ABD’li eski yetkililer, ülkeleriyle Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerde gözle görülür bir iyileşme gözlemledi. Riyad'la bir savunma anlaşması imzalamanın Washington'un Ortadoğu bölgesinin güvenliğine yönelik bağlılığının yenilenmesini temsil edeceğini düşünüyorlar.
Şarku'l Avsat, ABD’li üç eski yetkiliyle, Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Fox News'a verdiği röportajda ABD ile ilişkiler ve bir dizi bölgesel ve uluslararası dosyaya ilişkin okudukları hakkında konuştu.
ABD Savunma Bakanlığı eski yetkilisi ve Yakın Doğu Güvenlik Araştırmaları Merkezi uzmanı David Des Roches, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada Biden'ın daha önce Başkan adayı iken yaptığı açıklamalara rağmen (ABD Başkanı Joe) Biden yönetiminin Riyad’a yakınlaşmak istediği açık. İlişkilerin iyileşmesini sağlayan da, Obama döneminde yapılan İran nükleer anlaşmasının, bölge ülkelerinin geniş çaplı muhalefeti nedeniyle temelde başarısız olduğunun kabul edilmesidir. Ayrıca ABD kurumlarında Suudi Arabistan ile ilişkileri iyi bir yere geri getirme konusunda güçlü bir istek var” şeklinde konuştu.
İran'a ilişkin tutarlı bir mesaj
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın eski kıdemli askeri danışmanı emekli Albay Abbas Dohuk, Veliaht Prensin, İran'ın nükleer hedeflerine ilişkin mesajında tutarlı olduğunu ve mesajının ABD de dahil olmak üzere ülke içindeki, bölgesel ve uluslararası herkese yönelik olduğunu ifade etti. Dohuk ayrıca ABD’nin bölgedeki savunma ve güvenlik taahhütlerine bağlı olduğunu kanıtlamasının tek yolu Suudi Arabistan'la bir savunma anlaşması imzalamak olduğunu söyledi.
Savunma Bakanlığı'nın Ortadoğu İşlerinden Sorumlu Eski Yardımcısı Mark Kimmitt, Veliaht Prens'in İran'ın nükleer silah elde etmesi halinde Suudi Arabistan’ın da nükleer silaha sahip olacağına ilişkin açıklamasının ‘ABD'ye yönelik olduğu’ değerlendirmesinde bulundu. Kimmitt, “Doğrulanabilir bir nükleer anlaşmanın en önemli nedenlerinden biri, bölgedeki güvenliği büyük ölçüde istikrarsızlaştıracak nükleer silahların bölgede yayılmasını önlemektir” dedi.
Des Roches ise Suudi Arabistan'ın ‘Obama döneminde İran'la nükleer müzakereler sırasında ABD'ye benzer bir mesaj gönderdiğine’ dikkat çekti. Ayrıca “Suudi Arabistan'ın İran hakkındaki mesajı, İranlıların elde edebileceği her şeyi elde etmesini beklediği yönünde. Bu, ABD'yi zor bir duruma sokuyor, çünkü İran ile yapılacak herhangi bir nükleer anlaşma, kuralları takip etmeyenleri (bu durumda İran) ödüllendirecek ve Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması'na uyanları cezalandıracaktır. ABD, birçok Avrupa ülkesiyle yaptığımız gibi, İran'ın nükleer programlar kurmasını veya geliştirmesini önlemek için Suudi Arabistan ile ortak nükleer silah altyapısı çerçeveleri oluşturmalıdır” dedi.
Normalleşme ve Filistin sorunu
Dohuk, “Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki normalleşme ABD Başkanı Joe Biden ile ilişkileri değiştirmeyebilir, ancak Biden yönetimi bölgede normalleşmeyi önceliğine yerleştirdi. Biden'ın karşı karşıya olduğu karmaşık sorun, mevcut İsrail hükümeti ve onun Filistin meselesine mantıksız yaklaşımıdır” şeklinde konuştu.
Des Roches ise Biden'ın çevresindeki politikacılar arasında, Suudi Arabistan'ın İsrail ile barış anlaşmalarına imza atmasını ve seçimlerden önce dış politika alanında bir zafer elde etmesini sağlama arzusu olduğunu ifade etti. Filistin meselesinde büyük tavizler ve ilerleme sağlanmadığı sürece Suudi Arabistan'ın İsrail'i tanımayı kabul edeceğine inanmadığını söyledi.
ABD ile anlaşma şeklinde bir savunma anlaşmasına varmanın zorluğundan bahsetti, "Çünkü bunun için Senato onayı gerekiyor ve muhtemelen ortak çıkarları destekleyecek ve vurgulayacak genel bir anlaşmaya varılması gerekiyor" dedi. Des Roches , özellikle Filistin meselesi çözülmediği takdirde, Suudi Arabistan'ın İsrail'i tanımanın şartı olarak bu tür bir düzenlemeyi kabul edeceğinin ihtimal dışı olduğunu belirtti.
Suudi Arabistan- ABD ilişkileri
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın eski kıdemli askeri danışmanı emekli Albay Abbas Dohuk, "Ortadoğu, ABD için siyasi, ekonomik ve güvenlik temeli olmaya devam ediyor. ABD ve Suudi Arabistan'ın iş birliği ve zorluklarla dolu uzun ve karmaşık bir ilişkisi var. Onlarca yıldır stratejik bir ortaklık sürdürüyorlar. Bu ortaklık, enerji güvenliği, terörle mücadele, Ortadoğu'da istikrar gibi birçok eksende ortak çıkarlara dayanıyor” dedi.
Des Roches da bu yaklaşıma katılıyor ve şöyle diyor: "ABD, Suudi Arabistan için en önemli ülkelerden biri, Suudi Arabistan da ABD için çok önemli. İlişkilerde geçmişte gerginlikler yaşanmış olsa da ilişki onlarca yıldır devam ediyor. Roosevelt yönetiminden bu yana tüm ABD yönetimleri, Suudi Arabistan'ı bölgede bir lider olarak görüyor. İki ülkeyi birleştiren bağların güçlü olması nedeniyle siyasi hassasiyetler ne olursa olsun bu durum değişmeyecektir. Bu bir ortak çıkar ilişkisidir.”