G20 Zirvesi: Hindistan ve çok yönlü politika

Hindistan’ın ABD ve Avrupalı güçlerin yanı sıra Rusya ile de ticari faaliyetlerde bulunma stratejisi

AFP
AFP
TT

G20 Zirvesi: Hindistan ve çok yönlü politika

AFP
AFP

Sanjay Kapoor

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo’nun 2022’deki G20 Bali Zirvesi’nde başkanlık devri sürecinin bir parçası olarak kendisine verdiği sembolik tokmağı havaya kaldırırken neşeli görünüyordu. Böylece Modi, Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de düzenlenecek bir sonraki zirvenin başkanlığı görevine başlamıştı.

Dünyanın en önemli 20 ülkesinin küresel ekonomi sorunlarını ele almak için bir araya gelmesine imkân tanıyan bu zirveler, biraz rutin hale gelmiş olsa da Başbakan Narendra Modi, G20 zirvesinin ev sahipliğini kendi döneminde gerçekleştirilen başarıları vatandaşlarına ve dünyaya gösterme fırsatına dönüştürmek için tokmağı iki eliyle tuttu. Zira ikinci kez başbakanlık koltuğuna gelmek için çabalıyor.

Başbakan Modi, G20 grubunun başkanlığını devralırken, 2023 yılında küresel güç dengesinin ne kadar hızlı değişeceğinin ve aynı şekilde gözle görülür sonuçlara sahip hedefli bir zirveye ev sahipliği yapma görevinin ne kadar zor olacağının belki de farkında değildi.

2008 yılında kurulan G20, Amerikalı yatırım şirketi Lehman Brothers’ın çöküşünün ardından dünyayı kasıp kavuran küresel krizle yüzleşmek için çözüm bulmada etkili olduğunu kanıtladı.

Bu forumda yirmi ülkenin devlet başkanları ve onların danışmanları, yavaşlama döneminde küresel ekonomi hızını yükseltecek stratejiler belirlemek üzere bir araya gelip açıkça görüş alışverişinde bulundu.

Bocalayan ekonomileri canlandırmak için parasal müdahale araçlarını kullanmadaki başarıları, G20 grubunun görevinde başarılı olduğunu gösteriyor.

Bununla birlikte geçmişteki başarısının kaynağı, katılımcı ülkeler arasında siyasi anlaşmazlıkların olmamasıydı. Gelgelelim Moskova’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya savaş açmasından sonra küresel sistem çöktü. Bali Zirvesi, ABD ile dağılan Varşova Paktı ülkeleri arasında Rusya’nın işgali yüzünden yaşanan gerilime rağmen toplanmayı başardı. Ama ne yazık ki Yeni Delhi o kadar şanslı olmayabilir.

Kaotik Ukrayna savaşında taraf olma korkusu ve savaşan taraflardan herhangi birinin düşmanlığını kazanmamak için temkinli davranması sebebiyle Delhi zirvesi, pek çok aksaklığa sahne oldu. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve diğer birkaç liderin bu etkinliğe katılmaktan kaçınması da buna dahil. Buna ek olarak Hindistan hükümeti, zirveye katılan tüm ülkelerin onaylayacağı ortak bir bildiri hazırlamakta da zorluk çekiyor.

Başbakan Modi, G20 grubunun başkanlığını devralırken, 2023 yılında küresel güç dengesinin ne kadar hızlı değişeceğinin ve aynı şekilde gözle görülür sonuçlara sahip hedefli bir zirveye ev sahipliği yapma görevinin ne kadar zor olacağının belki de farkında değildi

Delhi Zirvesi’ni etkileyecek değişimin işaretleri, Ağustos 2023’ün başlarında Johannesburg’da düzenlenen son BRICS toplantısında netleşti. Geçen yıla kadar BRICS grubuna ölmek üzere olan bir yapı olarak bakılıyordu. Ancak Ukrayna savaşından ve ABD’nin Rusya’ya yaptırım uygulamasından sonra bu grup, belirgin bir ilerleme kaydetmeye başladı. Grup, Küresel Güney liderlerinin ABD’ye ve NATO ülkelerine bir muadil oluşturma arzusunu ortaya koymaya başladı ve böylece yeni bir ivme kazandı.  

Çin’in teşviki ve başkanı Vladimir Putin’in Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kendisi hakkında verdiği tutuklama emrinden kaçınmak için Güney Afrika’daki BRICS zirvesine katılmamayı tercih ettiği Rusya’nın desteği sayesinde bu değişiklikler, dünya işleri üzerindeki Batı hegemonyasını etkileyecek şekilde kendini gösterdi.

Batı hegemonyasına karşı koyma

Öncelikle, BRICS grubu mevcut beş ülkeye başka altı ülke ilave ederek bünyesini genişletmeye karar verdi. Katılmak isteyen ülkeler şunlar: Suudi Arabistan, Etiyopya, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, İran ve Arjantin. Bunların birçoğu rutin bir şekilde ABD ile iş yapan ülkeler.

Yapıya katılan ve çoğu petrol ve gaz üreten yeni ülkelere şöyle bir bakıldığında petrol üretim miktarı, fiyatı ve ilgili anlaşmalarda kullanılması gereken para birimi konusunda karar verme yetkisinin bu yeni bloğun eline geçtiği görülüyor.

Hindistan Başbakanı Narendra Modi (sağda) ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 9 Eylül 2023’te Yeni Delhi’deki G20 liderler zirvesinden önce tokalaşırken (AFP)
Hindistan Başbakanı Narendra Modi (sağda) ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 9 Eylül 2023’te Yeni Delhi’deki G20 liderler zirvesinden önce tokalaşırken (AFP)

Konuyu daha da ilgi çekici hale getiren şey, BRICS ülkeleri içindeki enerji üreticileri grubunun yanında Hindistan ile Çin’in de olmasıydı. Zira bu iki ülke, dünyadaki en fazla enerji tüketicisine sahip ülkeler. ABD’yi asıl rahatsız eden şey belki de Çin’in Suudi Arabistan ile İran arasındaki yakınlaşmaya sağladığı katkı biçimidir ki bu, ortak anlayışın çok ötesine geçen sonuçları olan bir mesele.

Basitçe söyleyecek olursak Pekin, ABD’nin müttefiki (Suudi Arabistan) ile düşmanını (İran), aralarındaki barışı tartışmak üzere bir araya getirmeyi başardı. Çin tarafından atılan bu adım, G20’yi bir ölçüde önemsiz kılacak bir şekilde ilerleyen yeni dünya düzeninin temeli haline geldi. Bu gelişme, ulusal para birimiyle ticareti teşvik etmek suretiyle ABD dolarının sahip olduğu üstünlüğü tehdit etmekle kalmıyor, aynı zamanda ABD’nin Rusya’ya ve başka ülkelere ekonomik yaptırımlar uygulama konusundaki tavrına dair şüpheler de doğuruyor. BRICS grubuna katılmak isteyen yaklaşık 30 ülke var ve bunların birçoğu, Çin ve diğer ülkelerle ticaretlerinde dolardan farklı para birimleri kullanmaya başladı.

Delhi’deki zirveyi etkileyecek değişimin işaretleri, Ağustos 2023’ün başlarında Johannesburg’da düzenlenen son BRICS zirvesinde netleşti

Ekonomik gücü şu anda 18,75 trilyon dolara ulaşan ve teknolojik kısıtlamaları ve Güney Çin Denizi’nde egemenlik arzusu nedeniyle Washington tarafından eziyet gören Çin, bu Batı karşıtı direnişe öncülük ediyor. Nitekim bölgede ABD ile herhangi bir çatışmaya karşı kendisini korumaya çalıştı. Pek çok görüşe göre BRICS’i güçlendirmek, onun bunu başarmasının bir yolu. Bunun, Hindistan’ın, ABD’nin aşırı etkin olduğu G20’ye ev sahipliği yaptığı bir dönemde gerçekleşmesi bekleniyor.

Şu zamana kadar Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, tüm G20 zirvelerine katılmak gibi mükemmel bir sicile sahip oldu. Aslında Pekin, çok taraflı etkinliklere katılımından fayda sağladı. Nitekim bu onun konumunu yükseltiyor ve bu olayların sonucuna gerekli meşruiyeti kazandırıyor. Özellikle de yorumcular, ABD ve Çin devlet başkanlarının bir araya gelerek ortak bir açıklama yapma konusunda anlaştıklarını dile getirdiğinde. Bali zirvesinin başarılı olmasının sebebi de bu. Devlet Başkanı Şi Cinping ile ABD Başkanı Joe Biden arasındaki görüşme, bu zirvenin en önemli anıydı ve toplantı, aralarındaki ilişkilerin biraz olsun iyileşmesine katkı sağladı. ABD Başkanı Joe Biden, Delhi’ye gelecek. Bununla birlikte Devlet Başkanı Şi Cinping’in başka planları olmasından duyduğu hoşnutsuzluğu dile getirdi. 

ABD Başkanı Joe Biden (solda) ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi, 9 Eylül 2023’te Yeni Delhi’deki G20 liderler zirvesinden önce tokalaşırken (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden (solda) ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi, 9 Eylül 2023’te Yeni Delhi’deki G20 liderler zirvesinden önce tokalaşırken (AFP)

ABD ile Çin arasında gerilim var. Ancak yine de Devlet Başkanı Şi Cinping’in neden G20 zirvesine katılmama kararı aldığını açıklamak zor. Financial Times gazetesine göre bu, “en önde gelen küresel forum olarak G20’nin statüsünü sarsıyor.”

Hindistanlı yetkililer, Çin Devlet Başkanı’nın yokluğunun doğurduğu riskleri hafifletmeye çalışarak, bu yılki G20 zirvesinin başarılı olacağına güvendiklerini ifade ediyor. Bununla birlikte Delhi’deki stratejik topluluk, onun yokluğunun yansımalarını oldukça dikkatli bir şekilde gözlemliyor. Önde gelen bir isim olmayan Çin Başbakanı Li Çiang, her ne kadar bu etkinlikte ülkesini temsil edecek olsa da onun Delhi’de yürütülecek müzakerelerde ne kadar yetkili olduğu belli değil.

Çin Devlet Başkanı’nın zirveye katılmama sebebi

Bir görüşe göre Çin Devlet Başkanı’nın Delhi’deki G20 zirvesine katılmamasının sebebi, önceki yıllarda Hindistan’ı Batı’dan uzaklaşmaya sevk edememesidir. Çin, Hindistan’ın 2023 yılı başında Delhi’de Şangay İşbirliği Zirvesi’ne ev sahipliği yapma girişimini desteklemişti.

Gayri resmi olarak Asya NATO’su olarak da bilinen bu zirve; Rusya, İran, Pakistan ve birçok Orta Asya ülkesi dahil olmak üzere üye ülkeler arasındaki ilişkileri güçlendirecekti. Ancak Yeni Delhi, meşguliyetleri ve belki de bu zirveyi küçümsemesi nedeniyle zirveyi, iki gün sürecek fiziki bir toplantıyken sadece iki saatlik bir sanal etkinliğe dönüştürdü ve bu şekilde Başbakan Modi’nin Washington’a resmî ziyaretini gerçekleştirebileceğini öne sürdü. Bu durum, Pekin’i ve diğer ülkeleri rahatsız etti.

Çin hükümetindeki kaynaklar, Pekin’in bu adımdan rahatsız olduğunu ve Hindistan hükümetinin tüm ilgisini neden G20 zirvesine verdiğini sorguladığını belirtti. Başka kaynaklara göre de Pakistanlı yetkililer, Şangay İşbirliği Zirvesi’nin tarihinin değiştirilip sanal bir etkinliğe dönüştürülmesinin sebebini sorguladı.

Bunun ardından Hindistan hükümetini sıkıştırmak amacıyla Çinli temsilciler, BM tarafından onaylanmadığını öne sürerek G20 zirvesi logosunda kadim dil Sanskritçenin kullanılmasına itiraz etti.

Öte yandan başka kaynaklar, Devlet Başkanı Şi Cinping’in Delhi’de bulunmamasının sebebinin, Başbakan Modi ile BRICS zirvesi münasebetiyle Johannesburg’da yaptığı toplantının başarısızlıkla sonuçlanması olduğunu iddia ediyor. Bu toplantının, iki komşu arasında yaşanan ve 2020’de şiddetli bir çatışmaya sahne olan uzun süreli sınır anlaşmazlığı da dahil olmak üzere çözüme kavuşturulmamış sorunları çözeceği fikri savunuluyordu. Lakin iki tarafın anlaşmazlıklarının aşılması zor görünüyor. Nitekim Çin, Hindistan’ın ABD’ye gereğinden fazla yakınlaştığını düşünüyor ve Japonya, Avustralya ve ABD ile birlikte, Çin’in nüfuzunu sınırlamayı amaçlayan Dörtlü Güvenlik Diyaloğu’na (Quad) üye olmasından da rahatsızlık duyuyor.

Ekonomik gücü şu an 18,75 trilyon dolara ulaşan ve teknolojik sınırlamaları ve Güney Çin Denizi’nde egemenlik arzusu sebebiyle Washington tarafından eziyet gören Çin, Batı karşıtı bu direnişe öncülük ediyor. Nitekim bölgede ABD ile herhangi bir çatışmaya karşı kendisini korumaya çalıştı

Öte yandan Hindistan, ABD ve Avrupalı güçlerin yanı sıra Rusya’yla da ticari faaliyetlerde bulunmasına imkân tanıyan çok yönlü politikalar benimsedi. ABD, Hindistan’a karşı hoşgörülüydü; onun Rusya petrolünü satın almasına, rafine etmesine ve sonra da Batı’daki tüketicilere satmasına müsaade etti. Bu, Hindistan’a devam eden Ukrayna savaşında uzlaştırıcı bir rol oynayabileceğine dair bir güven verdi.

Rutin hamleler bir yana; Yeni Delhi’nin Kiev ile Moskova’yı müzakereye taşıma çabaları, gözle görülür bir sonuç vermedi. Aksine Kiev, Ruslarla olan ilişkilerinden ötürü Yeni Delhi’ye düşmanca davrandı. Başbakan Modi, Delhi zirvesinde anlaşmazlığın çözümü meselesine değinmek için yeni girişimlerde bulunacak. Bununla birlikte Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, ülkesinin, Delhi bildirisinde çatışmanın herhangi bir şekilde anılmasına izin vermeyeceğini açıkça ifade etti.

Afrika üzerine rekabet

Bu kadar çok engel varken Hindistan bu zirvede neler başarabilir? Hindistan, Delhi’deki G20 zirvesinin nihai belgesinde Afrika Birliği’ne katıldığını ilan edecek. Bilindiği üzere neredeyse tüm ülkeler, Afrika Birliği’ni kendi yanına çekmek için rekabet ediyor. Delhi zirvesi sırasında Birliğin 55 üyesinin temsilcileriyle çok sayıda toplantı yapılması bekleniyor. Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’un da Afrika’nın bazı önemli ülkeleriyle görüşmeler yaptığı düşünülüyor.

İlginç olan şu ki Afrika’da sömürgeciliğe maruz kalmamış tek ülke olan ve Addis Ababa’da Afrika Birliği’nin merkezine ev sahipliği yapan Etiyopya da BRICS grubuna katıldı.   

Her iki ittifakın da Afrika Birliği’ni kendi yanına çekmek için çaba sarf ettiği çok açık. Bu isteklilik, G20 zirvesinde de açıkça görülüyor. Bu, Nijer ve Mali’nin de yer aldığı Afrika Sahil bölgesindeki ülkelerin Fransız sömürgeciliğinin boyunduruğundan kurtulup Çin ve Rusya ile daha yakın ilişkiler kurma yolunda ilerlediğine gerçeğine de dayanıyor. Moskova, bu yılın başlarında St. Petersburg’da Afrika Birliği ile temas kurdu ve Afrika Birliği’nin de Avrupa Birliği gibi G20’ye katılma zamanının geldiğini söyledi.

Foto: Hindistan Başbakanı Narendra Modi (sağda) ile Nijerya Cumhurbaşkanı Bola Ahmed Tinubu, 9 Eylül 2023’te Yeni Delhi’deki G20 liderler zirvesi öncesinde tokalaşırken (AFP)
Hindistan Başbakanı Narendra Modi (sağda) ile Nijerya Cumhurbaşkanı Bola Ahmed Tinubu, 9 Eylül 2023’te Yeni Delhi’deki G20 liderler zirvesi öncesinde tokalaşırken (AFP)

Hindistan hükümeti sadece geçen yıl, diplomatları ağırlamak ve onlarla ortaklık kurmak amacıyla ülkenin çeşitli şehirlerinde 100 milyon dolardan fazlaya mal olan 200’den fazla etkinlik düzenledi. Bununla beraber Rusya ile Çin’in Ukrayna’dan herhangi bir şekilde bahsetme konusundaki isteksizliğine bakılınca, dış ilişkilere ve ekonomiye ilişkin ortak bir bildiri üzerinde görüş birliğine varma ihtimali Hindistan için halen uzak. Nitekim Rusya, ABD ile Avrupa’nın, esasında ekonomik sorunlarla yüzleşmek için kurulmuş bir foruma siyaseti dahil etmek istediklerini ısrarla dile getiriyor. Avrupalı güçler de Ukrayna’daki savaşın küresel ekonomiyi istikrarsızlaştırdığı, bu nedenle G20 zirvesinde savaşın tartışılması gerektiği konusunda ısrarcı. Dolayısıyla Hindistan’ın temsilcisi Amitabh Kant’ın ülkeler arasında bir uzlaşma görebileceği alanlar teknoloji, dijital dönüşüm ve iklim değişikliğiyle sınırlı kalacak.

Ortak bir bildiriye varamama ihtimali ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in etkinlikte yer almaması, imajına çok önem veren Hindistan Başbakanı Modi için bir endişe kaynağı olabilir mi? Aktif hareketleri ve çabalarına bakılınca pek öyle görünmüyor. Başbakan Modi halen bu etkinliği, Pew Center’ın yaptığı bir kamuoyu yoklamasında da açıkça görülen popülerliğini dünyaya göstermek için bir fırsata dönüştürmek istiyor.

Hintli lider ayrıca Başkan Joe Biden ve Birleşik Krallık Başbakanı Rishi Sunak gibi dünya liderleriyle olan ilişkileriyle de övünecek ve bu, yaklaşan seçim kampanyası için önemli bir içerik sağlayacak. Bununla birlikte bu büyük partinin, Mayıs 2024’te yeni bir dönem elde etmek için birkaç aylık yeni kampanyasına başlayacak olan Hindistan Başbakanı Modi’nin şansını artırıp artırmayacağını sadece zaman gösterecek. 

* Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.



Gazze ateşkesine ilişkin Trump anlaşması metni ve Hamas’ın değişiklikleri

Gazze ateşkesine ilişkin Trump anlaşması metni ve Hamas’ın değişiklikleri
TT

Gazze ateşkesine ilişkin Trump anlaşması metni ve Hamas’ın değişiklikleri

Gazze ateşkesine ilişkin Trump anlaşması metni ve Hamas’ın değişiklikleri

ABD Başkanı Donald Trump'un bu akşam Washington'da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmeden önce tamamlanması için baskı yaptığı İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının yeni metni elde edildi. “Trump anlaşması” olarak bilinen öneri, iki aylık ateşkes, rehinelerin ve esirlerin serbest bırakılması ve İsrail ile Hamas'ın cesetleri iadesini içeriyor.

Londra merkezli al Majalla dergisinin elde ettiği yeni metin, Hamas'ın daha önce iki tarafa teslim edilen metinle ilgili görüşlerini dikkate alıyor

Gazze ateşkes müzakerelerine yakın bir kaynak, bugün “Al-Majalla” dergisine verdiği demeçte, Katar ve Mısır arabuluculuğunda müzakerelerin bugün, Trump-Netanyahu görüşmesi öncesinde Doha'da yeniden başladığını söyledi. Yetkili, Hamas'ın “Al-Majalla” dergisinde yayınlanan anlaşma taslağının üçüncü, beşinci ve on birinci maddelerinde üç değişiklik yapılmasını talep ettiğini ve bu değişikliklerin şunları içerdiğini açıkladı:

Birincisi, insani yardımın ulaştırılma yönteminde köklü değişiklikler yapılması ve bu yardımların “Gazze İnsani Yardım Kuruluşu” dışındaki BM kuruluşlarını da kapsaması.

İkincisi, 60 gün sonraki görüşmeler sırasında Katar, Mısır ve ABD'nin garantisinde ateşkesin sürdürülmesi.

Üçüncüsü, İsrail ordusunun Gazze'nin kuzeyindeki diğer bölgelerden ve Netzarim ekseninden çekilmesi.

İsrail heyeti Hamas'ın değişikliklerini reddetti, ancak taraflar müzakerelerin bugün devam etmesinde anlaştı.

Trump geçen salı günü, İsrail'in Hamas ile 60 gün sürecek ateşkesin son ayrıntılarını belirlemek için gerekli şartları kabul ettiğini ve bu süre zarfında iki tarafın savaşı sona erdirmek için çalışacağını söylemişti. Hamas'a yakın bir kaynak, hareketin, ABD'nin desteklediği yeni ateşkes önerisinin İsrail'in Gazze'deki savaşını sona erdireceğine dair garantiler almaya çalıştığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın  Majalla’dan aktardığı İsrail ile Hamas arasında anlaşmada Amerikan önerisinin tam metni:

1- Süre: 60 günlük ateşkes. Başkan Trump, İsrail'in kararlaştırılan süre boyunca ateşkesin uygulanmasını garanti eder.

2- Rehinelerin serbest bırakılması: “58 kişilik listeden” 10 canlı ve 18 ölü İsrailli rehine, 1, 7, 30, 50 ve 60. günlerde aşağıdaki şekilde serbest bırakılacaktır:

İlk gün 8 rehine canlı olarak serbest bırakılacak.

7. günde 5 rehine cesedi teslim edilecek.

30. günde 5 rehine canlı olarak serbest bırakılacak.

50. günde 2 rehine canlı olarak serbest bırakılacak.

60. günde 8 rehine cesedi teslim edilecek.

thy
Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze Şeridi'nde insani yardım malzemeleri taşıyor. (Reuters)

3- İnsani yardım: Yardımlar, Hamas'ın ateşkes anlaşmasını kabul etmesinin ardından derhal Gazze'ye gönderilecektir. Bu yardımlar, sivil halka yönelik yardımlarla ilgili olarak varılacak ve anlaşma süresince uygulanacak bir anlaşma uyarınca sağlanacak ve anlaşma, 19 Ocak 2025 tarihli insani yardım anlaşmasına uygun olarak yoğun ve yeterli miktarda yardımın ulaştırılmasını içerecektir. Yardımlar, Birleşmiş Milletler ve Kızılay da dahil olmak üzere üzerinde mutabık kalınan kanallar aracılığıyla dağıtılacaktır.

İsrail'in Gazze'deki tüm saldırı faaliyetleri bu anlaşma yürürlüğe girdiğinde durdurulacak.

4- İsrail'in askeri faaliyetleri: Bu anlaşma yürürlüğe girdiğinde, İsrail'in Gazze'deki tüm saldırı amaçlı askeri faaliyetleri durdurulacaktır. Ateşkes süresince, Gazze Şeridi'nde hava trafiği (askeri ve gözetleme) günde 10 saat, rehine ve mahkumların takası yapılacak günlerde ise günde 12 saat durdurulacaktır.

vfgyju
3 Temmuz 2025'te İsrail'in gerçekleştirdiği hava saldırısının ardından Güney Gazze'den dumanlar yükseliyor. (AP)

5- İsrail ordusunun yeniden konuşlandırılması:

A – İlk gün, İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasından sonra (8 kişi), Gazze Şeridi'nin kuzey kesiminde ve Netzarim koridorunda, insani yardımla ilgili 3. maddeye uygun olarak ve üzerinde anlaşmaya varılacak haritalara göre yeniden konuşlandırılacaktır.

b) 7. gün, İsrailli rehinelerin cesetlerinin teslim edilmesinden sonra (5 ölü), insani yardımla ilgili 3. maddeye uygun olarak ve üzerinde mutabık kalınacak haritalara göre Gazze Şeridi'nin güney kesiminde yeniden konuşlandırma.

c) Teknik ekipler, hızlı müzakereler yoluyla nihai yeniden konuşlandırma sınırları üzerinde çalışacak.

6- Müzakereler: İlk gün, arabulucuların ve garantörlerin gözetiminde, ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için gerekli düzenlemeler hakkında müzakereler başlar. Bu düzenlemeler şunları içerir:

A – İsrail hapishanelerinde bulunan Filistinli tutukluların sayısı üzerinde mutabık kalınacak şekilde, kalan tüm İsrail rehinelerinin takas edilmesinin anahtarları ve koşulları.

B – İsrail güçlerinin yeniden konuşlandırılması ve çekilmesi ile Gazze Şeridi'nde uzun vadeli güvenlik düzenlemeleri ile ilgili konular.

C – Taraflardan herhangi biri tarafından ortaya konacak Gazze Şeridi'nde “ertesi gün” ile ilgili düzenlemeler.

D – Kalıcı ateşkesin ilan edilmesi.

Trump, ateşkes anlaşmasını bizzat kendisi açıklayacak. Başkan, tarafların ateşkes anlaşmasına bağlı kalması konusunda ciddi ve müzakerelerin çatışmaya kalıcı bir çözüm getireceğinden emin.

7- Başkanlık desteği: Başkan (Trump), tarafların ateşkes anlaşmasına bağlı kalması konusunda ciddi ve ateşkes süresince müzakerelerin başarılı bir şekilde sonuçlanması halinde taraflar arasında bir anlaşmaya varılmasının, çatışmanın kalıcı olarak çözülmesine yol açacağı konusunda ısrarcıdır.

dfgthy
ABD Başkanı Donald Trump 3 Temmuz 2025 (AFP)

8- Filistinli mahkumların serbest bırakılması: İsrail, hayatta olan ve ölen İsrailli rehinelerin serbest bırakılması karşılığında ve yukarıdaki 2. maddeye göre, üzerinde mutabık kalınacak sayıda Filistinli mahkumun serbest bırakılmasını sağlayacaktır. Serbest bırakma işlemi, yukarıdaki 2. maddeye göre ve üzerinde anlaşmaya varılan bir mekanizma çerçevesinde, genel bir inceleme ve tören olmaksızın, rehinelerin serbest bırakılmasıyla eş zamanlı olarak gerçekleştirilecektir.

9- Rehineler ve tutukluların durumu: 10. günde Hamas, kalan tüm rehineler hakkında tam bilgi (hayatta olduklarına dair kanıt ve sağlık durumu raporu/ölüm belgesi) sunacaktır. Buna karşılık İsrail, 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'nden tutuklanan Filistinli mahkumlar ve İsrail'de bulunan Gazze Şeridi'nden ölenlerin sayısı hakkında tam bilgi verecektir. Hamas, ateşkes süresince rehinelerin sağlığı, bakımı ve güvenliğini garanti altına alacaktır.

10- Anlaşma üzerine kalan rehinelerin serbest bırakılması: Kalıcı ateşkes için gerekli düzenlemelerle ilgili müzakereler 60 gün içinde tamamlanmalıdır. Anlaşma sağlandığında, İsrail tarafından sunulan “58 kişilik liste”deki geri kalan İsrailli rehineler (hayatta olanlar ve ölenler) serbest bırakılacaktır. Söz konusu süre içinde ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için gerekli düzenlemelere ilişkin müzakereler tamamlanamazsa, ateşkes aşağıdaki 11. maddeye göre uzatılabilir.

11- Garantörler: Aracılar-Garantörler (ABD, Mısır ve Katar), ateşkesin 60 gün süreyle devam etmesini ve ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için gerekli düzenlemeler konusunda ciddi görüşmelerin yapılmasını sağlayacaklardır. Aracılar, gerekirse bu çerçevede kararlaştırılan prosedürlere göre ciddi müzakerelerin ek bir süre boyunca devam etmesini garanti ederler.

12- Temsilcinin başkanlığı: Özel temsilci Büyükelçi Steve Wiggoff bölgeye gelerek anlaşmayı tamamlayacak ve müzakerelere başkanlık edecektir.

13- Başkan Trump: Başkan Trump ateşkes anlaşmasını şahsen açıklayacak. ABD ve Başkan Trump, nihai bir anlaşmaya varılana kadar iyi niyetle müzakerelerin devam etmesini sağlamak için çalışmaya kararlıdır.

* Bu metin 4 Temmuz'da yayınlanmış ve 7 Temmuz 2025 Pazartesi sabahı güncellenmiştir.