Riyad’ın Washington’la görüşmeler sırasında hesaba katması gereken 7 nokta...

Suudi Arabistan Krallığı’nın eli bu tartışmalarda güçlü. Bu kısmen, İsrail’in böyle bir açılımı şiddetle istediğini söylemesinden kaynaklanıyor.

Foto: Getty Images/Majalla
Foto: Getty Images/Majalla
TT

Riyad’ın Washington’la görüşmeler sırasında hesaba katması gereken 7 nokta...

Foto: Getty Images/Majalla
Foto: Getty Images/Majalla

Brian Katulis

Suudi Arabistan Krallığı ile İsrail’in bu yıl ilişki kurmak için Washington aracılığıyla temasa geçtiğine dair haberler, normalleşme yollarının araştırıldığı son birkaç yıl boyunca gerçekleşen sessiz görüşmeler dizisinin son halkası.

Böyle bir adım, bölgedeki oyunun kurallarını değiştirecek. Yıllarca dünyanın başka bölgelerine taşınması ya da başka meselelere öncelik vermesi hakkında konuşulduktan sonra, ABD’nin bölgeyle iletişime geçmeye çalıştığını görmek her zaman güzeldir. 

Suudi Arabistan Krallığı’nın bu tartışmalarda eli güçlü. Bu kısmen, İsrail’in ve mevcut lideri Başbakan Binyamin Netanyahu’nun böyle bir açılımı şiddetle arzuladıklarını dile getirmelerinden kaynaklanıyor. İlgili pek çok karmaşık mesele var. Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığı analize göre muhtemel anlaşmayı bir yemek olarak düşünürsek; tarafların karıştırmaya ve sonunda pişirmeye başlamadan önce, malzemeleri henüz toplama aşamasında olduğu görülüyor.

İlgili tüm bileşenlere ve adımlara bakılırsa bu anlaşmanın pişmesi, bazı gözlemcilerin beklediğinden çok daha uzun sürebilir.

Suudi Arabistan Krallığı’nın bu tartışmalarda eli güçlü. Bu kısmen, İsrail’in ve onun mevcut lideri Başbakan Binyamin Netanyahu’nun böyle bir açılımı şiddetle arzuladıklarını söylemelerinden kaynaklanıyor

Ancak bu yılın başlarında Suudi Arabistan Krallığı ve İran arasında Çin’in aracılığıyla yapılan anlaşmada gördüğümüz gibi, bu günlerde daha kısa bir zaman diliminde beklenmedik birçok şey gerçekleşebilir.

İşte Suudi Arabistan Krallığı’nın hesaba katması gereken yedi şey:  

Zaman sizden yana

Konu anlaşmaya varmak olduğunda hem ABD hem de İsrail’de bazılarının zihninde yapay takvimler olduğu açık.

Seçimler konusunda endişelenmeye gerek yok. Bu acelecilik, Suudi Arabistan’da biraz kafa karıştırıcı görünebilir. Ama derler ya: Onların saatleri var sizin zamanınız. Kendi çıkarlarınızı düşünüyorsanız, bunun zamanı için acele etmenize gerçekten gerek yok.

Trump’ın ekibinin bir anlaşmaya varmak ve Eylül 2020’de Abraham Barış Anlaşmalarına katılmak için size nasıl baskı yaptığını hatırlıyor musunuz? Riyad doğru kararı almıştı zira vakit uygun değildi.

Yirmi yılı aşkın bir süre önce Arap Barış Girişimi’ni ortaya koyduğunuzda, İsrail’in nasıl karşılık verdiği hatırınızda mı? Sessizlik, sağır ediciydi. Bu tartışmalara katıldığınız esnada, 1964 klasiği olarak The Rolling Stones’un Time on My Side adlı parçası dinlemek için iyi bir melodi.

Bu tartışmalardaki en büyük oyuncu sizsiniz

Ekonominiz İsrail ekonomisinin hacminin iki katı. Nüfusunuz da yaklaşık dört katı. Küresel enerji pazarlarında halen merkezî bir oyuncusunuz ve bol miktarda likiditeye sahip bir G20 üyesi olarak ülkenizde sürmekte olan ekonomik ve toplumsal dönüşümlerden dünya çapında birçokları faydalanmanın yollarını arıyor.

İsrail, bölgede ve dünyada önemli bir rol oynuyor. Güçlü ve yetenekli bir ordusu ve istihbarat teşkilâtı, her türlü benzersiz teknolojik yetenekle canlı bir ekonomisi gibi pek çok şeye sahip. Başka şeylerin yanında, bu günlerde iç ayrışmalarla dolu. Önemli bazı varoluşsal meseleler ve bunların nasıl çözüleceği konusunda henüz karar alabilir gibi görünmüyor ve gerçek anlamda zaman, İsrail’den yana değil.  

Konu bir anlaşmaya varmak olduğunda hem ABD hem de İsrail’de bazılarının zihninde yapay takvimler olduğu açık

Kalıcı bir barış için Filistin halkının rolü çok önemli

Mısır ve Ürdün’le daha önce yapılan anlaşmalar, Filistinlilerin önemini artırmaya çalışmakla birlikte nihayetinde başarısız oldu ve yaklaşık 30 yıl önce başlayan Oslo süreci, çeşitli nedenlerle durduruldu.  

Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Fas ile imzalanan son Abraham Barış Anlaşmaları daha çok, Batı Şeria’da Filistinlilerin yaşadığı merkezlerin etrafından dolaşıp, doğrudan İsrail yerleşimlerine giden bir yol gibi yürütüldü. İsrail-Filistin gerilimlerini yükselten pek çok sebep var. Önemli sebeplerden biri de Filistin halkının çıkarlarını kapsayan adil bir çözümün olmaması. Geçmişte Suudi Arabistan’da önemli görevlerde bulunmuş olanlar da dahil olmak üzere pek çok kişi, mevcut Filistin liderliğiyle iş yapmanın ne kadar sinir bozucu olduğunun farkında. Bizzat Filistinliler de liderliklerinin ne kadar zayıf ve tekdüze olduğunu biliyor. Ancak bu, müzakerelerde istediğinizden ve elde etmek zorunda olduğunuzdan daha azına razı olmak için bir sebep değil.

xasde
Foto: AFP/Majalla

İsrail'in Batı Şeria'yı potansiyel olarak ilhak etmesi gibi zaten olmaması gereken olumsuz bir eylemi önlemek gibi asgari düzeyde bir anlaşma yerine tam bir anlaşmaya varmak çok daha iyidir.

Üst düzey Suudi yetkililer, iki devletli çözümü öngören Arap Barış Girişimi’nin temel ilkelerini yeniden vurgulamayı sürdürüyor. Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, yakın zamanda ‘İsrail’le herhangi bir barışın tüm Filistinlileri kapsaması gerektiğini, zira Filistin devleti meselesi çözülmeden bölgede gerçek ve gerçekçi bir barış elde edemeyeceğimizi’ açıkladı. Barış anlaşmalarında diğer devletlerin yaptığı gibi siz de bu tutumu unutmayın.

İsrail'in Batı Şeria'yı potansiyel olarak ilhak etmesi gibi zaten olmaması gereken olumsuz bir eylemi önlemek gibi asgari düzeyde bir anlaşma yerine tam bir anlaşmaya varmak çok daha iyidir.

Aşırılıkçı ve katı yorumlar, bunların ülkenin siyasi sistemindeki tezahürleri gibi gelip geçicidir

İsrail, en hafif tabiriyle iç politikasında yoğun bir belirsizlik döneminden geçiyor. Mevcut hükümette, ultra-Ortodoks ve ana akımın dışında oldukları için dünyanın dört bir yanındaki pek çok Yahudi ve İsrailli tarafından zararlı görülen sesler var.

svwswdv
Foto: AFP/Majalla

Ancak bu aşırı görüşler, bazen kendilerini önem bakımından yakma potansiyeline de sahipler. İsrail toplumunun hangi tarafa yöneleceği halen belirsiz olmakla birlikte gerçek şu ki, binlerce İsraillinin mevcut hükümetin tutumlarına açıkça muhalefet etmek için özgürlüğünü kullanacak olması, İsrail’de daha ileriye dönük bir liderler grubuyla işlerin iyiye doğru gidebileceğine dair umut verici bir işaret.

İran’daki mevcut rejimle onun Hizbullah ve terör grupları gibi gerici müttefik ağı, ileriye dönük herhangi bir harekete karşı çıkacaktır

İsrail’le görüşmelerde bir ilerleme kaydedilirse, hatta (ya da özellikle) yukarıdaki üçüncü maddeyi tamamen dikkate alırsanız, bölgede sizi şiddet yoluyla ya da medya eleştirileri üzerinden hedef alan unsurlar olacaktır. İleriye dönük ve kapsamlı bir anlaşma imzaladığınız sürece geçmişte takılı kalanlardan gelen gürültüyü duymazdan gelin. İran rejiminin yazdığı Vizyon 2030 belgesini okudunuz mu? Hayır, okumadınız. Çünkü yazılmadı.

İsrail toplumunun hangi tarafa yöneleceği halen belirsiz olmakla birlikte gerçek şu ki, binlerce İsraillinin mevcut hükümetin tutumlarına açıkça muhalefet etmek için özgürlüğünü kullanacak olması, İsrail’de daha ileriye dönük bir liderler grubuyla işlerin iyiye doğru gidebileceğine dair umut verici bir işaret.

Bu bağlamda ve bölgeyi etkileyen önemli meseleler açısından ABD; Çin ve Rusya’ya kıyasla daha önemli görünüyor

ABD politikasındaki tüm dalgalanmalara ve ABD’deki partizan bölünmenin iki yakasındaki liderlerin işlediği telafi edilemez hatalara rağmen, ABD halen hem askerî hem de ekonomik bakımdan bölgede ve dünyada en etkili ve güçlü ülke. Çin ve Rusya, bölgeyi ABD’ye bağlayan ilişki derinliğinden ve çeşitliliğinden yoksun. Avrupa ülkeleri de Ortadoğu’daki dosyaların çoğunda ikinci bir rol oynamaya devam edecektir.

Bölge hükümetleri, güvenlik ve savunma alanlarında ABD’nin eşsiz askerî gücüne güveniyor. Bu rolü oynayabilecek başka bir dış güç de yok. Bu hem ABD hem de DEAŞ gibi terör örgütlerinden, İran’dan ve onun Ortadoğu bölgesindeki vekillerinden gelen ortak tehditlerle karşı karşıya kalan Ortadoğu ülkeleri için faydalı bir şey.

Ayrıca ABD, dünyanın en güçlü ve canlı ekonomisine sahip olup, Koronavirüs salgını sırasındaki zorunlu kapanmadan sonra en hızlı toparlanan ekonomiydi. Son olarak ABD’nin yumuşak gücü, özellikle kültür, müzik, eğlence ve eğitim alanlarında bölge insanları için Çin ve Rusya’nın sunduklarına kıyasla daha cazip olmaya devam ediyor.

Bölge hükümetleri, güvenlik ve savunma alanlarında ABD’nin eşsiz askerî gücüne güveniyor. Bu rolü oynayabilecek başka bir dış güç de yok.

Ne olursa olsun ülkeniz ABD siyasetinde bir kum torbası olarak kullanılacak

Söz ucuzdur ve ABD’de seçim zamanı yaklaştıkça da ucuzluyor. Bir aynaya benzeyen ve ABD’deki siyasi söylemi şekillendirmeye devam eden sosyal medya, sözü daha da ucuzlatıyor. Tüm bunlar, ABD’deki tartışmalara bulaşan yeni oryantalizmin (şarkiyatçılığın) bir parçasıdır.

2016 seçim kampanyasında aday Donald Trump’ın “İslam’ın bizden nefret ettiğini düşünüyorum” dediğini hatırlıyor musunuz? Ya da daha sonra başkan olduğunda, Suudi Arabistan’ı ABD’nin desteğine bağımlı olduğunu söyleyerek eleştirdiğini? Tüm bunların üstesinden geldiniz ve Trump ve ekibiyle çalışmanın bir yolunu buldunuz.  

Siyasi tartışmalarda Suudi Arabistan’a dair bazı eleştiriler var. Ama çoğunlukla bu sesler, klinik bir analiz sunmayan düşüncesiz teorisyenler tarafından bastırılıyor.

Endişelenmeyin; yapay zekâ ve logaritma o kadar gelişti ki, yakında bu seslerin terini alacak.

Burada asıl nokta: Bir ülkeyle, başka bir ülkenin kolaylaştırdığı karmaşık diplomatik tartışmalara giriyorsunuz ve her iki ülke de kendilerine özgü pek çok zorluk ve iç ayrışmayla karşı karşıya. Bunun, İsrail’le tartışmaların hızını ve içeriğini belirlemesine izin vermeyin ve burada uygun koşullar altında başarılabilecek şeyleri gözden kaçırmayın.

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in Araplara geri dönmesiyle elde edilenlerden daha fazlasına ulaşılabilir. Suriye rejimiyle normalleşme anlaşmasında olduğu gibi her şeyden boşuna vazgeçmeyin.

Ülkenizin çıkarlarını güvence altına almak için bu fırsatı değerlendirin. Ama bunu bölgeye ve halklarına azami faydayı sağlayacak şekilde yapın.

Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla dergisinden çevrildi.



Rusya tepkili: "Hindistan'da üretilen mühimmat Ukrayna'ya gidiyor"

Ukrayna, Kursk'ta harekat başlattıktan sonra Rusya da Donetsk'te kritik öneme sahip Pokrovsk şehrine doğru ilerliyor (AP)
Ukrayna, Kursk'ta harekat başlattıktan sonra Rusya da Donetsk'te kritik öneme sahip Pokrovsk şehrine doğru ilerliyor (AP)
TT

Rusya tepkili: "Hindistan'da üretilen mühimmat Ukrayna'ya gidiyor"

Ukrayna, Kursk'ta harekat başlattıktan sonra Rusya da Donetsk'te kritik öneme sahip Pokrovsk şehrine doğru ilerliyor (AP)
Ukrayna, Kursk'ta harekat başlattıktan sonra Rusya da Donetsk'te kritik öneme sahip Pokrovsk şehrine doğru ilerliyor (AP)

Avrupalı firmaların, Hindistan'daki silah üreticileri aracılığıyla son bir yıldır Ukrayna'ya top mermisi tedarik ettiği bildiriliyor.

Birleşik Krallık merkezli haber ajansı Reuters, Rusya'nın transferlere tepki gösterdiğini fakat Hindistan'ın bunları durdurmak için herhangi bir adım atmadığını yazıyor. 

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen Avrupalı ve Hindistanlı yetkililere göre, Hindistan'da üretilen top mermilerini Ukrayna'ya gönderen ülkeler arasında İtalya ve Çekya yer alıyor. Ürettiği top mermileri cephede kullanılan firmalardan biri de Hindistan devletine ait Yantra India.

İsveç merkezli düşünce kuruluşu Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün verilerine göre Hindistan 2018-2023'te en az 3 milyar dolarlık silah ihracatı yaptı. 

Hindistan Savunma Bakanı Rajnath Singh, 30 Ağustos'ta yaptığı açıklamada, savunma sanayisindeki ihracatın geçen mali yılda 2,5 milyar doları aştığını ve 2029'a kadar bu rakamı 6 milyar dolara çıkarmak istediklerini söylemişti. 

Reuters'ın incelediği gümrük kayıtlarına göre, 2020'den savaşın başladığı Şubat 2022'ye kadar Hindistanlı üç büyük mühimmat üreticisi Yantra India, Munitions India ve Kalyani Strategic Systems; İtalya, Çekya, İspanya ve Slovenya'ya 2,8 milyon dolarlık mühimmat ihraç etmişti.

Ancak Şubat 2022-Temmuz 2024'te bu rakamın 135,25 milyon dolara yükseldiği bildiriliyor. 

Analizde, dünyanın en büyük silah ithalatçısı konumundaki Hindistan'ın, Avrupa'da uzayan savaşı bir fırsat olarak gördüğü yorumu paylaşılıyor. 

ABD'nin prestijli üniversitelerinden Stanford'da görev yapan savunma uzmanı Arzan Tarapore, Yeni Delhi yönetiminin silah ihracatını genişletmek istediğini ve söz konusu artışın bu politikayla ilgili olduğunu belirtiyor. 

Diğer yandan Yeni Delhi'nin silah ithalatının yüzde 60'ından fazlasını karşılayan Rusya, Hindistan için değerli bir ortak. Hindistan Başbakanı Narendra Modi, üçüncü dönem için seçilmesinin ardından temmuzda yaptığı ilk uluslararası gezide Moskova'ya gitmişti. 

Modi, görüşmenin ardından barış için diplomatik çözüm çağrısı yaparken, Rusya lideri Vladimir Putin de Modi'ye ülkenin en önemli devlet nişanı olarak bilinen Aziz Andreas Nişanı'nı takdim etmişti.

Reuters, aynı ay Kazakistan'daki bir toplantıda Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar'la Rus mevkidaşı Sergey Lavrov'un mühimmat meselesini görüştüğünü de aktarıyor. 

Kaynaklar, Lavrov'un bazıları Hindistan devletine ait firmalar tarafından üretilen mühimmatların Ukrayna cephesinde kullanılmasından rahatsızlık duyduklarını dile getirdiğini söylüyor. Diğer yandan Jaishankar'ın Lavrov'a ne yanıt verdiğine dair bilgi paylaşılmıyor.

Reuters, Rusya ve Hindistan yönetimlerinin yorum taleplerini reddettiğini aktarıyor. Aynı şekilde Ukrayna, İspanya, İtalya ve Çekya da yorum yapmayı reddediyor.

Soğuk Savaş boyunca Hindistan'la Sovyetler Birliği arasında güçlü bir stratejik, askeri, ekonomik ve diplomatik ilişki sürdürülmüştü. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra da iki ülke arasındaki yakın bağlar korundu. 

BRICS'in ortak kurucu üyelerinden Rusya ve Hindistan, "özel ve ayrıcalıklı bir stratejik ortaklığa" sahip. Ayrıca Hindistan; Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan'ın 1996'da kurduğu Şanghay İşbirliği Örgütü'ne de 2017'de katılmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Hindustan Times