ECOWAS, Nijer’deki darbecilere askeri müdahalede bulunabilecek askeri yeteneklere sahip mi?

ECOWAS askeri yetkilileri Abuja’da Nijer krizini tartışıyor (EPA)
ECOWAS askeri yetkilileri Abuja’da Nijer krizini tartışıyor (EPA)
TT

ECOWAS, Nijer’deki darbecilere askeri müdahalede bulunabilecek askeri yeteneklere sahip mi?

ECOWAS askeri yetkilileri Abuja’da Nijer krizini tartışıyor (EPA)
ECOWAS askeri yetkilileri Abuja’da Nijer krizini tartışıyor (EPA)

Batı Afrika Devletler Grubu’nun (ECOWAS) liderleri, bir hafta önce, Nijer’deki darbeyi sonlandırmak ve anayasal düzeni yeniden sağlamak için diplomatik çabaların başarısız olması halinde, Nijer’e askeri müdahale olasılığına yeşil ışık yaktı.

Şarku’l Avsat’a konuşan gözlemcilere göre, ECOWAS genelkurmay başkanları, ‘yüksek maliyetli ve riskli’ görünen planı uygulama olasılığını görüşmek üzere Gana’da bir araya gelerek, 15 ülkeden oluşan grubun karşılaştığı zorluklara dikkat çekti.

ECOWAS üyeleri arasındaki 8 ülke, dünyanın en güçlü 145 ordusu arasında yer alıyor.

Abuja’da Temmuz sonunda yapılan toplantıda, ECOWAS ülkelerindeki üst düzey savunma yetkilileri, darbeyle devrilen ve ev hapsine alınan Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum serbest bırakılmaz ve görevine iade edilmezse, askeri harekatta bulunma konusunda anlaştı.

ECOWAS’ın Siyasi İşler, Barış ve Güvenlikten Sorumlu Komiseri Abdulfettah Musa, “Gerekli kaynakların yanı sıra nasıl ve ne zaman güç konuşlandıracağımız da dahil olmak üzere müdahale unsurları belirlendi” dedi.

Ancak Musa’ya göre, ECOWAS, Nijer’deki darbecilere ‘ne zaman ve nerede saldıracağını’ bildirmeyecek.

Gözlemciler, bölgesel bloğun dönem başkanlığını yürüten Nijerya’nın, ECOWAS ülkeleri arasındaki en iyi askeri ve ekonomik yeteneklerine dayanarak, olası herhangi bir askeri müdahaleye liderlik etmesini bekliyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan, Çad Dışişleri Bakanlığı bünyesinde Yurtdışındaki Çadlılar ve Uluslararası İşbirliği Müsteşarı Hassan Kalli Wortei, ECOWAS’ın bu müdahale için yeterli yeteneklere sahip olmadığını öne sürdü.

Wortei, müdahale kararının, grup ülkeleri ve komşuları arasında halk desteği görmemesine ek olarak, bu kararı uygulamayı engelleyebilecek lojistik sorunlar olduğuna dikkat çekti.

Dünya Bankası (WB) verilerine göre, Nijerya ordusunun 135 bini aktif personel ve on binlerce yedek kuvvet olmak üzere 230 bin kişilik bir nüfusu var, yani 10 bin kişilik Nijer kuvvetinin 22 katı.

Nijer ile bin 500 kilometrelik bir sınırı paylaşan Nijerya’ya ek olarak, Fildişi Sahili de askeri müdahaleyi destekliyor.

Fildişi Sahili Cumhurbaşkanı Alassane Ouattara, ülkesinin olası bir askeri müdahaleye 850 ila bin askerden oluşan bir tabur sağlayacağını duyurdu.

Global Firepower sitesinin verilerine göre, ECOWAS’taki en güçlü 8 ordu, 2023’te küresel olarak en güçlü 145 ordu listesinde 36 ile 144 arasında değişiyor.

Fildişi ordusu, toplam 30 bin kuvvetle dünyanın en güçlü 145 ordusu arasında 105., Afrika’da 19. ve ECOWAS kuvvetleri arasında ikinci sırada yer alıyor.

Gana ordusu ise, 15 bine varan toplam asker sayısıyla dünyada 109., Afrika’da 20. sırada yer alıyor.

Dünyanın en güçlü orduları arasında 125. sırada yer alan Senegal de, Nijer’e olası bir askeri müdahaleye katılacağını duyurdu.

Darbeye karşı çıkan ve onbinlerce kuvveti olan diğer ECOWAS üyelerinin de (Benin, Sierra Leone, Cape Verde, Gine, Liberya, Togo ve Gambiya) askeri müdahaleye katılması bekleniyor.

Öte yandan, darbecilerin de, ECOWAS üyesi olan ve Nijer’e yapılacak herhangi bir müdahalenin kendilerine ‘savaş ilanı’ anlamına geleceği tehdidinde bulunan Mali ve Burkina Faso’daki askeri yetkililerden destek alması bekleniyor.

Mali ordusu, dünyada 110. sırada ve tahmini 20 bin askerle ECOWAS orduları arasında üçüncü sırada yer alıyor.

Burkina Faso ordusu ise, 17 bin askerle dünyada 121., ECOWAS orduları arasında ise beşinci sırada yer alıyor.

ECOWAS güçleri ile Nijer’deki darbecilerin müttefikleri arasındaki ‘orantısız’ askeri güce rağmen, uzmanlar yüksek riskleri ve askeri operasyon başlatmanın zorluklarını da görüyor.

Wortei konuya ilişkin değerlendirmesine şu ifadelerle devam etti;

Nijerya da dahil olmak üzere bu ülkelerin tamamı olmasa da çoğunun yaşadığı zorlu ekonomik ve güvenlik koşulları ışığında, ECOWAS ülkeleri bu müdahale için yeterli kapasiteye sahip değil. Ayrıca mesele sadece asker sayısı meselesi değil, çok büyük lojistik ekipman ve yüksek istihbarat bilgisi gerektiriyor ki, ki bence mevcut değil. Ayrıca, bu müdahalenin kapsamını ve yasal gerekliliklerini sağlayan uluslararası destek de gerekli.

Çadlı uzmana göre, bir kara saldırısı durumunda, Batı Afrika ülkelerinden kuvvetler yüzlerce kilometreyi geçmek zorunda kalacak, bu da Burkina Faso ve Mali gibi bir dizi komşu ülkenin müdahaleyi reddedilmesi ışığında işleri daha da zorlaştırıyor.

Nijer’deki krizle nasıl başa çıkılacağına dair açık bir uluslararası görüş ayrılığı ortaya çıkarken, Fransa, yedek askeri gücün konuşlandırılması da dahil olmak üzere, Nijer ile ilgili tüm ECOWAS kararlarına ‘tam desteğini’ ifade etti.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, birkaç gün önce düzenlediği basın toplantısında barışçıl bir çözüm bulunması gerektiğini vurgulayarak, “ABD, ECOWAS’ıın krize barışçıl bir çözüm için tüm seçenekleri değerlendirme kararlılığını takdir ediyor” dedi.

ECOWAS ülkelerinden birinde görevli üst düzey bir askeri lider, Nijer’deki darbeyi sona erdirmek için herhangi bir askeri müdahalenin 6 aylık bir hazırlık gerektireceğini tahmin etti.

Wall Street Journal’a konuşan askeri lider, ECOWAS yedek gücünün asker ve teçhizatla seferber edilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Mali, Burkina Faso ve Gine’den gelen karşı tehditler ve Nijer’de iktidarı ele geçiren güçler, ECOWAS’ı askeri harekat yapmaktan caydırabilir” dedi.

ECOWAS, daha önce güçlerini Sierra Leone, Liberya, Gine-Bissau ve Gambiya’da barışı koruma misyonları için konuşlandırmıştı.

Shaf Center for Future Studies’de barış ve çatışma çalışmalarında araştırmacı ve uzman olan Hasnaa Tammam, Nijer’e bu müdahaleyi gerçekleştirme konusunda artık bir tereddüt olduğunu söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Tammam, bu bağlamda geçen hafta yapılması planlanan askeri liderler düzeyindeki görüşmenin ertelenmesine dikkat çekti.

12 Ağustos’ta Akra’da yapılacak olan ECOWAS genelkurmay başkanları toplantısı ‘teknik nedenlerle’ ertelendi.

Bu toplantının, Gana’nın başkentinde 17 ve 18 Ağustos’ta yapılması planlanıyor.

Tammam, askeri müdahaleye ilişkin uyarılar ve krizin iç savaşa yol açacak kadar şiddetlenebileceğine dair uyarılar ışığında, bu konudaki bu tereddüdün anlaşılabilir ve haklı olduğuna vurgu yaptı.

Mısırlı araştırmacıya göre, Nijer’den gelen ‘Fransa’ya sadakat suçlaması’ ECOWAS’ı bir müdahaleyi uygulamadan önce iki kez düşünmeye zorluyor.

Bir kesim de, askeri müdahalenin, radikal grupların faaliyetlerine tanık olan Afrika Sahel bölgesindeki güvenlik krizlerini derinleştirmesinden endişe ediyor.

Kâr ve zarar hesapları yapılınca, tam kapsamlı bir askeri müdahale, Nijer’deki durumun düzelmesini kolaylaştıracak ve hızlandıracak bir seçenek gibi görünmüyor.

Tammam, ECOWAS’ın Muhammed Bazoum’un serbest kalması için kapsamlı bir müdahale yerine ‘sınırlı kısmi bir müdahalede’ bulunmasını ya da hedeflerinin gerçekleştirilmesi yönünde baskı yapmak amacıyla hava saldırıları düzenlemesini veya sadece en önemli talepleri yerine getirilene kadar müdahale etmeye hazır ve istekli olduğunu ima etmesini bekliyor.

Ancak Tammam’a göre, tüm bu senaryolar, özelde ECOWAS ve genel olarak Nijer’deki sahne için oldukça kafa karıştırıcı olmaya devam ediyor.



İsrail, Filistin Yönetimi liderlerinin hareketlerine yönelik kısıtlamaları sıkılaştırıyor

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
TT

İsrail, Filistin Yönetimi liderlerinin hareketlerine yönelik kısıtlamaları sıkılaştırıyor

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)

İsrail, sahada gerilimin arttığı ya da Filistin Yönetimi'nin çeşitli siyasi kazanımlar elde etmeye çalıştığı dönemlerde yıllardır sürdürdüğü bir politikanın parçası olarak Filistinli yetkililerin iç ve dış hareketlerini kısıtlamaya geri döndü.

Gazze savaşının başlamasından bu yana İsrail bu yaklaşımını yoğunlaştırdı. İsrail makamları dün Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa'nın Batı Şeria'daki Ramallah ve Nablus vilayetlerinde bir dizi kasaba ve köyü ziyaret etmesini engelledi.

Duvar ve Yerleşim Direniş Komisyonu’nun Facebook sayfası üzerinden yapılan paylaşımda, “İsrail işgal yetkilileri, önceden uyarıda bulunmaksızın, Başbakan Muhammed Mustafa'nın Nablus vilayetindeki Duma ve Kusra kasabalarını, Ramallah vilayetindeki Berka ve Deyr Dibvan kasabalarını ziyaret etmesini engelledi” denildi.

Paylaşımın devamında, “Bu keyfi adım, işgal makamları tarafından Filistin hükümetine karşı alınan bir dizi ırkçı tedbirin devamı niteliğinde olup, hükümet ile Filistin vatandaşları arasındaki güveni sarsmaya yönelik umutsuz bir girişimdir” ifadesi yer aldı.

Abbas'ın seyahatinin engellenmesi

Geçtiğimiz günlerde İsrail, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Suriye'ye yapacağı ziyarete hazırlık amacıyla Ürdün'e gitmesini de engellemeye çalıştı. Ancak yoğun çabaların ve çeşitli tarafların temaslarının ardından Abbas, İsrail'in oyalamasının ardından Ürdün'e karayoluyla gitmek zorunda kaldı.

y6jukı
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)

Filistin Yönetimi bu konuda resmi bir açıklama yapmadı. Bazı yetkililer son dakikaya kadar ve birden fazla kez Abbas'ın hava yoluyla seyahat edeceğini teyit etmeye çalıştı, ancak sonunda yıllardır nadiren gerçekleşen bir şey olarak Abbas karayoluyla gitti.

İsrail'in bu kısıtlamasının, Filistin Devlet Başkanı'nın Suriye'yi ziyaret etme ve İsrail'in halen ‘terörist’ olarak tanımladığı ve ülkesinin topraklarına saldırdığı Suriyeli mevkidaşı Ahmed eş-Şera ile görüşme niyetinden mi yoksa Filistin'in ‘iki devletli çözüm’ çerçevesinde bir Filistin devletinin uluslararası alanda tanınması için başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleriyle ve Suudi Arabistan'la koordinasyon içinde hareket etmesinden mi kaynaklandığı bilinmiyor.

Elbette bu tutum İsrail hükümetini ve Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu kızdırdı ve Fransa'nın çabalarına ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un açıklamalarına saldıran açıklamalar yapmasına neden oldu.

Sessiz kalmak

Filistin hükümeti Mustafa'nın Batı Şeria'daki bazı kasabaları ziyaret etmesinin engellenmesi konusunda sessiz kalırken, Filistin Devlet Başkanlığı da Suriye ziyareti öncesinde Başkan Abbas'a karşı İsrail tarafından yapılan girişimler konusunda sessiz kaldı.

dfrgthy
İsrail askerleri askeri operasyonlar sırasında Batı Şeria sokaklarında (İsrail ordusu)

İsrail'de hiçbir resmi kurum İsrail'in attığı bu adımlar hakkında yorum yapmazken, bazı medya kuruluşları Netanyahu hükümetinden resmi bir yorum almaksızın Filistin Devlet Başkanı'nın Suriye ziyaretini engelleme girişimlerini haber yaptı.

Gözlemciler, Filistinli yetkililerin hareketlerine getirilen bu kısıtlamanın, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Batı Şeria şehirlerine uyguladığı siyasi ve fiziki kuşatma çerçevesinde gerçekleştiğini düşünüyor.

Geçtiğimiz birkaç ay içinde Batı Şeria bir dizi yoğun askeri operasyona maruz kaldı. İsrail ordusu gece gündüz baskınlar düzenliyor, daha fazla kontrol noktası kuruyor, bölge sakinlerine yaptırımlar uyguluyor ve bir bölgeden diğerine veya bir vilayetten diğerine hareketlerini kısıtlıyor. İsrail polisi çeşitli yollarda konuşlanmış durumda ve Filistinlilere hiç de azımsanmayacak miktarlarda trafik cezaları uyguluyor.

Batı Şeria'nın coğrafi yapısının değiştirilmesi

İsrail askeri operasyonları üç aydır ağırlıklı olarak Cenin Mülteci Kampı’nda, aynı süre zarfında Tulkerim Mülteci Kampı’nda ve yaklaşık 70 gündür Tulkerim vilayetindeki Nur Şems Mülteci Kampı’nda yoğunlaştı. Bu operasyonlar, ‘silahlı terörizmin yuvası’ olarak tanımlanan bu kampların coğrafi yapısını değiştirmeye yönelik olarak evleri buldozerle yıkmayı ve yeni yollar inşa etmeyi içeriyor.

Söz konusu operasyonlar, yaklaşık 18 aydır acımasız bir savaşa maruz kalan Gazze Şeridi'nde yaşananların bir tekrarı olarak on binlerce Filistinlinin bu kamplardan göç etmesine neden oldu. Diğer vilayetlerdeki köyler, kasabalar ve kamplar da her gün daha fazla yerleşim karakolu kuran, yerleşim yolları inşa eden, Filistinli çiftçilere ait ekipmanlara el koyan ve onlara saldırarak aralarında çok sayıda kişinin yaralanmasına neden olan yerleşimcilerin saldırılarına maruz kalıyor.

DFRGTYH
Batı Şeria'nın El Halil kentinde Yahudi yerleşimine bakan bir tepede yürüyen Filistinli adam, 3 Nisan 2025. (AFP)

İsrailli yerleşimciler dün sabah Nablus'un doğusundaki Beyt Decen köyünde bir elektrik hattını uzatmak için çalışırken Filistinlilerin ekipmanlarına ve üç kamyona el koydu. Başka bir grup yerleşimci de Ürdün Vadisi'nin kuzeyinde mahsulleri sulamak için kullanılan su pompalarını çaldı.

Filistinlilere göre yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen bu saldırıların çoğu İsrail ordusunun koruması altında gerçekleştiriliyor. Bu durum, Tel Aviv'de yerleşimi ve yerleşimcileri teşvik eden Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir gibi aşırılık yanlısı bakanların yer aldığı aşırı sağcı hükümet altında bu tür saldırıları meşrulaştırarak İsrail'de açık ve net bir yaklaşım değişikliğine işaret ediyor.