ABD, Ukrayna’nın karşı saldırısının başarı olacağından neden şüphe duyuyor?

Ukrayna askerleri, Donetsk bölgesindeki Bahmut yakınlarındaki Rus kuvvetlerinin mevzilerini hedef alıyor (AP)
Ukrayna askerleri, Donetsk bölgesindeki Bahmut yakınlarındaki Rus kuvvetlerinin mevzilerini hedef alıyor (AP)
TT

ABD, Ukrayna’nın karşı saldırısının başarı olacağından neden şüphe duyuyor?

Ukrayna askerleri, Donetsk bölgesindeki Bahmut yakınlarındaki Rus kuvvetlerinin mevzilerini hedef alıyor (AP)
Ukrayna askerleri, Donetsk bölgesindeki Bahmut yakınlarındaki Rus kuvvetlerinin mevzilerini hedef alıyor (AP)

ABD’li yetkililer, Ukrayna’nın karşı saldırı stratejisi konusunda giderek karamsarlaşıyor ve başarılı olacağından şüphe duyuyor.

Bu da, geçen yıl Rus işgalinin başlamasından bu yana savaşın en kritik aşamasında olan Kiev ve Washington arasındaki gerilimi derinleştiriyor.

Kiev, ABD’nin güçlü desteğiyle, yazın başlarında Rus işgal güçlerine yönelik karşı saldırısını başlattı, ancak ilerleme çok yavaş oldu.

Şarku’l Avsat’ın Financial Times gazetesinden aktardığı analize göre, analistler, Ukrayna kuvvetlerinin savaş gücü tükenmeden önce önemli toprakları yeniden ele geçirmek için mücadeleye devam edeceğini söylüyor.

Washington’un karşı saldırıya ilişkin karamsarlığı, ABD’nin Ukrayna’ya yönelik 43 milyar dolarlık fon paketinin süresinin dolmasına birkaç hafta önce ortaya çıktı.

Fonun süresinin dolması, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin Ukrayna’ya daha fazla yardım için Kongre onayını almasını gerektiriyor.

Rand Corporation’da kıdemli bir siyaset bilimcisi olan Samuel Charap, “Şu anda kimsenin bunun iyi gittiğine ya da insanların iyi olarak görebileceği bir yere gittiğine inandığını sanmıyorum, ancak ABD’nin henüz B planı yok” dedi.

Görsel kaldırıldı.
Ukrayna askerleri Bahmut yakınlarındaki Rus kuvvetlerinin mevzilerini hedef alıyor (AP)

ABD ve Ukrayna başlangıçta, yaz aylarında Rus işgal güçlerini hızla geri püskürtecek bir bahar saldırısı planladı.

Ancak sahadaki yavaş ilerleme, Ukrayna’nın, ABD ve Batılı müttefiklerinin öğrettiği birleşik silahlı manevralar yerine daha geleneksel taktiklere dönmesine neden oldu.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan Cuma günü yaptığı bir açıklamada, “Ukrayna’yı karşı saldırısında desteklemek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Ne olacağını tahmin etmeyeceğiz çünkü bu savaş doğası gereği öngörülemezdir” dedi.

Ukraynalılar, Urozhaine köyünün özgürleştirilmesi de dahil olmak üzere bu hafta bazı küçük kazanımlar elde etmeye devam etti.

Ancak ABD’li yetkililer, Kiev’e verilen desteğin devam ettiğini alenen yinelerken, gelecek yıla kadar sürecek yıpratma savaşı gibi görünen şeye özel olarak hazırlanıyor.

Carnegie Endowment for International Peace kuruluşu üyesi ve Deniz Analizleri Merkezi’nde baş araştırmacı olan Michael Kofman, “Bu taarruzda nereye bakarsanız bakın en fazla 10 kilometre ilerleme kaydedildi” dedi.

ABD’li ve Ukraynalı yetkililer arasındaki gerilimin bir noktası da, Kiev’in ordusunu nasıl konuşlandırdığına odaklandı.

ABD’li yetkililer, Ukrayna’yı riskten kaçınmaya ve kuvvetlerini tamamen güneydeki karşı taarruzun ana eksenine göndermeye teşvik etmek istedi.

Böylece Azak Denizi’ne ulaşmak için Rus hatlarını yarıp Rusya’nın önemli bir askeri merkez olan Kırım yarımadasına giden kara köprüsünü etkili bir şekilde kesme şansı olacaktı.

Washington ayrıca Ukrayna’yı güneye daha fazla savaş gücü göndermeye ve kuvvetlerinin neredeyse yarısının konuşlandığı doğuya yoğunlaşmayı bırakmaya çağırdı.

Ancak Ukrayna bunun yerine Bahmut’u yeniden ele geçirmek için en iyi savaş birimlerinden bazılarını ülkenin doğusunda konuşlandırdı.

Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy ve Biden yönetimini eleştiren bazı kişiler de dahil olmak üzere Kiev’deki yetkililer, Batı’yı Ukrayna'ya ağır silahlar sağlamaya çağırdı ve Washington daha fazla uzun menzilli silahlar ve hava gücü göndermedikçe karşı saldırının yavaş ilerleyeceğini söyledi.

Ancak ABD’li yetkililer, Washington’ın savaş alanında önemli bir fark yaratacak şekilde yeterli sayıda taktik balistik füze üretmediğini vurguladı.

Yetkililer ayrıca, Kiev’e arzu ettiği gelişmiş uzun menzilli füzeleri sağlamanın ABD ile Rusya arasındaki çatışmanın tırmanmasına yol açabileceğini belirtti.

Bazı analistler, ABD’nin kısa süre önce Ukrayna’ya azalan diğer mühimmat tedarikinin yerini alması için gönderdiği misket bombaları da dahil, giderek artan bir şekilde topçu silahlarıyla yapılan bir savaştaki mütevazi etkileri göz önüne alındığında, Kiev’in uzun menzilli silahlara odaklanmasının yanlış olduğunu söylüyor.

Charap, “Uzun menzilli füzelerin, mayın tarlaları veya tüm bu savunma sorununu çözebileceğini iddia etmek zor. Rus lojistiğini karmaşıklaştıracak, ancak Ukraynalıların bugün karşı karşıya olduğu ana veya tek sorun bu değil” yorumunda bulundu.

Kongre, Beyaz Saray’ın talep ettiği son Ukrayna fon paketini onaylasa bile, bazı ABD’li yetkililer ve analistler, yaklaşmakta olan başkanlık seçimleri göz önüne alındığında, Washington’ın gelecek yıl Ukrayna’ya aynı düzeyde yardım sunmasının pek olası olmadığını düşünüyor.

Bu ay yayınlanan bir CNN anketine göre, ABD’lilerin yüzde 55’i Ukrayna’ya daha fazla fon verilmesine karşı çıkıyor.

Bu, çatışmanın başlarında Kiev’e verilen büyük desteğin önemli ölçüde değiştiğini gösteriyor.



Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
TT

Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)

Başkan Donald Trump, geçen cumartesi günü Suriye çölündeki Palmira'da bir aşırılıkçı tarafından düzenlenen saldırıda üç Amerikalının (iki asker ve bir tercüman) öldürülmesinin ardından DEAŞ'a karşı misilleme tehdidini yerine getirdi. ABD hava saldırıları, cuma sabahı erken saatlerde Deyrizor, Hums ve Rakka çöllerindeki 70 DEAŞ mevzisini hedef aldı. Yaklaşık beş saat süren baskınlara uçaklar, helikopterler ve HIMARS roketatarları katıldı. Ürdün de uçaklarının saldırıya katıldığını açıkladı.

Trump cuma günü “çok güçlü bir misilleme saldırısı”ndan bahsederken, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, “ABD güçleri, DEAŞ savaşçılarını, altyapısını ve silah depolarını ortadan kaldırmak için Suriye'de Hawkeye Operasyonuna başladı” diyerek, operasyonu üç Amerikalının ölümüne yol açan Palmira saldırısının ardından “misilleme ilanı” olarak nitelendirdi.

Şarku’kul Avsat’ın görüştüğü Şam'daki Suriye Savunma Bakanlığına yakın kaynaklar, ABD saldırılarının süresiz olabileceğini ve günlerce devam edebileceğini söyledi.


ABD Adalet Bakanlığı: Epstein belgelerini yayınlarken Trump'ı korumak için hiçbir dosyayı sansürlemedik

ABD Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan Jeffrey Epstein ve ortağı Ghislaine Maxwell'in fotoğrafı (ABD Adalet Bakanlığı- Reuters)
ABD Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan Jeffrey Epstein ve ortağı Ghislaine Maxwell'in fotoğrafı (ABD Adalet Bakanlığı- Reuters)
TT

ABD Adalet Bakanlığı: Epstein belgelerini yayınlarken Trump'ı korumak için hiçbir dosyayı sansürlemedik

ABD Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan Jeffrey Epstein ve ortağı Ghislaine Maxwell'in fotoğrafı (ABD Adalet Bakanlığı- Reuters)
ABD Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan Jeffrey Epstein ve ortağı Ghislaine Maxwell'in fotoğrafı (ABD Adalet Bakanlığı- Reuters)

ABD Adalet Bakanlığı, merhum cinsel suçlu Jeffrey Epstein ile ilgili skandala dair bilgileri yayınlarken Başkan Donald Trump'ı korumak amacıyla herhangi bir belgeyi sansürlemediğini belirtti.

Başsavcı Yardımcısı Todd Blanch ABC News'e yaptığı açıklamada, bu nedenle hiçbir şeyin gizlenmediğini söyledi. Blanch ayrıca, Epstein skandalıyla ilgili olarak başkanı suçlayan materyallerin düzenlenmesi yönünde herhangi bir talimat verildiğini de reddetti.

Şarku'l Avsat'ın DPA'dan aktardığına göre "Başkan Trump başından beri kamuoyuna açıklanabilecek tüm dosyaların yayınlanmasını beklediğini belirtti ve biz de tam olarak bunu yapıyoruz" dedi.

Trump'ın Epstein'ı tanıdığı, önceki bazı fotoğraflarda da görülüyor, ancak başkanın skandala karışmış olduğuna dair hiçbir kanıt yok ve Trump'ın kendisi de bu tür iddiaları her zaman reddetti.

Son zamanlarda yayınlanan bazı belgelerde Trump'ın adı geçse de ilk değerlendirmeler Epstein ile Trump arasındaki ilişkiye dair çok az yeni bilgi olduğunu gösteriyor. ABD Başkanı henüz konuyla ilgili bir açıklama yapmadı.

ABD Adalet Bakanlığı, cuma günü, Epstein'in karıştığı cinsel istismar davasıyla ilgili soruşturmaya dair uzun zamandır beklenen dosyaları yayınlamaya başladı.

Son günlerde Trump yönetimi, aylarca süren gecikmelerin ardından Amerikalılar tarafından büyük bir heyecanla beklenen Epstein skandalıyla ilgili yüz binlerce belgeyi yayınlamaya hazırlanıyordu.

Blanche, cuma günü hükümetin, 2019'da ölen güçlü finansçı ve cinsel suçluyla ilgili dosyanın yalnızca bir kısmını, gece yarısı olan yasal son tarihten önce yayınlamasının beklendiğini söyledi.

Fox News'e verdiği demeçte, "Bugün yüz binlerce belgeyi yayınlayacağımızı tahmin ediyorum" dedi ve "önümüzdeki haftalarda yüz binlerce" daha belgenin yayınlanacağını ekledi.

Blanche, Adalet Bakanlığı'nın isimleri ve hassas bilgileri sansürleme konusunda tam yetkiye sahip olduğunu ve belgelerin Jeffrey Epstein'ın genç kurbanlarını korumak için kısmen sansürleneceğini doğruladı.

Donald Trump'ın eski kişisel avukatı ayrıca, yıllardır Amerika Birleşik Devletleri'ni sarsan skandalda yeni bir iddianame beklemediğini de belirtti.

Belgelerin aşamalı olarak yayınlanması kararı, Senato Demokrat Lideri Chuck Schumer'ı kızdırdı. Schumer, yasanın "çok açık" olduğunu ve hükümetin belgelerin yalnızca bir kısmını değil, "tümünü" gece yarısına kadar yayınlaması gerektiğini ifade etti.

Schumer, açıklamasında, "Bu durum, Adalet Bakanlığı'nın, Donald Trump'ın ve Adalet Bakanı Pam Bondi'nin skandal hakkındaki gerçeği gizlemek için ellerinden gelen her şeyi yapmak istediklerini açıkça ortaya koyuyor" ifadelerini kullandı.


Venezuela, kıyılarında petrol tankerinin ele geçirilmesinin ardından 'Amerikan korsanlığını' reddetti

TT

Venezuela, kıyılarında petrol tankerinin ele geçirilmesinin ardından 'Amerikan korsanlığını' reddetti

Venezuela, kıyılarında petrol tankerinin ele geçirilmesinin ardından 'Amerikan korsanlığını' reddetti

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, X platformunda yaptığı paylaşımda, ABD'nin dün en son Venezuela'ya yanaşan bir petrol tankerine el koyduğunu duyurdu.

Noem, "Amerika Birleşik Devletleri, bölgedeki uyuşturucu terörizmini finanse etmek için kullanılan yaptırım uygulanan petrolün yasadışı hareketini takip etmeye devam edecektir" ifadesini kullandı.

Açıklamasında, ABD Sahil Güvenliği'nin, ABD Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) desteğiyle gemiyi dün şafak vakti öncesinde ele geçirdiğini belirtti.

Venezuela hükümeti, bir petrol tankerinin daha ele geçirilmesini kınayan bir açıklama yayınlayarak, bunu "ciddi bir uluslararası korsanlık eylemi" olarak nitelendirdi.

Açıklamada ayrıca Venezuela'nın, "ABD ordu mensupları tarafından uluslararası sularda gerçekleştirilen, yeni bir özel petrol tankerinin çalınması ve kaçırılması ile mürettebatının zorla ortadan kaybolmasını kınadığı ve reddettiği" belirtildi.

Karakas, bu eylemler hakkında BM Güvenlik Konseyi'ni, diğer çok taraflı örgütleri ve hükümetleri bilgilendireceğini ifade etti.

Bugün erken saatlerde, iki ABD yetkilisi Associated Press'e (AP), ABD güçlerinin uluslararası sularda Venezuela kıyıları açıklarında ikinci bir ticari gemiyi durdurduğunu söyledi. ABD medyası, ele geçirilen geminin bir petrol tankeri olduğunu bildirdi.

Yetkililerden biri, tankerin gönüllü olarak durduğunu ve ABD güçlerinin gemiye çıkmasına izin verdiğini söyledi.

Bu hamle, ABD Başkanı Donald Trump'ın Güney Amerika ülkesine giden ve gelen, yaptırımlara tabi tüm petrol tankerlerine "abluka" ilan etmesinden günler sonra geldi. Ayrıca, 10 Aralık'ta ABD güçlerinin Venezuela kıyılarında bir petrol tankerine el koymasının ardından gerçekleşti.

Başkan Trump, cuma günü yayınlanan bir röportajında, petrol ambargosu uygulayarak Karakas'a karşı ABD baskı kampanyasını tırmandırdıktan sonra, Venezuela ile savaş olasılığını masada tuttu.

Trump, perşembe günü NBC News ile yaptığı telefon görüşmesinde, savaş olasılığını dışlama sorusuna "Hayır, dışlamıyorum" diye yanıt verdi. Ayrıca, Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro'yu iktidardan uzaklaştırmak isteyip istemediği konusunda da yorum yapmaktan kaçındı. Solcu Maduro, Washington'un Karakas'ta rejim değişikliği aradığını söylüyor. Trump sözlerine şöyle devam etti: "Ne istediğimi tam olarak biliyor. Bunu herkesten daha iyi biliyor."

ABD Başkanı, geçen hafta ABD güçlerinin Latin Amerika ülkesinden yola çıkan bir petrol tankerini ele geçirmesinin ardından, daha fazla petrol tankerine el konulacağını vurguladı.

Trump, son aylarda Karayip bölgesindeki ABD askeri varlığını önemli ölçüde artırdıktan sonra, Venezuela ile ilgili nihai hedefleri konusunda dünyayı belirsizliğe sürükledi.

Washington, Maduro'yu "terörist bir uyuşturucu karteli" yönetmekle suçluyor ve eylül ayından bu yana ABD güçleri, uyuşturucu taşıdığını söyledikleri teknelere yönelik birçok saldırı düzenleyerek 100'den fazla kişiyi öldürdü.

Trump haftalarca uyuşturucu kaçakçılarına karşı "yakında" kara saldırıları emri vereceğini belirtti.

Ancak bu hafta, dünyanın en büyük kanıtlanmış ham petrol rezervlerine sahip olan Venezuela petrolüne odaklandı.

ABD yaptırımlarına tabi petrol tankerlerine abluka ilan eden Trump, Venezuela'yı Amerikan petrolünü çalmakla suçladı; bu, ülkenin petrol endüstrisinin millileştirilmesine açık bir göndermeydi.

Çarşamba günü yaptığı açıklamada, "Enerji haklarımızın tamamını aldılar," dedi. "Petrolümüzün tamamını, çok uzun zaman önce değil, aldılar ve geri istiyoruz."

Petrol piyasası şu anda arz fazlası yaşıyor; Çin kıyılarında milyonlarca varil petrol tankerlerde boşaltılmayı bekliyor.

Ambargo uzun süre devam ederse, günde yaklaşık bir milyon varil ham petrol arzının kaybı, ham petrol fiyatlarını yükseltebilir.

Amerika Birleşik Devletleri'nin 2019'da Venezuela'nın enerji sektörüne yaptırımlar uygulamasından bu yana, Venezuela petrolü satın alan tüccarlar ve rafineriler, İran veya Rus petrolünü taşımak için konumlarını gizleyen "gölge filo" adı verilen petrol tankerlerinin yanı sıra yaptırım uygulanan gemileri de kullanmaya başladılar.

Denizcilik sektörü analistleri, resmi olmayan filonun veya sözde "gölge filonun" Amerika Birleşik Devletleri'nden gelebilecek olası cezai tedbirlere karşı savunmasız olduğu değerlendirmesinde bulundular.

TankersTrackers.com'dan alınan verilere göre, bu hafta itibariyle Venezuela sularında bulunan ve gizli bir filo oluşturan 70'ten fazla petrol tankerinden yaklaşık 38'i ABD Hazine Bakanlığı tarafından yaptırımlara tabi tutuluyor.

Web sitesi ayrıca, bu tankerlerden en az 15'inin ham petrol ve yakıt taşıdığını ifade etti.