Afrika’da kadın siyasetçiler dijital teşhir ve sahte görsellerle karalamalara uğruyor

Kenyalı Milletvekili Millie Odhiambo, Nairobi'deki ofisinde röportaj verirken, 13 Temmuz 2023 (AFP)
Kenyalı Milletvekili Millie Odhiambo, Nairobi'deki ofisinde röportaj verirken, 13 Temmuz 2023 (AFP)
TT

Afrika’da kadın siyasetçiler dijital teşhir ve sahte görsellerle karalamalara uğruyor

Kenyalı Milletvekili Millie Odhiambo, Nairobi'deki ofisinde röportaj verirken, 13 Temmuz 2023 (AFP)
Kenyalı Milletvekili Millie Odhiambo, Nairobi'deki ofisinde röportaj verirken, 13 Temmuz 2023 (AFP)

Judy Kengo Kenya'nın güneydoğusundaki Kwale Kent Konseyi’ne atanmasından birkaç hafta sonra kendini bir anda bir fırtınanın ortasında buldu. Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) aktardığına göre Kengo’nun sosyal medya sitelerinde hemcinsiyle öpüşürken göründüğü, ancak üzerinde oynama yapıldığı anlaşılan bir fotoğraf hızla yayıldı.

Kengo (35), söz konusu fotoğrafın muhafazakarlığıyla bilinen kentin konseyindeki görevinden uzaklaştırılması amacıyla yapıldığını söyledi.

Kengo, görüntü internette yayıldıktan sonra bir sosyal medya kullanıcısının “Görüyorsunuz, bu sizin lideriniz. Kızlarımıza nasıl bir rol model seçiyorsunuz?” yazdığına dikkati çekti.

Bu yalnızca Kengo’nun başına gelen bir olay değil. Afrikalı kadınlar, itibarsızlaştırılmaları, yapabileceklerinin hafife alınması ve siyasetten uzaklaştırılmaları amacıyla dijital platformalar üzerinden yapılan karalama kampanyalarıyla karşı karşıyalar.

Siyasetteki kadınların siber ortamda kendilerini hedef alan saldırıların üzerlerinde oluşturduğu baskıyı görmezden gelmesi ve bunlardan etkilenmemesi gerektiğini düşünen Kengo, kendisini hedef alan karalama kampanyalarına yanıt vermek üzere blog yazarlarını işe aldı.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre Kengo, “Siyaset her zaman erkek egemen bir alan olmuştur. Bir kadın olarak siyasete girebilmeniz için fazla agresif olmanız gerekiyor, ama burada da dengeyi sağlamak zorlaşıyor” ifadelerini kullandı.

Afrikalı kadın siyasetçi sözlerini şöyle sürdürdü:

“Konulara yaklaşımınızda agresif olduğunuzda, insanlar sizin baskıcı olduğunuzu ya da çok fazla konuştuğunuzu söylerlre ama erkek meslektaşlarımız için durum böyle değil.”

“Sınırları zorlayan hakaretler”

Cinsiyetçi dezenformasyonla ve dijital ortamda yapılan istismarla mücadele eden, kâr amacı gütmeyen uluslararası bir kuruluş olan #ShePersisted’in kurucularından Kristina Wilfore’a göre seçim döneminde daha da artan hareket içerikli saldırılar, kadınları susturmak için stratejik olarak planlanıyor.

Wilfore, AFP’ye yaptığı değerlendirmede, cinsiyetçi saldırıların son derece aşağılayıcı olduğunu ve kadınların da bazı haklara sahip olduğu fikrini baltalamayı amaçladığını söyledi.

ShePersisted’in Kenya’daki 2022 seçimlerine katıldığı bir çalışmaya göre sosyal medya sitelerinin ‘kadın karşıtı söylemin artmasına’ alan sağladığına dikkati çeken Wilfore'a göre bu ifadeler incelenip düzeltilse bile kadınların bazı kamusal alanlarda olmaması gerektiğine dair düşüncenin hakim olmaya devam ettiğinin altını çizdi.

Kenyalı kadın milletvekilleri de bu baskıyı hissediyor. Muhalefetteki Milletvekili Millie Odhiambo AFP'ye yaptığı açıklamada, pek çok kadının bu tür sorunlar yüzünden kamusal alanlara, özellikle de siyasete girmekten çekindiklerini belirtti.

Kenya, uzun süredir kadınların Ulusal Meclis'teki sandalyelerin en az üçte birine sahip olmasını öngören parlamento kota sisteminin bu gereğini yerine getiremiyor.

Siyasete Giren Kadınlar grubunun 2021 yılında yaptığı bir araştırmaya göre Afrika kıtasının tamamında parlamento sandalye sayısı yaklaşık 12 bin 100, ancak kadınlar bu sandalyelerin yalnızca yüzde 24'üne sahipler.

“Kadınların aşağılanması”

Ruanda’daki 2017 seçim kampanyası sırasında, iş kadını ve muhalif Diane Rwigara’ya ait olduğu iddia edilen çıplak bir kadının fotoğrafları Rwigara’nın başkanlık seçimlerine adaylığını açıklamasından sadece birkaç gün sonra internette yayıldı. Rwigara, Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame'ye karşı yarışan tek kadındı.

Rwigara, CNN'e verdiği röportajda, fotoğrafların seçimlerde önünü kesmek amacıyla Photoshop kullanılarak düzenlendiğini söyledi.

Ancak Rwigara, daha sonra adaylık başvurusunda bulunabilmek için destekçilerinin imzalarını taklit ettiği gerekçesiyle adaylıktan men edildi. Ancak mahkeme 2018 yılında kendisine yöneltilen suçlamaların bir dayanağı olmadığı gerekçesiyle Rwigara’yı beraat etti.

Geçtiğimiz nisan ayında, Kenyalı eski Senatör Millicent Omanga, kendisine atfedilen müstehcen görüntülerin sosyal medyada yayınlanmasının ardından devlet bakanlığından istifa etmesi için baskıya maruz kaldı.

AFP’nin yaptığı bir araştırmaya göre söz konusu görüntülerin en az birinde amatör bir porno oyuncusu yer alıyordu.

Buna karşın çok sayıda sosyal medya kullanıcısı, görüntülerdeki kişinin konu hakkında kamuoyuna açıklamada bulunmayan Omanga olduğuna ikna olmuştu. Omanga, AFP’nin konuyla ilgili yorum taleplerine de yanıt vermedi.

Kenyalı siyasi analist Nerima Wako-Ojiwa, bunun nedeninin ‘kadınları aşağılamak’ olduğunu belirterek, “Bu yüzden kadınlar siyasette öne çıkmaktan, dijital ayak izine sahip olmaktan ve sosyal medya platformlarını kullanmaktan kaçınıyorlar” dedi.

Yapay zekanın getirdiği riskler

Uzmanlar, yeni teknoloji ve yapay zeka (AI) ile kadınların üzerindeki baskının daha da artmasından korkuyorlar. Hollanda merkezli yapay zeka şirketi Sensity'nin 2019 yılında yaptığı bir araştırmaya göre sahte videoların yaklaşık yüzde 96'sı deepfake teknolojisi kullanılarak yapılırken büyük çoğunluğu kadınları rıza dışında tasvir eden porno görüntüler içeriyor.

Aynı yıl, giyinik kadınları çıplak gösteren uygulama DeepNude, kötüye kullanım olasılığı nedeniyle çıkan kargaşanın ardından uygulama marketlerinden kaldırıldı. Fakat benzer başka uygulamalara erişim şifreli mesajlaşma yoluyla mümkün olmaya devam etti.

Uzmanlar, yapay zeka teknolojilerinin hızla gelişmesiyle birlikte sosyal medya şirketlerinin güvenli dijital alanlar yaratmak amacıyla ek çaba sarf etmesi gerektiğinin altını çiziyorlar.

Kenya'nın kar amacı gütmeyen Sorumlu Sosyal Medya Konseyi'nin kurucusu Leah Kimathi, durumun özellikle sosyal medya platformlarının yetersiz kalan yasalardan ve mevzuatlardan yararlandığı Afrika'da vahim olduğunu söyledi.

AFP’ye konuşan Kimathi, “Sosyal medya sitelerinin suçlu zihniyetlerce kötüye kullanılmasına engel olma konusunda başlıca sorumluluk sosyal medya şirketlerine ait. Algoritmaya dayalı çalışma modelleri çevrimiçi ortamda dezenformasyonu artırıyor ve bunun kâr amacıyla viral hale gelmesine neden oluyor” ifadelerini kullandı.



Yemen'de Meşruiyet kaosu

Husilere karşı koyabilecek uyumlu bir blok oluşturmaya yönelik her türlü söylemin ifadelerinin açık olması gerekiyor (AFP)
Husilere karşı koyabilecek uyumlu bir blok oluşturmaya yönelik her türlü söylemin ifadelerinin açık olması gerekiyor (AFP)
TT

Yemen'de Meşruiyet kaosu

Husilere karşı koyabilecek uyumlu bir blok oluşturmaya yönelik her türlü söylemin ifadelerinin açık olması gerekiyor (AFP)
Husilere karşı koyabilecek uyumlu bir blok oluşturmaya yönelik her türlü söylemin ifadelerinin açık olması gerekiyor (AFP)

7 Nisan 2022'de Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi, başkanı ile yedi üyesinin ülkeyi geçmişte ve halen muzdarip olduğu siyasi kaos, askeri donukluk, ekonomik ve geçim koşullarındaki çöküş gerçekliğinden kurtarabilmeleri umuduyla tüm yetkilerini geri dönülemez bir şekilde yeni bir oluşuma (Başkanlık Konseyi) devretti.

Bu duyurunun öncesinde, Husi grubunun kontrolünden uzak bölgeleri istikrara kavuşturmak ve geliştirmek umuduyla meşru hükümet ile Güney Geçiş Konseyi arasında Riyad Anlaşması olarak bilinen anlaşma, 5 Kasım 2019'da Riyad'da imzalandı.

Bu iki anlaşmanın amacı süreci yeniden rayına sokmak, durgun hücreleri aktifleştirmek ve onlara yeniden hayat vermekti. Ancak mevcut gerçeklik, Cumhurbaşkanı Hadi'nin Şubat 2012'den bu yana yönettiği yapıdaki çöküşe varan mevcut yetersizliği kanıtladı. Konseyin söz konusu yapıyı “yeni Yemen” olarak adlandırdığı noktaya yönlendirme yeteneğini gösteremediğini ispatladı.

Riyad'ın sunduğu ve sunmaya devam ettiği maddi ve askeri destek olmasaydı, iç durumun tamamen çökeceğini ve tüm ülkenin Husi grubunun kontrolüne gireceğini herkes biliyor. Ancak bu destek, yüksek mali maliyeti nedeniyle ve bunu elde etmek için gereken katı şartlar yerine getirilmeden, harcamalar yakından denetlenmeden sürdürülebilir olamaz. Suudi Arabistan'ın Yemen'in Kalkınması ve Yeniden İnşası Programı tarafından doğrudan uygulanan ve denetlenen hayati projelerden ise bahsetmiyoruz bile.

Husi kontrolünden uzak bölgeleri yönetme konusundaki açık başarısızlık ve bariz yetersizliğin, Başkanlık Konseyi ve hükümetin hızlı ve ciddi müdahalesini gerektirdiği artık aşikâr. Bu çıkmazdan kurtulmak için ilk önce tam bir adanmışlık, nezaketten uzak bir açık sözlülük, tutumlar ve anlaşmazlık noktaları konusunda netlik gerektiriyor.

Yani Husilere karşı koyabilecek uyumlu bir blok oluşturmaya yönelik her türlü söylem, açık ve belirsizlikten uzak olmalı. Başkanlık Konseyi içindeki özellikle Güney Geçiş Konseyi ile olan ilişkilerin düzeltilmesine odaklanmalı.

Konsey ile Bakanlar Kurulu arasındaki ilişkide de bir karışıklık mevcut; zira ilişkinin açıkça tanımlanmadığı ve geride kalan hâkim anayasal çerçevelere uymadığı bir sır değil. İki konsey arasındaki ilişki herkesin bildiği bir gerilime sahne oluyor ve bunu görmezden gelmek ya da bu konuda hoşgörülü davranmak doğru değil.

Siyasi kaos, zaten zayıf olan idari etkinlikte eksikliklere neden oldu. Bu durum da kanunda belirtilen yasal süreyi aşan misyon başkanlarının değiştirilmesi, aldıkları mali ödenekler karşılığında görevlerini yerine getirmeyen valilerin değiştirilmesi, bölgesel sınırlara göre atamalar yapıldığı için tüm yasal süreleri aşan ve değiştirilemeyen askeri birlik ve güvenlik teşkilatlarının komutanlarının değiştirilmesi de dahil olmak üzere, gerekli birçok icraatta bulunulmasını engelledi.

Ufukta Konseyin karşılaştığı engelleri açık sözlülükle ele almaya girişmeden, Cumhurbaşkanı Hadi'ye alternatif olarak göreve gelmesinin nedeni olan öncelikleri belirlemeden aşabilmesini sağlayacak hiçbir şey görünmüyor. Ulusal sorunların görev kotaları açısından ele alınması, verimlilik ve dürüstlük standartlarından çok uzak bölgesel eğilimlere dayandığından, siyasi ve idari hayal kırıklığının etkisinden muzdarip vatandaşların yaşam koşullarının bozulmasına ve şartların daha da kötüleşmesine neden olacaktır.

Kurallara bağlılık, ulusal uzlaşılarla bağlantılıdır. Uzlaşılar ise yönetim işlerinin yürümesi ve idari işlerin istikrarı için bilenen bir kapıdır. Bu olmadan, yönetişim yeteneklerinin geliştirilmesine katkıda bulunmayan daha fazla kaos dışında bir şey olmayacaktır. Ülke, pusulası ve yer çekimi olmadan, bir boşunalık ve ihmalkarlık çemberinde dönmeye devam edecektir. Husi grubunun kontrolünden uzak her coğrafyada çöküşler devam edecektir. Kapsamlı parçalanmaya doğru gidişi bastırmak için doğrudan ve güçlü bir Suudi Arabistan müdahalesi olmadan ve Abu Dabi ile mutabakat sağlanmadan, Husi grubu ile terör örgütlerinin ulaşamayacağı hiçbir alan kalmayacaktır. Bunlar herkesin karşısına çıkma fırsatının tarihini belirlemek, onlara saldırmak ve hasta ülkenin topraklarından paylarını almak için sahneyi yakından takip ediyorlar.

Bu sözler sürekli tekrarlanmakta olabilir ama tekrarlanmaları gerekiyor. Aden'deki toplumun istikrarı anahtardır. Güvenliğin sağlanması istikrarın başlangıcıdır. Bu da şehrin idaresinin tek bir tarafa devredilmesini gerektiriyor. Bunun kontrolü, barış ve ülkenin geleceğine ilişkin tartışmaların kapılarını aralayacaktır. Bunun için de tüm yetkililer sürekli var olmalı ve hiçbir taraf sorunları güç kullanarak çözebileceğini düşünmemeli.

Siyasi kaosun devam etmesi, idari kayıtsızlık, yolsuzluğun her düzeyde yaygınlaşması, görevini yapabilecek, ahlaki ve milli sorumluluklarını yerine getirebilecek kapasitede otoriteden bahsetmenin mümkün olmadığı bir ortamdır.