Avrupa’dan İran'a UAEA müfettişlerinin kararını gözden geçirme çağrısı

İran’ın güneyindeki Buşehr nükleer tesisi. ( AFP)
İran’ın güneyindeki Buşehr nükleer tesisi. ( AFP)
TT

Avrupa’dan İran'a UAEA müfettişlerinin kararını gözden geçirme çağrısı

İran’ın güneyindeki Buşehr nükleer tesisi. ( AFP)
İran’ın güneyindeki Buşehr nükleer tesisi. ( AFP)

Avrupa Birliği dün İran'a, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) müfettişlerinin akreditasyonunu geri çekmekten kaçınması çağrısında bulunarak atılan adımın ‘endişe verici’ olduğunu bildirdi. UAEA önceki gün, Tahran’ın bazı müfettişlerinin akreditasyonunu geri çektiğini bildirerek, İran'daki operasyonlarını ‘doğrudan ve ciddi şekilde’ etkileyen ‘benzeri görülmemiş’ bu adımını kınadı. İran medyası ve Batılı bir diplomat, kararın Fransa ve Almanya'dan sekiz müfettişi kapsadığını aktardı.

AB Sözcüsü ’ne göre, İran’ın attığı bu durumundan derin endişe duyuluyor. Sözcü, endişe verici olanın bu kararın, Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nın (2015 İran nükleer anlaşması) uygulanmasının izlenmesi de dahil olmak üzere, kurumun doğrulama faaliyetlerini yürütme kabiliyeti üzerindeki doğrudan ve ciddi etkisi olduğunu söyledi.

İran ile uluslararası arenanın önde gelen ülkeleri arasındaki anlaşma, İran'a ekonomik yaptırımların kaldırılması karşılığında Tahran'ın nükleer faaliyetlerini kısıtlama olanağı tanıdı. Ancak Washington 2018'de tek taraflı olarak bu anlaşmadan çekildi ve yaptırımları yeniden uygulamaya koydu. Bu da Tahran'ın özellikle uranyum zenginleştirme alanındaki nükleer taahhütlerinden kademeli olarak geri çekilmesine yol açtı.

İran ve anlaşmaya imza atan taraflar, Avrupa Birliği'nin arabuluculuğu ve dolaylı olarak ABD'nin de katılımıyla, Nisan 2021'den itibaren uzlaşıyı yeniden canlandırmak için görüşmelerde bulundu. Ancak herhangi bir sonuç alınamadı. Tahran attığı adımın, Batı ülkelerinin Birleşmiş Milletler ile aralarındaki iş birliği atmosferini ‘bozma’ çabalarına yanıt olduğunu vurguladı.

İran ile UAEA arasındaki ilişki, Tahran'ın programı için izleme faaliyetlerini kısıtlaması ve daha önce bildirilmemiş bölgelerdeki nükleer malzeme izlerinin tam olarak açıklığa kavuşturulmaması da dahil olmak üzere çeşitli sorunlar nedeniyle yaklaşık iki yıldır gerginliğe sahne oluyor. Londra, Paris ve Berlin bu hafta, İran'ın anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle, 2015 anlaşmasında öngörülen 18 Ekim tarihinden sonra da İran'a yönelik yaptırımların bir kısmını sürdüreceklerini duyurdu. Şarku’l Avsat’In edindiği bilgilere göre Tahran, tedbiri ‘yasadışı’ olarak nitelendirdi ve ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından attığı adımların anlaşmanın ihlali anlamına gelmediğini ileri sürdü.

Diğer yandan İran Petrol Bakanı Cevad Uci dün yaptığı açıklamada, İran Petrol Bakanlığı'nın petrokimya şirketlerine destek sağladığını ve her zaman sorunlarına çözüm bulmak için çalıştığını söyledi. IRNA haber ajansına göre Uci, 17. Uluslararası İran Plast Fuarı'nın açılış töreninde yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Bir zamanlar ham petrol üretimi ve ihracatında bize tavanı yabancılar belirliyordu ancak İran petrol endüstrisi uzmanları bugün İran ham petrolünü ve gaz yoğunlaşmalarını istedikleri yere ihraç edebiliyor. Hükümet petrolle ilgili gazları topluyor ve bunları petrokimya endüstrilerine hizmet etmek için kullanıyor… İran halkının kaynaklarının boşuna meşalelerde yakılmasına izin vermeyeceğiz.”

Uci ayrıca İran'da ham petrol ve doğalgaz kondensatlarının üretim hacminin hali hazırda günde 3 milyon 300 bin varil olduğunu ve bu miktar ihraç edilip yerel olarak kullanıldığını bildirdi.



Lavrov çöküşten Esed'i sorumlu tuttu

Askerler bu ayın başlarında Tartus limanının kontrolünü ele geçirdikten sonra kontrol noktasında bir arabayı durduruyor (AFP)
Askerler bu ayın başlarında Tartus limanının kontrolünü ele geçirdikten sonra kontrol noktasında bir arabayı durduruyor (AFP)
TT

Lavrov çöküşten Esed'i sorumlu tuttu

Askerler bu ayın başlarında Tartus limanının kontrolünü ele geçirdikten sonra kontrol noktasında bir arabayı durduruyor (AFP)
Askerler bu ayın başlarında Tartus limanının kontrolünü ele geçirdikten sonra kontrol noktasında bir arabayı durduruyor (AFP)

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov dün Suriye'de durumun kötüleşmesinden ve eski rejiminin çöküşünden Beşşar Esed'i sorumlu tuttu. Lavrov Moskova'da düzenlediği basın toplantısında, “Hiçbir şeyi değiştirmeme ve iktidarı muhalefetle paylaşma konusundaki isteksizliği çöküşünün en önemli nedenlerinden biriydi” dedi. “Geçtiğimiz 10 yıl boyunca, eski Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in Rusya'dan müdahale etmesini istemesi ve Astana formatının başlatılması ile Arap devletlerinin gösterdiği yardıma rağmen, Şam'daki yetkililer siyasi süreçte erteleme ve statükoyu koruma arzusu gösterdi” dedi.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov dün yaptığı açıklamada, Suriye'de durumun kötüleşmesinden ve eski rejiminin çöküşünden Beşşar Esed'i sorumlu tuttu. Moskova'da düzenlediği basın toplantısında Lavrov, “Hiçbir şeyi değiştirmeme ve iktidarı muhalefetle paylaşma konusundaki isteksizliği, çöküşünün en önemli nedenlerinden biriydi” ifadelerini kullandı. Lavrov, “Geçtiğimiz 10 yıl boyunca, eski Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in Rusya'dan müdahale etmesini istemesinin ardından, Astana formatının başlatılması ve Arap devletlerinin gösterdiği yardıma rağmen, Şam'daki yetkililer siyasi süreçte erteleme ve statükoyu koruma arzusu gösterdi” dedi.

Lavrov'a göre bu ertelemeye, “Suriye'nin petrol zengini doğu bölgesi ABD tarafından işgal edilirken ve buradan çıkarılan kaynaklar Suriye'nin kuzeydoğusundaki ayrılıkçılığı desteklemek için kullanılırken” Suriye ekonomisini boğan ekonomik yaptırımların neden olduğu sorunlar da eşlik etti.

Lavrov, “Onlara merkezi bir otoritenin gerekliliğinden bahsettim, ancak ABD'nin kendi hükümetlerini kurmalarına yardımcı olacağını söylediler, biz de onlara Türkiye ve İran'ın kendi devletlerinin kurulmasına izin vermeyeceğini söyledik” dedi.

Lavrov, Moskova'nın Kürt guruplarla daha önce yürüttüğü diyalogların bir bölümünü açıklayarak “Kürtlerle (Suriye'de) merkezi bir otoriteye ihtiyaç olduğunu konuştuk, ancak onlar ABD'nin kendi hükümetlerini kurmalarına yardımcı olacağını söylediler, biz de onlara Türkiye ve İran'ın kendi devletinizin kurulmasına izin vermeyeceğini söyledik” dedi. Lavrov, Rusya'nın tutumunun Kürtlerin haklarının Suriye, Irak, İran ve Türkiye'nin anayasal statüleri çerçevesinde güvence altına alınması gerektiğine odaklandığını vurguladı.