Karabağ'daki çatışmalarda yüzlerce ölü ve yaralı kaydedildi

Putin, Rus barış güçlerinin görüşmelerde arabulucu olacağını söyledi.

Dağlık Karabağ bölgesine düzenlenen bombardıman yıkıma yol açtı. (AP)
Dağlık Karabağ bölgesine düzenlenen bombardıman yıkıma yol açtı. (AP)
TT

Karabağ'daki çatışmalarda yüzlerce ölü ve yaralı kaydedildi

Dağlık Karabağ bölgesine düzenlenen bombardıman yıkıma yol açtı. (AP)
Dağlık Karabağ bölgesine düzenlenen bombardıman yıkıma yol açtı. (AP)

Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesine başlattığı operasyonda en az 200 kişinin öldüğü bildirildi. AFP'nin haberine göre, Dağlık Karabağ bölgesindeki ayrılıkçı bir yetkili dün yaptığı açıklamada yüzlerce kişinin de yaralandığı aktardı. Bölgenin İnsan Hakları Ombudsmanı Gegham Stepanyan, önceki gün başlayan ve dün ayrılıkçıların teslim olmasının ardından ateşkes anlaşmasının imzalanmasıyla sona eren operasyonda “En az 200 ölü, 400'den fazla yaralı var" dedi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bugün Azerbaycan ile Dağlık Karabağ bölgesindeki Ermeni ayrılıkçılar arasında bugün düzenlenmesi planlanan görüşmelerde Moskova barış güçlerinin arabuluculuk yapacağını duyurdu.

Kremlin, yaptığı açıklamada, Putin'in, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirerek ‘müzakerelerin bölgede konuşlu Rus barışı koruma taburunun arabuluculuğuyla yürütüleceğini’ bildirdiğini belirtti. Görüşmeler, Bakü güçlerinin önceki gün başlattığı ve dün ayrılıkçıların teslim olmasının ardından ateşkes anlaşmasıyla sonuçlanan askeri operasyonun ardından geldi.

Erivan'daki gösteriler

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre binlerce Ermeni, Dağlık Karabağ bölgesindeki krizi protesto etmek için Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın Erivan'daki karargahı önünde gösteri yaptı. Göstericilerle polis arasında çatışmalar çıktı. Ermeni muhalif siyasetçiler Paşinyan'ı, ayrılıkçıların Azerbaycan güçlerine teslim olmasının ardından Dağlık Karabağ'daki Ermeni çoğunluğunu terk etmekle suçladı. Paşinyan'ın yargılanması çağrısında bulunuldu.



Trump’ın Gazze’yi “devralma” planı, Çin’in Tayvan politikasını nasıl etkiler?

Çin, geçen yıl mayıs ve ekimde, Tayvan'ın etrafında kapsamlı askeri tatbikatlar düzenlemişti (AFP)
Çin, geçen yıl mayıs ve ekimde, Tayvan'ın etrafında kapsamlı askeri tatbikatlar düzenlemişti (AFP)
TT

Trump’ın Gazze’yi “devralma” planı, Çin’in Tayvan politikasını nasıl etkiler?

Çin, geçen yıl mayıs ve ekimde, Tayvan'ın etrafında kapsamlı askeri tatbikatlar düzenlemişti (AFP)
Çin, geçen yıl mayıs ve ekimde, Tayvan'ın etrafında kapsamlı askeri tatbikatlar düzenlemişti (AFP)

Amerikan gazetesi Washington Post (WP), ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze, Grönland ve Kanada’yla ilgili tartışma yaratan açıklamalarının, Tayvan meselesine olası yansımalarını inceledi. 

Trump, Grönland'ı ABD toprağına katmak istediğini söylemiş, bunun için askeri yöntemlere başvurma tehdidinde bulunmuştu. Kanada’yı ABD’nin “51. Eyaleti” haline getirme planı da eleştirilmişti.

Bunlara ek olarak Cumhuriyetçi lider, ABD’nin Gazze Şeridi’ni “devralacağını” ve İsrail bombardımanlarıyla harabeye dönen bölgeyi “Ortadoğu’nun Rivierası’na” dönüştüreceğini söylemesiyle uluslararası kamuoyunun tepkisini çekmişti. 

WP’nin analizinde Trump’ın “emlakçı” yaklaşımının, Çin lideri Şi Cinping’in Tayvan’la “birleşme” planlarında daha agresif davranmasına yol açabileceği değerlendirmesi yapılıyor.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nden Ryan Hass şu yorumları paylaşıyor: 

Trump'ın söylemi, Tayvan'da Çin'in ekmeğine yağ sürüyor. Trump'ın, toprak sınırlarının güç ve zor kullanma yoluyla belirlenmemesi gerektiği ilkesini hiçe sayan her açıklaması, Pekin'deki propagandacılar tarafından muhtemelen heyecanla karşılanıyor.

Analizde, Çin’in son üç yıldır Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını artırdığına dikkat çekilirken, Şi’nin de Trump’la benzer söylemleri kullanarak adayı işgal etmeye çalışabileceği ileri sürülüyor. 

Cumhuriyetçi lider, Tayvan’ın ABD’deki yarı iletken çip sektörünü sekteye uğrattığını, üretimin Amerikan firmaları tarafından yürütülmesi gerektiğini ileri sürmüştü. Ayrıca Tayvan’ın kendi savunması için yeterli yatırımı yapmadığını iddia etmişti.

Diğer yandan Dışişleri Bakanı olarak atadığı Marco Rubio ve Ulusal Güvenlik Danışmanı görevine getirdiği Mike Waltz, Çin karşıtı tutumlarıyla tanınıyor. Rubio, Çinli mevkidaşı Wang Yi’yle ocakta telefon görüşmesi yapmış ve Pekin’in Tayvan’a yönelik “zorlayıcı eylemlerinden” endişe duyduklarını iletmişti.

Bunların yanı sıra Trump’ın ek ithalat vergileri de Çin-ABD hattında yeni bir ticaret savaşının sinyallerini veriyor. Öte yandan analizde, Trump ve Şi’nin uzun vadede ticari ilişkileri koparmak yerine geliştirmek isteyeceğine de işaret ediliyor. Böyle bir durumda Trump’ın Tayvan’ı “pazarlık kozu” olarak kullanabileceği yorumu yapılıyor. 

Çin - Tayvan gerginliği

II. Dünya Savaşı sonrasında Çin'de Milliyetçi Parti ve Komünist Parti arasındaki iç savaş Komünist Parti'nin zaferiyle sonuçlanmıştı. Mağlubiyetin ardından Milliyetçi Parti liderleri Tayvan'a sığınmıştı.

Soğuk Savaş nedeniyle Batı'yla ilişkilerini koparan Çin'i 1970'lerin başına kadar Birleşmiş Milletler'de (BM) Tayvan ya da resmi adıyla Çin Cumhuriyeti temsil ediyordu.

BM'nin 1971'de aldığı Çin Halk Cumhuriyeti'ni tanıma kararı gerginliği yeni bir boyuta taşımıştı. Kararın ardından Tayvan, BM'den çıkarılmıştı.

Pekin yönetimi, "tek Çin" ilkesini benimseyerek Tayvan'ın kendi topraklarının parçası olduğunu savunuyor. Buna göre Çin, boğaz ve çevresindeki askeri varlığının yanı sıra Tayvan'ın ülkelerle diplomatik ilişkiler kurmasına, BM'de ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor.

Tayvan ise o günden bu yana bağımsızlık arayışını farklı biçimlerde sürdürüyor.

Independent Türkçe, Washington Post, BBC