İngiltere tarihinin en sıcak 8'inci yazını yaşadı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İngiltere tarihinin en sıcak 8'inci yazını yaşadı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İngiltere, Avrupa'nın aksine yağışlı ve serin bir yaz yaşamasına rağmen haziran ayındaki sıcaklar nedeniyle ortalamada tarihinin en sıcak 8'inci yaz mevsimini geçirdi.

Yaz aylarının iklim istatistiklerini açıklayan İngiltere Meteoroloji Ofisine (Met Office) göre, ortalamanın altında sıcak geçen temmuz ve ağustosa rağmen haziran ayındaki yüksek sıcaklıklar nedeniyle yaz ortalaması 15,4 derece olarak ölçüldü.

Yılın en sıcak gününün 32,2 dereceyle 10 Haziran olduğu belirtilen açıklamada, 2023 yaz ortalama sıcaklığının normal şartlarda beklenenin 0,8 derece üzerinde olduğu da ifade edildi.

Açıklamaya göre, İngiltere bu yaz tarihinin en sıcak 8'inci yazını yaşadı.

- En sıcak yazların en yağışlısı

Met Office'e göre, ülke tarihinin en yağışlı 6'ncı temmuzunu yaşarken yaz genelindeki yağışlar da tarihe geçti. Buna göre 2023 yazı, tarihteki en sıcak 10 yaz ayı içinde en fazla yağışın kaydedildiği yaz mevsimi oldu.

Ortalama yaz mevsimlerine göre, yüzde 11 daha fazla yağış alan Ada'da özellikle İngiltere ve Kuzey İrlanda'da bazı yağış rekorlarının birden fazla kırıldığı bölgeler de oldu.

Sıcaklık rekorunun kırıldığı haziran sayesinde İngilizlerin bu yaz yüzde 6 oranında ortalamanın üzerinde güneş ışığı aldığı kaydedilirken İskoçya'da güneş ışığı alma süresinin ülke ortalamasının yüzde 15 üstünde olduğuna da işaret edildi.

- Galler ortalamanın yüzde 21 altında güneş aldı

Ağustos ayında ise ortalama sıcaklığın 0,2 derece üzerinde bir sıcaklık ölçüldüğünü kaydeden Met Office, bu dönemde İskoçya'nın ortalamadan 0,6 derece, Kuzey İrlanda'nın ise 0,5 derece daha sıcak olduğu bilgisini paylaştı.

Galler ve İngiltere'de ise sıcaklık ortalamaya yakın derecelerde ölçülürken Kuzey İrlanda ağustos ortalamasının yüzde 27 üzerinde yağış aldı.

İngiltere ağustosta ortalamanın yüzde 8, Galler ise yüzde 21 altında güneş ışığı alabildi.

Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen Met Office uzmanlarından Mike Kendon, "Düzenli ve iyi havada aslan payını yüksek basınç etkisiyle kuru ve sıcak yaz güneşini getiren haziran aldı." dedi.

Alçak basıncın yağış ve yağmur getirdiğini kaydeden Kendon, "Birleşik Krallık ikliminin karakteristik değişkenliği bu yaz bir kez daha ortaya çıktı. Sezonun sıcaklık değerleri hazirandaki sıcaklardan etkileniyor. Ama sonuç olarak 2023 yazı, mevsimin ikinci yarısındaki yağışlarla Birleşik Krallık için sıcak ve yağışlı bir yaz oldu." diye konuştu.



Ayırma ve ilhakın tehlikeleri: Bölünmeden sonra birlik

Suriye'deki haritanın değişmesi Ortadoğu'daki haritalara değişimi dayatıyor (AFP)
Suriye'deki haritanın değişmesi Ortadoğu'daki haritalara değişimi dayatıyor (AFP)
TT

Ayırma ve ilhakın tehlikeleri: Bölünmeden sonra birlik

Suriye'deki haritanın değişmesi Ortadoğu'daki haritalara değişimi dayatıyor (AFP)
Suriye'deki haritanın değişmesi Ortadoğu'daki haritalara değişimi dayatıyor (AFP)

Refik Huri

Suriye'nin birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi yönündeki resmi Arap ve uluslararası çağrıların yanında, Suriye'nin bölünmesi yönünde seslerin yükselmesi şaşırtıcı değil. İlginç olan, bölünmeyi savunanların üç temel hususu göz ardı etmeleridir. Birincisi, Suriye'nin 2011 yılından bu yana bölgesel veya uluslararası bir gücün ya da her ikisinin kontrolünde olan kısımlara bölünmüş olduğudur. İkincisi, rejimin yıkılmasından sonraki doğal eğilim, bölünmeden birleşmeye doğru gitmektir; bölünmeyi resmen veya zorla kökleştirmek değildir. Üçüncüsü, Suriye haritası bölge haritasından izole bir harita değildir, dolayısıyla aktörler ister yerel ister bölgesel veya küresel olsunlar, bu haritayla oynamak, diğer haritalarla oynamaya kapalı bir süreç değildir.

Lübnan ve ardından Irak'tan öğrendiğimiz ders Sykes-Picot haritalarının, yüz yıldan fazla bir süredir milliyetçi birleştirme çabalarının ve mezhepçi bölme çabalarının başarısına direndiğidir. Ne ülkeler arasındaki birlik girişimleri başarılı oldu ne de bölünmeler gerçekleşti. Sir Mark Sykes ve François Georges-Picot'nun bölge hakkındaki bilgisizliklerine, İngiliz ve Fransız stratejik tercihler, iki manda ülkesi arasındaki petrol ve diğer hususlarla ilgili rekabet nedeniyle heterojen grupları kapsayan sınırlar çizmekte keyfi davrandıklarına dair hikayelere rağmen, bölge ülkelerinin haritaları iç içe geçmiş ve birbiriyle bağlantılıdır.

Diğer bir deyişle Suriye'de haritanın değişmesi, Lübnan, Irak, Filistin, Türkiye ve İran'daki haritaların da değişmesi anlamına geliyor. Bu da bir tür ayırma ve bir tür ilhak demektir. Zayıf ülkelerden toprak almak ve hayallerini gerçekleştirmek isteyen güçlü ülkelere eklemektir. Burada Osmanlı İmparatorluğu'nun özellikle Halep ve Musul'u ilhak etme hayallerine, Velayeti Fakih’in “Gizli İmam'ın zuhuru ve devletinin kurulması” için her şeyi ilhak etme ve dünyayı yönetme hayalleri, Suriye'deki Golan Tepeleri, Hermon Dağı'nın zirvesi, su kaynakları, Batı Şeria ve tabii Gazze’yi kapsayan ve hatta Güney Lübnan'da Evveli Nehri'ne kadar uzanan “Büyük İsrail” hayalleri ekleniyor.

Ayırma ve ilhak denkleminin gerçekten başarılı olması durumunda bölgede nasıl bir tablonun ortaya çıkacağını bilmeyen yoktur. Topraklarını kaybeden ülkeler ile kendilerine ait olmayan toprakları ilhak eden ülkeler arasında bir barış, kalkınma ve iş birliği tablosu olmayacağı kesindir. Aksine çatışmalara ve savaşlara sahne olacaktır. Dahası sadece İsrail ile toprağı kurtarmak için bir yüz yıl daha sürecek askeri çatışma yaşanmayacak, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu ile Pers İmparatorluğu arasındaki yüzyıllar süren çatışmalara da geri dönülecektir. Bu ikisi arasındaki çatışma ise sadece nüfuz için değildir.

Bölgesel oyunun, ister şiddetli çatışma bağlamında isterse her bir bölgesel gücün kendine özgü alanlarda nüfuzunu artırma ve böylece yeni bir bölgesel güvenlik sistemi düzenleme anlayışı bağlamında olsun, Türkiye, İran ve İsrail ile sınırlı olduğu düşünülemez. Uluslararası oyun daha büyük. Fransız siyaset bilimci Bertrand Badie'nin “ittifakların giderek ortadan kalktığı ve mevcut gerçekliğe damga vuran bir aşırı akışkanlığın hâkim olduğu, böylece korunan müttefik veya vekilin asıl güç karşısında bir tür bağımsız hareket etme marjına sahip olduğu bir döneme giriş” olarak adlandırdığı bir dönemde, fırsat verilen devlet dışı güçler olgusunun rolü açıktır.

Rusya Ukrayna savaşıyla meşgulse de Suriye'deki Hmeymim Hava Üssü ve Tartus Deniz Üssü'nün korunması için de aktif olarak çalışıyor. Ukrayna savaşında bile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yürüttüğü savaş Ukrayna'dan çok daha büyük bir savaştır. Şarku'l Avsat'ın  Indepenedent Arabia'dan aktardığı analize göre Soğuk Savaş sonrasında Batı'nın Rusya'ya karşı haddini aşma durumunu “düzeltmek” ve Moskova'nın büyük bir gücün odak noktası olduğunu kanıtlamak için yapılan bir savaştır.

Mara Karlin'in “Topyekûn Savaş” ile ilgili bir makalesinde söylediği gibi, ABD “Kızıldeniz'in güvenliğini sağlamada başarısız olduysa ve Hint ile Pasifik Okyanuslarını güvence altına alma gücü ile ilgili soru karşısında durduysa” da Ortadoğu ve Uzakdoğu’da büyük oyunu oynamaya kararlı. Çin, ABD tarafından korunan Tayvan'ı geri almakla çok ilgilense ve 130 ülkenin katıldığı “Kuşak ve Yol” projesi konusunda çok rahat olsa da kendisine nüfuz alanları aramaya zorlayan devasa bir deniz ve hava kuvveti inşa ediyor. Ortadoğu ise sadece ticaretten ibaret değil.

Ayırma ve ilhak konuşmaları ile ilgili olarak George Washington Üniversitesi'nde siyaset bilimi ve uluslararası sorunlar profesörü Mark Lynch, “Ortadoğu'nun sonu”ndan bahsediyor. Neden? Çünkü ona göre “eski bir harita yeni bir gerçekliği çarpıtıyor.” Ortadoğu artık Amerikan üniversitelerinin ve ABD Dışişleri Bakanlığı'nın haritalarındaki gibi Arap dünyası, İsrail, Türkiye ve İran’dan ibaret değil. ABD Merkez Komutanlığı haritasına göre artık Afganistan, Cibuti, Eritre, Etiyopya, Kenya, Pakistan ve Somali'yi de kapsıyor. Edgar Morin'in dediği gibi “Hayatın tümü belirsizlik denizinde yüzmektir.”

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.