İran Dışişleri Bakanı Lübnan’ın içişlerine karışılmasına karşı çıkarken Filistin direniş eksenini kucaklıyor

Suriye’de halk protestoları artıyor

Nebih Berri, İran Dışişleri Bakanı’nı kabul ediyor (EPA)
Nebih Berri, İran Dışişleri Bakanı’nı kabul ediyor (EPA)
TT

İran Dışişleri Bakanı Lübnan’ın içişlerine karışılmasına karşı çıkarken Filistin direniş eksenini kucaklıyor

Nebih Berri, İran Dışişleri Bakanı’nı kabul ediyor (EPA)
Nebih Berri, İran Dışişleri Bakanı’nı kabul ediyor (EPA)

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın Beyrut’a yaptığı ziyarette yeni olan şey, Suriye’deki protesto düzeyinin artması olabilir. Suriye’nin güneyinde, özellikle de Suveyda ilinde ekonomik ve yaşamsal krize karşı halk protestoları düzenleniyor. Buna eş zamanlı olarak da Suriye’nin kuzey ve doğu bölgelerinde kontrol edilemeyen çatışmalar patlak veriyor. Bu da Arap ve Batılı diplomatik kaynakların Şarku’l Avsat’a söylediği gibi İran’ı endişelendirmeye başladı. Bu, Hizbullah’ın halihazırda müttefiki ve Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri ile cumhurbaşkanı seçimi meselesine odaklandığı bir zamanda, İran’ı Lübnan’da daha katı bir tutum benimseye ve Hizbullah liderliğindeki direniş ekseninin sahip olduğu aşırı güç kartını korumaya itiyor.

Kaynaklar, Abdullahiyan’ın Beyrut ziyaretinin sürpriz olmadığını ve siyasi liderleri ziyaret etme konusunda kendisinden önce davranan ABD Başkanı Joe Biden'ın Enerji ve Altyapıdan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein ile bir yarışa girme niyetinde olmadığını söyledi. Her iki ismin de tesadüf eseri denk geldiklerini ve her birinin kendi gündemi olduğunu vurguladılar.

Kaynaklara göre Abdullahiyan, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ve direniş eksenindeki Filistinli liderlerle görüşmesine siyasi kılıf sağlamak amacıyla bir dizi temas ve istişarelerde bulundu. Görüşmelerin konusu, Suriye’de rejimin kontrolünde olmayıp birçok bölgesel ve uluslararası bağlantının etkisi altındaki bölgelerde yaşanan protestolar ışığındaki son gelişmelerdi.

Kaynaklara göre Abdullahiyan’ın Nasrallah’la görüşme masasında, Suriye’deki rejime verdikleri destek ve Abdullahiyan’ın Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’le görüşmesinde hakim olan atmosfer sebebiyle, Suriye’deki durum özel olarak yer alıyordu.

Kaynaklara göre Tahran’ın, cumhurbaşkanı seçimine bölgede yaşananlara karşı kendisini güçlendirecek bir olay olarak bakan Hizbullah ile tutumları örtüşüyor. Tahran, müttefikinin Berri ile iş birliği yaparak cumhurbaşkanlığı meselesinde vereceği her türlü kararın arkasında olduğunu gösteriyor. Bu yüzden seçimi kolaylaştırmak için katı bir tutum benimsemekten ve taviz vermemekten başka seçeneği yok. Bununla birlikte, zaman zaman Lübnan’ın iç işlerine karışmadığı mesajını vererek işleri Hizbullah’a ve Şii ikilisindeki ortağına bırakmış gibi görünüyor. Ancak Hizbullah, İran’a danışmadan kılını bile kıpırdatmaz.

Diplomatik kaynaklar, Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönüşünü iyi kullanamadığınıi Suriye rejiminin Arap Bakanlar Komitesi ile iş birliği yapmama nedenini anlayamadıklarını ifade ediyor. Aynı kaynaklar, savaşı sona erdirecek siyasi çözüme ulaşmanın ön koşulu olarak geçiş sürecine girmek için gerekenin yapılmadığına dikkat çekti. Ayrıca Suriye’den komşu Arap ülkelere ‘captagon’ ve her türlü yasak madde kaçakçılığını durdurmak için çabaları birleştirmeye yönelik komşularının talebine yanıt verme konusunda işleri ağırdan aldırmasının ne faydası olacağı sorgulandı.

Kaynaklar, rejimin Arap ülkeleri ile ilişkilerini güçlendirmesi gerektiğini ve topun artık kendi sahasında olduğunu dile getirdi. Zira Arap Bakanlar Komitesi’nin Suriye’nin Arap kucağına dönüşünün her zamankinden daha avantajlı bir atmosfer oluşturduğu iddiasının boşa çıkıp, rejim tarafından bir çıkmazla karşılaşmasının ardından Şam ile bağlantısını kestiğini vurguluyorlar.

Kaynaklar şöyle soruyor:

Abdullahiyan direniş eksenindeki Filistinli grupların liderleri ve yetkilileriyle görüşmek zorunda mı kaldı? Dayanma gücünü aşan bu kadar krizin altında ezilen Lübnan’dan başlayarak Arap sahalarını birleştirmenin ne faydası olacak? Abdullahiyan, ziyaretinin resmi niteliğinin dışına çıkarak Lübnan devletini köşeye sıkıştırmak zorunda mı kaldı? Abdullahiyan, Lübnan’ın iç işlerine karışmaması, Filistinli reddiyeci güçlerle buluşmak için Beyrut’tan destek alması ve karşılık görmesi arasında nasıl bir bağ kuruyor? Yoksa Lübnan sınırlarının dışına Tahran’ın Filistin kartını elinde tuttuğu mesajını mı vermek istiyor?

Bu yüzden Abdullahiyan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un İran’ın Lübnan’ın içişlerine karıştığı ve cumhurbaşkanı seçimini geciktirdiği yönündeki imalarına yanıt vermek için mi Lübnan platformunu seçti. Bu bağlamda ülkesinin, öyle ya da böyle siyasi merciler tarafından alınan siyasi kararları etkileyip işleri daha da karmaşıklaştıracağı için Lübnan da dahil olmak üzere hiçbir ülkenin işlerine karışmadığını öne sürdü.



Nükleer atıkları 100 bin yıl boyunca depolayacak tesis kuruluyor

Ek güvenlik tedbirleri gerekmesi halinde projenin tamamlanması gecikebilir (Reuters)
Ek güvenlik tedbirleri gerekmesi halinde projenin tamamlanması gecikebilir (Reuters)
TT

Nükleer atıkları 100 bin yıl boyunca depolayacak tesis kuruluyor

Ek güvenlik tedbirleri gerekmesi halinde projenin tamamlanması gecikebilir (Reuters)
Ek güvenlik tedbirleri gerekmesi halinde projenin tamamlanması gecikebilir (Reuters)

İsveç, kullanılmış nükleer yakıtların 100 bin yıl boyunca depolanabileceği bir yeraltı tesisi kuruyor. 

İsveç Çevre Bakanı Romina Pourmokhtari, çarşamba günü inşaat çalışmalarının başladığını belirterek şunları söyledi: 

Bunun İsveç ve iklim değişikliği açısından önemini ne kadar vurgulasak az. İşe yaramayacağını söylediler ama yarıyor.

Başkent Stockholm'ün yaklaşık 150 kilometre kuzeyinde yer alan Forsmark tesisi, yerin 500 metre altında inşa edilecek 60 kilometre uzunluğunda tünellerden oluşacak.

Yaklaşık 12 bin tonluk nükleer yakıt atığı, 5 metre uzunluğunda çürümeye dayanıklı bakır kapsüller içine yerleştirilecek ve bu tünellerde depolanacak.  

İsveç Nükleer Yakıt ve Atık Yönetimi Şirketi (SKB), tesise ilk atıkların 2030 sonunda gönderileceğini bildiriyor. Tünellerin doldurulması ve tesis inşaatının tamamlanmasıysa 2080'i bulacak. SKB, Forsmark depolama tesisinin yaklaşık 12 milyar krona (yaklaşık 38 milyar TL) mal olacağını aktarıyor. 

Diğer yandan nükleer atıklara odaklanan İsveçli sivil toplum kuruluşu MKG, mahkemeye başvurarak proje için daha fazla güvenlik kontrolü yapılmasını talep etti. MKG, İsveç Kraliyet Teknoloji Enstitüsü'nün araştırmasının, bakır kapsüllerin aşınabileceğini ve radyoaktif maddenin yeraltı sularına sızabileceğini gösterdiğine işaret ediyor. 

Ölümcül radyoaktif atıkların nasıl saklanacağı, ticari nükleer reaktörlerin 1950'lerde faaliyete geçmesinden bu yana endüstriyi meşgul eden sorulardan biriydi. Finlandiya, kalıcı bir nükleer yakıt depolama tesisi inşaatını tamamlamaya yakın olan tek ülke. İsveç'teki tesis ise dünyadaki ikinci depolama alanı olacak. 

Dünya Nükleer Birliği'nin verilerine göre dünya genelinde imha edilmesi gereken yaklaşık 300 bin ton kullanılmış nükleer yakıt var. Bunların büyük bir kısmı, yakıtın üretildiği reaktörlerin yakınındaki soğutma havuzlarında depolanıyor.

Independent Türkçe, Reuters, Interesting Engineering