Zambiya'da el koyulan dolar ve altın yüklü uçağın hikâyesi

Independent Arabia'ya konuşan Mısırlı bir kaynak, uçağın başkent havalimanına kısa bir süreliğine indiğini ve doğrudan havalandığını anlattı

Zambiya'daki Uyuşturucuyla Mücadele Kurumu Genel Müdürü Nason Panda, alıkonan uçağa ilişkin basın açıklamasında / Görsel: YouTube
Zambiya'daki Uyuşturucuyla Mücadele Kurumu Genel Müdürü Nason Panda, alıkonan uçağa ilişkin basın açıklamasında / Görsel: YouTube
TT

Zambiya'da el koyulan dolar ve altın yüklü uçağın hikâyesi

Zambiya'daki Uyuşturucuyla Mücadele Kurumu Genel Müdürü Nason Panda, alıkonan uçağa ilişkin basın açıklamasında / Görsel: YouTube
Zambiya'daki Uyuşturucuyla Mücadele Kurumu Genel Müdürü Nason Panda, alıkonan uçağa ilişkin basın açıklamasında / Görsel: YouTube

Kimilerinin deyimiyle "Ali Baba'nın Uçağı" etrafındaki belirsizlik ve heyecan sürüyor.

Zambiyalı yetkililer, içinde 5,6 milyon dolardan fazla nakit, 127,2 kilogram altın, beş tüfek ve bir miktar mühimmat buldukları uçağı alıkoydu.

Alıkonanlar arasında yine uçağın içinde bulunan 6'sı Mısırlı 10 kişi de var. Uçağın Kahire Havalimanı'ndan geldiği düşünülüyor.   

Zambiya Uyuşturucuyla Mücadele Kurumu Genel Müdürü Nason Panda, yaptığı basın açıklamasında geçtiğimiz pazartesi günü akşam saat 7 sularında Kahire'den gelen bir uçağın Lusaka'daki Kenneth Kaunda Uluslararası Havalimanı'na iniş yaptığını ve içerisinde altın, para ve mühimmat bulunduğunu söyledi.

Paranın, soruşturma bitene kadar Zambiya Bankası'na emanet edildiğini belirten Panda, aynı kaçakçılık operasyonu kapsamında yerel bir havayolu şirketine ait bir başka uçağa da el koyulduğunu ekledi. 

Kahire, gidiş-dönüş

Zambiyalı haber sitelerinin aktardığı basın açıklamasında Panda, uçağın Kahire'den geldiğini ve uçuş programına göre tekrar Mısır'a dönmesinin planlandığını ifade etti.

Ayrıca, gözaltına alınan 10 kişiden 6'sının Mısırlı ve diğer 4 kişinin de İspanyalı, Hollandalı, Letonyalı ve Zambiyalı olduğunu, ama meseleye karışan daha fazla Zambiyalı olabileceğini belirtti. 

Panda'nın açıklamasına göre elde edilen ilk bilgiler, bu kişilerin Zambiya'ya bazı ticari işlemlerde bulunmak üzere geldiğine işaret ediyor.

Bununla birlikte Panda, soruşturmaların henüz başlangıç aşamasında olduğunu ve olaya karıştıklarından emin olmadıkça böyle bir şey yapılamayacağını gerekçe göstererek söz konusu kişilerin ismini vermeyi reddetti. 

Aynı şekilde yasa dışı faaliyetlerde bulunmak üzere geldiği bilgilerine dayanarak uçağın alıkonup arandığını doğruladı. 

15 Ağustos'ta Panda'nın ofisinden yapılan açıklamaya göre Uyuşturucuyla Mücadele Kurumu, tehlikeli maddeler taşıyan ve 13 Ağustos 2023 günü saat 19.00'da Kenneth Kaunda Uluslararası Havalimanı'na iniş yapan özel bir kiralık uçak (charter) seferi hakkında bilgi aldı.

Kurum, bu bilgiye dayanarak çeşitli kolluk kuvvetlerinden görevlilerle birlikte 14 Ağustos Pazartesi günü bir operasyon düzenledi.

Operasyon sonucunda 5,6 milyon dolardan fazla para, 5 adet tabanca, 7 mühimmat deposu, 126 adet mermi, 127,2 kg ağırlığında 602 parça altın ve 1 altın ölçüm cihazı ele geçirildi. 

Yine açıklamaya göre Kurum, içinde zikredilen eşyaların bulunduğu Global Express T7-WW uçağının yanı sıra yerli bir havayolu şirketine ait King Air B190 uçağını da alıkoydu, ancak ikinci uçağın konuyla ilişkisine dair detay verilmedi. Ayrıca aralarında bir Zambiya vatandaşının bulunduğu 10 kişi de gözaltına alındı.

Mısır'ın sessizliği

Mısır tarafında ise bir sessizlik hali hüküm sürüyor. Nitekim Mısırlı yetkililer, bu satırların yazılıp yayımlandığı zamana kadar konuya ilişkin herhangi bir yorum yapmadı.

Bununla birlikte resmi Ortadoğu Haber Ajansı (Middle East News Agency), konu hakkında bilgi sahibi olduğunu söylediği bir kaynaktan, Zambiya tarafından alıkonan özel uçağın Mısır menşeli olmadığını, Uyuşturucuyla Mücadele Kurumu'nun açıklamasında işaret edilen diğer uçağın da aslında Mısır hava sahasından geçmediğini aktardı. 

Ayrıca olayın aslını ve koşullarını öğrenmek için halihazırda Mısırlı yetkililer ile Zambiyalı mevkidaşları arasında koordinasyonun en üst düzeyde yürütüldüğünü vurguladı. 

Independent Arabia, Mısır Sivil Havacılık Bakanlığı'ndan bilgi almaya çalıştı, ancak soruları yanıtsız kaldı.

Bununla beraber Kahire Uluslararası Havalimanı'nda bir kaynak, olan bitenin koşullarını ortaya çıkarmak üzere havalimanında bir soruşturma yürütüldüğünü bildirdi.

İsminin açıklanmaması şartıyla konuşan kaynağa göre söz konusu uçak, bir başka ülkeden geldi ve birkaç saatliğine Kahire Havalimanı'na iniş yaptıktan sonra doğrudan Zambiya'ya doğru havalandı.

Şu an uçuş verileri soruşturuluyor ve iniş-kalkış koşulları tam olarak tanımlanıyor. Kaynak açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:

Kahire Havalimanı'na veya bir başka havalimanına inen herhangi bir uçak tamamen aranıyor. Bu uygulama, 2015 Şarm el-Şeyh Havalimanı'nda Rus uçağının bombalanması hadisesinden bu yana sıkı bir şekilde takip ediliyor. Depolama hattında bir saatten fazla kaldığı sürece uçak, iniş ve kalkış esnasında aranacak. Uçak, sadece yakıt ikmali yapıp doğrudan havalanmak için havalimanına iniş yaparsa aranmaz.

El konulan altınlar sahte mi?

Uçağa ve el koyulanlara dair pek çok gizem mevcut. Basında çıkan haberlere göre Zambiya Maden ve Mineral Geliştirme Bakanı Paul Kapusui, ele geçirilen madenlerin gerçekten altın olup olmadığından emin olmak için bakanlığındaki jeoloji biriminden bir ekip görevlendirdi.

Jeoloji Dairesi tarafından yapılan bir laboratuvar incelemesinden sonra ise ele geçirilen madenlerin altın değil, bakır, nikel, kalay ve çinko olduğu ortaya çıktı. 

CNN Arabic'in haberine göre Kapusui, "kapsamlı bir incelemeden sonra, iddia edilen altın külçelerinin yüzde 58 ila 61 oranında bakır, yüzde 38 ila 41 oranında çinko ve eser miktarda kalay ve nikel içerdiğini" açıkladı.

Uluslararası hava trafiği verilerinin izlenmesi ve takibi alanında uzmanlaşmış Flightradar24 internet sitesinde araştırma yapıldığında, Zambiya Uyuşturucuyla Mücadele Kurumu'nun açıklanmasında işaret edilen T7-WW numaralı uçak için bir sicil numarası bulunamadı.

Sitenin verilerinde belirtilen en yakın numara, T7-WSS. Bu durum, Zambiyalı kurumun açıklamasında bir hataya işaret ediyor olabilir.

Bilgi incelemesi konusunda uzmanlaşmış 'matsda2sh' sayfası, sayfa ekibinin, el koyulan uçağın başkent Lusaka'daki Kenneth Kaunda Uluslararası Havalimanı'nda çekilen ve gerçek kayıt numarasının görüldüğü fotoğraf ve videoların analizini yaptığını açıkladı.

Analizin neticesinde uçağın T7-WSS kayıt numarasına sahip ve San Marino Cumhuriyeti'nde kayıtlı olduğu öğrenildi. 

Sayfa, Facebook hesabında şu açıklamayı yaptı:

Flightradar24 sitesine göre seyrüsefer verileri, uçağın 12 Ağustos Cumartesi akşamı Ürdün'ün başkenti Amman'daki havalimanından kalkıp, cumartesiyi pazara bağlayan gece yarısında Kahire Havalimanı'na vardığına ve sonra pazar sabahı Kahire yerel saatiyle saat 11'de tekrar havalandığına işaret ediyor.

Yaklaşık 7 saat sonra ve Kahire saatiyle tam olarak 18.13'te uçak, Zambiya'nın başkenti Lusaka'daki Kenneth Kaunda Uluslararası Havalimanı'na vardı.

Çalışmalarını sivil ve askerî havacılığı desteklemeye odaklayan bir Avrupa kuruluşu olan Eurocontrol veri tabanına göre, yapılan aramalar uçağın Flying Group Middle East adlı bir şirket tarafından işletildiğini ortaya çıkardı. Uçağı işleten şirketin merkezi, Birleşik Arap Emirlikleri'nde bulunuyor.

Bu ofis, Belçika'nın Antwerp Havalimanı'nda bir merkezi bulunan uçak kiralama hizmetleri şirketi Flying Group'a bağlı bir ofis. 

Flightradar24 hizmetiyle uçağın son iki yılda kaydedilen uçuş geçmişi takip edildiğinde uçağın yaklaşık 361 gidiş-geliş seferi yaptığı ve bunların çoğunda kalkış ya da dönüş noktasının Kahire olduğu görüldü (125 uçuş, Kahire'de başlamış ya da sona ermiş).

Independent Arabia, Independent Türkçe



Putin'in NATO karşısındaki mayınları, Almanya'ya tehdit ve Ukrayna'da ilerleme

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
TT

Putin'in NATO karşısındaki mayınları, Almanya'ya tehdit ve Ukrayna'da ilerleme

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Sami Ammara

Batılı kaynaklar arka arkaya ABD’nin Ukrayna'ya Patriot savunma sistemleri tedarik edilmesinin onaylandığına dair açıklamalar yaparken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu füzelerin gönderilmesinin sonuçları konusunda uyarıda bulundu. Putin ayrıca Almanya'yı ve NATO üyesi ülkeleri, ‘Rusya ile savaşa doğrudan karışmakla’ suçlayarak tehdit etti.

Rusya, Ukrayna topraklarında ilerlemeye devam ederken ve başta başkent Kiev olmak üzere büyük şehirlerdeki hassas noktalara yönelik bombardımanını yoğunlaştırırken, ABD Başkanı Donald Trump, Moskova ve Kiev'in ateşkes ve barışçıl bir çözüme varmaları için 50 günlük süre tanıdığını açıkladı. Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi Başkanı Jeffrey Sachs yaptığı değerlendirmede bu gelişmeyi ‘Trump'ın vatandaşlarından açıkça özür dilemesi gereken bir hata’ olarak nitelendirdi.

Üçüncü tur müzakereler

Rus kaynaklar, Ukrayna ile İstanbul'da üçüncü tur görüşmelerin dün yapıldığını duyurdu. Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov, Rusya'nın Ukrayna ile üçüncü tur müzakerelere hazır olduğunu söyledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Telegram kanalından yaptığı açıklamada, İstanbul müzakerelerinde Ukrayna heyetinin başkanı ve Ukrayna Ulusal Güvenlik Konseyi sekreteri Rustem Umerov'un, bu hafta yeni bir müzakere turu düzenlenmesi önerisini Rus tarafına ilettiğini duyurdu.

Alman Der Spiegel dergisi, Kiev'in İstanbul'da yeni bir müzakere turu düzenleme teklifinin, ABD'nin Ukrayna ve Rusya Özel Temsilcisi Keith Kellogg’un Kiev'e yaptığı özel ziyaretin ardından ve Trump'ın Moskova'ya 50 günlük süre tanımasının ardından geldiğini belirtti.

Der Spiegel, Kiev ve Washington arasında Rusya ile müzakere sürecinin geleceği konusunda gizli bir koordinasyon olabileceğine dair işaretler olduğunu da ifade etti. Bazıları, Kellogg’un önceki tutumunu koruduğunu söylüyor. Kiev'in, krizin barışçıl çözümü için Rus güçlerinin ‘tanınmış uluslararası sınırlara’, yani Zelenskiy'nin daha önce talep ettiği 1991 sınırlarına çekilmesi gerektiğini savunan görüşünü destekliyor. Ancak bu durum, Rusya’nın Putin tarafından açıklanan şartlarıyla çelişiyor.

Putin, Almanya'yı uyardı

Almanya Başbakanı Friedrich Merz, bu göreve gelmeden önce Ukrayna'yı desteklemek ve Avrupa Birliği'nin (AB) politikalarını desteklemek amacıyla Rusya ve siyasi liderlerine karşı siyasi söylemini sertleştirerek, İkinci Dünya Savaşı öncesi ortamı ve iç politikada Alman kimliğini destekleyen, Nazi ideolojisine yakınlaşan açıklamalar yapmaya başladı.

Merz, Almanya Başbakanı olarak göreve başladıktan sonra Batılı meslektaşlarıyla yaptığı birçok görüşme ve temasla politikalarını sürdürüyor. Bu durum Putin'i, Ukrayna'ya Patriot hava savunma sistemlerinin teslim edilmesi halinde, tehdit niteliğinde bir uyarıda bulunmaya zorladı.

Putin bunun, Almanya Silahlı Kuvvetleri’nin bu füze sistemlerinin çalıştırılmasına doğrudan katılımıyla birlikte olması gerektiğini birçok kez vurguladı. Bu da Berlin'in Kiev'in yanında savaşa doğrudan katılacağı anlamına geliyor. Almanya, Amerikan yapımı Patriot füzeleri için finansman sağlamaya ve Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin hazırlıklarına katkıda bulunmaya hazır olduğunu açıklamıştı. Öte yandan Putin, Ukrayna'ya silah tedarik etmenin uzlaşmayı engellediğini ve NATO ülkelerini doğrudan çatışmaya sürüklediğini belirterek, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerine doğrudan tehdit niteliğinde bir uyarıda bulundu.

Moskova konumunu güçlendiriyor

Rusya'nın Ukrayna'nın doğusundaki ilerleyişi devam ediyor. Birleşmiş Milletler (BM) kaynakları, haziran ayında ölen Ukraynalıların sayısının üç yıldır süren savaş süresince herhangi bir ayda ölenlerin sayısından daha fazla olduğunu doğrularken, ABD gazetesi New York Times (NYT), Rusya ordusunun geçtiğimiz ay ‘özgürleştirilen topraklarda yıllık rekor kırdığını’ kabul etti.

Rusya ordusunun birçok cephede saldırılarını yoğunlaştırdığını belirten gazeteye göre Rusya, bu yılın başlarından beri rekor bir rakam olan 550 kilometrekareden fazla toprak ele geçirdi. Şarku’l Avsat’ın NYT’den aktardığına göre Rus ordusu, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine ağır kayıplar verdiren taktikler kullanıyor.

Burada NYT’nin Ukrayna'da ‘Rusya'nın yaz saldırısı’ olarak nitelendirdiği olayın her geçen gün ivme kazandığını ve Ukrayna ordusunun birçok cephede güvenle ilerlediğini kabul etmesi dikkati çekti. Rusya'nın geçtiğimiz haziran ayında, insan ve hava gücü alanlarındaki üstünlüğü, ocak ayından bu yana en büyük aylık bölgesel kazanımını sağladı.

Moskova'nın hedeflerinin yeni bölgelerle sınırlı olmadığını ve Kremlin’in Ukrayna ordusunu sistematik olarak yok etmeye çalıştığını, askerlerini yavaş ama istikrarlı bir şekilde batıya doğru ilerlettiğini belirten NYT, asıl sorunun Rus güçlerinin idari sınırlardan uzak durması olduğunu, çünkü Rus ekonomisinin ordunun artan ihtiyaçlarını karşılayamadığını’ vurguladı.

Askeri kaynaklar, Moskova'nın ‘kara savaşlarının ana sahnesi olan Donetsk Halk Cumhuriyeti'nin (DHC) üçte ikisinden fazlasını fiilen kontrol ettiğini’, bunun yanında Rusya ordusunun bugün Konstantinovka şehrini 16 kilometrelik bir çemberle kuşatarak, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin doğu, güney ve batı yönlerinden lojistik erişimini kısmen engellediğini söylediler.

Rusya'nın, 2022 şubatında silahlı çatışmanın başlamasından bu yana kayda değer bir askeri operasyonun yaşanmadığı Dnipropetrovsk bölgesinde ilerleme kaydederken, Moskova'nın güneydeki Zaporijya ve Moskova'nın Kuzey Kore güçlerinin yardımıyla tamamen kurtardığı, Rusya’ya bağlı Kursk bölgesine komşu Sumi bölgesinde zaferler elde etti. Moskova, Kuzey Kore'nin yardımıyla bu eyaleti tamamen ‘özgürleştirmeyi’ başardı. Ukrayna ordusu ise 2024 yazında bu eyaletin bazı bölgelerini ele geçirmişti.

Tüm bunlar, Rusya ordusunun daha önce Rusya'nın güney sınırına komşu Harkiv bölgesinde ilerleme kaydettiği bir dönemde gerçekleşti. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Rus resmi kaynakları, Rusya ordusunun Harkiv ve Sumi bölgelerinde bir tampon bölge oluşturmak üzere olduğunu doğruladı.

Arapça yayın yapan RT Arabic, haftalık Argumenty i Fakty dergisinin, Rusya’nın ‘Kuzey’ güçlerine bağlı hücum birliklerinin, Ambarnoye'nin kontrolü için çatışmalar sürerken, Degtyarnoye ve Milovye kasabalarını işgal ettiğini bildirdiğini aktardı. Bu durum, askeri gözlemcilerin ‘yüksek rütbeli komutanların’ Velykyi Burluk bölgesine doğru ilerleme emri verdiği yönündeki değerlendirmelerini doğruluyor.

Askeri analist Yarbay Gennady Alyokhin'e göre Rusya ordusunun bu yönde yapacağı herhangi bir saldırı, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin Harkiv bölgesindeki en önemli askeri ikmal yollarından birini kesecek ve düşman şehir dışında başka bir ‘kuvvetli kale’ kurmaya karar verirse bu, Kupyansk'ı uzun süre savunma olasılığını azaltacaktır.

Trump ve Patriot anlaşması

Belki de yukarıda bahsedilenler, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna ordusuna silah sağlamaya devam etme ve Amerikan yapımı Patriot hava savunma sistemleri tedarik etme kararının gerekçeleri arasında yer alıyor olabilir. Washington'ın üretim ve teslimattan doğrudan sorumlu olduğunu vurgulayan Trump, bunun Washington'a çok fazla para kazandıracağını ve bunun ülkesi için kârlı bir Anlaşma olduğunu belirtti.

Trump, Avrupa’nın bu tedariklerin bedelini ödemesi halinde Kiev'e silah ve askeri teçhizat sevkiyatına devam etme kararı aldığını açıkladı. Trump’ın açıklamasında göre bu operasyonun koordinasyonu NATO tarafından üstlenilecek. ABD Başkanı, Washington ve Moskova'nın 50 gün içinde Ukrayna'daki anlaşmazlık konusunda bir uzlaşıya varamaması halinde, ABD'nin Rusya ve ticaret ortaklarına yaklaşık yüzde 100 gümrük vergisi uygulayacağını söyledi. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent daha sonra, ABD'nin Rus petrolü satın alanlara yüzde 100 gümrük vergisi uyguladığı takdirde, Avrupa müttefiklerini de Washington'ın yaklaşımını izlemeye teşvik edeceğini açıkladı.

Öte yandan Çek Cumhuriyeti ve Macaristan, ABD-AB girişimine katılmayı reddettiklerini belirtti. Çek Cumhuriyeti Başbakanı Petr Fiala yaptığı açıklamada, ‘Ülkesinin Ukrayna'ya desteğinin başka yollarla sağlanacağını’ belirtirken Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto, “Macaristan'ın parası ve silahları Ukrayna'ya gönderilmeyecek” dedi. Bu bağlamda Almanya, İsveç ve Danimarka girişime katılma isteklerini dile getirdiler.

Tüm bu girişimler ve bunlarla ilgili açıklama ve kararlar, Başkan Trump'ın Kiev'e NATO ülkeleri aracılığıyla Patriot hava savunma sistemleri tedarik etme planını açıklaması sonrasında gerçekleşirken, Trump’ın planı ülkesine çok fazla para kazandıracak. Zira Trump'ın belirttiğine göre ABD, AB ülkelerine milyarlarca dolarlık büyük bir silah satışı gerçekleştirecek. Bu satış füzeler, hava savunma sistemleri ve mühimmatı kapsayacak ve müttefikler aracılığıyla Ukrayna'ya nakledilecek. Müttefikler, ABD'li üreticilerden yeni alımlar yaparak stoklarını yenileyecekler.

Jeffrey Sachs, Trump'tan hata yaptığını kabul etmesini istedi

Diğer taraftan TASS ajansı, Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi Başkanı Jeffrey Sachs'ın, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna'daki çatışmanın sona erdirilmesi konusunda ABD'nin hatasını açıkça kabul etmesi gerektiğini söylediğini aktardı.

Trump'ın vatandaşlarına Washington'un Kiev'e verdiği desteğin bir hata olduğunu söylemesi ve Ukrayna'daki çatışmayı sona erdirmek için siyasi bedeli kabul etmesi gerektiğini söyleyen Sachs, Başkan’ın savaşı durdurmak isteyebileceğini, ancak bunu sona erdirmek için açık şartları kabul etmeye hazır olmadığını ifade etti.

Sachs’a göre Trump sadece Rusya ve Ukrayna'ya değil, Amerikan halkına da NATO'nun genişlemeyeceğini, bunun bir hata ve bir provokasyon olduğunu ve artık bunu desteklemeyeceklerini söylemeli. Ayrıca Trump, barışın siyasi bedelini üstlenmek istemiyor.

Bunun son derece zor bir iş olduğunu düşünen Sachs, “Yine de Trump bunu çok iyi yapıyor, çünkü basitçe ‘Barack Obama hata yaptı, Joe Biden hata yaptı ama ben asla hata yapmam ve şimdi önceki başkanların hatalarını düzelteceğim’ diyebiliyor” ifadelerini kullandı. ABD Başkanı’nın vatandaşlarına savaşın sona ermesi için gerekli koşullar konusunda dürüst olması gerektiğine inandığını söyleyen Sachs, “Ukrayna'ya, ‘Üzgünüz, artık bu ilkeler için mücadele etmiyoruz ve NATO'ya üye olamayacaksınız, bu olmayacak, bu kötü bir fikir. Çünkü Rusya'nın Meksika'da bir askeri üs kurmasına asla izin vermeyeceğiz’ demesi gerekiyor” yorumunda bulundu.

Sovyetler Birliği Küba'ya füze yerleştirmeye çalıştığında, nükleer savaşın eşiğine gelindiğini hatırlatan Sachs, Trump'ı ‘zayıf bir başkan’ olarak nitelendirerek, barışı sağlamak için güçlü bir liderin gerekli olduğunu, çünkü ‘barışın sadece savaşın olmaması anlamına gelmediğini’ vurguladı.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.