Ukrayna istihbaratı, bölgelerindeki Rus askerlerinin sayısının 420 bin olduğunu tahmin ediyor

Ukrayna’daki savaşlar sırasında ateş açan bir Rus tankı (Rusya Savunma Bakanlığı)
Ukrayna’daki savaşlar sırasında ateş açan bir Rus tankı (Rusya Savunma Bakanlığı)
TT

Ukrayna istihbaratı, bölgelerindeki Rus askerlerinin sayısının 420 bin olduğunu tahmin ediyor

Ukrayna’daki savaşlar sırasında ateş açan bir Rus tankı (Rusya Savunma Bakanlığı)
Ukrayna’daki savaşlar sırasında ateş açan bir Rus tankı (Rusya Savunma Bakanlığı)

Kiev’deki bir askeri istihbarat yetkilisinin dün açıkladığı tahminlere göre, Rusya’nın doğu ve güney Ukrayna’da işgal ettiği bölgelerde 420 bin askeri bulunuyor.

Ukrayna Savunma Bakanlığı İstihbarat Başkan Yardımcısı Vadim Skibitsky yaptığı açıklamada, “Rusya Federasyonu’nun, 2014 yılında ilhak ettiği Kırım Yarımadası da dahil olmak üzere işgal edilen bölgelere geçici olarak 420 binden fazla askeri personel konuşlandırdığını” söyledi.

Skibitsky, bu sayının “topraklarındaki işgal hakimiyetini sürdürmekle görevli Rus Ulusal Muhafızları’nı ve diğer özel oluşumları içermediğini” sözlerine ekledi. Ayrıca Rusya’nın bir aydır Kırım Yarımadası’nı güney Ukrayna’daki “liman altyapısına saldırmak” için kullandığını vurguladı.

AFP’nin haberine göre Skibitsky, “Kırım’da konuşlandırılan insansız hava araçlarının (İHA) İsmail ve Reni limanlarına karşı kullanıldığını” açıkladı. Bu limanlarda Ukrayna tahılları Karadeniz üzerinden taşınıyordu. Ancak Moskova temmuz ayında bu çerçevedeki uluslararası anlaşmadan çekilmişti.

Öte yandan Ukrayna Savunma Bakan Yardımcısı Ganna Malyar, Rusların, Harkov bölgesinde (kuzeydoğu) bir yıl önce Ukrayna ordusu tarafından kurtarılan toprakların kontrolünü yeniden ele geçirmeyi dört gözle beklediklerini açıkladı.

Malyar “İntikam istiyorlar. Doğudaki görevleri de, başarılı bir şekilde ilerlediğimiz Bahmut bölgesinde merkezi olarak konuşlanmamızı engellemek için güçlerimizi dağıtmaktır” dedi.

Bununla birlikte, Malyar, silahlanma açısından Rus ordusunun Ukrayna kuvvetlerine hala üstünlüğü olduğunu ve bunun Ukrayna’nın haziran ayında başlayan karşı saldırısını yavaşlattığını itiraf etti.

Malyar “Düşmanın güçlü olduğunu kabul etmeliyiz. Daha fazla adamları ve daha çok silahları var” dedi.

Sadece geçen hafta Rus ordusunun doğu cephesindeki Ukrayna mevzilerine “yaklaşık 400 bin top” ateşlediğine dikkat çeken Malyar, “Rus askerlerinin ellerindekinden sekiz kat daha az miktarda mühimmat kullanabildiklerini” açıkladı.



Demokrasilerin çevreciliği: Kirliliği otokrasilere ihale etmek

Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
TT

Demokrasilerin çevreciliği: Kirliliği otokrasilere ihale etmek

Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)

Demokratik ülkeler genellikle iklim liderleri olarak görülüyor ancak yeni araştırmalar çevre dostu sicillerinin kirliliği tamamen azaltmak yerine yurtdışına kaydırmaktan kaynaklanabileceğini öne sürüyor.

Çarşamba günü PLOS Climate adlı akademik dergide yayımlanan araştırmaya göre, demokrasiler tüketimlerinin çevreye verdiği zararı otokratik devletlere kıyasla daha fazla başka ülkelere aktarma eğiliminde.

"Çevre kirliliğinin ihale edilmesi", küresel çevre yükü devam ederken kendi sınırları içindeki sera gazı emisyonlarını azaltmalarına olanak tanıyor.

Yazarlar, "Demokrasilerde yerel (bölgesel) emisyon seviyeleriyle 'kirlilik dışa aktarımının' ne kadar ilişkili olduğuna dair ilk sistematik çalışmalardan birini sunuyoruz" dedi.

Ana sonuç, kirliliğin ihale edilmesinin demokrasilerde 'evde' daha düşük sera gazı emisyonlarıyla önemli ölçüde ve temelde bağlantılı olduğu.

Çalışma, çevreye etkilerin küresel ticaret yoluyla nasıl yeniden dağıtıldığını araştırmak için sera gazı verileri, ticaret kayıtları ve demokrasi puanlarını kullanarak 1990'dan 2015'e kadar 161 ülkeyi analiz etti. Bulgular, demokratik ülkelerin sadece diğerlerinden daha fazla kirliliği dışarıya ihale etmekle kalmadığını, aynı zamanda bunun yurt içinde daha düşük kişi başına düşen emisyonlarla güçlü bir şekilde bağlantılı olduğunu gösteriyor.

sdfrg
Sierra Leone (AP)

Sera gazı emisyonları, daha az demokratik olan muadillerine kıyasla daha fazla kirliliği dışarıya aktaran demokrasilerde kişi başına ortalama 1 metrik ton daha düşüktü.

Kirliliğin yurtdışına aktarılması, ülkelerin kirletici malları kendileri üretmeyi bırakıp bunun yerine ithal ederek çevreye zararı üretici ülkelere kaydırması anlamına geliyor. Bu durum küresel ticarette, özellikle de daha zengin demokrasilerle daha zayıf çevre düzenlemelerine sahip düşük gelirli ülkeler arasında yaygın.

Araştırmacılar, Japonya ve Almanya gibi ülkelerin yurt içinde emisyonlarını azaltırken, yurtdışında, özellikle Çin gibi ülkelerden yaptıkları ithalat yoluyla, etkin bir şekilde sorumlu oldukları emisyonları nasıl artırdıklarını belgeleyen daha önceki BM raporlarına atıfta bulundu.

Önceki çalışmalar, demokrasilerin daha fazla kamusal hesap verebilirlik ve daha güçlü düzenlemeler nedeniyle çevresel ölçütlerde daha iyi performans gösterdiğini öne sürüyordu. Yeni analiz, bu ölçütlerin gerçekten neyi yakaladığı hakkında soruları gündeme getiriyor. Daha temiz iç hava ve azaltılmış yerel emisyonlar daha iyi kamu talebini ve politikasını yansıtıyor olabilir ancak aynı zamanda kirliliğin ticaret yoluyla küresel olarak yeniden dağılımını da yansıtıyor olabilir.

Yazarlar yaptığı basın açıklamasında "Bu durum, çevreyi koruma açısından demokrasilerin otokrasilere karşı ahlaki üstünlük iddialarını sorgulatıyor" dedi.

Bulgular, özellikle daha varlıklı demokrasiler Küresel Plastik Anlaşması ve COP29 gibi uluslararası iklim anlaşmalarını müzakere ederken, çevresel adalet ve sorumlulukla ilgili artan tartışmaların ortasında geldi. Bu forumlarda genellikle ulusal hedefler vurgulanırken, tüketimin küresel etkileri göz ardı ediliyor.

Bu makale, zengin ulusların yaşam tarzlarının gerçek çevresel maliyetini olduğundan düşük gösterebilen bölgesel temelli iklim hesabına meydan okuyan ve giderek artan bir araştırma grubuna katkıda bulunuyor.

Yazarlar, özellikle yüksek gelirli demokrasilerin çevre politikalarını sadece kendi sınırları içindeki emisyonları değil, aynı zamanda yurtdışındaki tüketimlerinin tüm etkilerini de hesaba katacak şekilde yeniden yönlendirmeleri gerektiğini savunuyor.

Independent Türkçe