Şili'de 50 yıl sonra gelen adalet: Victor Jara cinayetinden sorumlu subaylar hapse atıldı

73 ila 85 yaşındaki hükümlülerin tutuklanmasına karar verildi

Victor Jara'nın 2009'da yapılan cenaze törenine 10 binden fazla kişi katılmıştı (AFP)
Victor Jara'nın 2009'da yapılan cenaze törenine 10 binden fazla kişi katılmıştı (AFP)
TT

Şili'de 50 yıl sonra gelen adalet: Victor Jara cinayetinden sorumlu subaylar hapse atıldı

Victor Jara'nın 2009'da yapılan cenaze törenine 10 binden fazla kişi katılmıştı (AFP)
Victor Jara'nın 2009'da yapılan cenaze törenine 10 binden fazla kişi katılmıştı (AFP)

Şili'de Yüksek Mahkeme, 1973'te öldürülen ünlü şarkıcı ve söz yazarı Victor Jara cinayetiyle ilgili 7 emekli askere 8 ila 25 yıl hapis cezası verdi.

Pazartesi günü görülen duruşmaya kadar serbest olan 73 ila 85 yaşlarındaki 7 askerle ilgili tutuklama kararı da verildi.

Victor Jara, Augusto Pinochet'nin liderlik ettiği darbeden kısa bir süre sonra başkent Santiago'da öldürülmüştü.

Jara'nın öldürülmesi Güney Amerika ülkesinde diktatörlük döneminin sembolik cinayetlerinden biri olarak kayıtlara geçmişti.

Şili Komünist Partisi'nin bir üyesi olan 40 yaşındaki Victor Jara, 11 Eylül 1973'teki darbeden bir gün sonra tutuklanmış, günler sonra bulunan cansız bedeninde 44 mermi tespit edilmişti.

5 bin siyasi tutukluyla birlikte bir stadyumda tutulan Jara'nın burada işkence gördüğü ve ünlü gitaristin parmaklarının tüfek kabzasıyla ezildiği tespit edilmişti.

Jara'yla birlikte dönemin cezaevleri müdürü ve Komünist Parti üyesi Littre Quiroga'nın cansız bedeni bulunmuştu.

Pazartesi günü zanlıların temyiz talebini değerlendiren Yüksek Mahkeme, emekli subaylar Raul Jofre, Edwin Dimter, Nelson Haase, Ernesto Bethke, Juan Jara ve Hernan Chacon'a Jara ve Littre cinayetlerinden 15'er yıl, bu isimlerin kaçırılmasından dolayı da 10'ar yıl ceza verdi.

Rolando Melo ise suçu örtbas ettiği gerekçesiyle 8 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İlk olarak 2018'de hüküm giyen emekli askerlerin cezası 2021'de temyiz mahkemesi tarafından artırılmıştı. 

Yüksek Mahkeme'nin kararıysa dosyayla ilgili kesinleşmiş karar olarak kayıtlara geçti.

Pasifist bir şarkıcı olan Victor Jara, aşk ve sosyal mesaj içerikli şarkılarıyla tanınmış ve The Right to Live in Peace ve Manifesto gibi şarkılarla Latin Amerika'da bir popüler müzik ikonuna dönüşmüştü.

Jara şarkılarıyla U2 ve Bob Dylan gibi isimlere de ilham kaynağı olmuştu.

1990'a kadar Şili'yi demir yumrukla yöneten Pinochet, kurduğu rejimin işlediği suçlarla ilgili hiçbir hüküm giymeden 2006'da hayatını kaybetti.

Pinochet döneminde en az 3 bin 200 solcu aktivist ve muhalif olduğundan şüphelenilen kişinin rejim tarafından öldürüldüğü tahmin ediliyor.

2009'da Victor Jara'nın mezarı açılmış ve şarkıcı dönemin devlet başkanı Michelle Bachelet'in katıldığı resmi bir törenle yeniden defnedilmişti.

Jara'nın tutulduğu ve işkence gördüğü stadyumsa bugün ünlü şarkıcının adını taşıyor.

Independent Türkçe



Fransa'nın Riyad Büyükelçisi Şarku’l Avsat’a konuştu: İsrail ve İran arasında askeri müdahale çözüm değil

Fransa'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi (Şarku’l Avsat)
Fransa'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi (Şarku’l Avsat)
TT

Fransa'nın Riyad Büyükelçisi Şarku’l Avsat’a konuştu: İsrail ve İran arasında askeri müdahale çözüm değil

Fransa'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi (Şarku’l Avsat)
Fransa'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi (Şarku’l Avsat)

Fransa'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi Patrick Maisonnave, Fransa'nın askeri müdahalenin İran'ın nükleer programı sorununu çözeceğine inanmadığını belirtti. Büyükelçi, “Bunun etkisiz olduğunu düşünüyoruz. Askeri müdahale, İran'ın nükleer bilgisini tamamen ortadan kaldıramaz ya da gömülü veya konuşlandırılmış nükleer tesislerin tamamen yok edilmesini garanti edemez” dedi.

Şarku’l Avsat’ın sorularını yanıtlayan Büyükelçi, İran rejimini dışarıdan değiştirmeye çalışmanın tehlikesine dikkat çekerek, bunun terör tehdidi ve göç krizlerinin yanı sıra devletin çöküşü, iç savaş, istikrarsızlık ve bölgesel çatışmalar gibi ciddi sonuçlar doğuracağına inandığını, bu durumun Körfez bölgesinin güvenlik ve istikrarını etkileyeceğini ve etkisinin Avrupa'ya kadar uzanacağını söyledi.

Büyükelçi Maisonnave, “Askeri müdahale, kabiliyetlerin ve malzemelerin dağılmasına ve dolayısıyla nükleer silahların yayılması riskine yol açabilir. Suudi Arabistan ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üye ülkeleri arasındaki ortaklarımızın da bildiği gibi bu durum, Körfez suları da dâhil olmak üzere her türlü radyolojik riski beraberinde getirir. Askeri müdahale ayrıca, bölgesel istikrar ve bölgedeki ortak ve müttefiklerimizin güvenliği, özellikle de Hürmüz Boğazı bölgesi, ABD üslerine ve enerji altyapısına yönelik saldırılar açısından büyük riskler teşkil etmektedir” ifadelerini kullandı.

Maisonnave sözlerini şöyle sürdürdü: “Diplomatik bir çözümün en uygun çözüm olduğuna inanıyorum. Bunun zenginleştirme kapasitesi gibi kritik teknik konularda, uluslararası destekle doğrulanabilir ve kalıcı bir anlaşmaya varma imkânı sunduğuna inanıyoruz. Aynı zamanda askeri gerilimle bağlantılı olan yayılma, radyolojik riskler ve bölgesel istikrarsızlık gibi ciddi riskleri de önler.”

Fransız büyükelçi, diplomatik bir çözümün güçlü bir doğrulama mekanizmasına sahip bir anlaşmayla sonuçlanması gerektiğini vurguladı. Bu anlaşma, ilk olarak ‘zenginleştirme kapasitesinin’ teknik yönleriyle, ikinci olarak sürdürülebilirlikle ve üçüncü olarak da tam uluslararası destek ve doğrulanabilirlikle, özellikle de Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) önceden haber vermeksizin istediği zaman tesisleri denetleyebilmesiyle ilgili güçlü unsurlar içermelidir.

Maisonnave, “Bu seçenek krizden çıkmanın en iyi yoludur. Fransa'nın geçmişte seçtiği ve bizim de kalıcı ve barışçıl bir çözüm için en iyi yol olarak gördüğümüz yol budur” şeklinde konuştu.

Maisonnave aynı zamanda İran'ın nükleer programının, bölgesel istikrar üzerindeki potansiyel yansımaları göz önüne alındığında, Fransa ve Avrupa'nın yanı sıra KİK bölgesinin güvenlik çıkarları için de ciddi bir tehdit oluşturduğuna inanıyor. Maisonnave'ye göre bu endişe, UAEA’nın yıllardır programın barışçıl niteliğini tam olarak garanti edememesi nedeniyle daha da artmakta. Fransa ve diğer Avrupa ülkeleri, İran'ın nükleer programının tamamen sivil amaçlar için tasarlanmamış olmasından büyük endişe duyuyor.