Fransız siyasetçilerin yardım konvoyu, Dağlık Karabağ'a alınmadı

Azerbaycan'ın yardım TIR'larını da Ruslar durdurdu

Hidalgo (ortada) ve diğer Fransız yetkililer, Macron'u harekete geçmeye çağırdı (Twitter/@Anne_Hidalgo)
Hidalgo (ortada) ve diğer Fransız yetkililer, Macron'u harekete geçmeye çağırdı (Twitter/@Anne_Hidalgo)
TT

Fransız siyasetçilerin yardım konvoyu, Dağlık Karabağ'a alınmadı

Hidalgo (ortada) ve diğer Fransız yetkililer, Macron'u harekete geçmeye çağırdı (Twitter/@Anne_Hidalgo)
Hidalgo (ortada) ve diğer Fransız yetkililer, Macron'u harekete geçmeye çağırdı (Twitter/@Anne_Hidalgo)

Fransız belediye başkanlarının organizasyonuyla düzenlenen yardım konvoylarının Dağlık Karabağ'a girişine izin verilmedi.

Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo, Twitter hesabından dün yaptığı paylaşımda, insani yardım taşıyan 10 TIR'ın Laçın Koridoru üzerinden Karabağ'a girişine izin verilmediğini duyurdu.

Konvoyun Azerbaycan'ın yolda kurduğu kontrol noktasında durdurulduğunu belirten Hidalgo, gönderisinde "Burada bir insani kriz yaşanıyor, aciliyet var. Bu insan haklarının ihlalidir" ifadelerini kullandı.

Yardım konvoyunda Hidalgo'ya Strazburg Belediye Başkanı Jeanne Barseghian, Marsilya Belediye Başkan Yardımcısı Michele Rubirola ve Hauts-de-France Bölge Konseyi Başkanı Xavier Bertrand da eşlik etti. 

Sosyalist Partili Hidalgo, Ermenistan'ın Azerbaycan sınırındaki Sünik bölgesinde yer alan Goris şehrinde yaptığı basın toplantısında, Bakü yönetimini Karabağ Ermenilerine yönelik "soykırım yapmakla" suçladı. 

Eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin kurduğu Cumhuriyetçiler partisinden sağcı senatör Bruno Retailleau da Azerbaycan'ın Karabağ'ı "toplama kampına çevirdiğini" öne sürdü.

Fransız siyasetçiler, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a Laçın Koridoru'ndaki anlaşmazlığı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) taşıma çağrısında da bulundu. 

Azerbaycan'ın Fransa Büyükelçisi Leyla Abdullayeva ise açıklamalara tepki göstererek, Hidalgo ve diğerlerinin "Fransa'daki Ermeni toplumunun baskısıyla hareket ederek Azerbaycanı şeytanileştirdiğini" söyledi.

Bakü yönetimi, ülkedeki Kızılay ekipleri aracılığıyla Karabağ'a salı günü 40 tonluk insani yardım gönderildiğini duyurmuştu. Ancak Azerbaycan Kızılayı, Bakü'nün Laçın Koridoru yerine alternatif olarak gösterdiği Ağdam-Hankendi yolu üzerinden giden iki TIR'ın, Rus güçleri tarafından kontrol noktasında durdurulduğunu ve araçların henüz bölgeye giremediğini bildirmişti.

Ne olmuştu?

Dağlık Karabağ'ın Ermenistan'la tek karayolu bağlantısı olan Laçın Koridoru aralıktan beri tam kapasiteyle kullanılamıyor. 

Bakü yönetimi, Erivan'ın Laçın yolunu madenler ve diğer kaynakların yasadışı ticareti için kötüye kullandığını ileri sürerek, aralıkta bölgeye ekipler göndermişti. Ancak ekiplerin bölgeye girişi Ermeni gruplar tarafından engellenmiş, bunun üzerine Azerbaycanlı aktivistler, Laçın Koridoru'nda 12 Aralık'ta protesto başlatmıştı.

Azerbaycan, koridordaki denetimleri sıkıştırmış, temmuzda sınır muhafızlarına Ermenistan'dan ateş açılmasını gerekçe gösterip, Uluslararası Kızılhaç Örgütü araçlarıyla kaçak eşya taşındığını iddia ederek, Laçın yolundan geçişleri geçici olarak durdurmuştu. 

Ermenistan'ın BM Büyükelçisi Mher Margarian ise buradaki halkın "insani felaketin eşiğinde olduğunu" olduğunu iddia ederek, BM Güvenlik Konseyi'nin toplanmasını istemişti. 

Dağlık Karabağ'ın etrafındaki Ermenistan işgalindaki bölgeler, 2020'deki savaşla Azerbaycan tarafından geri alındı (AA)
Dağlık Karabağ'ın etrafındaki Ermenistan işgalindaki bölgeler, 2020'deki savaşla Azerbaycan tarafından geri alındı (AA)

İki hafta önce yapılan BMGK toplantısında, Azerbaycan iddiaları tekrar reddetmiş, Erivan'ı "provokatif ve sorumsuz bir siyasi kampanya yürütmekle" suçlamıştı.

Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Sedat Önal da Bakü yönetiminin, Ermeni nüfusun ihtiyaçlarının karşılanması için Laçın'a alternatif olarak Ağdam-Hankendi yolunu tahsis ettiğini fakat Erivan'ın tutumu nedeniyle bu çabanın karşılık bulmadığını söylemişti.

Independent Türkçe



İran: Avrupa Troykası ile birkaç gün içinde görüşmeler yapma konusunda anlaştık

Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)
Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)
TT

İran: Avrupa Troykası ile birkaç gün içinde görüşmeler yapma konusunda anlaştık

Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)
Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)

İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, İran, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın cuma günü İstanbul'da nükleer müzakereleri yeniden başlatacağını açıkladı. Bu açıklama, Avrupa'nın üç büyük ülkesi olan İngiltere, Fransa ve Almanya'nın müzakerelerin yeniden başlamaması halinde İran'a uluslararası yaptırımların yeniden uygulanacağı uyarısının ardından geldi.

İran resmi basınına göre Dışişleri Bakanlığı sözcüsü İsmail Bekayi, “İran, İngiltere, Fransa ve Almanya arasındaki toplantının, dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılacağını” açıkladı.

İran medyası dün, Batılı güçlerin BM yaptırımlarına hızlı bir şekilde geri dönüş için "snapback" mekanizmasını devreye sokmak üzere ağustos sonuna kadar süre vermesinin ardından, Tahran'ın Avrupa Troykası ile müzakereleri yeniden başlatma konusunda anlaştığı haberini verdi. Devrim Muhafızları'na bağlı Tesnim Haber Ajansı, konuya hakim bir kaynağın "Görüşmelerin prensibi üzerinde anlaşmaya varıldı, ancak zaman ve yer konusunda istişareler devam ediyor" dediğini belirtti.

Birkaç gün önce, Avrupa Troyka'nın dışişleri bakanları ve Avrupa Birliği'nin dışişleri politika sorumlusu, geçen ay İsrail ve ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine düzenlediği saldırıdan bu yana İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile ilk telefon görüşmesini gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Avrupa Troykası, Çin ve Rusya ile birlikte, 2015 yılında İran ile imzalanan ve 2018 yılında ABD'nin çekildiği nükleer anlaşmanın kalan taraflarını oluşturuyor. Anlaşma uyarınca, İran'ın nükleer programına kısıtlamalar getirilmesi karşılığında yaptırımlar kaldırılmıştı.

Avrupa Birliği, İran ile İsrail arasında hava savaşı öncesinde devam eden nükleer müzakerelerin yeniden başlamaması veya somut sonuç alınmaması halinde, BM'nin yaptırımlarını otomatik olarak yeniden uygulamaya koyan “Snapback” mekanizması yoluyla, ağustos ayı sonuna kadar İran'a BM yaptırımlarını yeniden uygulayacağını açıkladı.

Arakçi birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Avrupa Birliği ve Avrupa Troyka'sı bir rol oynamak istiyorsa, sorumlu davranmalı ve ahlaki ve hukuki hiçbir temeli olmayan (yaptırımların yeniden uygulanması) politikası da dahil olmak üzere, modası geçmiş tehdit ve baskı politikalarından vazgeçmelidir” ifadelerini kullandı.

2015 nükleer anlaşmasını onaylayan BM kararının maddelerine göre, Avrupa Troykası 18 Ekim 2025 tarihine kadar BM'nin Tahran'a yaptırımlarını yeniden uygulayabilir.

İran Parlamentosu Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu üyesi Vahid Ahmedi, üç Avrupa ülkesinin “uluslararası hukuk açısından mekanizmayı devreye sokma hakkına sahip olmadığını”ifade etti. İran Observer haber sitesine verdiği demeçte, Tahran'ın ABD ile müzakerelere dönmek için üç temel şart koyduğunu belirtti. “Birincisi, İran topraklarına yönelik saldırının uluslararası platformlarda kınanması, ikincisi, 12 gün süren savaşın yol açtığı zarar ve kayıpların belirlenmesi, üçüncüsü, gelecekte İran topraklarına yönelik herhangi bir saldırının tekrarlanmayacağına dair net garantiler verilmesi.”

İsrail-İran savaşından önce Tahran ve Washington, Umman'ın arabuluculuğunda beş tur nükleer müzakere gerçekleştirdi, ancak Batı güçlerinin silahlanma tehlikesini ortadan kaldırmak için İran'ın uranyum zenginleştirmesini sıfıra indirmesini talep etmesi gibi önemli engellerle karşılaştı.

ABD saldırılarından önce İran, uranyumu yüzde 60 saflıkta zenginleştiriyordu. Bu uranyumun saflığı, silah geliştirmeye imkan veren yüzde 90'a kadar kolaylıkla yükseltilebilir.

Tahran, nükleer programının sadece sivil amaçlara yönelik olduğunu söylüyor. Batılı güçler ise bu düzeyde zenginleştirmenin sivil bir gerekçesi olmadığını belirtiyor.

Birleşmiş Milletler'in en üst düzey denetim kurumu olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ise nükleer silah üretmeden uranyumu bu düzeye kadar zenginleştiren başka bir ülke olmadığını vurguluyor.