UAEA’dan İran’a uluslararası müfettişlerin girişine izin ver çağrısı

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Müdürü Rafael Grossi (AP)
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Müdürü Rafael Grossi (AP)
TT

UAEA’dan İran’a uluslararası müfettişlerin girişine izin ver çağrısı

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Müdürü Rafael Grossi (AP)
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Müdürü Rafael Grossi (AP)

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Müdürü Rafael Grossi dün (Pazartesi) İran’a, bir dizi üst düzey Birleşmiş Milletler (BM) müfettişinin ülkeye girişini engelleme kararını yeniden gözden geçirme çağrısında bulundu. İran’ın iş birliği yapmamasının ağır sonuçlar doğuracağını belirtti.

UAEA cumartesi günü yaptığı açıklamada, Tahran’ın onayladığı bir adımla İran’ın, kendisini ‘UAEA ile iş birliği atmosferini bozmak ve siyasi amaçlara hizmet etmek için Yönetim Kurulu’nu istismar etmekle suçlayan’ Batılı ülkelere tepkisi kapsamında bazı müfettişlerinin kimlik bilgilerine yönelik onayını geri çektiği bildirildi.

UAEA Genel Müdürü Grossi Fransız haber ajansı AFP’ye yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Bu kararın yeniden düşünülmesini istemek zorundayız. UAEA ile iş birliği yapmadıkları sürece istedikleri güvenceyi ve uluslararası toplumun desteğini alamayacaklar.”

Grossi ayrıca, 2022’den bu yana Rus kuvvetleri tarafından işgal edilen Ukrayna Zaporijya nükleer santrali çevresindeki askeri faaliyetlerin artacağı konusunda da uyarıda bulundu.

Grossi “Bölgedeki askeri operasyonlar artıyor. Müfettişlerim askeri hareketliliğin düzeyinin açık olduğunu bildirdi. Bu hareketlilik önemli bir durum ve giderek artıyor. Nükleer kaza olmadan geçen her gün bizim için güzel bir gündür” dedi.

Haziran ayının başından bu yana Ukrayna güçleri, 2022 yılında işgalin başladığından bu yana Rus kuvvetleri tarafından kontrol edilen bölgeleri geri almak amacıyla, Zaporijya yakınındaki bölge de dahil olmak üzere ülkenin doğu ve güneyinde karşı saldırıya başladı.

Kiev, Ukrayna’ya elektrik sağlamak amacıyla 6 bin megawatt kapasiteli Avrupa’nın en büyük nükleer santrali olan Zaporijya nükleer santrali kontrolünü yeniden ele geçirmenin önemini vurguladı.

Grossi, istasyona yapılacak herhangi bir doğrudan saldırının veya harici güç kaynaklarının kesintiye uğramasının nükleer bir kazaya yol açabileceğine dikkat çekti.

Konuşmasında Grossi “Yani yapmamız gereken, durumun  dramatik bir şekilde daha da kötüleşmemesini engellemek” şeklinde konuştu.

Grossi, Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’un son Rusya ziyaretine ve Başkan Vladimir Putin ile yaptığı görüşmelere değinerek, Moskova’nın nükleer teknolojiyi Pyongyang’la paylaşmayacağına olan güvenini dile getirdi.

Kim geçen hafta Rusya’ya yaptığı bir tur ile Batı’nın nükleer silahlı Pyongyang’ın Ukrayna’daki savaş için Moskova’ya silah sağlayabileceği yönündeki endişelerinin artmasına neden oldu. Ziyareti sırasında Kim’e Rusya’nın uzay füzesi ve denizaltı endüstrisi hakkında bilgi verildi.

Grossi “Kişisel olarak bu tür toplantıların nükleer silahların yayılması riskine yol açtığına inanmak için hiçbir sebebim ve kanıtım yok” ifadelerini kullandı.

Bunların yanı sıra Grossi, Çin’in protestoları ve bölge sakinlerinin endişeleri gölgesinde, UAEA’nın Japonya’nın Fukuşima nükleer santralinden arıtılmış suyun boşaltılması sürecini izlemeye devam edeceğinin sözünü verdi.

Bu bağlamda “Durumu günlük olarak takip ediyoruz. Şu ana kadar her şey yolunda.  Biz hiçbir şeyi olduğu gibi kabul etmiyoruz. Oraya gidip araştırıyoruz ve sonra her şeyi olduğu gibi açıklıyoruz” ifadelerini kullandı.

Japonya, 24 Ağustos’ta, on yıldan fazla bir süre önce meydana gelen tsunaminin felç etmesinden sonra Fukuşima fabrikasında toplanan yaklaşık 1,34 milyon ton kirli suyu Pasifik Okyanusu’na boşaltmaya başladı.

2011 yılında çöken ve dünyanın en büyük nükleer felaketlerinden birine neden olan üç reaktörün soğutulması için 540 olimpik yüzme havuzuna eşdeğer su kullanıldı.

Japonya ısrarla drenaj sürecinin güvenli olduğunu belirtirken, Çin denizi ‘kanalizasyon’ drenajı olarak kullanmakla suçlayarak komşusundan tüm deniz ürünlerine yönelik ithalatın yasaklanmasına karar verdi.



Trump'ın hakaretlerinin ardından Minneapolis'te göçmenlere yönelik operasyonda Somalililer gözaltına aldı

New Orleans polis memurları, şehirde federal ajanların konuşlandırılmasına karşı düzenlenen protestoya katılan bir kişiyi Belediye Binası'ndan dışarı taşıyor (AFP)
New Orleans polis memurları, şehirde federal ajanların konuşlandırılmasına karşı düzenlenen protestoya katılan bir kişiyi Belediye Binası'ndan dışarı taşıyor (AFP)
TT

Trump'ın hakaretlerinin ardından Minneapolis'te göçmenlere yönelik operasyonda Somalililer gözaltına aldı

New Orleans polis memurları, şehirde federal ajanların konuşlandırılmasına karşı düzenlenen protestoya katılan bir kişiyi Belediye Binası'ndan dışarı taşıyor (AFP)
New Orleans polis memurları, şehirde federal ajanların konuşlandırılmasına karşı düzenlenen protestoya katılan bir kişiyi Belediye Binası'ndan dışarı taşıyor (AFP)

Federal yetkililer dün, Başkan Donald Trump'ın Afrika Boynuzu ülkesinden gelen göçmenlere hakaretlerde bulunup, onların Amerika Birleşik Devletleri'nden çıkarılmasını istediğini söylemesinden iki gün sonra Minneapolis'te göçmenlere yönelik düzenlenen operasyonda gözaltına alınanlar arasında Somali kökenli kişilerin de bulunduğunu açıkladı.

ABD İç Güvenlik Bakanlığı, operasyonla ilgili ilk açıklamasında, Minneapolis'teki gözaltıların pazartesi günü başladığını belirtti. Yetkililer gözaltına alınanların toplam sayısını açıklamadı, ancak 12'si hakkında bilgi verdi: Beşi Somali'den, geri kalanı Meksika ve El Salvador'dan. İç Güvenlik Bakan Yardımcısı Tricia McLaughlin yaptığı açıklamada, gözaltına alınanların hepsini dolandırıcılıktan araç hırsızlığına, cinsel suçlardan alkollü araç kullanmaya kadar çeşitli suçlardan hüküm giymiş tehlikeli suçlular olarak nitelendirdi.

Demokrat Partili Minneapolis Belediye Başkanı Jacob Frey, Trump'ın şehrin Somali sakinlerine yönelik saldırılarını eleştirdi ve dün Amerikalılara, Kuzey Amerika'nın en büyüğü olan Minnesota'nın Somali göçmen topluluğunu "sevme ve saygı duyma" çağrısında bulundu.

Trump'ın müttefikleri, Somalililere yönelik ırkçı söylemlerini ve onları savunan Minnesota'lı politikacılara yönelik saldırılarını övdüler. Salı günü televizyonda yayınlanan bir kabine toplantısında Trump, Minnesotalıları ilgilendiren hükümet yolsuzlukları hakkındaki haberlere, göçmenleri "çöp" olarak nitelendirerek ve onları "geldikleri yere geri göndermek" istediğini söyleyerek yorum yaptı.


ABD, Kanada'ya 2,68 milyar dolar değerinde bomba satışını onayladı

Amerikan yapımı GBU-39 bombaları (Arşiv)
Amerikan yapımı GBU-39 bombaları (Arşiv)
TT

ABD, Kanada'ya 2,68 milyar dolar değerinde bomba satışını onayladı

Amerikan yapımı GBU-39 bombaları (Arşiv)
Amerikan yapımı GBU-39 bombaları (Arşiv)

ABD, Başbakan Mark Carney'nin Washington ile ilişkilerdeki belirsizlik ortamında savunma harcamalarını önemli ölçüde artırmasının ardından, dün Kanada'ya 2,68 milyar dolar değerinde bomba satışını onayladığını duyurdu.

Dışişleri Bakanlığı, anlaşmanın, her biri 226 kg (500 pound) ağırlığında ve birlik formasyonlarını vurabilen 3 bin 414 adede kadar BLU-111 bombası ve sabit hedeflere karşı hassas vuruşlar için tasarlanmış 3 bin 108 adede kadar GBU-39 bombası içerdiğini belirtti. Ayrıca anlaşma, güdümsüz bombaları güdümlü mühimmata dönüştürmek için 5 binden fazla Ortak Doğrudan Saldırı Mühimmatı (JDAM) da içeriyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Kongre'ye gönderdiği bildirimde, anlaşmanın "Kanada'nın bölgedeki saldırganlığı caydırmak için güvenilir savunma kabiliyetini artıracağını, ABD kuvvetleriyle birlikte çalışabilirliği sağlayacağını ve Kanada'nın ortak kıta savunmasına katkıda bulunma yeteneğini güçlendireceğini" belirtti.

Kanada Başbakanı Mark Carney, ağustos ayında ülkesinin NATO'nun bu yıl savunmaya GSYİH'nın %2'sini harcama hedefini, planlanandan yıllar önce karşılayacağını doğruladı. Carney, Kanada'nın komşusu ve NATO içinde uzun süredir güvenliğin garantörü olan Amerika Birleşik Devletleri'nin rolüne ilişkin artan belirsizliğin yanı sıra, Rusya'nın Arktik'teki olası saldırganlığına da değindi.

Trump, özellikle Carney'nin Justin Trudeau'nun yerine başbakanlık görevini üstlenmesinden önce, Kanada'nın 51. ABD eyaleti olması gerektiğini söyleyerek, Kanada'yı sık sık küçümsemişti.


Amerika, seyahat yasağı listesindeki ülke sayısını 30'un üzerine çıkarmayı planlıyor

Donald Trump (EPA)
Donald Trump (EPA)
TT

Amerika, seyahat yasağı listesindeki ülke sayısını 30'un üzerine çıkarmayı planlıyor

Donald Trump (EPA)
Donald Trump (EPA)

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem dün yaptığı açıklamada, Başkan Donald Trump yönetiminin seyahat yasağının kapsadığı ülke sayısını 30'un üzerine çıkarmayı planladığını söyledi.

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, Portland'daki Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) merkezinin yakınındaki protestoları gözlemliyor (AFP) ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, Portland'daki Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) merkezinin yakınındaki protestoları gözlemliyor (AFP)

Fox News'e verdiği bir röportajda Noem'e, Trump yönetiminin seyahat yasağı listesindeki ülke sayısını 32'ye çıkarıp çıkarmayacağı soruldu.

Noem, "Sayı konusunda net bir şey söylemeyeceğim, ancak 30'dan fazla ülke var ve başkan ülkeleri değerlendirmeye devam ediyor" diye yanıt verdi.

Trump, haziran ayında 12 ülkenin vatandaşlarının Amerika Birleşik Devletleri'ne girişini yasaklayan ve 7 ülkenin vatandaşlarının girişini kısıtlayan bir bildiriyi imzalayarak, bunun "yabancı teröristlere" ve diğer güvenlik tehditlerine karşı koruma sağlamak için gerekli olduğunu belirtti. Yasak, turistler, öğrenciler ve iş seyahatinde olanlar da dahil olmak üzere hem göçmenler hem de göçmen olmayanlar için geçerli.

Hangi ülkelerin ekleneceğini belirtmeyen Noem, "Eğer orada istikrarlı bir hükümet yoksa ve kendilerini geçindirebilecek, bu kişileri bize teşhis edebilecek ve kimliklerini doğrulamamıza yardımcı olabilecek bir ülkeleri yoksa, neden o ülkeden insanların Amerika Birleşik Devletleri'ne gelmesine izin verelim?" ifadelerini kullandı.

ABD'nin başkanı Donald Trump (Arşiv-Reuters)ABD'nin başkanı Donald Trump (Arşiv-Reuters)

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre, Dışişleri Bakanlığı'na ait bir iç yazışma, Trump yönetiminin 36 ülkenin vatandaşlarının Amerika Birleşik Devletleri'ne girişini yasaklamayı düşündüğünü ortaya koydu.

Listenin genişletilmesi, yönetimin geçen hafta Washington, D.C.'de iki Ulusal Muhafızın vurulmasından bu yana aldığı göçmenlik önlemlerinin daha da artırılması anlamına gelecek.

Soruşturmacılar saldırının, 2021 yılında Trump yönetimi yetkililerinin yeterli güvenlik incelemesinden yoksun olduğunu söylediği bir yeniden yerleştirme programı aracılığıyla Amerika Birleşik Devletleri'ne giren bir Afgan vatandaşı tarafından gerçekleştirildiğini belirtiyor.

Saldırıdan birkaç gün sonra Trump, herhangi bir ülke ismi vermeden veya hangilerini kastettiğini belirtmeden, tüm "Üçüncü Dünya" ülkelerinden göçü "kalıcı olarak durduracağına" yemin etti.