Polonya'da rüşvet karşılığı vize skandalı iktidarı köşeye sıkıştırdı

İktidardaki Hukuk ve Adalet Partisi seçim kampanyasını göçmen karşıtlığı üzerine kurmuştu

Polonya'da muhalefete liderlik eden Donald Tusk, 2014-2019 periyodunda Avrupa Konseyi Başkanı olarak görev yapmıştı (Reuters)
Polonya'da muhalefete liderlik eden Donald Tusk, 2014-2019 periyodunda Avrupa Konseyi Başkanı olarak görev yapmıştı (Reuters)
TT

Polonya'da rüşvet karşılığı vize skandalı iktidarı köşeye sıkıştırdı

Polonya'da muhalefete liderlik eden Donald Tusk, 2014-2019 periyodunda Avrupa Konseyi Başkanı olarak görev yapmıştı (Reuters)
Polonya'da muhalefete liderlik eden Donald Tusk, 2014-2019 periyodunda Avrupa Konseyi Başkanı olarak görev yapmıştı (Reuters)

Polonya'da kritik önemdeki seçimlere bir ay kala, yabancılara rüşvet karşılığı vize verildiğinin ortaya çıkması "göçmen karşıtı" Hukuk ve Adalet Partisi'ni (PiS) köşeye sıkıştırdı.

Polonya kamuoyunda geniş ses getiren skandalla birlikte, başta Afrika ve Asya'da olmak üzere tüm dünyadaki Polonya konsolosluklarının rüşvet karşılığı Polonya vizesi ve AB'ye erişim imkanı sunduğu ortaya çıkmıştı.

Polonya medyası 2021'den bu yana her biri binlerce dolar karşılığında 250 bine yakın vize verildiğini öne sürdü. Yerel medyada yer alan haberlerde, birçok göçmenin çok girişli Polonya vizesini kullanarak Meksika'ya seyahat ettiği ve ardından ABD'ye giriş yaptığı belirtildi.

Muhalefet lideri Donald Tusk, seçime bir ay kala ortaya çıkan rüşvet şemasını "Polonya'nın 21. yüzyıldaki en büyük skandalı" olarak tanımlarken, hükümetse konuyla ilgili gerekli adımların atılacağını açıkladı.

Polonya Dışişleri Bakanlığı cuma günü tüm dünyada vize süreçlerine aracılık eden şirketlerle yapılan sözleşmelerin iptal edildiğini duyurulurken, tüm konsoloslukların olağanüstü bir denetime tabi tutulacağı ifade edildi.

Bakanlık bünyesindeki Hukuk ve Uyum Bölümü'ne liderlik eden Jakub Osajda'nın görevine de son verildi.

Bakanlığın açıklamasında son olarak 2014'te Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Radoslaw Sikorski de skandalla ilişkili olmakla suçlandı.

Polonya'yı sarsan vize skandalı konsolosluk işlerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Piotr Wawrzyk'in beklenmedik şekilde görevden alınması ve milletvekili adaylığının düşürülmesiyle ortaya çıkmıştı.

Wawrzyk'in görevden alınmasının ardından Gazeta Wyborcza'da yayımlanan haberde, yürütülen soruşturmanın AB dışı ülkelerin vatandaşlarından vize karşılığında 5 bin dolara kadar rüşvet alındığı iddialarına odaklandığı ifade edilmişti.

Onet internet sitesi, Hindistan'da vize verilen bazı kişilerin Bollywood'a iş yapan bir film ekibi gibi başvuru yaptıklarını ve Polonya vizesi aldıktan sonra bunu Meksika'ya seyahat etmek için kullandıklarını belirtti.

Seçim sürecine damga vurdu

Seçimlere bir ay kala ortaya çıkan vize skandalı, üst üste üçüncü kez iktidarı almak isteyen PiS için giderek büyük bir problem olarak görülüyor.

Zira iktidar kanadı tüm seçim kampanyasını göçmen karşıtı sert söylemler üzerine kurmuş ve göçmen akışını durdurmak için Belarus sınırına bir duvar inşa etmeyi vaadetmişti.

Durumun kontrol altında olduğu konusunda  ısrar eden Başbakan Mateusz Morawiecki, "Polonya'da yasa dışı göçmen problemi yok" ifadelerini kullanırken, muhalefet lideri Donald Tusk'ı da "alternatif bir yanlış gerçeklik" yaratmaya çalışmakla suçladı.

Ancak muhalefet 15 Ekim'de yapılacak seçimler öncesinde ortaya çıkan vize skandalını bir fırsat olarak görüyor.

Konuyla ilgili yaptığı konuşmada PiS'i eleştiren Tusk, "Ne zamandır bundan haberiniz vardı? Bundan maddi çıkar sağlayan işbirlikçileriniz ve çalışanlarınız kim? Polonyalılar bu dolandırıcılığı öğrenmesini engelleyecek bir düzen kuracaklar. Her zamanki gibi, bu olayla ilgili gerçeği de 180 derece tersine çevirmek istiyorlar" diye konuştu.

Polonya'da vize skandalı öncesinde yapılan anketler 15 Ekim'deki seçimlerde başa baş bir yarış öngörüyor. Yapılan son ankette PiS yüzde 38 seviyelerinde görülürken, Tusk'ın liderlik ettiği Sivil Koalisyon'un da yüzde 30 civarında oy alacağı tahmin ediliyor. 

Bu rakamlar her iki partinin de tek başına iktidar olamaması anlamına geliyor.

Independent Türkçe



Kremlin: ABD, Ukrayna ile mutabık kalınan planın kriterlerini Moskova’ya iletti

24 Kasım 2025'te Moskova'daki Kremlin'deki Spasskaya Kulesi ve Kızıl Meydan'daki Aziz Vasil Katedrali (EPA)
24 Kasım 2025'te Moskova'daki Kremlin'deki Spasskaya Kulesi ve Kızıl Meydan'daki Aziz Vasil Katedrali (EPA)
TT

Kremlin: ABD, Ukrayna ile mutabık kalınan planın kriterlerini Moskova’ya iletti

24 Kasım 2025'te Moskova'daki Kremlin'deki Spasskaya Kulesi ve Kızıl Meydan'daki Aziz Vasil Katedrali (EPA)
24 Kasım 2025'te Moskova'daki Kremlin'deki Spasskaya Kulesi ve Kızıl Meydan'daki Aziz Vasil Katedrali (EPA)

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, ABD’nin Cenevre’de Ukrayna ile üzerinde anlaşılan planın kriterlerini Rusya’ya teslim ettiğini açıkladı. Peskov, bu kriterlerin gelecek hafta Rus yetkililer tarafından değerlendirileceğini belirterek, Moskova’nın Ukrayna çözüm sürecine ilişkin görüşmeleri kamuoyu önünde yürütme niyetinde olmadığını söyledi.

Rusya’nın resmî kanalı RT’ye konuşan Peskov, ABD’nin özel elçisi Steve Whitkoff’un Rusya’yı ne zaman ziyaret edeceğine dair bilginin “uygun zamanda” açıklanacağını ifade etti ancak ayrıntıya girmedi.

ABD’li ve Ukraynalı müzakereciler geçtiğimiz pazar günü Cenevre’de, Washington’ın desteklediği yeni barış planı üzerine görüşmeler gerçekleştirmişti. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de salı günü, plan metninin Cenevre’de ABD ile birlikte hazırlandığını ve müzakere ekibiyle üzerinde çalıştığını belirtmişti.

Rusya’nın TASS haber ajansı çarşamba günü, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in önümüzdeki hafta Whitkoff ile görüşeceğini bildirdi. ABD Başkanı Donald Trump ise salı günü yaptığı açıklamada, özel elçisini Moskova’ya göndererek barış planı üzerinde son düzenlemeleri yapma umudu taşıdığını söylemişti.

Putin, dün yaptığı açıklamada, Ukrayna konusunda ortada resmî bir barış anlaşması taslağının bulunmadığını, sadece tartışılmak üzere sunulmuş bir dizi başlık olduğunu ifade etti. Ancak Rusya’nın ABD’nin ilk taslak niteliğindeki planını incelediğini belirten Putin, bu planın “ileride yapılacak anlaşmalar için bir temel oluşturabileceğini” söyledi.


Ukrayna Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu, Zelenskiy’nin özel kalem müdürünün konutunu bastı

Cumhurbaşkanlığı danışmanı Andrei Yermak (Reuters)
Cumhurbaşkanlığı danışmanı Andrei Yermak (Reuters)
TT

Ukrayna Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu, Zelenskiy’nin özel kalem müdürünün konutunu bastı

Cumhurbaşkanlığı danışmanı Andrei Yermak (Reuters)
Cumhurbaşkanlığı danışmanı Andrei Yermak (Reuters)

Ukrayna Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu (NABU), Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin özel kalem müdürü Andriy Yermak’ın konutunda arama gerçekleştirdiğini açıkladı.

Kuruma göre, cuma günü yapılan bu baskın devam eden bir soruşturmayla bağlantılı. Zelenskiy yönetimi son aylarda ciddi yolsuzluk iddialarıyla karşı karşıya kalmıştı.

Andriy Yermak, soruşturmayı yürüten müfettişlerle tam iş birliği içinde olduğunu söyleyerek, aramanın kendi dairesinde gerçekleştirildiğini ifade etti.

Yermak, Telegram hesabından yaptığı paylaşımda, “Müfettişlerin önünde herhangi bir engel bulunmuyor. Ben de kendileriyle tam iş birliği içindeyim” dedi


Muhammedi, İranlı yetkililerin kendisine ülkeyi terk etme konusunda "kalıcı yasak" getirdiğini söyledi

Nergis Muhammedi (Reuters)
Nergis Muhammedi (Reuters)
TT

Muhammedi, İranlı yetkililerin kendisine ülkeyi terk etme konusunda "kalıcı yasak" getirdiğini söyledi

Nergis Muhammedi (Reuters)
Nergis Muhammedi (Reuters)

İnsan hakları aktivisti ve Nobel Barış Ödülü sahibi Nergis Muhammedi, ikiz oğullarına gönderdiği doğum günü mesajında, dün İranlı yetkililerin kendisine ülkeyi terk etmesini kalıcı olarak yasakladığını duyurdu.

53 yaşındaki Muhammedi, geçen aralık ayında sınırlı sağlık izniyle serbest bırakılmadan önce üç yıldan fazla hapis yattı. Hukuk ekibi, Muhammedi'nin her an tekrar tutuklanıp cezaevine geri dönebileceği ve ülkeden ayrılamayacağı konusunda uyardı.

İkiz oğulları Kiana ve Ali Rahmani'ye 19. doğum günlerinde yazdığı mektupta, "Size gelebilmek için pasaport başvurusunda bulundum" diye yazmıştı. Ancak, on yıldan uzun süredir görmediği oğullarına yazdığı mektupta, "İslam Cumhuriyeti iki tür seyahat yasağı çıkardı ve uyguladı; bunlardan biri kalıcı seyahat yasağı" diye ilave etti.

Kiana ve Ali, hapiste uzun süre kalmış, tanınmış bir İranlı aktivist olan babaları Taghi Rahmani ile birlikte Paris'te yaşıyor.

Muhammedi, İslam Cumhuriyeti'nde insan hakları mücadelesi nedeniyle 2023 Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldü. Ayrıca, genç kadın Mahsa Amini'nin ahlak polisi gözetiminde iken hayatını kaybetmesinin ardından patlak veren protestoları da güçlü bir şekilde destekledi.

Mektubunda, "İran yetkilileri belgelerimize 'kalıcı' damgasını vururken, kendileri her gün İran halkının eliyle gelecek kaçınılmaz çöküş korkusuyla yaşıyorlar" ifadelerini kullandı. Muhammedi'ye yönelik yasağın ne zaman ve hangi koşullar altında uygulandığı henüz netlik kazanmadı.

İki oğlu 2023'te Oslo'da onun adına Nobel Barış Ödülü'nü kabul etti ve çocuklarını 11 yıldır görmedi. En son Kasım 2021'de tutuklanan Muhammedi, son on yılın çoğunu parmaklıklar ardında geçirdi. Ancak serbest bırakıldıktan sonra da yetkililere meydan okumaya devam etti ve uluslararası etkinliklerde zorunlu başörtüsü takmayı reddetti.