BMGK: Biden dört süper güç liderinin yokluğunu fırsata çevirebilir

Şarku’l Avsat, G7, G20 ve BRICS’in yükselişi ortasında BM’nin zayıflığını gözlemledi

New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi (EPA)
New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi (EPA)
TT

BMGK: Biden dört süper güç liderinin yokluğunu fırsata çevirebilir

New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi (EPA)
New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi (EPA)

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun (BMGK) 78. yıllık oturumunun üst düzey toplantılarının 2016 sonbaharında sona ermesinden kısa bir süre sonra Suriye savaşı zirveye ulaştı. O gün Fransız yetkililer, Halep kentindeki şiddetli çatışmaların Birleşmiş Milletler (BM) için mezarlık görevi görüp görmediğini merak ediyordu. Şimdiye kadarki en büyük uluslararası forumun 78. yıllık oturumunun bu yılki toplantıları, Ukrayna savaşının yarattığı büyük etkiler nedeniyle çifte kaygıyı beraberinde getiriyor.

Bu iki savaşta merkezi rolü göz önüne alındığında bazı Batılı diplomatlara göre Nazi Almanyası’nın 20. yüzyılda Milletler Cemiyeti’nin rolünü ortadan kaldırdığı gibi Rusya’nın eylemleri de 21. yüzyılda BM’nin tabutuna birbiri ardına çivi çakıyor. Ancak Rus yetkililer, Batı’nın bu benzetmesiyle alay ediyor.

Göze çarpan yokluklar

Büyük güçlerin liderlerinin çarpıcı yokluğu, geçtiğimiz on yıldır BM’yi etkileyen zayıflıkları yansıtıyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, New York’taki BM Genel Kurulu’nun yüksek kubbesi altındaki ünlü yeşil mermer podyumun yıllık patronları olmazken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Rishi Sunak’ın da bu yıl devamsızlık listesine katılması, BMGK’nın beş daimi üyesinin temsilcileri arasında ABD Başkanı Joe Biden’ı yalnız bıraktı.

Putin, Mart 2023’te Kremlin’de Şi’yi kabul etti (DPA)
Putin, Mart 2023’te Kremlin’de Şi’yi kabul etti (DPA)

Şarku’l Avsat’ın Fransız bir diplomattan edindiği bilgilere göre Macron’un Eylül ayındaki gündemi yoğun. Paris ve diğer şehirlerde yaşanan şiddetli protestolar nedeniyle gezisi ertelenen Kral III. Charles’ı, İngiliz hükümdarı olarak 22 Eylül’de Fransa’ya yapacağı ilk ziyarette kabul edecek.

Uzun bir geleneği de bozan Sunak, Genel Kurul’un açılışını kaçıracak ve on yıl içinde bunu yapan ilk İngiliz lider olacak. Bu önemli etkinlikte İngiliz heyetine İngiltere Başbakan Yardımcısı Oliver Dowden ve Dışişleri Bakanı James Cleverly liderlik edecek.

New York’taki üst düzey haftanın en etkili liderlerinden bazılarının yokluğu, örgütün küresel zorluklarla mücadelede çok taraflı bir forum olarak konumunu koruma konusunda karşılaştığı zorlukları yansıtıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan Küresel Adalet Merkezi Başkanı Akila Radhakrishnan “Bugünlerde BM’de her şeyin ne kadar bölünmüş olduğu göz önüne alındığında, BM Genel Kurulu anlamlı bir diplomasi alanından çok bir gösteri mekânı haline gelebilir” dedi.

BM’nin sekiz yıl önce küresel yoksulluğu, cinsiyet eşitliğini, iklim değişikliğini ve diğer acil küresel kaygıları 2030’a kadar ele almaya yönelik bir dizi iddialı hedef belirlemesi de bunun bir kanıtı. Ancak şu ana kadar dünya bu hedeflere ulaşmaktan hâlâ çok uzakta.

Çoğulculuk ve denge

Ancak BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, bu etkinlikte önemli liderlerin yokluğunu önemsiz gibi gösteriyor ve uluslararası örgütle ilgili en önemli şeyin taahhütlerini yerine getirmek olduğuna inanıyor. Guterres, bugün üst düzey haftaya kalkınma konulu bir zirveyle başladı ve en çok ihtiyaç duyan ülkelere yardım etme yönündeki geniş kapsamlı hedeflere ulaşmaya odaklanmayı sürdürmeyi umuyor.

Havana’da düzenlenen G77+Çin zirvesinde BM Genel Sekreteri, eski Küba Devlet Başkanı Raul Castro’ya eşlik etti (AFP)
Havana’da düzenlenen G77+Çin zirvesinde BM Genel Sekreteri, eski Küba Devlet Başkanı Raul Castro’ya eşlik etti (AFP)

Birkaç gün önce Guterres, “İnsanlığın derinleşen iklim acil durumundan artan çatışmalara, küresel yaşam maliyeti krizine, artan eşitsizliğe ve büyük teknolojik bozulmaya kadar çok büyük zorluklarla karşı karşıya olduğu bir zamanda bir araya geleceğiz” dedi. “İnsanlar bu karmaşadan çıkmanın bir yolunu bulmak için liderlerine bakıyor. Ancak tüm bunlar ve daha fazlası karşısında jeopolitik bölünmeler yanıt verme yeteneğimizi baltalıyor” diyen Guterres, çok kutuplu bir dünyanın doğduğuna dikkati çekti. Guterres, “Çok kutupluluk dengeleyici bir faktör olabilir. Ama aynı zamanda gerilimin artmasına, parçalanmaya ve daha kötü durumlara da yol açabilir” şeklinde konuştu.

Bu tür açıklamalar, Guterres’in, BM’nin artık 1945’teki kuruluşuna benzemeyen bir dünyada önemini yitirdiği yönündeki endişesini yansıtıyor.

Geçen ay BRICS zirvesinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Brezilyalı mevkidaşı Luiz Inacio Lula da Silva, Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi (AFP)
Geçen ay BRICS zirvesinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Brezilyalı mevkidaşı Luiz Inacio Lula da Silva, Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi (AFP)

Yedi Büyük Sanayi Ülkesi Grubu (G7-ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Japonya) ve Yirmi Zengin Ülke Grubu (G20-ABD, Çini Rusya, İngiltere, Fransa, Hindistan, Suudi Arabistan Krallığı, Kanada, Avustralya, Almanya, İtalya, İspanya, Türkiye, Brezilya ve Arjantin, Meksika, Güney Afrika, Endonezya, Japonya ve Güney Kore ve BRICKS Grubu (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika.

Eşsiz bir fırsat

Ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana BM ilke ve tüzüklerinin ve kurallara dayalı uluslararası düzenin en büyük savunucularından bazılarının yokluğu, Başkan Biden’ın uluslararası arenadaki bu olağanüstü olayın tüm ilgi odağında olacağı anlamına gelmiyor. Hiç şüphesiz ki uluslararası örgütün genel merkezine ev sahipliği yapan ülkesinin, Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre’in ‘uluslararası barış ve güvenliğe yönelik tehditlerle mücadelede işbirliği, küresel refahı teşvik ve insan haklarını koruma’ olarak ifade ettiği konuyu ele almak üzere dünya liderleriyle buluşmak için sunduğu eşsiz fırsatı değerlendirecek.

Beyaz Saray Sözcüsü, Çin’in nüfuzunun yalnızca bölgesel çevresinde değil, dünyanın her yerindeki büyük artışının yanı sıra, özellikle Rusya’nın 1980’li- 1990’lı yıllarda Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle ​​birlikte büyük uluslararası dengeleri etkileyen Amerikan- Batı tek taraflılığını kırma girişimi nedeniyle uluslararası sistemin karşı karşıya olduğu birçok zorluğa atıfta bulundu.

Zelenskiy’nin katılımı

Dünyanın sadece Ukrayna savaşı konusundaki kutuplaşmanın değil, sayısız krize ve giderek keskinleşen bölünmelere tanık olduğu, ayrıca savaşın artan gıda fiyatları, iklim krizi, eşitsizlik ve insani yardım operasyonları için finansmana erişim yoluyla yoksulları da etkilediği bir dönemde Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, salı sabahından itibaren önemli aleni tartışmalara katılmak üzere New York’a akın edeceklerini açıklayan 140 lider arasında büyük ilgi görüyor. Ama aynı zamanda Çin, Hindistan, Güney Afrika ve Brezilya gibi yarı tarafsız pozisyonlar almaya çalışan ülkeler arasında Zelenski’nin esas olarak ABD ve Batılı ülkelerden aldığı büyük desteğin yansımaları da var.

Zelenskiy, Aralık 2022’de ABD Kongresi’nde konuşurken (AFP)
Zelenskiy, Aralık 2022’de ABD Kongresi’nde konuşurken (AFP)

Bununla birlikte Zelenski, müttefikler tarafından memnuniyetle karşılanacak ve onurlandırılacak. Özellikle çarşamba günkü Güvenlik Konseyi (BMGK) oturumunda Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’dan birkaç adım uzakta oturması bekleniyor. Ukrayna lideri, daha sonra Ukrayna için Kongre’de daha fazla destek toplamak amacıyla Beyaz Saray ve Capitol Hill’i ziyaret etmek üzere Washington'a gidecek.

Uluslararası Kriz Grubu Birleşmiş Milletler Direktörü Richard Gowen, BM toplantılarında ilgi odağı olmasına rağmen Zelenski’nin varlığının diplomatik krize dönüşmemesi için dikkatli davranılması gerektiğini söyledi.

Netanyahu ve Reisi

ABD’nin Ukrayna Devlet Başkanı’na gösterdiği bu konukseverliğin karşılığında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Likud lideri olarak yeniden seçilmesinden bu yana New York’taki Genel Kurul toplantılarının oturum aralarında ilk kez kendisiyle görüşecek olan Biden’dan Beyaz Saray’a böyle bir davet almaması dikkat çekici. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Biden’in çarşamba günü Netanyahu ile bir araya gelerek, İran’la etkili bir şekilde mücadele etme ve caydırmaya ilişkin notların yanı sıra ABD ile İsrail arasında ortak demokratik değerlere ve daha istikrarlı, müreffeh ve entegre bir bölge vizyonuna odaklanan bir dizi ikili ve bölgesel konuyu ele alacağını belirtti.

Netanyahu ve Biden, 21 Ocak 2016’da Davos Ekonomik Forumu’nun oturum aralarında konuşuyor (AP)
Netanyahu ve Biden, 21 Ocak 2016’da Davos Ekonomik Forumu’nun oturum aralarında konuşuyor (AP)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi de Tahran’ın Washington ile esir takası anlaşmasını tamamlaması nedeniyle toplantıya katılacak. Ancak Biden ile Reisi arasında herhangi bir görüşme gerçekleşmesi beklenmiyor.

Güney Yarımküre

Bu kalabalığın ortasında Gowen, Biden ile görüşecek olan Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva gibi liderlerin ‘diplomasi zamanının geldiğine inandıklarını’ açıkça belirttiklerine dikkati çekti. Gowen’e göre Ukraynalılar ile Güney Yarımküre ülkeleri arasında büyük bir iletişim bekleniyor.

Bu bağlamda Haiti konusunda da yoğun diplomasi yapılması bekleniyor. Öyle ki toplantılar, çete şiddetiyle parçalanan yoksul ülkeye uluslararası bir güç gönderme çabalarını yeniden başlatmaya hazırlanıyor. Pek çok kişi, dünyanın birçok bölgesindeki sorunlu ülkeleri temsil edecek birini beklerken, özellikle Gabon, Nijer, Burkina Faso, Mali gibi bazı ülkeleri askeri darbelere sahne olan Afrika’nın yanı sıra Sudan’daki kanlı çatışma, Orta Amerika’daki göç krizi ve iklim kaynaklı birçok felakete de tanık oluyor.

New York semalarındaki ışık gösterisi, Genel Kurul toplantıları arifesinde iklim değişikliğinin etkilerine karşı uyarıyor (Reuters)
New York semalarındaki ışık gösterisi, Genel Kurul toplantıları arifesinde iklim değişikliğinin etkilerine karşı uyarıyor (Reuters)

Pek çok uluslararası diplomatın hayal kırıklığına rağmen Estonya’nın BM Temsilcisi Rin Tamsar, “BM, hala çok taraflılığın ve kurallara dayalı düzenin merkezinde yer alıyor. Ancak özellikle Güvenlik Konseyi’nden edinilen izlenim, artık amacıyla pek uyumlu olmadığı yönünde” dedi. Tamsar, “Bu açık gerçek, BMGK’nin, BM’nin ve onun otoritesinin güvenilirliğini doğrudan baltalıyor” ifadelerini kullandı.

Aynı şekilde birçok yetkili ve uzman da BM’nin değişen zamana uyum sağlama yeteneğinden şüphe ediyor. Uzmanlar, BM’nin İkinci Genel Sekreteri Dag Hammarskjöld’ün “BM, bizi cennete götürmek için değil, cehennemden kurtarmak için yaratıldı” sözlerini hatırlattı.

Bu anlamda BM, küçük ülkelerin seslerini büyük ülkelere duyurmasında önemli bir yer olmaya devam ediyor. Her yıl düzenlenen zirve, dünya liderlerinin önümüzdeki yıllarda neyi hedeflediklerini gösteren önemli bir barometre ve BM’nin iddialı sürdürülebilir kalkınma hedeflerine yönelik ivmeyi yeniden canlandırıp canlandıramayacağına dair kritik bir test niteliğinde.

Öte yandan Suriye’nden başlayarak, Ukrayna’ya, oradan da Sudan’a kadar, uluslararası barış ve güvenliğin tesis edilememesi ve başarısızlık nedeniyle BM’nin de bir gün, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra yüz yılı aşkın bir süre önce kurulan Milletler Cemiyeti’nin sonuçlarına benzer hale geleceğine dair korkular devam ediyor.



Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
TT

Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

AP, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilime dikkat çekerek, iki ülkenin 1947'de İngiltere'den bağımsızlıklarını kazanmalarından bu yana üç büyük çaplı savaşa sahne olduğunu belirtti. İki komşu ayrıca, dünyanın en soğuk ve en yüksek rakımlı savaş alanı olarak tanımlanan bir buzulun tepesindeki çatışma da dahil olmak üzere onlarca çatışmaya tanık oldular.

Son gerginlik, Hindistan'ın Pakistan'ı suçladığı, İslamabad'ın ise herhangi bir dahli olduğunu reddettiği, turistlere yönelik ölümcül bir silahlı saldırının ardından yaşandı.

Hindistan ve Pakistan diğer ülkeler gibi savaşmıyor. Buradaki başat faktör, büyük saldırıları caydırmanın ayırt edici bir aracı ve durum kötüleşse bile çatışmanın kontrolden çıkmayacağının garantisi olan nükleer cephanelikleri.

Ncjxj
 Keşmir'in Pakistan tarafından yönetilen kısmının başkenti Muzafferabad'da Hindistan saldırıları sonucu yıkılan bir caminin yakınında nöbet tutan askerler (AFP)

Hindistan ve Pakistan neden bu şekilde savaşıyor? Çünkü nükleer cephanelikleri birbirlerini yok edebilecek kapasitede.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığına göre konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Pakistanlı güvenlik analisti Seyyid Muhammed Ali şu ifadeleri kullandı: “Pakistan ve Hindistan diğer tarafı defalarca yok etmeye yetecek kadar nükleer silaha sahip. Nükleer silahları, Karşılıklı Garantili İmha (MAD) senaryosu yaratıyor. Her iki ülke de stoklarının boyutunu ve kapsamını diğerine MAD garantisini hatırlatacak şekilde bilinçli olarak geliştirdi.”

Her iki ülke de nükleer kapasitelerini açıklamıyor, ancak her birinin 170 ila 180 arasında kısa, uzun ve orta menzilli savaş başlığına sahip olduğuna inanılıyor. Her iki ülke de bu silahları hedeflerine ulaştırmak için farklı sistemlere sahip.

Ali, cephaneliklerin daha fazla çatışmayı önlemek ve caydırmak için savunma amaçlı bir hamle olduğunu, çünkü ‘iki tarafın da böyle bir savaşı başlatmayı göze alamayacağını ya da bundan bir şey elde etmeyi umamayacağını’ söylüyor.

İlk bakışta öyle gelmeyebilir ama nükleer silahlar karşı tarafa aşırı tepki veremeyeceğini hatırlatır. Ancak cephaneliklerini çevreleyen gizlilik, Pakistan ya da Hindistan'ın nükleer bir ilk saldırıda hayatta kalıp kalamayacağının ve ‘ikinci saldırı kabiliyeti’ olarak adlandırılan misilleme yapıp yapamayacağının belirsiz olduğu anlamına geliyor.

Jfjfj
Pakistan'ın Lahor kenti yakınlarında Hindistan saldırısında hasar gören hükümet sağlık ve eğitim kompleksinin yönetim binası önünde duran arama kurtarma görevlileri (Reuters)

Bu kabiliyet, nükleer gerilime yol açabilecek saldırganlığı önleyerek bir düşmanın ilk saldırı yoluyla nükleer bir savaşı kazanmaya çalışmasını engeller. Bu kabiliyet olmadan, teoride, bir tarafın diğerine savaş başlığı fırlatmasını engelleyecek hiçbir şey yoktur.

Keşmir anlaşmazlığın merkezinde

Hindistan ve Pakistan, her birinin bağımsızlığını kazandığı 1947'den bu yana Keşmir üzerinde hak iddia ediyor ve sınır çatışmaları on yıllardır bölgeyi istikrarsızlaştırıyor.

Keşmir, Hindistan yönetimine karşı direnen silahlı isyancıların bulunduğu, iki ülke arasında bölünmüş tartışmalı bir Himalaya bölgesidir.

Her iki ülke de Keşmir'in bir bölümünü kontrol ediyor. Bölge yoğun bir şekilde askerileştirilmiş bir sınırla bölünmüş durumda.

Ezeli rakipler üç savaşlarından ikisini de Keşmir için yapmışlardır.

Birçok Keşmirli Müslüman, isyancıların bölgeyi Pakistan yönetimi altında ya da bağımsız bir devlet olarak birleştirme hedefini destekliyor.

Hindistan kontrolündeki Keşmir'de yaşanan sınır çatışmaları ve militan saldırıları Yeni Delhi'nin İslamabad'a karşı giderek daha sert bir tutum takınmasına ve onu ‘terörizmle’ suçlamasına neden oldu.

Son çatışmada Hindistan, geçen ay gerçekleşen silahlı katliamla bağlantılı olarak Pakistan destekli militanlar tarafından kullanılan yerleri vurarak Pakistan'ı cezalandırdı.

Geleneksel askeri dengesizlik

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nün (IISS) Askeri Denge Raporu'na göre Hindistan 2025 yılında 74,4 milyar dolar harcamayla dünyanın en büyük savunma harcaması yapan ülkesi ve dünyanın en büyük silah ithalatçılarından biri.

Pakistan ise geçen yıl 10 milyar dolar harcadı. Pakistan, komşusuna kıyasla iki kat daha fazla aktif silahlı kuvvete sahip olan zengin Hindistan'la asla boy ölçüşemez.

Hindistan'ın silahlı kuvvetleri geleneksel olarak Pakistan'a odaklanmış olsa da, mücadele etmesi gereken bir başka nükleer komşusu da Çin. Hindistan, Hint Okyanusu'ndaki deniz güvenliği konusunda giderek daha fazla endişe duyuyor.

Bunlar Pakistan'ın güvenlik modelinde dikkate almak zorunda olmadığı iki faktör.

Pakistan'ın uzun ve dar yapısı, ordunun dış politikadaki büyük rolü ile birleşince silahlı kuvvetlerin hareketli olmasını ve savunmaya öncelik vermesini kolaylaştırıyor.

Tırmanma ve gerilimi azaltma modeli

Ne Pakistan ne de Hindistan diğerine karşı askeri hamlelerini duyurmak için acele etmiyor. Mevcut düşmanlıkların alevlenmesinden de anlaşılacağı üzere, saldırıların ve misillemelerin teyit edilmesi biraz zaman alabilir.

Ancak her ikisi de diğerinin kontrolündeki topraklarda ve hava sahasında operasyonlar yürütüyor.

Bu operasyonlar bazen kontrol noktalarına, tesislere ya da militanlar tarafından kullanıldığı iddia edilen yerlere zarar vermeyi amaçlıyor. Aynı zamanda liderleri kamuoyunun baskısına boyun eğmeye ve yanlış hesaplama potansiyeline sahip bir şekilde karşılık vermeye zorlamak, onları utandırmak veya kışkırtmak da amaçlanıyor.

Bu faaliyetlerin çoğu Keşmir'i Hindistan ve Pakistan arasında bölen Kontrol Hattı boyunca gerçekleşiyor.

Jfjdj
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

Bu hattın medya ve kamuoyundan büyük ölçüde izole edilmiş olması, saldırı veya misilleme iddialarının bağımsız olarak doğrulanmasını zorlaştırıyor.

Bu tür olaylar, iki ülkenin nükleer kapasiteleri göz önüne alındığında uluslararası endişeleri arttırmakta, dikkatleri Hindistan ve Pakistan'a ve nihayetinde Keşmir üzerindeki rekabet eden iddialarına geri çekmektedir.

Her iki ülkenin de kaynaklar için rekabet etmesini gerektirecek bir durum söz konusu değil

Pakistan'ın muazzam bir maden zenginliği var, ancak Hindistan'ın bundan faydalanmak gibi bir arzusu yok. Hinduların çoğunlukta olduğu Hindistan ile Müslümanların çoğunlukta olduğu Pakistan arasında temel ideolojik farklılıklar olsa da birbirlerine hükmetmek ya da birbirlerini etkilemek gibi bir amaçları yok.

Keşmir dışında birbirlerinin topraklarında hak iddia etmek ya da hegemonya kurmak gibi bir niyetleri de yok.