Yunanistan Dışişleri Bakanı'nın Türkiye'ye yapacağı ziyaret ülke basınında olumlu karşılandı

Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis'in Türkiye'ye yapacağı ziyaret, Yunan kamuoyunda iki ülke arasındaki sorunların çözüm süreci için atılacak temel adımlardan biri olarak yorumlandı

Yunanistan Dışişleri Bakanı Yerapetritis (AA)
Yunanistan Dışişleri Bakanı Yerapetritis (AA)
TT

Yunanistan Dışişleri Bakanı'nın Türkiye'ye yapacağı ziyaret ülke basınında olumlu karşılandı

Yunanistan Dışişleri Bakanı Yerapetritis (AA)
Yunanistan Dışişleri Bakanı Yerapetritis (AA)

Yunan basını, Yerapetritis'in yarın Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'la Ankara'da yapacağı görüşmede, Türk-Yunan ilişkilerindeki önemli konuların ele alınacağına dikkati çekti ve bu görüşmeyi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis arasında bu ay New York'ta planlanan görüşmeye hazırlık sürecinin bir parçası olarak nitelendirdi.

Sonbaharda Yunanistan'da düzenlenmesi öngörülen Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK) toplantısına da atıfta bulunan Yunan basını, Ankara'daki buluşmayı uzun soluklu bir müzakere sürecinin başlangıcı olarak değerlendirdi.

Sorunların çözümü için kolaydan zora adım adım giden bakış açısı

To Vima gazetesinin hafta sonu sayısındaki Yannis Kartalis imzalı, planlanan Fidan-Yerapetritis ve Erdoğan-Miçotakis buluşmalarının değerlendirildiği yorumda, "Soru şudur ki 50 yıldır devam eden bilindik tehlikeli çıkmazı ortadan kaldıracak özlü bir şey olacak mı?" ifadesi kullanıldı.

Ticari ilişkilerde yakınlaşma hedefi

Avgi gazetesinin hafta sonu sayısında Kaki Bali imzalı yorumda da Atina ve Ankara'nın yakınlaşma sürecinde, kolaydan zora giden bir yol izlendiği değerlendirmesi yer aldı.

İki ülke arasındaki pozitif gündemi şekillendiren önemli isimlerden olan Yunanistan'ın Ekonomik İlişkilerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Kostas Frangoyannis'in ikili ticari ilişkileri geliştirmeyi hedeflediğini belirten Bali, Frangoyannis'in İpsala Sınır Kapısı'nı da yeniden şekillendirmeyi planladığını ifade etti.

Bali, geçmiş yıllarda iki ülkedeki iş insanlarının güçlü ilişkiler kurduğunu dile getirerek, "Hala ortak çıkarlar ve işbirliği niyeti mevcut ve Frangoyannis de bunu güçlendirme sözü veriyor" dedi.

Nihai uzlaşı için "bayrak yarışı"

Proto Thema Gazetesi de Makis Polatos imzalı analizinde, benzer bir bakış açısıyla "Frangoyannis'in işi daha kolaya benziyor, zira hem Türk hem de Yunan halklarının, sözü geçen pozitif gündemdeki işbirliğinden elle tutulur faydalar edineceğini gösterecek belli adımlar hazırlaması gerek" ifadelerine yer verdi.

Polatos, 17-18 Eylül'de New York'ta gerçekleştirilmesi planlanan Erdoğan-Miçotakis görüşmesini "Atina ve Ankara arasında uzlaşı arzusuyla yapılan bayrak yarışının bir parçası" olarak yorumladı.

"Kaçırılmaz fırsat"

Yunanistan Dışişleri Bakanlığı eski danışmanı, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi uzmanı Prof. Dr. Panayotis Ioakimidis, Ta Nea gazetesi için kaleme aldığı makalesinde Türkiye, Yunanistan ve jeopolitik olarak Avrupa ve uluslararası çevrelerde var olan şartların Türkiye ve Yunanistan arasındaki sorunların çözümü için eşsiz bir fırsat oluşturduğunu kaydetti. Ioakimidis, "Eğer bu fırsat değerlendirilmez de kaçırılırsa, 50 yıl daha beklemek zorunda kalırız ve zaman Yunanistan'ın aleyhine işler" dedi.

Kathimerini gazetesinde ise Vasilis Nedos imzalı analizde, Yerapetritis ve Fidan'ın, iki ilişkilerdeki sorunlardan bazılarını çözmek amacıyla buluşacağı belirtilerek, "Miçotakis ve Erdoğan'ın Vilnius'ta buluştuğu andan itibaren dile getirilen ve mantıklı çekincelere rağmen, Yunanistan Başbakanlığı, Atina'nın hedefinin kıta sahanlığı ve deniz yetki alanlarına ilişkin ikili sorunların çözümü için Uluslararası Adalet Divanına gitmek olduğunu saklamadı" değerlendirmesinde bulunuldu.



Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
TT

Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın seçkin üniversitelerle mücadelesinin başlamasından sadece birkaç gün sonra, federal göçmenlik görevlileri mart ayında New York'taki Columbia Üniversitesi'ndeki yurdunda Filistinli öğrenci Mahmud Halil'i gözaltına aldı.

Trump yönetimi, Filistinlileri destekleyen diğer yabancı öğrencileri gözaltına alarak ve Halil'in en önde gelen aktivistlerinden biri olduğu Filistin yanlısı öğrenci protesto hareketine tanık olan Columbia, Harvard ve diğer özel eğitim kurumlarına verilen milyarlarca dolarlık araştırma hibelerini iptal ederek mücadelesini artırırken, Halil üç aydan fazla bir süre Louisiana kırsalındaki bir gözaltı merkezinde tutuldu.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre 30 yaşındaki Halil, “Soykırıma karşı durduğum için hiç pişman değilim… Doğru olanı savunduğum için, yani savaşa karşı çıktığım ve şiddete son verilmesi çağrısında bulunduğum için pişman değilim” ifadelerini kullandı.

Halil, hükümetin kendisini susturmaya çalıştığına ama aksine bunun kendisine daha geniş bir platform sağladığına inanıyor.

Halil serbest bırakıldıktan sonra New York'a döndüğünde havaalanında Trump'ın siyasi muhaliflerinden Temsilci Alexandria Ocasio-Cortez tarafından karşılandı. Gözaltına alındığı için doğumunu kaçırdığı eşi ve küçük oğluyla buluştuğu sırada destekçileri Filistin bayrakları salladı.

İki gün sonra Columbia Üniversitesi'nin Manhattan kampüsü yakınlarındaki katedralin merdivenlerinde düzenlenen bir mitingin yıldızı oldu ve burada üniversite yetkililerini eleştirdi.

Geçtiğimiz hafta, 2025 New York Belediye Başkanlığı seçimleri öncesinde Demokrat Parti ön seçimini kazanan Filistin yanlısı Zohran Mamdani ile birlikte coşkulu kalabalığın karşısına çıktı.

Halil şunları söyledi: “Bu durumda olmayı ben seçmedim; Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) seçti... Bunun elbette hayatım üzerinde büyük bir etkisi oldu. Dürüst olmak gerekirse halen yeni gerçekliğim üzerine düşünmeye çalışıyorum.”

Mayıs ayındaki mezuniyet törenine katılamayan Halil gözaltından işsiz olarak çıktı. Uluslararası bir yardım kuruluşunun siyasi danışman olarak çalışması için yaptığı teklifi geri çektiğini söyledi.

Hükümet temyiz başvurusunu kazanıp onu tekrar gözaltına alabilir. Bu nedenle Halil önceliğinin oğlu ve diş hekimi eşiyle mümkün olduğunca çok zaman geçirmek olduğunu ifade etti.

Suriye'deki bir Filistin mülteci kampında doğan Halil'in eşi Dr. Nur Abdullah ABD vatandaşı. Halil'e geçen yıl ABD'de kalıcı oturma izni verildi.

Yüksek lisans öğrencisi olarak 2022 yılında New York'a taşındı ve Columbia Üniversitesi yönetimi ile üniversitenin İsrail ordusunu destekleyen silah üreticileri ve diğer şirketlere yaptığı yatırımlara son vermesini talep ederek kampüs parkında eylem yapan protestocular arasındaki başlıca öğrenci müzakerecilerinden biri oldu.

Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

Halil herhangi bir suçla itham edilmedi. Ancak ABD hükümeti geniş kapsamlı bir göçmenlik yasasına dayanarak onun ve diğer bazı Filistin yanlısı uluslararası öğrencilerin ‘yasal ancak tartışmalı’ konuşmalarının ABD'nin dış politika çıkarlarına zarar verebileceği gerekçesiyle sınır dışı edilmeleri gerektiğini savundu.

Davaya bakan federal yargıç, Trump yönetiminin Halil'i sınır dışı etmek için öne sürdüğü temel gerekçenin, ifade özgürlüğü haklarının anayasaya aykırı bir şekilde ihlal edilmesi olduğuna hükmetti. Hükümet karara itiraz ediyor.

Beyaz Saray Sözcüsü Abigail Jackson sorulara cevaben şunları söyledi: “Bu ifade özgürlüğü ile ilgili değil, Hamas teröristlerini desteklemek ve kampüsleri güvensiz hale getiren ve Yahudi öğrencileri taciz eden kitlesel protestolar düzenlemek için ABD'de bulunma hakkı olmayan kişilerle ilgili.”

Columbia Üniversitesi'nin politikasına meydan okuma

Halil, antisemitizm bahanesini kınadı ve Yahudi öğrencileri protesto hareketinin ‘ayrılmaz bir parçası’ olarak tanımladı. Hükümetin, Trump'ın Amerikan karşıtı, Marksist ve ‘radikal sol’ ideolojilerin hâkim olduğunu söylediği Amerikan yüksek öğretimini yeniden şekillendirmek için ‘antisemitizmi’ bahane olarak kullandığını söyledi.

Trump yönetimi Columbia'ya ve diğer üniversitelere, çoğunlukla biyomedikal araştırmalar için verilen federal hibe parasının, hükümet kimi kabul ettikleri, işe aldıkları ve ne öğrettikleri konusunda daha fazla denetime sahip olmadıkça devam etmeyeceğini bildirdi ve ‘daha fazla entelektüel çeşitlilik’ çağrısında bulundu.

Harvard'ın aksine Columbia Üniversitesi, hükümetin hibeleri aniden iptal etmesine itiraz etmedi ve Trump yönetiminin protestolarla ilgili kuralların sıkılaştırılması yönündeki bazı taleplerini, finansmanın yeniden başlatılmasına yönelik müzakerelerin ön koşulu olarak kabul etti.

Halil, Columbia'nın eylemlerini yürek parçalayıcı olarak nitelendirdi. Halil, “Columbia, yükseköğretim kurumlarının nasıl yönetildiğine dair her ayrıntıya müdahale etmesine izin vererek kurumu Trump yönetimine teslim etti” dedi.

Columbia Üniversitesi yönetimi, müzakereler devam ederken akademik özerkliği korumanın ‘kırmızı çizgi’ olduğunu belirtti.

Columbia Üniversitesi Sözcüsü Virginia L. Abrams, üniversite yetkililerinin Halil'in nitelendirmesine ‘kesinlikle katılmadıklarını’ ifade etti.

Abrams yaptığı açıklamada, “Columbia Üniversitesi, Halil de dahil olmak üzere, öğrencilerin güçlü bir şekilde inandıkları konularda konuşma hakkını tanır... Ancak üniversitenin, kampüsteki herkesin ayrımcılık ve tacizden uzak bir kampüs topluluğuna katılabilmesini sağlamak için kurallarına ve politikalarına uyması da önemlidir” ifadelerini kullandı.

Halil, Columbia ve Trump'ın hedefindeki diğer üniversiteleri öğrencilerine kulak vermeye çağırdı.

Halil sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Öğrenciler, bu kampüsün insan hakları ve uluslararası hukuka nasıl uyabileceğine ve tüm öğrencileri nasıl kapsayabileceğine dair net bir plan sundular... Meselelerin neresinde dururlarsa dursunlar herkes kendini eşit hissedecek... Üniversite yönetimi öğrencileri dinlemek yerine siyasi baskıya boyun eğmeyi tercih ediyor.”