ABD’nin gündeminde Trump’ın adaylığının önündeki yasal engeller var

Trump’ı başkanlık yarışından çıkarma çabaları hız kazanıyor

Eski Başkan Donald Trump cuma günü Güney Dakota’daki destekçileri arasında (AFP)
Eski Başkan Donald Trump cuma günü Güney Dakota’daki destekçileri arasında (AFP)
TT

ABD’nin gündeminde Trump’ın adaylığının önündeki yasal engeller var

Eski Başkan Donald Trump cuma günü Güney Dakota’daki destekçileri arasında (AFP)
Eski Başkan Donald Trump cuma günü Güney Dakota’daki destekçileri arasında (AFP)

Cumhuriyetçilerin önde gelen başkan adayı olan eski Başkan Donald Trump’ı, 6 Ocak 2021’de Kongre Binası’na düzenlenen saldırıdaki eylemlerinin Anayasa Yemini’ni ihlal ettiği ve Trump’ın Kongre Binası ayaklanmasına dahil olduğu değerlendirmesine istinaden seçim yarışından çıkarma girişimleri büyük bir ivme kazanıyor. Eski Başkan’ın  ayaklanmaya dahil olduğu görüşü, ‘bir suçtan hüküm giymemiş olsa bile’ başkanlığa aday olma hakkından mahrum bırakılmasının istenmesine neden oluyor.

ABD Anayasası’nın 14. Değişikliği’nin Üçüncü Maddesi; Federal görev adayının isyan veya itaatsizlik eylemlerine girişmesi durumunda seçim yarışına katılmasının yasaklanmasını” içeriyor. Bu kural ABD İç Savaşı sonrasındaki döneme (1861-1865) kadar uzanan bir hüküm olsa da Anayasa bu yasağın nasıl uygulanacağını açıklığa kavuşturmuyor.

Gittikçe artan sayıda liberal, stratejist ve hukuk uzmanı, 20 Ocak 2017’de başkanlık görevini üstlendiğinde Anayasayı korumak ve savunmak için yemin ettiği ve ardından 2021'de Anayasaya karşı isyana giriştiği için, Anayasa’nın 14. Değişikliği’nin Üçüncü Maddesi uyarınca aday olmaya uygun olmadığını savunuyor.

Fotoğraf altı: Başkan Trump’ın destekçileri 6 Ocak 2021’de Kongre binasına saldırdı (AFP)
Başkan Trump’ın destekçileri 6 Ocak 2021’de Kongre binasına saldırdı (AFP)

Eski Başkan halihazırda başkent Washington D.C.’nin yanısıra New York City, Georgia ve Florida eyaletlerinde açılan dört davada 91 suçlamayla karşı karşıya bulunuyor. İddianamede komplo, devleti dolandırma, resmi yargılamayı engelleme ve oy kullanma hakkına karşı komplo kurma suçlamaları yer alıyor. Washington D.C.’deki mahkeme tarafından dinlenen suçlamalar, Kongre’ye yapılan saldırıyla sonuçlanan 2020 başkanlık seçimlerinin sonucunu bozma çabalarından kaynaklanıyor.

Dört eyalet

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre ABD'nin dört eyaletindeki siyasi gruplar Trump’ın adının oy pusulasından çıkarılması için çalışmalara başladı.

Colorado’da bazı eyalet sakinleri, ABD Anayasası’nın On Dördüncü Değişikliği’ne dayanarak Trump’ın adaylığa uygun görülmemesi talebiyle dava açtı. Eski Kongre Üyesi Claudine Schneider ve eski Colorado Senatosu Çoğunluk Lideri Norma Anderson bu çabaya liderlik ediyor.

New Hampshire’da Başsavcı John Formella ve Dışişleri Bakanı David Scanlan, On Dördüncü Değişikliğin olası uygulamasını araştırdıklarını duyurdu.

2024 seçimleri için Cumhuriyetçi adaylardan biri olan John Anthony Castro, New Hampshire mahkemesine şikayette bulunarak, Trump’ın ABD’ye karşı bir isyana karıştığı için isminin eyaletteki oy pusulasında yer almasının engellenmesini talep etti. Bu talebe yönelik 9 Ekim’de karar verilmesi bekleniyor.

Michigan eyaletinde bazı siyasi figürler, eyaletin Dışişleri Bakanı Jocelyn Benson’un Trump’ın adaylığını engellemesini talep eden bir dava açtı. Bu yaklaşım, Michigan eyaletinin Trump’ın adaylığını engelleme yönünde ilerlemek için geçerli yasal argümanlara sahip olduğunu kamuoyuna açıklayan Demokrat Benson tarafından da desteklendi.

Arizona’da, Demokrat Dışişleri Bakanı Adrian Fontes, Trump’ın adaylığını engelleme yetkisinin olmadığını, bu yetkinin yalnızca eyalet Kongresi’nde olduğunu, konuyla ilgili tartışmaların devam ettiğini ve henüz bir karar alınmadığını söyledi.

Diğer eyaletlerin dışişleri bakanlarına da Trump’ın adaylığını engellemeleri yönünde çağrılar yapıldı. Çoğu eyalette, dışişleri bakanı seçim yetkilisi görevini üstlenirken bir adayın başkanlık yarışına katılmaya uygun olup olmadığına karar verebiliyor.

Trump’ın kampanyası ise bu çabaları eleştirerek, bunların komünistler, Marksistler ve radikal sol tarafından kendisinin yeniden aday olmasını engellemek için kullanılan hileler olduğunu öne sürdü.

New Hampshire’daki Cumhuriyetçi Partisi, Trump’ın isminin oy pusulasından çıkarılmasına yönelik her türlü tedbire karşı mücadele etme sözü verirken, kimin başkanlık koltuğuna oturacağını belirleme hakkının yalnızca seçmenlere ait olduğunu vurguladı. Parti liderleri, bu çabaları, düşünce özgürlüğü ve karar özgürlüğüyle çelişen, seçmenleri tüm seçenekler listesinden seçim yapmaktan mahrum bırakma girişimi olarak değerlendirdi.

Trump, geçtiğimiz hafta destekçilerine yaptığı açıklamalarda adının oy pusulasından çıkarılmasına yönelik bu çabaları yorumlayarak “Tüm hukuk uzmanları, On Dördüncü Değişikliğin yaklaşan başkanlık seçimleriyle ilgili hiçbir yasal dayanağı olmadığını söyledi” ifadelerini kullandı ancak bu uzmanların isimlerini belirtmedi.

Yasal tartışma

ABD Anayasası’nın On Dördüncü Değişikliği’ne istinaden, 2024 başkanlık seçimlerinde eski başkanın adını oy pusulasına koymasının engellenmesi olasılığına yönelik geniş bir hukuki tartışma bulunuyor.

Hukuk uzmanlarından oluşan bir ekip, 6 Ocak 2021’de Kongre binasına düzenlenen saldırı olaylarındaki eylemlerine bağlı olarak bu değişikliğin Başkan Trump’a uygulanabileceğini ve onu seçim yarışından çıkarabileceğini söylüyor.

Diğer hukuk uzmanları bu değişikliğin uygulanma olasılığını dışlarken, Trump’ın Kongre binasına düzenlenen saldırıdaki davranışını ‘isyan’ olarak değerlendirmenin zorluğuna dikkat çekiyor. ABD tarihinde bu değişiklik daha önce hiç uygulanmadı. Dolayısıyla bunun tam olarak hangi mekanizmalarla yapılacağı belli değil yani burası keşfedilmemiş bir bölgeyi teşkil ediyor. Özellikle Trump’ın o günkü konuşması kışkırtmanın cezai şartını karşılamadığı için Eski Başkan’ın yarıştan çıkmasını isteyenler başarısızlıkla ve zorluklarla karşı karşıya kalabilir.

Trump’ın hukuk ekibinin, yasal itirazlarda bulunmak için tüm yasal yollardan yararlanmaya çalışacağı veya bu çabaları durdurmak ve yasallığını sorgulamak için Yüksek Mahkeme’nin müdahalesini talep edeceği neredeyse kesin olarak biliniyor. Yüksek Mahkeme’nin müdahale edeceğini varsayarsak, Yüksek Mahkeme’de görev yapmak üzere Trump tarafından aday gösterilen üç yargıcın da dahil olduğu muhafazakar bir çoğunluktan oluştuğunu hatırlatmak gerekiyor.



ABD Büyükelçiliği’nin basılmasının 46. yıldönümünde Hamaney, Washington ile herhangi bir iş birliğini reddetti

 İran Dini Lideri Ali Hamaney, Tahran’daki ABD Büyükelçiliği’nin basılmasının 46. yıldönümü arifesinde bir grup öğrenciyle bir araya geldi. (İran Dini Lideri Ali Hamaney’in internet sitesi)
İran Dini Lideri Ali Hamaney, Tahran’daki ABD Büyükelçiliği’nin basılmasının 46. yıldönümü arifesinde bir grup öğrenciyle bir araya geldi. (İran Dini Lideri Ali Hamaney’in internet sitesi)
TT

ABD Büyükelçiliği’nin basılmasının 46. yıldönümünde Hamaney, Washington ile herhangi bir iş birliğini reddetti

 İran Dini Lideri Ali Hamaney, Tahran’daki ABD Büyükelçiliği’nin basılmasının 46. yıldönümü arifesinde bir grup öğrenciyle bir araya geldi. (İran Dini Lideri Ali Hamaney’in internet sitesi)
İran Dini Lideri Ali Hamaney, Tahran’daki ABD Büyükelçiliği’nin basılmasının 46. yıldönümü arifesinde bir grup öğrenciyle bir araya geldi. (İran Dini Lideri Ali Hamaney’in internet sitesi)

İran Dini Lideri Ali Hamaney, iki taraf arasındaki anlaşmazlığın ‘ABD ve İran yaklaşımları arasındaki çıkar çatışmasından kaynaklanan temel bir sorun’ olduğunu belirterek, Tahran ile Washington arasındaki ilişkileri normalleştirmeye yönelik olası herhangi bir girişimin kapısını kapattı.

Hamaney, yakın vadede ABD ile herhangi bir iş birliğini reddetti. Bu açıklamayı, Tahran’daki ABD Büyükelçiliği’nin basılmasının üzerinden 46 yıl geçmesi vesilesiyle, bir grup üniversite öğrencisine hitaben yaptığı konuşmada dile getirdi. Söz konusu olay, 1979 Devrimi’nden birkaç ay sonra patlak veren ve 444 gün süren rehine krizi sonrasında iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin kesilmesine yol açmıştı.

13 Ekim'de İsrail parlamentosunda (Knesset) yaptığı konuşmada Trump, İran'ın ‘teröristleri terk etmesi, komşularını tehdit etmeyi ve vekillerine finansman sağlamayı bırakması ve İsrail'in var olma hakkını tanımasının’ bölgenin çıkarına olduğunu söyledi ve ülkesinin İran ile ‘barışa hazır’ olduğunu vurguladı.

Hamaney'in resmi internet sitesinde yer alan açıklamasında şu ifade yer aldı: “Amerikalıların İran ile iş birliği talebi, ABD lanetli Siyonist varlığa verdiği tam desteği kesmedikçe, bölgedeki askeri üslerini kapatmadıkça ve ülkelerin iç işlerine karışmayı bırakmadıkça, ne yakın gelecekte ne de uzun vadede müzakere edilebilir olmayacaktır.”

Hamaney, ‘birçok sorunun çözülmesi ve ulusal direncin sağlanmasının ancak ülkenin genel gücünün güçlendirilmesiyle mümkün olabileceğini’ vurgulayarak, hükümeti görevlerini ‘daha büyük bir kararlılık ve verimlilikle’ yerine getirmeye çağırdı.


Trump: Netanyahu'nun davasına ‘ona yardım etmek için’ müdahale edeceğiz

ABD Başkanı Donald Trump, hafta sonunu Florida'da geçirdikten sonra Beyaz Saray'a dönerken fotoğrafçılara el sallıyor. (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, hafta sonunu Florida'da geçirdikten sonra Beyaz Saray'a dönerken fotoğrafçılara el sallıyor. (Reuters)
TT

Trump: Netanyahu'nun davasına ‘ona yardım etmek için’ müdahale edeceğiz

ABD Başkanı Donald Trump, hafta sonunu Florida'da geçirdikten sonra Beyaz Saray'a dönerken fotoğrafçılara el sallıyor. (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, hafta sonunu Florida'da geçirdikten sonra Beyaz Saray'a dönerken fotoğrafçılara el sallıyor. (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump dün, Washington'un İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ceza davasına müdahale edeceğini açıkladı ve yargı makamlarının Netanyahu'ya kötü muamele ettiğini söyledi.

CBS'nin ‘60 Minutes’ programına uzun bir röportaj veren Trump, Netanyahu'nun yolsuzluk suçlamasıyla yargılanmasının haksızlık olduğu yönündeki görüşünü yineledi.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel'den aktardığına göre Trump, son aylarda davaya birkaç kez müdahale ederek, rüşvet ve dolandırıcılık suçlarından mahkûm edilen Netanyahu'ya yöneltilen suçlamaları reddetti. Trump, geçtiğimiz ay Knesset'te (İsrail parlamentosu) yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'dan Netanyahu'yu affetmesini istedi.

Kayda değer bir diğer husus ise ABD Başkanı’nın ocak ayında Beyaz Saray’a dönüşünden bu yana 59 kişiye af çıkarmış olmasıdır. Bu kişiler arasında, Trump’ın 2020 seçimlerini kaybetmesinin ardından 6 Ocak 2021’deki Kongre Binası baskınına karıştıkları için hüküm giymiş olanlar da var.

Trump, “Netanyahu’ya biraz yardım etmek için müdahale edeceğiz, çünkü yaşadıklarının haksızlık olduğunu düşünüyorum” dedi.

İsrail'in Doha'daki Hamas liderlerine yönelik başarısız saldırısının ardından Katar'dan özür dilemesi için Netanyahu'ya baskı uyguladığı gibi, Filistin devletini tanıması için de baskı uygulayabileceği ifade edildiğinde Trump, net bir karşılık vermekten kaçınarak ‘savaş zamanında başbakanla iyi çalıştığını’ belirtti. Ancak Trump, Netanyahu'ya baskı uyguladığını inkâr etmeyerek şöyle dedi: “Onu bir şekilde zorlamak zorunda kaldım.”

Trump, “Onun (Netanyahu) yaptığı bazı şeyleri beğenmedim ve bu konuda ne yaptığımı gördünüz” dedi.

Trump, Katarlı bir güvenlik görevlisi de dahil olmak üzere altı kişinin ölümüne neden olan, ancak amaçlanan hedeflerine ulaşamayan saldırıyı kamuoyuna açık bir şekilde eleştirdi.

Gazze'de arabuluculuk yaptığı ateşkesin ‘kırılgan olmadığını’ ve Hamas'ın silah bırakmaması halinde ‘yok edileceğini’ vurgulayan Trump, “Ateşkes kırılgan değil, çok sağlam. Hamas uymazsa hemen yok edilebilir” şeklinde konuştu.

Hamas'ı nasıl silahsızlandıracağına dair bir soruya yanıt olarak, “Silahsızlandırmak isteseydim, bunu çok hızlı bir şekilde yapardım. Onlar ortadan kaldırılırdı” dedi.

Trump'ın 20 maddelik planı Hamas'ın silahsızlandırılmasını içerirken İsrail ve Hamas'ın 9 Ekim'de Mısır'da imzaladığı fiili ateşkes anlaşması sadece İsrail ordusunun ilk geri çekilmesi, rehinelerin takası ve insani yardımın sağlanmasına odaklanıyordu.

Trump, “İran'a sert bir darbe indirdik. Sonra durma zamanı geldi, biz de durduk” ifadelerini kullandı.


Ukrayna, drone'la Rus askeri öldürmeyi oyuna çevirdi

Rusya-Ukrayna savaşı, yoğun drone kullanımıyla dikkat çekiyor (AP)
Rusya-Ukrayna savaşı, yoğun drone kullanımıyla dikkat çekiyor (AP)
TT

Ukrayna, drone'la Rus askeri öldürmeyi oyuna çevirdi

Rusya-Ukrayna savaşı, yoğun drone kullanımıyla dikkat çekiyor (AP)
Rusya-Ukrayna savaşı, yoğun drone kullanımıyla dikkat çekiyor (AP)

Ukrayna Birinci Başbakan Yardımcısı Mihaylo Fedorov, Guardian'a verdiği röportajda video oyunu gibi tasarlanan drone sistemini anlattı. 

Fedorov, Drone Ordusu Bonus Sistemi'nde puan almak için yarışan operatör ekiplerinin eylülde 18 bin Rus askerini öldürdüğünü ya da yaraladığını öne sürdü. 

Drone operatörlerinin bir yılı aşkın süre önce başlatılan sistemde kazandıkları puanları, Brave1 adlı çevrimiçi mağazada kullanabildiği aktarıldı. 

zxscdfg
"Savaş Amazon'u" diye nitelenen bu mağazadan çeşitli drone ve drone parçaları alınabiliyor (Brave1)

Ukrayna Birinci Başbakan Yardımcısı ağustosta 95 drone ekibi yarışırken bu sayının artık 400'e çıktığını ve ekiplerinin puan durumuna bakarak motive olduğunu söyledi:

Ne kadar fazla asker öldürürseniz, asker öldürmek için o kadar fazla drone alıyorsunuz.

Fedorov, askeri birlikler arasında "viral" hale geldiğini savunduğu saldırı sisteminin arayüzünün keşif, ağır silahlar ve lojistikte de kullanılması için çalışmalara başladıklarını sözlerine ekledi.

Birleşik Krallık gazetesine konuşan Ukraynalı siyasetçi, Rusya'nın kendileriyle yarışmak için benzer bir sistem geliştirmekte olabileceğini iddia etti. 

Fedorov, Rus askerlerinin başına puan koymanın kendilerini rahatsız etmediğini belirtti:

4 yıldır savaşıyoruz ve bu çok zor. Daha etkili olmanın yollarını buluyoruz. Bu bizim gündelik işimizin bir parçası. Bu konuda duygusal olarak neredeyse hiçbir şey hissetmiyoruz. Bize teknik bir mesele gibi geliyor. Eğer düşmanı durdurmazsanız askerlerinizi öldürür. Onlar öldükten sonra kentinize gelir, işgal eder, yıkar ve sivilleri öldürür.

En başarılı drone operatörü birliklerinden birinin komutanı olan Yuriy Fedorenko, video oyunlarında usta olanların değil, disiplinli kişilerin bu işi en iyi yaptığını söyledi. 

Bir başka birliğin başındaki Andriy Poltoratskyi ise komutanların da bu yarışa kendini kaptırdığını ifade etti. 

Rusya-Ukrayna savaşı, yoğun drone kullanımıyla dikkat çekiyor. 

BM'ye bağlı Bağımsız Uluslararası Ukrayna Araştırma Komisyonu, Rusya'nın drone'larla savaş suçu işlediğini geçen hafta bildirmişti. 

17 sayfalık raporda sivillerin kamera takılı drone'larla uzun mesafeler boyunca takip edildiği belirtilmişti. 

İnsansız hava araçlarının sığınacak yer arayan sivillere zaman zaman bombalarla saldırdığı da öne sürülmüştü. 

Rusya, Şubat 2022'de başlayan Ukrayna savaşında sivilleri kasten vurmadığını savunuyor. Ancak Moskova'nın emriyle düzenlenen saldırılarda binlerce sivil öldü. 

Kiev de Moskova'ya bağlı birliklerin kontrol ettiği Ukrayna bölgelerinde ve Rusya topraklarında sivil altyapıya yönelik saldırılar gerçekleştiriyor. 

Independent Türkçe, Guardian, Reuters