İranlı kadın gazeteciler Mahsa Amini davasını haber yapmanın bedelini ağır ödüyor

Tutuklu gazeteci Nilüfer Hamidi ve Elahi Muhammedi’nin Şark gazetesi tarafından yayınlanan fotoğrafı)
Tutuklu gazeteci Nilüfer Hamidi ve Elahi Muhammedi’nin Şark gazetesi tarafından yayınlanan fotoğrafı)
TT

İranlı kadın gazeteciler Mahsa Amini davasını haber yapmanın bedelini ağır ödüyor

Tutuklu gazeteci Nilüfer Hamidi ve Elahi Muhammedi’nin Şark gazetesi tarafından yayınlanan fotoğrafı)
Tutuklu gazeteci Nilüfer Hamidi ve Elahi Muhammedi’nin Şark gazetesi tarafından yayınlanan fotoğrafı)

İnsan hakları grupları, İran’da Mahsa Amini'nin polis gözetimindeyken ölümünden bu yana İranlı yetkililerin ülke içinde ve dışında gazetecilere karşı düzenli olarak uyguladığı baskıyı kınadı.

16 Eylül 2022'de, 22 yaşındaki Kürt kökenli İranlı Amini, kılık kıyafet kurallarına uymadığı gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra yaşamını yitirdi.

Amini’nin ölümü ülke çağında aylarca süren protestolara yol açarken, şiddet göz altılarla bastırılmaya çalışıldı. Ancak ‘Kadın, Yaşam, Özgürlük’ ayaklanması çeşitli şekillerde devam etti ve İranlı yetkililerin 1979’daki devrimden bu yana karşılaştığı en büyük zorluklardan biri olarak nitelendi.

Davayı ortaya çıkaran ve koşullarını araştıran gazeteciler, özellikle baskılarda hedef haline geldi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre merkezi Paris'te bulunan Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) adlı örgüt, ‘korkunç baskıları’ kınadı. Bir yıl içinde 79 gazeteci gözaltına alındı. Halihazırda 12'si halen demir parmaklıklar ardında. Aralarında çok sayıda kadın da bulunuyor.

Amini’nin ölümünün ardından bir haftayı aşkın bir süre sonra günlük Şark gazetesinde çalışan Nilüfer Hamidi (29) tutuklandı. Hamidi, Amini’nin ölmeden önce üç gün komada kaldığı hastaneden rapor hazırlamak ve yaslı ailenin fotoğrafını sosyal ağlarda yayınlamakla suçlandı.

Tutuklanan gazeteciler arasında, Amini'nin İran'ın batısındaki Kürdistan vilayetindeki memleketi Sakkız kentindeki cenaze törenini haber yapan Ham Mihan gazetesinde çalışan Elahi Muhammedi de var.

İki gazeteci söz konusu tarihten bu yana tutuklu ve kategorik olarak reddettikleri ulusal güvenliği ihlal suçundan yargılanıyorlar.

Cesur iş

RSF Ortadoğu birimi direktörü Jonathan Dagher duruma ilişkin şu açıklamada bulundu:

“Nilüfer Hamidi cesareti ve bağlılığı ile ödüllendirilmeli, cezalandırılmamalı. Yaklaşık bir yıldır tutuklu kalması, İran'ın gazetecilere yönelik korkunç baskısını, basın özgürlüğünü ve güvenilir bilgiyi kabul etmediğini gösteriyor.”

Baskı, Elahi Muhammedi’nin ikiz kız kardeşi İlnaz’ın eylül başında tutuklanmasıyla açık bir şekilde görüldü. Kendisi de gazeteci olan genç kadın, komplo suçlamasıyla çoğu ertelenmiş olmak üzere üç yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Avukatlarına göre kendisi ve diğer sanık Nekin Bakıri de bir aydan az hapis cezasına çarptırılacak. Ancak İran istihbaratının gözetiminde ‘ahlak’ eğitiminden geçmek zorunda kalacaklar ve ülkeyi terk edemeyecekler.

Dagher, “İran hükümeti bu iki gazeteciyi ve kendi görüşlerini dile getiren kadınları susturmaya kararlı” dedi.

RSF, ülkedeki tüm gazetecilere yönelik ‘keyfi cezalara’ son verilmesi çağrısında bulundu.

DFG
Hapishaneden çıktıktan sonra elinde çiçeklerle görüntülenen Nazila Marufiyan. (AFP)

Avukat Amal Clooney ve eşi aktör George Clooney tarafından kurulan Adalet için Clooney Vakfı, bu yıl iki kız kardeşi ‘Kadınlar için Adalet’ ödülüne layık gördü.

Vakıf, onların cesur eylemlerinin Mahsa Amini'nin ölümüne ışık tutmaya yardımcı olduğunu aktardı.                                                                                          

Köleliği kabul etmeyin

Hamidi ve Muhammedi’nin tutuklanmasından haftalar sonra genç kadın Marufiyan, Mahsa'nın babası Emcad Amini ile internet sitesinde bir röportaj yayınladı.

Röportajda Emcad Amini, yetkilileri kızının ölüm koşulları hakkında yalan söylemekle suçladı. Amini'nin ailesi Mahsa'nın ölümüne yol açan darbeler aldığını belirtirken resmi kayıtlarda ise ölüm nedeni kalp sorunlarına bağlandı.

Röportajın yayınlanmasından bu yana Marufiyan dört kez tutuklandı. Hapishaneden her çıktığında, İslam Cumhuriyeti'nde uygulanan kıyafet kurallarına adeta meydan okuyan başörtüsüz fotoğrafını yayınladı.

Marufiyan sosyal medya hesabından, “Köleliği kabul etmeyin. Siz en iyisini hak ediyorsunuz” ifadelerini kullandı.

Ağustos ayı sonlarında yeniden hapsedilen Marufiyan, eylül ayı başında tutukluluğu sırasında cinsel saldırıya maruz kaldığını söyledi.

Hafta sonu serbest bırakıldı. Bu kez Marufiyan, başörtüsü olmadan ortaya çıkarsa tekrar tutuklanma korkusuyla sosyal ağlarda fotoğraf yayınlamamaya karar verdi.



Pezeşkiyan, Washington ile müzakerelerin yeniden başlatılması çağrısında bulunarak muhafazakarları kızdırdı

Tahran'ın merkezindeki İran-Filistin Koordinasyon Binası'na asılan propaganda afişinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bir fotoğrafı ve ‘Başka bir savaşta başarısızlık’ ifadesi yer alıyor. (EPA)
Tahran'ın merkezindeki İran-Filistin Koordinasyon Binası'na asılan propaganda afişinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bir fotoğrafı ve ‘Başka bir savaşta başarısızlık’ ifadesi yer alıyor. (EPA)
TT

Pezeşkiyan, Washington ile müzakerelerin yeniden başlatılması çağrısında bulunarak muhafazakarları kızdırdı

Tahran'ın merkezindeki İran-Filistin Koordinasyon Binası'na asılan propaganda afişinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bir fotoğrafı ve ‘Başka bir savaşta başarısızlık’ ifadesi yer alıyor. (EPA)
Tahran'ın merkezindeki İran-Filistin Koordinasyon Binası'na asılan propaganda afişinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bir fotoğrafı ve ‘Başka bir savaşta başarısızlık’ ifadesi yer alıyor. (EPA)

Siyasi ve askerî açıdan hassas bir dönemde, ABD'nin İran'ın nükleer tesislerini bombalamasına rağmen İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın Washington'a diplomatik bir zeytin dalı uzatmayı tercih etmesi, bu açıklamaları bir tür ‘aşırı yumuşaklık’ olarak gören muhafazakâr hareketin öfkesine yol açtı. Ancak Pezeşkiyan'ın destekçileri, medya söyleminin İran'ın içini hedef almadığını, daha ziyade dış dünya ile bir anlayış penceresi açmaya çalıştığını vurguluyor.

İran ekonomisini boğan yaptırımların kaldırılması için Batı ile diyaloğu yeniden canlandırma sözü veren Mesud Pezeşkiyan, Donald Trump'a yakın ABD’li muhafazakâr yayıncı Tucker Carlson'a bir röportaj verdi.

Pezeşkiyan dün yayınlanan röportajda, ABD'nin İran'a karşı savaşında İsrail'i desteklemek için haziran ayında İran'ın nükleer tesislerine yönelik hava saldırılarına rağmen Washington'la görüşmelere yeniden başlamanın ‘sorun olmadığını’ söyledi.

Muhafazakâr Milletvekili Emir Hüseyin Sabiti, X platformunda Pezeşkiyan'a yüklenerek şunları söyledi: “Amerikalı gazeteciye verdiğiniz zayıf cevaplar ulusal birliğe aykırı ve utanç vericiydi. Görünen o ki ABD ile daha önce yaptığınız mantıksız ve dürüst olmayan müzakerelerden henüz ders almamışsınız ve yeniden kandırılmak istiyorsunuz.”

Sabiti, cumhurbaşkanını parlamentoyla karşı karşıya gelmekle tehdit ederek, “Hükümetin dış politikaya yaklaşımı değişmezse, parlamentonun hükümete karşı tutumu değişecektir” dedi.

Pezeşkiyan'a yakın olan gazeteci Ali Asgar Şefiiyan, Sabiti'ye cevaben, “Bu röportajın hedef kitlesi siz değildiniz” dedi. Bu eleştiriler, İran'a yönelik son saldırılar sırasında Azerbaycan'ın topraklarından İsrail insansız hava araçlarının (İHA) kalkışına izin verdiği yönündeki suçlamaları görmezden gelerek geçtiğimiz cuma günü Bakü'ye yaptığı ziyaretin ardından ‘siyasi beceriksizlik’ gerekçesiyle İran Cumhurbaşkanı'na yönelik güvensizlik oylaması çağrılarının yapıldığı bir dönemde geldi.

Batı'ya düşmanlığı ve nükleer programla ilgili müzakerelere karşıtlığıyla bilinen İran gazetesi Kayhan, “Diplomasiye bomba yağdıranlarla tekrar koşulsuz olarak aynı masaya oturmak adil mi?” diye sordu.

Nisan ayından bu yana İran'la nükleer programı konusunda görüşmeler yürüten ABD, 22 Haziran'da Tahran'ın güneyindeki Fordo'da bulunan yeraltı uranyum zenginleştirme tesisini ve İsfahan ile Natanz'daki iki nükleer tesisi bombaladı. Bu tesislerdeki hasarın gerçek boyutu henüz bilinmiyor.

Genel yayın yönetmeni ülkede son sözü söyleyen İran Dini Lideri Ali Hamaney tarafından atanan Kayhan gazetesinde şu ifade yer aldı: “Elleri tamamen halkımızın kanıyla lekelenmiş bir düşman karşısında sertlikten başka bir çözüm var mı?”

Kayhan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Şeriatmedari, “Bu röportajda söylenenler rejimin pozisyonlarıyla uyumlu değil” dedi.

Pezeşkiyan'ın “ABD müzakere masasını havaya uçuruyor” ifadesini kullanmasına atıfta bulunan Şeriatmedari, Tahran'ın müzakere yoluna devam etmeye açık olduğunu vurguladı. Şeriatmedari, “Eğer masa havaya uçurulduysa, masaya yeniden dönmek ABD'nin işlediği suçun inkârından ve aldatma tuzağının yeni bir kabulünden başka bir anlama gelir mi?” diye sordu.

Şeriatmedari şöyle devam etti: “ABD, nükleer tesislerimizi hedef aldığını resmen kabul etmedi mi? İsfahan, Natanz ve Fordo tesislerini yok etmek için onlarca bomba atmadı mı? Trump'ın kendisi bile bununla övündü! ABD'yi temize çıkarma konusundaki bu tuhaf ısrarınız neden? Sanki onunla müzakerelere dönebilmek için sakinleşmesini bekliyormuşsunuz gibi… İsrail'i Washington'a şikâyet etmeye ve neden olduğu krizden yakınmaya mı gidiyorsunuz?”

Gazete ayrıca, İran Cumhurbaşkanı'na danışman ekibini değiştirmesi çağrısında bulundu: “Danışmanlarınızı gözden geçirin ve onlara ABD ile müzakerelerin ihanet değilse bile siyasi ahmaklık olduğunu açıkça söyleyin. Hem kendi iyiliğiniz hem de ülkenin iyiliği için çevrenizi bunlardan arındırın.”

İran Devrim Muhafızları Ordusu'na (DMO) yakın Cevan gazetesi, ‘yumuşak ve nazik’ sözleri kınayarak, “Amerikalı bir yayıncıyla diyaloğun gerçek anlamı, halkın hoşnutsuzluğunu ve ABD'ye olan tam güvensizliğini dile getiren sözlerde ortaya çıkar” dedi.

İran'da reformist çizgide yayın yapan Ham Mihan gazetesi ise Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın ‘olumlu gidişatını’ övdü. Gazete şöyle yazdı: “Bu röportaj uzun zaman önce yapılmalıydı. İranlı yetkililer ne yazık ki uzun zamandır Amerikan ve uluslararası medya sahnesinde yoklar.”

İranlı yetkililer tarafından açıklanan yeni bilançoya göre İran ve İsrail arasında 12 gün süren savaşta bin 60 kişi hayatını kaybetti. ABD, İran'ın nükleer programındaki kilit tesislere düzenlediği saldırılarla savaşa katıldı.