Türkiye, Araplara yönelik nefret ve ırkçılık eylemlerini durdurmak için harekete geçti

Türkiye’den ayrıldıktan sonra Midilli sahiline yanaşan göçmenler (DPA)
Türkiye’den ayrıldıktan sonra Midilli sahiline yanaşan göçmenler (DPA)
TT

Türkiye, Araplara yönelik nefret ve ırkçılık eylemlerini durdurmak için harekete geçti

Türkiye’den ayrıldıktan sonra Midilli sahiline yanaşan göçmenler (DPA)
Türkiye’den ayrıldıktan sonra Midilli sahiline yanaşan göçmenler (DPA)

Araplara ve yabancılara karşı nefret ve ırkçılık eylemlerini durdurmaya yönelik bir hamle olarak değerlendirilen bu hareketle, Suriyeli ve diğer mültecilerin Türkiye’de bulunmasına karşı çıkmasıyla tanınan Aykırı Haber sitesi Genel Yayın Yönetmeni Batuhan Çolak gözaltına alındı.

Aykırı sitesinde dün yer alan haberde, Çolak’ın dün sabah saatlerinde gözaltına alındığı ve sağlık kontrollerinin ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğü bilgisi verildi.

Çolak’ın gözaltı nedeni açıklanmadı.

Batuhan Çolak, bir kadın avukata cinsel saldırı suçundan yargılandığı davada iyi hal indirimi ile 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.

Türkiye’deki Suriyeli ve yabancı mültecilere yönelik düşmanlığı ve ırkçılığıyla tanınan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, gazeteci Çolak’ın gözaltı kararına tepki gösterdi.

Benzeri görülmemiş bir artış

Türkiye’de sosyal medya üzerinden yapılan yoğun provokasyon, Suriyeli mültecileri hedef alarak başlayan ve Arap vatandaşları ve turistleri de kapsayacak şekilde genişleyen saldırılarla eşi benzeri görülmemiş bir artış gösterdi.

Konu, İstanbul’da Faslı bir turistin taksici tarafından dövülerek öldürülmesi, Trabzon’da Kuveytli turist Muhammed Raşid El-Ajmi’nin dövülmesi ve bazı Yemenli ve Mısırlılara yönelik saldırılara kadar ulaştı.

Birkaç gün önce, hükümet ‘ülkenin demografik olarak işgaline’ son vermediği takdirde, Ekim ayından itibaren Türkiye genelinde yabancıları hedef alacağını açıklayan Müdafaa Hareketi’nin sosyal medya hesabının yönetenlerden Rauf Köse gözaltına alındı.

Müdafaa Hareketi, ÖZGÜR DER’in Cumartesi günü İstanbul Saraçhane’de düzenlediği ırkçılık karşıtı mitingi provoke etmişti.

sxdf
Geçen ay Yunanistan ile Türkiye arasındaki sınır bölgesinde yakalanan göçmenler (AFP)

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Müdafa Hareketi’nin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımla ilgili, ‘Kanunlara uymamaya tahrik’ suçundan soruşturma başlattı.

Başsavcılık tarafından yapılan açıklamada, “Adı geçen sosyal medya adresinin kullanıcıları, organizatörleri ile tüm bileşenlerinin tespiti için ilgili kolluk birimlerine gerekli talimatlar verilmiştir” denildi.

Müdafa Hareketi’nin bildirisinde şu ifadelere yer verilmişti;

“Ekim ayından itibaren istanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Eskişehir, Antalya, Mersin, Adana, Hatay, Samsun, Gaziantep illerimiz başta olmak üzere ülkemizin demografik olarak işgal, kültürel olarak istila edilişine karşı milli cemiyetler tarafından Milli Müdafaa mitingleri düzenlenecektir.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ağustos ayında yaptığı bir konuşmada, insan kaçakçılarına karşı alınan tedbirleri içeride ve sınır hattında artırdıklarını dile getirdi.

Erdoğan konuşmasında ayrıca şunları söyledi;

“Yılbaşından bu yana 143 bin düzensiz göçmenin ülkemize girişini engelledik. Kaçak olarak ülkemizde bulunan veya suça bulaşanları da tespit ediyor ve süratle sınır dışı ediyoruz. Tarihimizde, kültürümüzde, inancımızda yeri olmayan ırkçılık ve yabancı düşmanlığının toplumumuza sirayet etmesine izin veremeyiz. Asırlardır mazlum ve mağdurların sığınağı olmuş devletimizin tertemiz siciline birkaç kendini bilmezin leke sürmesine göz yumamayız.”

Son dönemde yabancıları ve Arap turistleri hedef alan, önce İstanbul’da yoğunlaşan, daha sonra diğer şehirlere yayılan ırkçı saldırılara ilişkin şikayetler arttı.

Hükümetin, Mart ayı sonunda yapılması planlanan yerel seçimlerden önce uygulamaya başladığı tedbirlerle bağlantılı olarak, ikamet şartlarını ihlal eden binlerce sığınmacı sınır dışı edildi.



İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

Hüda Rauf

İran ile ABD arasındaki müzakereler, her iki müzakereci ve arabulucu tarafın iyimser ve olumlu açıklamalarıyla ilerleyen üç turdan sonra durdu. Dördüncü turun ertelenmesi, ABD-İran arasında geçici veya kalıcı bir anlaşmaya varılma şansı konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Donald Trump'ın göreve gelmesinden bu yana tüm göstergeler, hem İran hem de Amerikan tarafının bir anlaşma imzalamaya hazır ve niyetli olduğuna işaret etse de, şimdilik görüşmelerin üçüncü turda durmasının -ama bu geçici ve yakında dördüncü turla devam edecek gibi görünüyor- her bir tarafın istediği şeyin teknik ayrıntılarından ibaret olmayan başka nedenleri de vardı. Nitekim Washington'daki bazı taraflar İran'ın nükleer programının tamamen ortadan kaldırılmasından bahsederken, diğerleri ise sıfır zenginleştirmeden bahsediyor ve İran her ikisini de reddediyor.

Trump yönetiminin İran ile müzakerelerdeki temsilcisi Steve Witkoff, Tahran'ın uranyumu yüzde 3.67 oranında zenginleştirme hakkı olduğunu söylese de, ertesi gün İran'ın uranyum zenginleştirmemesi gerektiğini açıkladı. Ardından Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın uranyum zenginleştiren tek nükleer olmayan ülke olmak istediğini söyledi.

Öte yandan İran'ın yüzde 3.67 oranında uranyum zenginleştirme imkânına sahip olması durumunda bu oranın barışçıl amaçlarla uyumlu olmadığı belirtiliyor. Zira birkaç hafta içinde yüzde 20, sonra yüzde 60 ve en sonunda da yüzde 90 zenginleştirme oranına ulaşabilir ki bu da silah üretmek için gereken oran.

Her iki taraftan gelen belirsiz açıklamalara rağmen İran ve Washington'un çok yakında bir anlaşmaya varma noktasında olduğu kesin. Ancak görüşmelerdeki duraklamanın bölgesel bir başka gelişmeyle bağlantılı olduğu anlaşılıyor. İran'da Recai Limanı’nda ağır kayıplara yol açan ve etkileri halen devam eden bir patlama meydana gelirken, Husilerin İsrail hedeflerine yönelik saldırısı gerçekleşti. Husilere ait bir insansız hava aracı İsrail'deki enerji merkezini çevreleyen köprünün yakınına düşerek geniş çaplı bir hasara yol açtı. İsrail güvenlik birimlerinin yaptığı değerlendirmelerde, Husilerin Ben Gurion Havalimanı'na yeni tip bir füze fırlattığı belirtiliyor. Saldırı üzerine İsrail, İran’ı hedef alma ve eleştirme bahanesi bulma fırsatını kaçırmayarak, Tahran’ı Husi saldırısının arkasında olmakla suçladı.

İran'ın yıllardır Husilere askeri, mali ve lojistik destek sağladığı biliniyor. Ancak İsrail, bu olayı İran'ı eleştirmek ve Washington ile yürüttüğü müzakereler kapsamında ona baskı yapmak için kullandı. Öte yandan İran da Husi saldırılarını, Washington'u Kızıldeniz'deki saldırıları durdurmaları için Husileri etkileme gücüne sahip olduğuna ikna etmek amacıyla kullanıyor ve bu, İran'ın bilinen meseleleri birbirine bağlama politikasıyla örtüşüyor.

Daha sonra üçüncü tur görüşmelerin ardından müzakereler durdu, ama dördüncü tur görüşmeler yakın. Trump da Husiler ile Kızıldeniz'de ABD gemilerine yönelik saldırıların durdurulması ve ABD’nin Yemen'deki Husilere yönelik saldırılarının durması konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurdu.

Bilhassa saldırılardan zarar gören Mısır ve Suudi Arabistan gibi Kızıldeniz'e kıyısı olan bölge ülkeleri olduğu için, iki taraf arasındaki saldırıların durması, bölgede sükunetin sağlanması ve gerginliğin azalması için olumlu bir gösterge. Suudi Arabistan, Yemen'de gerginliğin azaltılması ve Yemen krizinin barışçıl bir şekilde çözülmesi amacıyla bu anlaşmaya mutlaka destek verecektir. Ancak anlaşma diğer yandan, Trump'ın övünebileceği herhangi bir başarı elde etmek isteyen Washington'a baskı yaparak, İran ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda birbirlerini nasıl kullandıklarını da ortaya koydu.

Kaldı ki Washington ile Husiler arasındaki anlaşmaya ilişkin soru işaretleri de gündemde; anlaşma Trump'ın bölge ziyareti bitene kadar geçici mi olacak, yoksa devam mı edecek? Yemenli isyancılar sadece İsrail gemilerine saldırmaya devam ederse ne olacak? Bu durum İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının durmasına yol açacak mı? Tüm bunlar önümüzdeki ziyaretten sonra cevapları daha da netleşebilecek sorular.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İran, İsrail ve Husiler, mevcut süreçte çıkarlarını korumak için Amerikan rolünü kullanmayı, ondan faydalanmayı başardılar. Ancak gelişmeler henüz şekillenme aşamasında ve bunların kısa sürede çökecek geçici düzenlemelerle mi yoksa daha uzun süre devam edecek düzenlemelerle mi sonuçlanacağı belirsiz.