Fransa, Nijer'de çıkış yolu arıyor: Macron, planlarını Bazoum'un taleplerine bağlıyor

Pazar günü Niamey'de orduya destek için düzenlenen konserde darbecilerin destekçileri (AFP)
Pazar günü Niamey'de orduya destek için düzenlenen konserde darbecilerin destekçileri (AFP)
TT

Fransa, Nijer'de çıkış yolu arıyor: Macron, planlarını Bazoum'un taleplerine bağlıyor

Pazar günü Niamey'de orduya destek için düzenlenen konserde darbecilerin destekçileri (AFP)
Pazar günü Niamey'de orduya destek için düzenlenen konserde darbecilerin destekçileri (AFP)

Askeri yetkililerin Fransız hükümetine Nijer'de bulunan güçlerini geri çekmesi için verdiği sürenin üzerinden bir hafta geçti; ancak bugüne kadar herhangi bir sonuç alınamadı.

Niamey'deki Fransız Büyükelçisi’nin geri çekilmesi talebinin üzerinden daha uzun bir süre geçmesine rağmen sessizliğini koruyan Paris, 26 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum'u deviren Askeri Meclis’in taleplerine kulak tıkamaya devam ediyor.

Fransa'nın Niamey Büyükelçisi Sylvain Itte, elektriği kesilen ve kuşatma altındaki büyükelçilik ofisinde kontrole tabi tutuluyor. Giriş çıkışlar sıkı bir şekilde kontrol ediliyor.

Çoğunluğu Niamey Havalimanı'nın askeri bölümünde konuşlu Fransız askeri kuvveti, terör örgütleriyle mücadelede Nijer ordusuyla saha işbirliğini durdurmuş durumda. Her iki tarafın askeri yetkilileri arasında devam eden iletişimin sonucu bekleniyor.

FOTO:İktidardaki Askeri Meclis’in bazı liderleri Pazar günü Niamey'de orduya destek için düzenlenen konsere katıldı (AFP)
İktidardaki Askeri Meclis’in bazı liderleri Pazar günü Niamey'de orduya destek için düzenlenen konsere katıldı (AFP)

Paris’teki mevcut veriler, Nijer Ordusu Genelkurmay Başkanı'nın bin 500 kişiden oluşan Fransız kuvvetlerinin komutanını yeniden konuşlandırma dosyasını görüşmek üzere bu ayın başında Nijer'deki Zinder şehrinde ağırladığını gösteriyor.

Paris'in kararını bekleyen Nijerliler, Nijer'deki askeri üssün yakınlarında gösteriler düzenlemeye ve oturma eylemlerine devam ediyor. Askeri hükümetin Fransa'dan ayrılma konusundaki ısrarına yönelik halk desteği sürüyor.

Bugün Fransızların uymayı reddettikleri yönündeki siyasi açıklamaları ile geri çekilme hususunda Fransız ve Nijerli askeri yetkililer arasındaki iletişimin çatışması dikkat çekiyor. Bugün dahi üst düzey Fransızlar yetkililer, Askeri Meclis’i ve hükümeti tanımadıklarını, dolayısıyla onlarla işbirliği yapmayı reddettiklerini vurguluyor.

Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Yeni Delhi'de düzenlenen G20 Liderler Zirvesi kapsamındaki basın toplantısında yaptığı açıklamada, Fransız kuvvetlerinin yeniden konuşlandırılması  konusunu kendisini rehin tutan yetkililerle değil, ancak Cumhurbaşkanı Bazoum ile işbirliği halinde ve kendisinin talebi üzerine gerçekleşeceğini duyurdu. Ayrıca Fransa’nın Nijerli darbecilerin açıklamalarında hiçbir meşruiyet tanımadığını tekrarladı. Paris, darbenin başından bu yana bu tutumuna bağlılığını sürdürüyor.

Fransa, anayasal düzenin yeniden sağlanması, Bazoum ve ailesinin serbest bırakılması ve anayasal görevlerini yerine getirmesine olanak sağlanması için askeri müdahale dahil olmak üzere Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu'nun (ECOWAS) karar verdiği her şeyi destekliyor.

FOTO: Cumhurbaşkanı Macron, Pazar günü Yeni Delhi'de düzenlenen G20 Zirvesi’nde basın toplantısı düzenledi (EPA)
Cumhurbaşkanı Macron, Pazar günü Yeni Delhi'de düzenlenen G20 Zirvesi’nde basın toplantısı düzenledi (EPA)

Fransa, darbe planlayıcılarına sivil yönetime dönmeleri için altı aylık bir geçiş süresi tanınarak siyasi-diplomatik bir çözüm sağlanması yönünde Cezayir'in önerdiği plan veya Nijerya Devlet Başkanı Bola Tinubu'nun teklif ettiği dokuz aylık bir süre hakkında yorumda bulunmadı. Paris'teki Avrupalı ​​diplomatik kaynaklar, Mali ve Burkina Faso'da yaşadığı başarısızlığın ardından Nijer'de ordunun iradesine boyun eğmeyi kendisi için siyasi ve askeri bir yenilgi olarak gören Fransa’nın kendisini bir ikilem içinde bulduğunu söylüyor. Ancak Fransız kuvvetlerinin Niamey’de kalması kolay değil. Zirâ Nijerliler bu kuvvetlerin ülkelerinden ayrılmasını istiyor.

Fransa'nın ECOWAS’ın planlarına yönelik tutumu da kar sağlayacak gibi görünmüyor. ECOWAS, son çare olarak askeri seçeneğe başvurmaya karar vermişti. Ardından ordu komutanları iki kez toplanarak hazırlıklarını teyit etmiş, askeri ve lojistik verileri incelemişti. Altı ülke askeri müdahaleye dahil olma yönündeki isteklerini dile getirdi, ancak durum istikrarsızlığını koruyor. Nijerya Devlet Başkanı'nın darbecileri ortadan kaldırmak için zora başvurma konusunda katı ve kararlı olması üzerine durum değişti, darbecilere altı ay süre tanınarak barışçıl bir çıkış yolu teklif etme noktasına gelindi.

Paris'te hakim olan görüş, her geçen günün orduya hizmet ettiği, iktidara gelmelerine olanak sağladığı yönünde. Albay Ahmed er-Rahman, Cumartesi akşamı yaptığı açıklamada Paris’i ECOWAS ile işbirliği içinde Nijer'e karşı askeri harekata hazırlık amacıyla birçok Batı Afrika ülkesine kuvvet konuşlandırmakla suçladı. Askeri Meclis’in açıklamasında, Fildişi Sahili, Benin ve Senegal'e uçak, helikopter ve zırhlı araçların taşınması, Cotonou (Benin) limanına askeri bir geminin yönlendirilmesi gibi Fransa'nın hareketliliğine ilişkin ayrıntılar verildi.

Pazar günü Niamey'de orduya destek için düzenlenen konserde darbecilerin destekçileri (AFP)
Pazar günü Niamey'de orduya destek için düzenlenen konserde darbecilerin destekçileri (AFP)

Niamey'in iddialarını derhal yalanlayan bir Fransız askeri kaynağı, “Nijer'de askerilerin açıkladıkları her şey asılsız, askeri hazırlık yok, müdahale etme isteği de yok” ifadelerinde bulundu. Askeri Meclis, Fransız gücünün Nijer topraklarındaki varlığının meşruiyetini kaybetmeye başladığına inanıyor. Niamey'e göre Fransız Büyükelçisi statüsünü kaybederken Paris'e tanınan süre ise doldu. Niamey, Büyükelçiyi ülkeyi terk etmesi gereken ve herhangi bir diplomatik dokunulmazlıktan yararlanamayan sıradan bir Fransız vatandaşı olarak görüyor.

Her gün kanallarda “Macron, ülkemizden defol”, “Fransız kuvvetleri yurtdışına gitsin” gibi Fransız kuvvetlerinin çekilmesini talep eden sloganlar atan göstericilerin ve oturma eylemlerinin görüntüleri yayınlanıyor.

Paris'in içinde bulunduğu durum, Avrupa Birliği (AB) dahilinde ve Washington'la ilişkilerinde maruz kaldığı diplomatik ve siyasi izolasyondan, ECOWAS'ta yaşanan iç bölünmelerden ayrı düşünülemez. ABD tarafındaki hayal kırıklığı ise büyük görünüyor. Washington, Bazoum'un serbest bırakılması çağrısını sürdürürken, diplomatik-siyasi çözümün mevcut tek çözüm olduğunu vurguluyor.

Paris'te bazıları, Nijerli liderin yeni ılımlılığının ardında Nijer'deki askeri üslerini korumakla ilgilenen Washington'un olduğunu düşünüyor. Yaklaşık bin kişiden oluşan ABD kuvvetleri 101, 102 ve 103 olmak üzere üç üssü işgal ediyor. Bunlardan en önemlisi Agadez şehri yakınında bulunan ikincisi üs. Buradan gözetim ve müdahale operasyonları için insansız hava araçları ve uçaklar kalkıyor.

Pentagon geçtiğimiz Perşembe günü, Fransız kuvvetleriyle paylaştığı üs 101'den, yeniden konuşlanma süreci kapsamında olarak ayrıldığını, oradan çekilmediğini duyurdu. Nijer'de gerçekleştirilecek bir Afrika askeri operasyonunu finanse etmeyi reddeden AB, tek çözümün siyasi çözüm olduğunu vurguluyor. Dolayısıyla Paris'te durum giderek kritikleşirken ECOWAS'ı müdahaleye zorlayacak çözüm ise ufukta görünmüyor.



Güney Asya'da kırılgan barış

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Güney Asya'da kırılgan barış

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Kaswar Klasra

Hindistan ve Pakistan arasında, Hindistan yönetimindeki Keşmir'de gerçekleşen yeni bir terör saldırısıyla tetiklenen son şiddet patlaması, dünyanın dikkatini Güney Asya'daki gergin cephe hatlarına yeniden odakladı. ABD öncülüğündeki uluslararası arabuluculuk çabaları, iki nükleer silahlı komşuyu savaşın eşiğinden geri çekmeyi başarmış olsa da, bu ihtiyatlı sakinlik kalıcı bir barış olarak kabul edilemez.

İki ülke arasındaki anlaşmazlığın merkezinde yer alan Keşmir anlaşmazlığına bir çözüm bulunmaması nedeniyle, bölge 1 milyardan fazla insanın hayatını tehdit eden bir gerilimi tırmandırma döngüsünün esiri olmaya devam ediyor.

Bu hadise, on yıldan kısa bir sürede yaşanan üçüncü büyük tırmandırma sayılıyor ve her dalga bir öncekinden daha tehlikeli. Hindistan'ın Pakistan topraklarında faaliyet gösteren militanları sorumlu tuttuğu Pahalgam'daki saldırı, her iki taraftaki askeri tesisleri hedef alan bir dizi füze ve insansız hava aracı saldırısını tetikledi. Gerginliğin tırmanma hızı ve yoğunluğu, durumun kırılganlığını ve yarımadanın büyük bir felakete kaymaya hazır olduğunu teyit ederek, tehlike seviyesini yükseltti. Önceki örneklerde olduğu gibi, ABD, krizi kontrol altına almak için arabuluculu olarak müdahalede bulundu. Kendisine duyurulmayan Çin ve Körfez çabaları da destek verdi.

Bu model tanıdık hale geldi; Keşmir'de bir terör olayı gerçekleşiyor, onu Hindistan’ın yanıtı,  ardından Pakistan'ın askeri yanıtı takip ediyor.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Son şiddet dalgasını diğerlerinden ayıran husus yalnızca yoğunluğu değil, aynı zamanda kullanılan savaş araçlarının gelişmişliğiydi. Her iki taraf da geleneksel askeri güç kullanımının yanı sıra siber operasyonlara ve insansız hava araçlarına başvurdu. Bu çatışma, yapay zekanın, otonom insansız hava araçlarının ve siber savaşın savaş alanını yeniden şekillendirmeye başladığı Güney Asya'nın askeri tarihinde yeni bir bölümü işaret ediyor. Bununla birlikte, siyasi söylem durgun kaldı ve önemli bir dönüşüme sahne olmadı.

 Hindistan, çok daha büyük olan ekonomisi ve Batı'ya giderek daha yakın hale gelmesi sebebiyle stratejik bir ivmeye sahip olduğunu hissedebilir, fakat devam eden istikrarsızlık büyük hedeflerini tehdit ediyor. Tedarik zincirlerini Hindistan'a taşımayı düşünen küresel şirketler, çalkantılı bir bölgesel tablo karşısında tereddüt ediyor. Kalkınma veya kuzeydeki Çin tehdidi ile yüzleşmede kullanılabilecek kaynaklar kronik sınır krizi tarafından tüketiliyor. Dahası, Keşmir'de devam eden huzursuzluk, yerel halkı devletten daha da uzaklaştırıyor ve Yeni Delhi'nin son vermeye çalıştığı ayaklanmayı körüklüyor.

Pakistan’a gelince, yüksek gerilimin maliyeti onun için daha ağır. Uluslararası kredilere bağımlı ve yakın zamanda terörizm finansmanı artırılmış izleme listesinden çıkarılan kırılgan ekonomisi, her tırmandırmada ağır kayıplar yaşıyor.

Pakistan'ın Pahalgam saldırısıyla ilgili ortak soruşturma teklifi -Hindistan'ın bu tür girişimleri tekrar tekrar reddetmesine rağmen- ciddiye alınmayı hak ediyor. Bu tür konularda şeffaflık ve iş birliği, karşılıklı şüphe döngüsünü kırmaya yardımcı olabilir. Hindistan gerçekten sadece geçici bir ateşkes değil, uzun vadeli bir barışı hedefliyorsa, yanlış değerlendirme riskini azaltacak mekanizmalar kurmak için İslamabad ile ciddi bir diyaloğa girmelidir.

Sadece krizleri yönetmek yerine, iki ülke çatışmanın kökenlerini ele alma gibi daha zor bir göreve girişmelidir. Nükleer silaha sahip iki komşu arasındaki son gerginlik, Keşmir sorununun acilen ele alınması gereken bir nükleer patlama noktası olduğunu teyit etti. Bu kriz Hindistan ve Pakistan'daki 1 milyardan fazla insanın hayatını tehdit ediyor.

Uluslararası aktörler, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Körfez ülkeleri, doğrudan askeri iletişim kanalları da dahil olmak üzere etkili bir kriz yönetim mekanizmasının kurulması için bu anı değerlendirmelidir

Pakistan, Keşmir sorununun çözümünün ancak diyalog yoluyla mümkün olduğunu kabul ederken, Hindistan askeri baskının siyasi bir çözüme alternatif olmadığını kabul etmelidir. Keşmir'de adil ve kalıcı bir çözüm sadece bölgeyi istikrara kavuşturmakla kalmayacak, aynı zamanda onlarca yıldır arzu edilen ekonomik ve ticari iş birliğinin ve ilişkilerin normalleşmesinin önünü açacaktır.

Dış baskıyla durdurulan son turun sonucu, sahadaki gerçekleri değiştirmedi. Her iki tarafın askeri kuvvetleri halen yüksek alarm durumunda ve resmi bir barış anlaşması imzalanmadı. Ancak, her iki başkent de kısa vadeli taktik hesapların ötesine geçmeye karar verirse, bu tırmandırma bir dönüm noktası olabilir.

Uluslararası aktörler, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Körfez ülkeleri, doğrudan askeri iletişim kanalları, bağımsız soruşturma organları ve şeffaflığa yönelik karşılıklı taahhütler de dahil olmak üzere etkili bir kriz yönetim mekanizmasının kurulması için baskı yapmak üzere bu anı değerlendirmelidir. Aynı şekilde Pakistan ekonomisini ticaret ve yatırım teşvikleri yoluyla desteklemek, alışılmadık yöntemlere olan bağımlılığını azaltabilirken, Hindistan'ın daha ölçülü bir duruşu Keşmirliler ile genel olarak bölgenin sakinleri arasındaki güveni yeniden inşa edebilir.

Bu ganimet için yapılmış bir savaş değildi ve taraflardan hiçbiri zafer kazanmadı. Aksine bu savaş, Güney Asya'nın uçurumun eşiğinde olduğunun acı bir hatırlatıcısı ve Delhi ile İslamabad liderlerine kalıcı bir barış için gereken sıkı ve zorlu çalışmaya başlamaları yönünde acil bir çağrıydı.