Güney Kore'nin mali krizde araladığı çıkış kapısı: "Hallyu Politikası"

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Güney Kore'nin mali krizde araladığı çıkış kapısı: "Hallyu Politikası"

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Güney Kore, 1997 Asya mali krizinde müziğinin milyonlarca kişi tarafından dinlendiğini ve dramalarının kıtaları aşıp insanları ekran başına topladığını fark edince bu "yumuşak gücü" fırsata dönüştürdü.

AA'nın “Kore Dalgası”nı (Hallyu) ele aldığı 4 bölümlük dosya haberinin ikinci bölümü, Kore kültürü ürünlerinin yayılmasının hükümet tarafından fark edilip devlet politikasına dönüştürülmesine dair bilgilerle uzman görüşlerine yer verilerek hazırlandı.

Ülke, krizle boğuştuğu 1990'ların sonlarında iktidardaki Kim Dae-jung, Kore dramalarının Japonya ve Çin'de gördüğü rağbeti kullanarak krizi aşmak için çeşitli yollar denedi. Kültür ürünlerine yatırımı hedefleyen Kim hükümeti, bu politikasını sonraki hükümetlere de aktardı.

Güney Kore'de K-Kültürü üzerine saha çalışmaları yapan, Hacettepe Üniversitesinden Prof. Dr. Mutlu Binark, AA muhabirine, içeriklerinin ucuzluğu nedeniyle K-dramalara 1990'lı yılların sonunda başta Japonya, Çin, Endonezya, Malezya ve Tayland'da ilginin arttığını söyledi.

Binark, "Ucuz olmasından, (dramalarda) anlatılanların melodramik yapısından, geleneksel değerleri ve ataerkilliği pekiştirmesinden dolayı çevre ülkelerde bu dizilerin tüketimi kültürel yakınlık olarak da okunabilir." dedi.

Uzmanların, "bir çıkış kapısı" olarak adlandırdığı bu yumuşak güç, Güney Kore'nin devlet politikası haline geldi ve bu politika kültürel ve diplomatik getirilerinin yanında milyarlarca dolarlık ekonomiye dönüştü.

- Özel şirketlerle bazen açık, bazen örtülü kültür politikası
Politikaların faaliyete geçmesinde Kore Kültür, Spor ve Turizm Bakanlığı, özel bir yere sahip. Kore hükümeti, Bakanlık bünyesinde kültür ürünlerinin yayılmasına ilişkin özel şirketlerle bazen açık, bazen örtülü kültür politikası yürütüyor.

Oscar tarihinde "En İyi Film" kategorisi başta olmak üzere, çok sayıda ödül alan "Parazit" filminin yapım şirketi CJ ENM'den Dijital Müzik Başkan Yardımcısı Ok Young-Ju, bünyesinde yer aldığı şirketin kuruluş sürecinde devlet desteğinin olmadığını belirterek, belirli bir vizyon ve misyon doğrultusunda kurulduğunu ve belirli kültürel işler için vergi avantajlarının olabileceğini dile getirdi.

Devlet desteği sadece kredilerle değil, aynı zamanda bu sektördekilere askerlik ertelemesi ya da diplomatik pasaport tedariki gibi imtiyazlarla görünür hale geldi. Aynı zamanda sektördeki girişimcilere kredi teşviki ve sübvanseler verilmesi, endüstrinin hızla büyümesine sebep oldu. Devletin bu sürece dahliyle daha planlı ve sistematik ilerleyiş, endüstriyel bir ürüne dönüşen Kore kültürünün denizaşırı piyasalarda önlenemez yükselişini tetikledi.

Binark, "Kore dramalarına yönelik ilgiyi ekonomik kriz sırasında Güney Kore hükümeti, bir tür kültür politikasına dönüştürme ve yatırım kararı alıyor." yorumunu yaptı.

- Güney Kore’nin "büyük stratejisi"

İstikrarla sürdürülerek sonraki hükümetlerin de izlediği bu politika, Güney Kore’nin "büyük stratejisi" haline geldi. Bu konuda çalışan uzmanların bazıları, devlet katkısının sınırlı olduğunu savunsa da milyon dolarlık bütçe ve diplomatik imtiyazlar tam tersini söylüyor. Zira bu kültürün reklamını başbakan ve devlet başkanları bizzat yapmaya devam ediyor.

Bakanlık bünyesinde 1994'te kurulan "Kültür Endüstrisi" biriminin bütçesi 5,4 milyar Kore wonuyken (KRW) (4,1 milyon dolar), 1999'da birimin içinde kültür endüstrisi koordinasyon, film ve video destekleme, yayım ve gazetecilik, oyun ve müzik, kültürel metalar alt bölümleri oluşturuldu ve bütçesi 100 milyar KRW (76,9 milyon dolar) olarak belirlendi.

2003'te kültürel girişimler için sübvansiyonlar artırıldı. Kore yemeklerini tanıtmasıyla da bilinen eski Devlet Başkanı Lee Myung-bak, kültürel ihracata öncelik verdi. Hallyu'yu üç döneme ayıran Lee hükümeti, K-Pop'un egemenliğindeki sektörde dijital oyun, drama, yemek ve dil gibi içeriklerden oluşan ve hedefi dünya pazarı olan 3.0'a odaklandı.

- İçerik zenginleştirme çalışmaları

"Kültür Endüstrisi" bütçesi, 2004'te 172,5 milyar KRW'ye (132,8 milyon dolar) çıkarıldı ve bunun yanı sıra "Kültürel Medya" bölümü de kuruldu. Bunun altında "kültür endüstrisi politikası" ve "içerik destekleri" olmak üzere iki yeni alt bölüm oluşturuldu. Bakanlık, 2007'de iki bölümün koordinasyonunu sağlamak üzere "Kültür Endüstrisi Merkezi" oluşturdu ve bütçe 197,7 milyar KRW'ye (152,2 milyon dolar) çıkarıldı. 2012'de bütçe 249,1 milyar KRW'ye (191,7 milyon dolar) yükseltilerek bölümler yeniden yapılandırıldı.

Kültür, Spor ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Kore Yaratıcı İçerik Ajansı (KOCCA), Kore Kültür ve Bilgi Servisi (KOCIS), Kore Uluslararası Kültürel Değişim Vakfı (KOFICE) ve Kore Film Konseyi (KOFIC), Kore hükümetlerinin kültür politikalarını geliştirmede ve uygulamada önemli aktörler oldu.

Binark, bu ajanslardan en önemlisinin KOCCA olduğunu belirterek, "Kore kültürel içeriklerinin bir tür ihracat kalemi olabileceğinin farkına varılarak Kültür, Spor ve Turizm Bakanlığı bünyesinde özellikle kimi zaman değişen kimi zaman genişleyen kimi zaman daralan ajanslar kurma yoluna gidildi." dedi.

KOCCA çatısı altında bütün endüstrilerin bulunduğuna işaret eden Binark, "İnternet çizgi romanları, tasarımı, dramaları, müziği, yemeği, grafik ve animasyonları da içerecek kadar çeşitli alt birimler var. Bu, kültürel içerikleri tanıtmaya yönelik çeşitli olanaklar yaratıyor." diye konuştu.

Ülkenin 11. Devlet Başkanı Park Geun-hye, yönetiminin ana hedeflerinden birinin "kültürel zenginleştirme" olacağı sözünü vererek devlet politikasını sürdürdü. Park hükümeti, Lee'nin kurduğu "Hallyu Kültürü Geliştirme Konseyi"nin çalışmalarını devam ettirerek Hallyu içeriklerinin çeşitlenmesini amaçladı.

- "Gangnam Style" ile başkanlık yemin töreni

2012'de dünyanın her yerinden PSY'nin "Gangnam Style" şarkısı ve farklı dansı duyuldu, klip YouTube'da dört milyardan fazla görüntülendi. Hatta öyle ki Lee Myung-bak'tan devlet başkanlığı görevini devralan Park'ın yemin törenine bu şarkı eşlik etti.

PSY'nin uluslararası başarısı, Kültür, Spor ve Turizm Bakanlığının milyonlarca dolarlık hibe destek programlarını kamuoyu nezdinde haklı çıkarmasına yardımcı oldu. Tıpkı bir salgın gibi yayılan şarkı, doğum günü partilerinde, mezuniyet törenlerinde, televizyon programlarında kendini gösterdi. Bu şarkıyla K-pop, Avrupa ve ABD medyasında başarılı bir tanıtım yaptı.

K-pop'un dünyada yerini iyice pekiştirdiği bu yıllarda yine aynı eğlence şirketinin BTS adlı grubu yankı uyandırdı. Güney Kore Devlet Başkanı Moon Jae-in, gruba ülkeye gelir getirici unsur olması gerekçesiyle özel kültür ataşesi unvanı verdi.

Sosyolog Dr. Alptekin Keskin, grubun, Kore gençliğine örnek gösterildiğini belirterek, "BTS, özel diplomatik elçi unvanı verilmesi sonrası devlet başkanıyla BM Genel Kuruluna gitti, orada 7 dakikalık bir konuşma yaptı, dünya liderlerinin huzurunda 'Permission To Dance' şarkısını söyledi. Bunu YouTube gibi çeşitli platformlarda paylaştılar. Bu, bir ulusal imaj, bir Kore imajını perçinleyen, destekleyen, pekiştiren adımlar." dedi.

Şirketlere doğrudan para aktarımının söz konusu olmadığını, bağımsız sinema desteklerinin ayrı işlediğini kaydeden Binark, "Kore drama endüstrisinde daha çok yerel belediyelerin kent kültürünün tanıtılması gibi yatırım destekleri var. Kore hükümetinin dramalarda yeni fikir geliştirme, senarist yetiştirmeye yönelik çeşitli destekleri var." ifadelerini kullandı.

Binark, bu desteklerin birçok başlık altında toplandığını, bu sayede insan kaynağı ve mekanlarda çekim desteği ile yurt dışında pazar desteği sağlandığını belirterek, şunları söyledi:

"Şirketler, bunları iyi kullanıyorlar. Bu var olan ilgiyi canlı tutuyorlar. (Kovid-19) Pandemi, yaratıcı içerik endüstrisine yönelik inanılmaz bir ivme sağladı. Dünyada endüstri geri giderken Kore'de yaratıcı içerik endüstrisi geri gitmedi. Kore sineması da aynı şekilde. Küresel sermaye de Kore'ye ilgi gösteriyor. Netflix, bütün Orta Okyanusya yatırımlarının merkezini Kore olarak seçti ve Kore'de iki büyük stüdyo yatırımı yaptı."

Kore içeriklerinin küresel çevrim içi platformlarda daha yaygınlaşacağına yönelik emarelere dikkati çeken Binark, "Kore hükümeti, 5G, artırılmış gerçeklik teknolojileri ile bütün bu teknolojilerin müzik endüstrisinde, yaratıcı içerik endüstrilerinde kullanılmasına yönelik teşvik programları açıkladı. Buna 'Dijital Rönesans' adını veriyor. Kore hükümetinin bu tür fonları var, şirketler bu fonları alıyor, rahatlıkla kullanıyor." şeklinde konuştu.

- Kültür ürünlerinin getirisi

Güney Kore içerik endüstrisinin 2019’un ilk yarısında 10 milyar doları aştığını söyleyen Keskin, K-pop, K-drama, K-foodun özellikle bu dönemde Netflix'le platformlara yayıldığını anlattı.

BTS grubu, Hyundai Araştırma Enstitüsüne göre yılda tahmini 3,5 milyar dolar değerinde ekonomik faaliyet oluşturuyor. 2017 yılında Güney Kore’ye gelenlerin yaklaşık yüzde 7'si yani yaklaşık 800 bin turist, BTS'ye ilgileri dolayısıyla ülkeyi ziyaret ettiklerini söylüyor.

- Kuzey Kore'ye bile girdi

Durum öyle bir aşamaya geldi ki 2018'de Kuzey Kore lideri Kim Jong Un'un davetiyle, K-pop gruplarından "Red Velvet", başkent Pyongyang'da konser verdi. Böylelikle ilk kez bir Kuzey Koreli lider, kendi ülkesinde Güney Korelilerin düzenlediği etkinliğe katılmış oldu.

Güney Kore, 2019'da dijital içerik platformu Netflix'te yayımlanan "Parazit" filmiyle gündeme geldi. 92. Oscar Ödülleri'nde "En İyi Film", "En İyi Yönetmen" ve "En İyi Uluslararası Film" ödülünü kazanan yapım oldu. Oscar tarihinde ilk kez İngilizce olmayan bir film, "En İyi Film (Best Picture)" ödülüne layık görüldü.

Çok geçmeden 2021'de yine aynı platformda Güney Kore yapımı "Squid Game" adlı dizi, ilk çıktığı hafta yalnızca iki günde 63 milyon izlenme saatine ulaşmayı başardı.

Bu başarıların üzerine Netflix, Güney Kore içeriklerine dört yıl içinde 2,5 milyar dolarlık yatırım yapacağını açıkladı.

Binark, Hallyu Dalgası'nın başarısını, hükümet altında örgütlenen ajansların kaliteli, nitelikli iş gücü ve insan kaynağı istihdam etmesi ve özerk olmasına bağladı.

smi bir kültürel diplomasi ürünüdür ve bir başarı örneğidir." ifadesini kullandı.



İsrail, Filistin Yönetimi liderlerinin hareketlerine yönelik kısıtlamaları sıkılaştırıyor

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
TT

İsrail, Filistin Yönetimi liderlerinin hareketlerine yönelik kısıtlamaları sıkılaştırıyor

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)

İsrail, sahada gerilimin arttığı ya da Filistin Yönetimi'nin çeşitli siyasi kazanımlar elde etmeye çalıştığı dönemlerde yıllardır sürdürdüğü bir politikanın parçası olarak Filistinli yetkililerin iç ve dış hareketlerini kısıtlamaya geri döndü.

Gazze savaşının başlamasından bu yana İsrail bu yaklaşımını yoğunlaştırdı. İsrail makamları dün Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa'nın Batı Şeria'daki Ramallah ve Nablus vilayetlerinde bir dizi kasaba ve köyü ziyaret etmesini engelledi.

Duvar ve Yerleşim Direniş Komisyonu’nun Facebook sayfası üzerinden yapılan paylaşımda, “İsrail işgal yetkilileri, önceden uyarıda bulunmaksızın, Başbakan Muhammed Mustafa'nın Nablus vilayetindeki Duma ve Kusra kasabalarını, Ramallah vilayetindeki Berka ve Deyr Dibvan kasabalarını ziyaret etmesini engelledi” denildi.

Paylaşımın devamında, “Bu keyfi adım, işgal makamları tarafından Filistin hükümetine karşı alınan bir dizi ırkçı tedbirin devamı niteliğinde olup, hükümet ile Filistin vatandaşları arasındaki güveni sarsmaya yönelik umutsuz bir girişimdir” ifadesi yer aldı.

Abbas'ın seyahatinin engellenmesi

Geçtiğimiz günlerde İsrail, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Suriye'ye yapacağı ziyarete hazırlık amacıyla Ürdün'e gitmesini de engellemeye çalıştı. Ancak yoğun çabaların ve çeşitli tarafların temaslarının ardından Abbas, İsrail'in oyalamasının ardından Ürdün'e karayoluyla gitmek zorunda kaldı.

y6jukı
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)

Filistin Yönetimi bu konuda resmi bir açıklama yapmadı. Bazı yetkililer son dakikaya kadar ve birden fazla kez Abbas'ın hava yoluyla seyahat edeceğini teyit etmeye çalıştı, ancak sonunda yıllardır nadiren gerçekleşen bir şey olarak Abbas karayoluyla gitti.

İsrail'in bu kısıtlamasının, Filistin Devlet Başkanı'nın Suriye'yi ziyaret etme ve İsrail'in halen ‘terörist’ olarak tanımladığı ve ülkesinin topraklarına saldırdığı Suriyeli mevkidaşı Ahmed eş-Şera ile görüşme niyetinden mi yoksa Filistin'in ‘iki devletli çözüm’ çerçevesinde bir Filistin devletinin uluslararası alanda tanınması için başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleriyle ve Suudi Arabistan'la koordinasyon içinde hareket etmesinden mi kaynaklandığı bilinmiyor.

Elbette bu tutum İsrail hükümetini ve Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu kızdırdı ve Fransa'nın çabalarına ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un açıklamalarına saldıran açıklamalar yapmasına neden oldu.

Sessiz kalmak

Filistin hükümeti Mustafa'nın Batı Şeria'daki bazı kasabaları ziyaret etmesinin engellenmesi konusunda sessiz kalırken, Filistin Devlet Başkanlığı da Suriye ziyareti öncesinde Başkan Abbas'a karşı İsrail tarafından yapılan girişimler konusunda sessiz kaldı.

dfrgthy
İsrail askerleri askeri operasyonlar sırasında Batı Şeria sokaklarında (İsrail ordusu)

İsrail'de hiçbir resmi kurum İsrail'in attığı bu adımlar hakkında yorum yapmazken, bazı medya kuruluşları Netanyahu hükümetinden resmi bir yorum almaksızın Filistin Devlet Başkanı'nın Suriye ziyaretini engelleme girişimlerini haber yaptı.

Gözlemciler, Filistinli yetkililerin hareketlerine getirilen bu kısıtlamanın, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Batı Şeria şehirlerine uyguladığı siyasi ve fiziki kuşatma çerçevesinde gerçekleştiğini düşünüyor.

Geçtiğimiz birkaç ay içinde Batı Şeria bir dizi yoğun askeri operasyona maruz kaldı. İsrail ordusu gece gündüz baskınlar düzenliyor, daha fazla kontrol noktası kuruyor, bölge sakinlerine yaptırımlar uyguluyor ve bir bölgeden diğerine veya bir vilayetten diğerine hareketlerini kısıtlıyor. İsrail polisi çeşitli yollarda konuşlanmış durumda ve Filistinlilere hiç de azımsanmayacak miktarlarda trafik cezaları uyguluyor.

Batı Şeria'nın coğrafi yapısının değiştirilmesi

İsrail askeri operasyonları üç aydır ağırlıklı olarak Cenin Mülteci Kampı’nda, aynı süre zarfında Tulkerim Mülteci Kampı’nda ve yaklaşık 70 gündür Tulkerim vilayetindeki Nur Şems Mülteci Kampı’nda yoğunlaştı. Bu operasyonlar, ‘silahlı terörizmin yuvası’ olarak tanımlanan bu kampların coğrafi yapısını değiştirmeye yönelik olarak evleri buldozerle yıkmayı ve yeni yollar inşa etmeyi içeriyor.

Söz konusu operasyonlar, yaklaşık 18 aydır acımasız bir savaşa maruz kalan Gazze Şeridi'nde yaşananların bir tekrarı olarak on binlerce Filistinlinin bu kamplardan göç etmesine neden oldu. Diğer vilayetlerdeki köyler, kasabalar ve kamplar da her gün daha fazla yerleşim karakolu kuran, yerleşim yolları inşa eden, Filistinli çiftçilere ait ekipmanlara el koyan ve onlara saldırarak aralarında çok sayıda kişinin yaralanmasına neden olan yerleşimcilerin saldırılarına maruz kalıyor.

DFRGTYH
Batı Şeria'nın El Halil kentinde Yahudi yerleşimine bakan bir tepede yürüyen Filistinli adam, 3 Nisan 2025. (AFP)

İsrailli yerleşimciler dün sabah Nablus'un doğusundaki Beyt Decen köyünde bir elektrik hattını uzatmak için çalışırken Filistinlilerin ekipmanlarına ve üç kamyona el koydu. Başka bir grup yerleşimci de Ürdün Vadisi'nin kuzeyinde mahsulleri sulamak için kullanılan su pompalarını çaldı.

Filistinlilere göre yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen bu saldırıların çoğu İsrail ordusunun koruması altında gerçekleştiriliyor. Bu durum, Tel Aviv'de yerleşimi ve yerleşimcileri teşvik eden Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir gibi aşırılık yanlısı bakanların yer aldığı aşırı sağcı hükümet altında bu tür saldırıları meşrulaştırarak İsrail'de açık ve net bir yaklaşım değişikliğine işaret ediyor.