Ruslar, Ermenistan’da yeni bir hayat arıyor

110 bin Rusya vatandaşı Erivan’a taşınırken 6 bin 500’den fazla yeni şirket kuruldu.

Moskova’daki Kültürel Miras alanında, Ulusal Ekonomi Başarıları sergisindeki Ermenistan Cumhuriyeti pavyonu (Shutterstock)
Moskova’daki Kültürel Miras alanında, Ulusal Ekonomi Başarıları sergisindeki Ermenistan Cumhuriyeti pavyonu (Shutterstock)
TT

Ruslar, Ermenistan’da yeni bir hayat arıyor

Moskova’daki Kültürel Miras alanında, Ulusal Ekonomi Başarıları sergisindeki Ermenistan Cumhuriyeti pavyonu (Shutterstock)
Moskova’daki Kültürel Miras alanında, Ulusal Ekonomi Başarıları sergisindeki Ermenistan Cumhuriyeti pavyonu (Shutterstock)

Nazareth Seferian

Ermenistan’ın başkenti Erivan’ın merkezinde, 2022 yazında bir ev yeniden tasarlandı. Kısa bir süre sonra da gururla yeni bir tabela asılıp bayrak göndere çekildi. Burası artık ‘Estetik Zevkler Elçiliği’ adlı yeni bir kurumdu. Çok geçmeden taksi şoförleri burayı ‘Rusların kafesi’ olarak adlandırdı. Bu, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin, eski Sovyetler Birliği’ne bağlı bazı ülkeler üzerindeki etkisine bir örnektir. Nitekim Rus göçmenler, başka bir ülkeye sadece yaşamak için taşınmayıp, aynı zamanda işlerini de oraya taşıdılar ya da yeni şirketler kurdular.

‘Elçilik’ binasının açılmasından kısa bir süre sonra kurucu ortak Misha Raifisher, bir Ermeni medya kuruluşuyla yaptığı röportajda şöyle dedi:

Moskova’da ‘Estetik Zevkler’ adında bir sanat derneğimiz vardı. Her yıl farklı mekânlarda ‘Estetik Zevk Akşamları’ adıyla üst düzey etkinlikler düzenliyorduk. Ukrayna’daki savaş patlak verdikten sonra hem Ermenistan hem de Gürcistan’da yeni bir şey ortaya koymak için fırsat aramaya başladık. Ermenistan’da bir yer bulma konusunda şanslıydık.

Şarku’l Avsat’ın Al-Majalla’dan aktardığına göre Kurum, çeşitli fikirleri aynı binada bir araya getiriyor. Bir alan bar, başka bir alan kafe olarak kullanılıyor ve binanın geri kalanında da bu böyle devam ediyor.

Mekânın kreatif direktörü İlya Kusnirovich şu açıklamalarda bulundu:

Oldukça endişeli bir şekilde Rusya’dan ayrıldım. Üzgündüm. Ben savaş karşıtıyım… Çoğunlukla da uluslararası şirketlerle çalışıyorduk; sözleşmelerimiz feshedildi ya da donduruldu. Hem savaşa karşı olmam nedeniyle hem de maddi sebepler yüzünden kalmamız için hiçbir sebep olmadığını fark ettik.

Rus işlerinin sayısal ifadesi

Ermenistan Ekonomi Bakanı Vahan Kerobyan, rakamları şöyle özetledi:

2022 yılında Ermenistan’a 108 ila 110 bin Rusya vatandaşı taşındı. Çok daha fazlası da Ermenistan’ı yaşamak için yeni bir yer bulmadan önce bir ‘geçiş bölgesi’ olarak tercih etti. Ülkede Rusya vatandaşlarının kurduğu ya da ortak olduğu yaklaşık 2 bin 500 yeni şirket kayıtlı. Bunun yanı sıra bağımsız girişimci olarak kayıtlı 4 bin Rusya vatandaşı da mevcut. Başbakan Nikol Paşinyan da Ermenistan’ın 2022 yılındaki ekonomik performansına dair konuşmasında, “Bu taşınma dalgası, yüzde 7’lik asıl büyüme hedefimizi aşmamıza kısmen katkı sağladı ve Ermenistan’ın GSYİH’si yaklaşık yüzde 13 oranında arttı

aswqd
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 2019’da Erivan’daki Yüksek Avrasya Ekonomik Konseyi toplantısında bir araya geldiler. (AFP)

Ermenistan’a taşınan Rusya vatandaşlarının birçoğu otel, restoran ve kafe sektöründe iş kurmuş olsalar da en büyük yeni yatırımları, bilgi teknolojileri sektörü çekti. Kerobyan, bu yaz Forbes dergisiyle yaptığı bir röportajda şunları söyledi:

“Ermenistan’da bilgi teknolojileri sektörü, bize komşu ülkelerle karşılaştırıldığında daha gelişmiş durumda. Ermenistan’a taşınan şirketler için yerel yeteneklerin mevcut olması önemli. Rusya’dan rakip şirketlerin girişine engel olmuyoruz. Aslında başka ülkelerden şirketlerin yerel şirketlerimize rakip olması daha iyi, bu yerel şirketleri ilerlemeye mecbur eder. Ayak uyduramayan ve yeterli hızla ilerleyemeyen şirketler, yok olur.”

2022 yılında Ermenistan’a 108 ila 110 bin Rusya vatandaşı taşındı. Ülkede Rusya vatandaşlarının kurduğu ya da ortak olduğu yaklaşık 2 bin 500 yeni şirket kayıtlı. Bunun yanı sıra bağımsız girişimci olarak kayıtlı 4 bin Rusya vatandaşı da mevcut.

Ermenistan, yeni bir hayat peşinde koşan Rusya vatandaşları için uygun bir adres olarak görülüyor. Nitekim Erivan’dan Rusya’nın çeşitli şehirlerine her gün onlarca uçuş yapılıyor ve Rusya vatandaşlarının bu ülkeye gelmek için pasaporta dahi ihtiyacı yok; yanlarında ulusal kimlik kartlarını bulundurmaları yeterli. Sonra birçok Ermeni Rusçayı biliyor ki bu da gündelik yaşamı kolaylaştırıyor. Rusya vatandaşları, daha anlayışlı ve daha az düşmanca muamele görüyor. Bu da Ermenistan’ı duygusal açıdan daha cazip bir yer haline getiriyor. Ermenistan, Ukrayna’daki savaş konusunda da daha farklı bir tutum sergiliyor. Nihayetinde Ermenistan’ın Rusya ile askerî bir ittifakı var. Ermenilerin yaşadığı ve çatışmalara sahne olan Dağlık Karabağ’da barışı korumak ve sınırlarını savunmak için de Rusya’ya bağımlı. Bununla birlikte Haziran 2023’te Başbakan Paşinyan’ın, “Ukrayna’daki savaş söz konusu olduğunda Rusya’nın müttefiki değiliz” ifadesinden hareketle hükümet, net bir duruş sergiledi.

Erivan iş kurmak için de cazip bir yer. Rusya Ekonomi Okulu Müdürü, Pompeu Fabra Üniversitesi’nde Katalan İleri Araştırmalar Enstitüsü ile Barselona Politik Ekonomi Enstitüsü’nde Profesör Robin Nikolubov, konuyu şu sözlerle değerlendirdi:

Bu taşınan şirketler, hükümetten tam destek bekleyebilir. Vergiler oldukça düşük, hatta ülkenin bazı yerlerinde yok bile. Ermenistan, Avrupa’nın herhangi bir yerine kıyasla Rusya ile rahatlatıcı ticari bağlantıları sürdürüyor.

xscdf
Erivan’daki Vernissage Pazarı’nda seramik kaplar ve hediyelik eşyalar satılıyor. (Getty Images)

Ama bu, Ermenistan’ın, Ruslara diğer hükümetlerin uyguladığı yaptırımları aşmaları için alan açtığı anlamına gelmiyor. Nitekim Temmuz 2023’te Ermenistan’daki 18 bankadan sekizi, daha önce Ermenistan ile Rusya arasındaki para transferi için hızlı ve uygun bir çözüm sunan Unistream ödeme sistemine dayalı işlemleri durdurduğunu ilan etti. Kararın arkasındaki sebep ise sistemi işleten bankanın ABD yaptırımlarına maruz kalması. Ermenistan Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Armen Nurbekyan, ağustos ayında yaptığı açıklamada, sadece altı bankanın Unistream sistemini Rus rublesi ve Ermeni dramıyla işletmeye devam ettiğini belirtti.

Ermenistan’daki enflasyon oranı, 2022 yılında yüzde 8,6’ya ulaşırken, ortalama daire metrekare fiyatı da yüzde 14 arttı. Yeni göçmen seli ülke ekonomisi üzerinde bir baskı oluşturarak birçok ürünün ve hizmetin fiyatını yükseltti. Doların fiyatı ise Ağustos 2023’te, Şubat 2022’ye göre yüzde 19,5 oranında düştü.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başlamasının üzerinden 500 günden fazla zaman geçti ve belirsizlik halen devam ediyor. Ermenistan’da yaşayan pek çok Rusya vatandaşı, geleceğin ne getireceğinden habersiz. Bu yüzden bugüne ve Ermenistan’daki yeni yaşamlarının olumlu yönlerine odaklanıyorlar. Tam ismini açıklamak istemeyen ve büyük bir bilişim şirketi için Ermenistan’da uzaktan çalıştığını belirten Denis, şöyle dedi:

Burada durum harika. Hava sıcak, yemekler güzel, insanlar kibar. İlk başta tek bir engelle karşılaştık: Nereye gideceğimizi bilmiyorduk ve telefonlarımızda konumları anlamaya çalışıyorduk. İki vatandaş bize yardım etti. Bu, insani yönden Rusya’da uzun bir zamandır şahit olmadığım bir şey.

Bununla birlikte Denis’e göre Ermenistan’ın iyileştirmek için çalışması gereken bazı alanlar da var:

Buradaki bazı hizmetler ve teknolojik çözümler, halen Rusya’da 2007 yılındakine benzer seviyelerde. Örneğin banka uygulamaları, halen çok basit. Bir mühendis olarak bunların dikkatime takılmaması mümkün değil. Ekonomik açıdan bakıldığında Erivan’daki bazı fiyatların St. Petersburg ve hatta Moskova’daki fiyatlara denk olması beni çok şaşırttı.

df
VTB Bankası’nın Erivan’daki merkez binası. (Getty Images)

Ermenistan’daki enflasyon oranı, 2022 yılında yüzde 8,6’ya ulaşırken, ortalama daire metrekare fiyatı da yüzde 14 arttı. Nitekim yeni göçmen seli, ülke ekonomisi üzerinde bir baskı oluşturarak birçok ürünün ve hizmetin fiyatını yükseltti. Aynı zamanda Ermenistan’da serbest çalışanlara ve memurlara ödeme yapan Batı’daki bilişim şirketlerinden yabancı para akışının artması da döviz kurlarının düşmesine yol açtı. Bunun sonucunda doların fiyatı, Ağustos 2023’te, Şubat 2022’ye göre yüzde 19,5 oranında düşerken, euro da yüzde 23,2 oranında azaldı. Doğal olarak bu, Ermenistan’da uluslararası şirketler için uzaktan çalışan kişilerin satın alma gücünde büyük bir düşüş anlamına geliyor.

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Temmuz 2023’te, 2023-2024 arası dönemde ulusal para birimi dram değerinde ılımlı bir düşüş yaşanacağını, ancak yine de Ukrayna’daki çatışmanın başlamasından önce olduğundan daha güçlü kalacağını öngördüğünü belirtti. Çekirdek enflasyon da bir düşüşe sahne olarak, Haziran 2023’te yıllık bazda yüzde 1,5’e ulaştı.  

Sonuç olarak Ermenistan’a taşınan pek çok Rus’un Ukrayna’daki savaş sona erdiğinde ne yapacağı belli değil. Bununla birlikte birçoğu, olumlu yönlere odaklanmayı tercih ediyor. Ermenistan’da yeni bir danışmanlık şirketinin kurucu ortağı Boris Fokin, durumu şöyle değerlendirdi:

“Burada etkileme ve yaptığınız işin sonuçlarını görme imkânı gerçekten harika. Mesele sadece şahsi gelirinizle değil, etrafınızda meydana gelen dönüşümü görmekle de alakalı. Aktif olup meselenize ilişkin durumu değiştirebilirsiniz. Bu, harika bir şey! Büyük bir ülkede yaşadığınızda etkiniz çok zayıf oluyor ve kendinizi aciz, karar alamaz bir durumda hissediyorsunuz. Burada ise bir karar alabilir ve bazen geniş ölçekte etki sahibi olabilirsiniz.”

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla dergisinden çevrildi.



Trump Doktrini’nde gerçek dış politika neye benzeyecek?

Görsel: Eduardo Ramon
Görsel: Eduardo Ramon
TT

Trump Doktrini’nde gerçek dış politika neye benzeyecek?

Görsel: Eduardo Ramon
Görsel: Eduardo Ramon

Robert Ford

ABD Senatosu'nun, Cumhuriyetçi Parti içindeki ılımlıların, Dışişleri Bakanlığı, Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ve Savunma Bakanlığı’ndaki (Pentagon) profesyonellerin dayattığı kısıtlamalardan uzak, saf bir Donald Trump dış politikasına tanık olmamız yakın. Trump'ın ekibi, daha önceki yönetim deneyimleri sayesinde Beyaz Saray tarafından verilen talimatlara karşı çıkmayacak sadık kişilerin personel ofislerinde bulunması gerektiğini çok iyi biliyorlar. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi’nin, Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon'un etkisini azaltarak dış politikanın yönünü hassas bir şekilde kontrol etmeye çalışması bekleniyor.

Öte yandan Trump’ın ekip üyeleri arasında muhtemel bir bölünmeye de tanık olabiliriz. Başkan Yardımcısı olması beklenen J.D. Vance'in başını çektiği bazı isimlerin ABD'nin verdiği çeşitli sözleri azaltma ve dışarıdaki savaşlara müdahaleyi en aza indirme politikasını benimsediği, buna karşın eski Dışişleri Bakanı ve CIA Direktörü Mike Pompeo gibi Cumhuriyetçi şahinlerin Çin, Rusya ve İran'ın yol açtığı zorluklarla mücadeleye hazırlandıkları biliniyor. Trump’ın yeni yönetiminin bu iki kamp arasında dengeyi kurması ve onları uzlaştırması için zamana ihtiyacı olacak.

xcdvfg
Eski Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Pensilvanya eyaletinin Pittsburgh şehrinde Cumhuriyetçi Parti tarafından düzenlenen seçim mitinginde konuşurken, 4 Kasım 2024 (Reuters)

Başka bir ülkeyle ikili ilişkilerden ya da uluslararası bir krizden bahsederken, genellikle ilgili ülkelerin liderleriyle olan şahsi ilişkilerine odaklanan Trump, ABD'nin ulusal çıkarlarına çok nadir atıfta bulunuyor. Çünkü genellikle kendisine verdiği değerle ABD'nin kalıcı ulusal çıkarlarını birbirinden ayırt edemiyor. Trump’a göre küresel düzeni korumak için taviz vermek zor. Hem kendisi hem de siyasi olarak onu destekleyen taban, mevcut sistemin ABD'yi dezavantajlı duruma düşürdüğüne ve diğer ülkelerin başarılarının maliyetine katlanmak zorunda bıraktığına inanıyor. Bunun için Trump, ilişkilere karşılıklı çıkarlar dengesinden ziyade ‘anlaşmalar’ açısından baktığından, kendi adına herhangi bir hamleyi kabul etmeden önce karşı taraftan alacağı tavizlere odaklanıyor.

İngilizcedeki “en güzel” kelime: Tariffs (gümrük vergileri)

Trump, ABD'nin uluslararası ticarette adil bir anlaşma yapamadığını düşündüğünden önümüzdeki yılın başlarında bu konuya öncelik verecek. Seçim mitinglerinden birinde ‘tariffs’ (gümrük vergileri) kelimesini İngiliz dilindeki en güzel kelime olarak tanımlayan Trump, Meksika’dan, Avrupa'dan ve özellikle Çin’den ithal edilen mallara uygulanan gümrük vergilerini arttırmayı planlıyor. Raporlar, yüzde 60'a varan gümrük vergilerinin uygulanabileceğine işaret ediyor. ABD, Çin'den diğer tüm ülkelerden daha fazla ürün ithal ediyor ve bu, Çin'in toplam ihracatının yaklaşık yüzde 16'sını oluşturuyor.

Trump, politikalarının Çin’in ekonomisini etkilemesini ya da Güney Kore, Japonya, Avrupa ve Körfez ülkeleri gibi Çin'in ticaret ortaklarının Çin'in ekonomik büyümesindeki düşüşten kaynaklanan bir durgunluktan zarar görmesini umursamaz. Trump, Çin'e ABD üretimi tarım ürünlerinin ithalatını arttırmak gibi tavizler vermesi için baskı yapmaya devam edecek ve bu da siyasi tabanının büyük bir bölümünün işine yarayacaktır.

En azından Pekin’in Uygurlara yönelik uygulamalarıyla ilgili olarak Trump'tan gelebilecek eleştiriler konusunda endişelenmesi gerekmiyor. Çünkü Trump bu konudan haberdar bile olmayabilir ve herhangi bir ülkeyle insan hakları meselelerini de gündeme getirmeyecektir.

Hassas güç dengesi diye bir şey yok

Tayvan, Çin ile daha sıkı ekonomik bağlardan dolayı Trump'ın güçlü bir müttefik olduğu yanılsamasına kapılmasın. Zira Trump, daha önce ABD’nin Tayvan’ı savunması konusunda özellikle de ABD ile olan büyük ticaret fazlası bakımından kuşkularını dile getirmişti. Başkan Joe Biden'ın aksine, Trump'ın açıkça Tayvan'ın savunmasına yönelik taahhütte bulunması beklenmiyor. Bunun yerine Tayvan’ın güvenliği konusunda ABD'nin uzun süredir devam eden stratejik belirsizlik politikasını yeniden uygulamaya koyacaktır.

Eğer ABD'nin askeri desteğini almak istiyorsa Tayvan'dan askeri harcamalarını arttırmasını talep etmesi beklenen Trump, Güney Kore ve Japonya'dan da kendi topraklarındaki ABD askerlerinin varlığını desteklemeleri için kesenin ağzını açmalarını isteyecektir. Trump, Çin ile hassas güç dengesini sağlamayı, küresel düzeni korumak için ABD güçlerini konuşlandırmak için yeterli bir neden olarak görmüyor.

Politikalarının Çin’in ekonomisini etkilemesi ya da Güney Kore, Japonya, Avrupa ve Körfez ülkeleri gibi Çin'in ticaret ortaklarının Çin'in ekonomik büyümesindeki düşüşten kaynaklanan bir durgunluktan zarar görmesi Trump’ın umurunda olmaz.

Öte yandan Trump, Ukrayna'daki savaşın Avrupa'daki güç dengeleri üzerindeki etkilerini de dikkate almayacaktır. Bunun yerine, öncelikle ilk başkanlık döneminde iyi bir ilişki kurmaya çalıştığı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ilişkilerine odaklanacak olan Trump, Ukrayna'yı ABD'nin hayati bir çıkarı olarak görmüyor. Cumhuriyetçi Parti'nin Kiev'e daha fazla yardım yapılmasına karşı çıkmasına öncülük eden Trump’a göre eğer Ukrayna Avrupa'nın güvenliği için bu kadar önemliyse, onu desteklemenin maliyetini Avrupalıların üstlenmesi gerekiyor.

sdfgrthy
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kremlin'de bir toplantı sırasında, 4 Kasım 2024 (AFP)

Trump'ın önümüzdeki yılın ikinci yarısında Putin ile müzakereleri kabul etmesi için Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’e baskı yapmasını, Amerikan yapımı silahların temin edilmesi ya da edilmemesini hem Zelenskiy hem de Putin'e karşı bir silah olarak kullanmasını bekleyebiliriz.

ABD basınında yer alan haberlere göre Trump'ın danışmanları, Ukrayna'nın doğusunda özerk ya da askerden arındırılmış bir bölge kurulmasının yanı sıra Ukrayna'nın NATO üyesi olmayacağına dair bir taahhütte bulunmasını içeren bir uzlaşma önerdiler. Ancak Putin'in savaşı sona erdirmek için bu önerileri kabul edip etmeyeceği belirsizliğini koruyor. Bununla birlikte Trump da diplomatik sabrıyla tanınmıyor.

Körfez ülkeleri-İsrail yakınlaşması, ama Filistinliler olmadan

Trump’ın Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile ilişkileri gergin olsa da Körfez ülkelerinin liderleriyle rahat ilişkilere sahipti. Bu da Trump’ın ikinci başkanlık döneminde onlarla ilişkilerinin sağlam bir temel üzerinde başlayacağı anlamına geliyor. Biden yönetimindeki yetkililerin aksine Trump, Suudi Arabistan ile herhangi bir resmi savunma anlaşmasına dair herhangi bir açıklamada bulunmadı. ABD’nin günlük gazetelerinden New York Times'ın (NYT) 6 Kasım tarihli bir haberine göre Trump, ittifakları ABD’nin gücünü arttırmanın bir aracı olarak değil, ABD'ye diğer ülkeleri savunma yükü getirebilecek yükümlülükler olarak görüyor.

Bazı Cumhuriyetçiler, ABD, daha çok Çin'e odaklanırken, Washington'ın İsrail de dahil olmak üzere bölge ülkelerini İran tehdidine karşı iş birliğini güçlendirmeye teşvik etmesinin daha iyi olacağını savunuyorlar. Bu bağlamda Trump en azından herhangi bir ortak savunma anlaşmasında Suudi Arabistan’ın önemli mali ve askeri katkılarda bulunmasını talep edeceğine şüphe yok.

Trump Körfez ülkelerini Filistin davasından daha çok önemsiyor. Trump, ilk başkanlık döneminde ve seçim kampanyası sırasında Filistinlilerin haklarına ya da kendi kaderini tayin hakkına dair hiçbir ifade kullanmadı. Bununla birlikte 2020 yılında onun öncülüğünde İsrail ile Körfez ülkeleri arasındaki ticari ilişkileri güçlendirmek için imzalanan Abraham (İbrahim) Anlaşmaları ile gurur duydu. Bu anlaşmalarda Filistinliler için hiçbir önemli taviz verilmedi. Üstelik Trump, başkanlığı sırasında Filistinlilerin tüm eleştirilerine rağmen Filistin Yönetimi ile ilişkileri dondurdu ve ekonomik yardımları kesti. Trump'ın Biden yönetiminin Filistin Yönetimi ile yürüttüğü görüşmeleri devam ettirmesi beklenmiyor ve Biden tarafından yeniden başlatılan ekonomik yardımların yeniden durdurulacağına şüphe yok. Trump ayrıca İsrail'in Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı UNRWA’yı zayıflatma çabalarını destekleyecektir.

Aslında Trump, 2018 yılında Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimi tarafından gerçekleştirilen kimyasal silah saldırısında ölen sivillerle ilgili verdiği tepkide görüldüğü üzere trajediler karşısında kayıtsız değil. Gazze'de sivillerin acı çektiğini görmekten mutsuz olsa da bundan İsrail'i değil Hamas'ı sorumlu tutuyor. İsrail hükümeti gibi Trump da sivillerin acılarına son vermenin yolunun İsrail'in tam bir zafer elde etmesinden ve Hamas'ın tamamen ortadan kaldırılmasından geçtiğine inanıyor. Trump, ne Gazze Şeridi’nde ne de Hizbullah'a karşı Lübnan'da İsrail'in elini kolunu bağlayacak. ABD’den İsrail'e silah akışı da aynı şekilde devam edecektir. Ayrıca Biden yönetiminin bazı aşırılık yanlısı İsrailli yerleşimcilere uyguladığı yaptırımları sonlandıracaktır.

xscdfvg
Donetsk bölgesindeki bir tatbikatta katılan Ukraynalı askerler, 6 Kasım 2024 (AFP)

Filistin’in ABD içinde Trump'a karşı davasını savunacak bir müttefiki yok. Sadece Körfez ülkelerinin liderleri, ne kadar risk almak istediklerine karar vermeleri şartıyla Trump'ı bu konuda yeniden angaje edebilecek kişiler olabilirler.

Trump'ın bu güçlü desteği İsraillileri onun seçimi kazanması karşısında mutlu etse de Trump’ın 2020 yılında, önceki başkanlık döneminin sonunda yerine seçilen Joe Biden'ı tebrik etmesinden dolayı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından ihanetine uğramış hissettiği ve bunu da hiç unutmadığı gözden kaçırılmamalı. Dahası, Trump'ın son seçimde elde ettiği büyük zafer, ABD'deki İsrail dostlarına seçim desteği için artık kendini borçlu hissetmeyeceği anlamına geliyor, zira ilk analizler, ABD’deki Yahudi toplumunun sadece dörtte birinin Trump’a oy verdiğini gösteriyor. Trump'ın 2020 yılında ihanet uğradığını düşünmesi ve ABD’deki İsrail dostlarının desteğine ihtiyaç duymaması, ikinci döneminde Tel Aviv'e açık çek vermeyeceğinin bir işareti olabilir.

İran, şahin ve güvercin

İsrail ve Cumhuriyetçi Parti’nin şahinleri, Trump'ı zayıflamış haldeki İran'a saldırmaya zorlayabilir. Ancak Trump, Ortadoğu'da yeni bir uzun soluklu savaşa girmeyi istemediğinden bu baskıya karşı direnebilir. Trump 2016 yılından bu yana ABD'nin Ortadoğu'daki askeri müdahalelerinin büyük bir hata olduğuna inandığını söylüyor. Kendi tabanı ve yardımcısı dahil olmak üzere Cumhuriyetçi Parti'nin bir bölümü de onunla birlikte bu görüşü paylaşıyor. Trump, geçtiğimiz eylül ayında yaptığı açıklamalarda İran ile yeni bir nükleer anlaşmanın müzakere edilmesi gerektiğini vurguladı, ancak ayrıntı vermedi. İran-ABD müzakerelerinin teknik olarak zor olması beklense de Trump, Biden'ın aksine İran ile müzakereleri ilerletmekte tereddüt etmeyecek ve Cumhuriyetçi Parti içinden kendisine karşı gelecek siyasi eleştirilerden çekinmeyecektir. Trump, Abraham Anlaşmaları’nın imzalanmasından sonra Nobel Barış Ödülü’nü kazanmayı umuyor ve bu yüzden İran ile yapılacak bir anlaşmanın gelecekte bu hedefe ulaşmasının önünü açabileceğini düşünüyor olabilir.

Trump, geçtiğimiz eylül ayında yaptığı açıklamalarda İran ile yeni bir nükleer anlaşmanın müzakere edilmesi gerektiğini vurguladı, ancak ayrıntı vermedi.

Ancak Trump'ın Nobel Barış Ödülü’nü kazanma hırsı, İran'a yönelik maksimum baskı politikasını sürdürmesini ve yaptırımların katı bir şekilde ve istisnasız uygulanmasını sağlamasını engellemeyecektir. Biden yönetimiyle yapılan ve İran'ın Irak ve Suriye'deki Amerikan çıkarlarına karşı düzenlenen saldırıları dizginlemesi karşılığında Washington'ın Çin'in İran’dan petrol satın almasına göz yumduğu anlaşma gibi müsamahalar göstermesi de beklenmiyor. Ancak Trump, Biden'ın 2025 ve 2026 yıllarında ABD güçlerinin kademeli olarak çekilmesine ilişkin Irak'la yaptığı anlaşmanın uygulanmasını kolaylıkla kabul edecek ve belki de bu takvimi hızlandıracaktır.  Hatta Suriye’de de Türkiye ve Rusya'nın başka alanlarda bazı tavizler vermesi karşılığında geriye kalan Amerikan askerlerinin çekilmesi söz konusu olabilir.

Trump’ın yeni yönetiminin Irak’a karşı katı bir yaklaşım benimsemesi ve İran'dan ithal edilen enerji için ödeme yapmaya devam etmesi halinde Irak'a yaptırım uygulaması bekleniyor. Geçmişte olduğu gibi birtakım istisnaların verilmesi söz konusu dahi olmayacaktır. Trump'ın Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile şahsi bir ilişkisi olmadığı ve onunla görüşmeye öncelik vermeyeceği için bu yaklaşım özellikle muhtemel görünüyor. Irak Trump’ın gözünde İran’ın arka bahçesi olmanın ötesine geçemiyor.

En yakın danışmanları için bile öngörülemez olduğu bilinen Trump, ikinci başkanlık döneminde, 2017 yılında olduğundan daha az kısıtlamayla karşılaşacak. Ona ya da bize rehberlik edecek şekilde sabit bir ‘Trump Doktrini’ de olmayacak.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.