'in kapsamlı bir çözüme yönelik gerçek ve somut adımlar atıp atmama konusunda ne kadar istekli olduğu ve bu çözümün barışın kapısını aralayacak şekilde Kudüs'teki kutsal mekanları kapsayıp kapsamayacağı sorusudur. İsrail’in mevcut hükümetiyle bunun mümkün olmadığı kesin. Bölgedeki belli başlı ülkelerin kendi imkanlarını ve özgüvenlerini desteklemeleri gerektiğinin açıkça anlaşıldığı bir dönemde Suudi Arabistan'ın taktik tedbirlerle ve stratejik tedbirleri birbirine karıştırdığını düşünmenin hata olduğuna inanıyorum.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrildi.



Demokratların çoğu Kamala Harris'in 2028'de tekrar yarışmasını istiyor

Harris, ABD Başkanı Joe Biden'ın çekilmesinin ardından temmuzda başkanlık yarışına girmişti ama baştaki ivmesine rağmen Donald Trump'a kaybetti (Reuters)
Harris, ABD Başkanı Joe Biden'ın çekilmesinin ardından temmuzda başkanlık yarışına girmişti ama baştaki ivmesine rağmen Donald Trump'a kaybetti (Reuters)
TT

Demokratların çoğu Kamala Harris'in 2028'de tekrar yarışmasını istiyor

Harris, ABD Başkanı Joe Biden'ın çekilmesinin ardından temmuzda başkanlık yarışına girmişti ama baştaki ivmesine rağmen Donald Trump'a kaybetti (Reuters)
Harris, ABD Başkanı Joe Biden'ın çekilmesinin ardından temmuzda başkanlık yarışına girmişti ama baştaki ivmesine rağmen Donald Trump'a kaybetti (Reuters)

2024 ABD başkanlık seçimlerinden kısa süre sonra yapılan bir anket, Demokrat seçmenlerin çoğunun, 2028'de yeniden başkanlık yarışına girdiği takdirde ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in partinin adayı olmasını destekleyeceğini gösteriyor.

Demokratların başkanlığı Cumhuriyetçilere karşı kaybetmesinin üzerinden yalnızca iki hafta geçti ama bazıları geleceğe bakıyor, olası yeni veya tanıdık adayların, seçmenleri canlandıracağı umuluyor.

Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, Pensilvanya Valisi Josh Shapiro ve Ulaştırma Bakanı Pete Buttigieg gibi isimler ortaya atıldı ama görünen o ki Harris'in kampanyası kalıcı bir etki bırakmış.

Echelon Insights and Puck News'un yaptığı bir ankette, Demokratlara oy verme ihtimali yüksek olan seçmenlerin yaklaşık yüzde 41'inin, 2028 başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti'yi temsil eden Harris'e oy vereceğini söylediği ortaya çıktı.

Sonuçlar, tamamen ön hazırlık niteliği taşıyor ve güncelliği sayesinde Harris'in politika ve tutumları, seçmenlerin zihninde tazeliğini hâlâ koruyor.

ABD Başkan Yardımcısı kısa ama agresif bir kampanya yürütmüştü. Yarışa girmesi temmuzu bulan Harris, seçmenlere ulaşmak için ünlülere, nüfuzlu kişilere ve büyük reklam kampanyalarına bel bağlamak zorunda kalmıştı.

Yani Demokrat seçmenler şimdilik ön seçimlerde başkan yardımcısını desteklemeyi sürdürecek. Ancak bir dizi başka potansiyel aday, ilgi odağını değiştirebilir.

Benzer bir durum, Cumhuriyetçi Parti'nin başkanlık ön seçimlerinden önce, muhafazakar seçmenler, Trump onun önüne geçene dek Florida Valisi Ron DeSantis'in Cumhuriyetçilerin adayı olmasını desteklediğinde de yaşanmıştı.
 

vfghytju
Kaliforniya Valisi Gavin Newsom uzun süredir siyasetin içinde. Ankete katılanların yaklaşık yüzde 8'i Demokrat Parti'nin ön seçimlerinde ona oy vereceğini söyledi (AP)

Ankete katılanların yaklaşık yüzde 16'sı, bir sonraki seçimlerde hangi Demokrat adayı destekleyeceğinden emin olmadığını söyledi ve bu durum, muhtemelen en az iki yıl boyunca değişmeyecek.

Ön seçimlerdeki diğer Demokrat adaylar, Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, Pensilvanya Valisi Josh Shapiro, Ulaştırma Bakanı Pete Buttigieg, New York Kongre Üyesi Alexandria Ocascio-Cortez ve daha fazlası olabilir.

Ankete katılanların yüzde 8'i ön seçimlerde Newsom'u destekleyeceğini söyledi. Shapiro'ya oy vereceğini belirtenler yüzde 7 oranındayken, yüzde 6 da Buttigieg'i destekleyeceğini bildirdi.

Katılımcıların yüzde 1 ila 4'ü, Ocasio-Cortez, Kentucky Valisi Andy Beshear, New Jersey Senatörü Cory Booker, Maryland Valisi Wes Moore ve Michigan Valisi Gretchen Whitmer gibi diğer seçenekleri destekleyeceğini ifade etti.

Kimin öne çıkacağını söylemek için henüz çok erken ama Harris, başarı ihtimali taşıyan bir kampanya daha yürütmek için gerekli ivmeye ve desteğe sahip.
Independent Türkçe