İtalya'nın Lampedusa Adası'na dün 5 binden fazla düzensiz göçmen geldi

Akdeniz'i aşarak İtalya'nın güneyindeki Lampedusa Adası'na ulaşan düzensiz göçmen sayısı dün 5 bin 112 olarak kaydedildi

Ada'ya varan göçmenlerin sayısı dün 5 bin 112'yi buldu (AA)
Ada'ya varan göçmenlerin sayısı dün 5 bin 112'yi buldu (AA)
TT

İtalya'nın Lampedusa Adası'na dün 5 binden fazla düzensiz göçmen geldi

Ada'ya varan göçmenlerin sayısı dün 5 bin 112'yi buldu (AA)
Ada'ya varan göçmenlerin sayısı dün 5 bin 112'yi buldu (AA)

Afrika'dan Avrupa'ya geçişte Orta Akdeniz'deki düzensiz göç rotası üzerinde yer alan İtalya'nın Kuzey Afrika'ya en yakın kara parçası Lampedusa Adası, düzensiz göçmen akınına uğramaya devam ediyor.

İtalyan ANSA ajansının haberine göre, Ada'ya varan göçmenlerin sayısı dün 5 bin 112'yi buldu.

Gece yarısından sonra da gelişlerin sürdüğü ve yaklaşık 1000 kişinin daha Lampedusa'ya geldiği belirtildi.

Ada'da halihazırda 6 bin 792 düzensiz göçmen bulunduğu, göçmen gelişlerinin de devam ettiği bildirildi. Ada'daki göçmen yoğunluğunu idare edebilmek için yerel yetkililerin, göçmenleri Ada'dan ana karaya tahliye etmeye çalıştığı belirtildi.

Lampedusa Belediye Başkanı Filippo Mannino, Ada'nın 24 saattir bir çıkarma dalgasına maruz kaldığını ve bu "şok dalgası"na dayanamayacağını ifade etti.

Bu arada göçmen gelişleri sırasında, Gineli olduğu belirtilen henüz reşit olmayan bir annenin 5 aylık bebeğinin Ada yakınlarında denize düşerek can verdiği basına yansıdı.

İtalya İçişleri Bakanlığının son varışlar dahil edilmeden önce paylaştığı verilere göre, 1 Ocak-11 Eylül döneminde İtalya'ya denizi aşarak gelen düzensiz göçmen sayısı 116 bin 28 oldu. Geçen yıl aynı dönemde ise bu sayı 63 bin 498 idi.

Diğer yandan, İtalyan basınında çıkan haberlerde, son günlerde artış gösteren düzensiz göçmen gelişlerinin ardından, Fransa'nın İtalya ile sınırında yasa dışı göçle mücadeleye yönelik kontrollerini artırdığı bildirildi.

Almanya'nın da İtalya'dan "gönüllü dayanışma mekanizması" çerçevesinde aldığı düzensiz göçmenlerin kabulünü ikinci bir emre kadar askıya aldığı basına yansıdı.

Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Roberta Metsola da Strazburg'da düzenlediği basın toplantısı sırasında, Fransa ve Almanya'nın İtalya'dan girişleri durduğuna dair bir soruya "Çözümler ulusal düzeyde olamaz, Avrupa düzeyinde olabilir. Göç Paktını sonuçlandırmaktan başka seçeneğin olmadığını düşünüyorum. AB ülkelerinin vatandaşları bizden buna çözüm bulmamızı istediler" yanıtını verdi.

İtalya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Antonio Tajani de Metsola’nın açıklamasının ardından "X" platformundaki paylaşımında, "Göç, Avrupa'nın bir sorunudur. Sorunun, tüm AB ülkelerinin katılımıyla çözülmesi ve AB kurumlarının da çözümün bir parçası olması gerekiyor. Menşe ve transit ülkelerle yapılan anlaşmaların uygulama süreleri hızlandırılmalıdır. AP Başkanı'nın açıklaması iyi" ifadelerini kullandı.

Orta Akdeniz'deki düzensiz göç sorunu

Avrupa'ya yönelik düzensiz göç akınında, Orta Akdeniz güzergahı son yıllarda yoğun hareketlilik gözlenen rotalardan biri olarak öne çıkıyor.

Bu güzergahta denizde yardım çağrısı yapan düzensiz göçmenleri, Avrupalı devlet görevlileri yerine genellikle Avrupa menşeli sivil toplum kuruluşları kurtarıyor. Söz konusu STK'ler, AB üyesi devletlerin "güvenli liman" vermemesinden ötürü zaman zaman kurtardıkları düzensiz göçmenleri tahliye etmekte güçlük çekiyor.

Kendi imkanlarıyla Akdeniz'i geçebilen ya da kurtarılan göçmenlerin Avrupa'da ilk ayak bastıkları yer ise genellikle İtalya'nın Kuzey Afrika'ya en yakın kara parçası Lampedusa Adası oluyor.

Her yıl çok sayıda düzensiz göçmen, teknelerin alabora olması ya da teknelerdeki aşırı kalabalık nedeniyle susuz ve havasız kalınması yüzünden Akdeniz'i geçmeye çalışırken hayatını kaybediyor.



Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
TT

Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

AP, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilime dikkat çekerek, iki ülkenin 1947'de İngiltere'den bağımsızlıklarını kazanmalarından bu yana üç büyük çaplı savaşa sahne olduğunu belirtti. İki komşu ayrıca, dünyanın en soğuk ve en yüksek rakımlı savaş alanı olarak tanımlanan bir buzulun tepesindeki çatışma da dahil olmak üzere onlarca çatışmaya tanık oldular.

Son gerginlik, Hindistan'ın Pakistan'ı suçladığı, İslamabad'ın ise herhangi bir dahli olduğunu reddettiği, turistlere yönelik ölümcül bir silahlı saldırının ardından yaşandı.

Hindistan ve Pakistan diğer ülkeler gibi savaşmıyor. Buradaki başat faktör, büyük saldırıları caydırmanın ayırt edici bir aracı ve durum kötüleşse bile çatışmanın kontrolden çıkmayacağının garantisi olan nükleer cephanelikleri.

Ncjxj
 Keşmir'in Pakistan tarafından yönetilen kısmının başkenti Muzafferabad'da Hindistan saldırıları sonucu yıkılan bir caminin yakınında nöbet tutan askerler (AFP)

Hindistan ve Pakistan neden bu şekilde savaşıyor? Çünkü nükleer cephanelikleri birbirlerini yok edebilecek kapasitede.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığına göre konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Pakistanlı güvenlik analisti Seyyid Muhammed Ali şu ifadeleri kullandı: “Pakistan ve Hindistan diğer tarafı defalarca yok etmeye yetecek kadar nükleer silaha sahip. Nükleer silahları, Karşılıklı Garantili İmha (MAD) senaryosu yaratıyor. Her iki ülke de stoklarının boyutunu ve kapsamını diğerine MAD garantisini hatırlatacak şekilde bilinçli olarak geliştirdi.”

Her iki ülke de nükleer kapasitelerini açıklamıyor, ancak her birinin 170 ila 180 arasında kısa, uzun ve orta menzilli savaş başlığına sahip olduğuna inanılıyor. Her iki ülke de bu silahları hedeflerine ulaştırmak için farklı sistemlere sahip.

Ali, cephaneliklerin daha fazla çatışmayı önlemek ve caydırmak için savunma amaçlı bir hamle olduğunu, çünkü ‘iki tarafın da böyle bir savaşı başlatmayı göze alamayacağını ya da bundan bir şey elde etmeyi umamayacağını’ söylüyor.

İlk bakışta öyle gelmeyebilir ama nükleer silahlar karşı tarafa aşırı tepki veremeyeceğini hatırlatır. Ancak cephaneliklerini çevreleyen gizlilik, Pakistan ya da Hindistan'ın nükleer bir ilk saldırıda hayatta kalıp kalamayacağının ve ‘ikinci saldırı kabiliyeti’ olarak adlandırılan misilleme yapıp yapamayacağının belirsiz olduğu anlamına geliyor.

Jfjfj
Pakistan'ın Lahor kenti yakınlarında Hindistan saldırısında hasar gören hükümet sağlık ve eğitim kompleksinin yönetim binası önünde duran arama kurtarma görevlileri (Reuters)

Bu kabiliyet, nükleer gerilime yol açabilecek saldırganlığı önleyerek bir düşmanın ilk saldırı yoluyla nükleer bir savaşı kazanmaya çalışmasını engeller. Bu kabiliyet olmadan, teoride, bir tarafın diğerine savaş başlığı fırlatmasını engelleyecek hiçbir şey yoktur.

Keşmir anlaşmazlığın merkezinde

Hindistan ve Pakistan, her birinin bağımsızlığını kazandığı 1947'den bu yana Keşmir üzerinde hak iddia ediyor ve sınır çatışmaları on yıllardır bölgeyi istikrarsızlaştırıyor.

Keşmir, Hindistan yönetimine karşı direnen silahlı isyancıların bulunduğu, iki ülke arasında bölünmüş tartışmalı bir Himalaya bölgesidir.

Her iki ülke de Keşmir'in bir bölümünü kontrol ediyor. Bölge yoğun bir şekilde askerileştirilmiş bir sınırla bölünmüş durumda.

Ezeli rakipler üç savaşlarından ikisini de Keşmir için yapmışlardır.

Birçok Keşmirli Müslüman, isyancıların bölgeyi Pakistan yönetimi altında ya da bağımsız bir devlet olarak birleştirme hedefini destekliyor.

Hindistan kontrolündeki Keşmir'de yaşanan sınır çatışmaları ve militan saldırıları Yeni Delhi'nin İslamabad'a karşı giderek daha sert bir tutum takınmasına ve onu ‘terörizmle’ suçlamasına neden oldu.

Son çatışmada Hindistan, geçen ay gerçekleşen silahlı katliamla bağlantılı olarak Pakistan destekli militanlar tarafından kullanılan yerleri vurarak Pakistan'ı cezalandırdı.

Geleneksel askeri dengesizlik

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nün (IISS) Askeri Denge Raporu'na göre Hindistan 2025 yılında 74,4 milyar dolar harcamayla dünyanın en büyük savunma harcaması yapan ülkesi ve dünyanın en büyük silah ithalatçılarından biri.

Pakistan ise geçen yıl 10 milyar dolar harcadı. Pakistan, komşusuna kıyasla iki kat daha fazla aktif silahlı kuvvete sahip olan zengin Hindistan'la asla boy ölçüşemez.

Hindistan'ın silahlı kuvvetleri geleneksel olarak Pakistan'a odaklanmış olsa da, mücadele etmesi gereken bir başka nükleer komşusu da Çin. Hindistan, Hint Okyanusu'ndaki deniz güvenliği konusunda giderek daha fazla endişe duyuyor.

Bunlar Pakistan'ın güvenlik modelinde dikkate almak zorunda olmadığı iki faktör.

Pakistan'ın uzun ve dar yapısı, ordunun dış politikadaki büyük rolü ile birleşince silahlı kuvvetlerin hareketli olmasını ve savunmaya öncelik vermesini kolaylaştırıyor.

Tırmanma ve gerilimi azaltma modeli

Ne Pakistan ne de Hindistan diğerine karşı askeri hamlelerini duyurmak için acele etmiyor. Mevcut düşmanlıkların alevlenmesinden de anlaşılacağı üzere, saldırıların ve misillemelerin teyit edilmesi biraz zaman alabilir.

Ancak her ikisi de diğerinin kontrolündeki topraklarda ve hava sahasında operasyonlar yürütüyor.

Bu operasyonlar bazen kontrol noktalarına, tesislere ya da militanlar tarafından kullanıldığı iddia edilen yerlere zarar vermeyi amaçlıyor. Aynı zamanda liderleri kamuoyunun baskısına boyun eğmeye ve yanlış hesaplama potansiyeline sahip bir şekilde karşılık vermeye zorlamak, onları utandırmak veya kışkırtmak da amaçlanıyor.

Bu faaliyetlerin çoğu Keşmir'i Hindistan ve Pakistan arasında bölen Kontrol Hattı boyunca gerçekleşiyor.

Jfjdj
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

Bu hattın medya ve kamuoyundan büyük ölçüde izole edilmiş olması, saldırı veya misilleme iddialarının bağımsız olarak doğrulanmasını zorlaştırıyor.

Bu tür olaylar, iki ülkenin nükleer kapasiteleri göz önüne alındığında uluslararası endişeleri arttırmakta, dikkatleri Hindistan ve Pakistan'a ve nihayetinde Keşmir üzerindeki rekabet eden iddialarına geri çekmektedir.

Her iki ülkenin de kaynaklar için rekabet etmesini gerektirecek bir durum söz konusu değil

Pakistan'ın muazzam bir maden zenginliği var, ancak Hindistan'ın bundan faydalanmak gibi bir arzusu yok. Hinduların çoğunlukta olduğu Hindistan ile Müslümanların çoğunlukta olduğu Pakistan arasında temel ideolojik farklılıklar olsa da birbirlerine hükmetmek ya da birbirlerini etkilemek gibi bir amaçları yok.

Keşmir dışında birbirlerinin topraklarında hak iddia etmek ya da hegemonya kurmak gibi bir niyetleri de yok.