ABD’li eski yetkililer: Suudi Arabistan'la ilişkilerde gözle görülür iyileşme

Riyad'la bir savunma anlaşması imzalamayı bölgenin güvenliğine yönelik taahhütlerinin yenilenmesi olarak değerlendirdiler

 Suudi Veliaht Prensi ABD Başkanı Biden ile geçen yıl Cidde'de bir araya gelmişti
 Suudi Veliaht Prensi ABD Başkanı Biden ile geçen yıl Cidde'de bir araya gelmişti
TT

ABD’li eski yetkililer: Suudi Arabistan'la ilişkilerde gözle görülür iyileşme

 Suudi Veliaht Prensi ABD Başkanı Biden ile geçen yıl Cidde'de bir araya gelmişti
 Suudi Veliaht Prensi ABD Başkanı Biden ile geçen yıl Cidde'de bir araya gelmişti

ABD’li eski yetkililer, ülkeleriyle Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerde gözle görülür bir iyileşme gözlemledi. Riyad'la bir savunma anlaşması imzalamanın Washington'un Ortadoğu bölgesinin güvenliğine yönelik bağlılığının yenilenmesini temsil edeceğini düşünüyorlar.

Şarku'l Avsat, ABD’li üç eski yetkiliyle, Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Fox News'a verdiği röportajda ABD ile ilişkiler ve bir dizi bölgesel ve uluslararası dosyaya ilişkin okudukları hakkında konuştu.

ABD Savunma Bakanlığı eski yetkilisi ve Yakın Doğu Güvenlik Araştırmaları Merkezi uzmanı David Des Roches, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada Biden'ın daha önce Başkan adayı iken yaptığı açıklamalara rağmen (ABD Başkanı Joe) Biden yönetiminin Riyad’a yakınlaşmak istediği açık. İlişkilerin iyileşmesini sağlayan da, Obama döneminde yapılan İran nükleer anlaşmasının, bölge ülkelerinin geniş çaplı muhalefeti nedeniyle temelde başarısız olduğunun kabul edilmesidir. Ayrıca ABD kurumlarında Suudi Arabistan ile ilişkileri iyi bir yere geri getirme konusunda güçlü bir istek var” şeklinde konuştu.

İran'a ilişkin tutarlı bir mesaj

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın eski kıdemli askeri danışmanı emekli Albay Abbas Dohuk, Veliaht Prensin, İran'ın nükleer hedeflerine ilişkin mesajında ​​tutarlı olduğunu ve mesajının ABD de dahil olmak üzere ülke içindeki, bölgesel ve uluslararası herkese yönelik olduğunu ifade etti. Dohuk ayrıca ABD’nin bölgedeki savunma ve güvenlik taahhütlerine bağlı olduğunu kanıtlamasının tek yolu Suudi Arabistan'la bir savunma anlaşması imzalamak olduğunu söyledi.

Savunma Bakanlığı'nın Ortadoğu İşlerinden Sorumlu Eski Yardımcısı Mark Kimmitt, Veliaht Prens'in İran'ın nükleer silah elde etmesi halinde Suudi Arabistan’ın da nükleer silaha sahip olacağına ilişkin açıklamasının ‘ABD'ye yönelik olduğu’ değerlendirmesinde bulundu. Kimmitt, “Doğrulanabilir bir nükleer anlaşmanın en önemli nedenlerinden biri, bölgedeki güvenliği büyük ölçüde istikrarsızlaştıracak nükleer silahların bölgede yayılmasını önlemektir” dedi.

Des Roches ise Suudi Arabistan'ın ‘Obama döneminde İran'la nükleer müzakereler sırasında ABD'ye benzer bir mesaj gönderdiğine’ dikkat çekti. Ayrıca “Suudi Arabistan'ın İran hakkındaki mesajı, İranlıların elde edebileceği her şeyi elde etmesini beklediği yönünde. Bu, ABD'yi zor bir duruma sokuyor, çünkü İran ile yapılacak herhangi bir nükleer anlaşma, kuralları takip etmeyenleri (bu durumda İran) ödüllendirecek ve Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması'na uyanları cezalandıracaktır. ABD, birçok Avrupa ülkesiyle yaptığımız gibi, İran'ın nükleer programlar kurmasını veya geliştirmesini önlemek için Suudi Arabistan ile ortak nükleer silah altyapısı çerçeveleri oluşturmalıdır” dedi.

Normalleşme ve Filistin sorunu

Dohuk, “Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki normalleşme ABD Başkanı Joe Biden ile ilişkileri değiştirmeyebilir, ancak Biden yönetimi bölgede normalleşmeyi önceliğine yerleştirdi. Biden'ın karşı karşıya olduğu karmaşık sorun, mevcut İsrail hükümeti ve onun Filistin meselesine mantıksız yaklaşımıdır” şeklinde konuştu.

Des Roches ise Biden'ın çevresindeki politikacılar arasında, Suudi Arabistan'ın İsrail ile barış anlaşmalarına imza atmasını ve seçimlerden önce dış politika alanında bir zafer elde etmesini sağlama arzusu olduğunu ifade etti. Filistin meselesinde büyük tavizler ve ilerleme sağlanmadığı sürece Suudi Arabistan'ın İsrail'i tanımayı kabul edeceğine inanmadığını söyledi.

ABD ile anlaşma şeklinde bir savunma anlaşmasına varmanın zorluğundan bahsetti, "Çünkü bunun için Senato onayı gerekiyor ve muhtemelen ortak çıkarları destekleyecek ve vurgulayacak genel bir anlaşmaya varılması gerekiyor" dedi. Des Roches , özellikle Filistin meselesi çözülmediği takdirde, Suudi Arabistan'ın İsrail'i tanımanın şartı olarak bu tür bir düzenlemeyi kabul edeceğinin ihtimal dışı olduğunu belirtti.

Suudi Arabistan- ABD ilişkileri

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın eski kıdemli askeri danışmanı emekli Albay Abbas Dohuk, "Ortadoğu, ABD için siyasi, ekonomik ve güvenlik temeli olmaya devam ediyor. ABD ve Suudi Arabistan'ın iş birliği ve zorluklarla dolu uzun ve karmaşık bir ilişkisi var. Onlarca yıldır stratejik bir ortaklık sürdürüyorlar. Bu ortaklık, enerji güvenliği, terörle mücadele, Ortadoğu'da istikrar gibi birçok eksende ortak çıkarlara dayanıyor” dedi.

Des Roches da bu yaklaşıma katılıyor ve şöyle diyor: "ABD, Suudi Arabistan için en önemli ülkelerden biri, Suudi Arabistan da ABD için çok önemli. İlişkilerde geçmişte gerginlikler yaşanmış olsa da ilişki onlarca yıldır devam ediyor. Roosevelt yönetiminden bu yana tüm ABD yönetimleri, Suudi Arabistan'ı bölgede bir lider olarak görüyor. İki ülkeyi birleştiren bağların güçlü olması nedeniyle siyasi hassasiyetler ne olursa olsun bu durum değişmeyecektir. Bu bir ortak çıkar ilişkisidir.”



Ukrayna: "Bizi vuran Kuzey Kore füzelerinde Batı menşeli parçalar var"

KN-23 füzeleri 500 kilogram ağırlığa kadar nükleer başlık taşıyabiliyor (Kore Merkezi Haber Ajansı)
KN-23 füzeleri 500 kilogram ağırlığa kadar nükleer başlık taşıyabiliyor (Kore Merkezi Haber Ajansı)
TT

Ukrayna: "Bizi vuran Kuzey Kore füzelerinde Batı menşeli parçalar var"

KN-23 füzeleri 500 kilogram ağırlığa kadar nükleer başlık taşıyabiliyor (Kore Merkezi Haber Ajansı)
KN-23 füzeleri 500 kilogram ağırlığa kadar nükleer başlık taşıyabiliyor (Kore Merkezi Haber Ajansı)

Ukrayna topraklarına saldırılarda kullanılan Kuzey Kore menşeli füzelerin, Batı yapımı devrelerle çalıştığı belirtiliyor. 

Amerikan medya kuruluşu CNN'in, Ukrayna Hava Kuvvetleri'ne ait verilerden derlediği rakamlara göre bu yıl Ukrayna topraklarına düzenlenen saldırılarda toplamda 194 balistik füze kullanıldı. Kuzey Kore yapımı KN-23 füzeleri bunun üçte birini oluşturuyor. 

Ukrayna Başsavcılığı, Kuzey Kore üretimi füzelerle bu yıl düzenlenen saldırılarda toplamda en az 28 kişinin öldürüldüğünü, 213 kişinin de yaralandığını belirtiyor. 

Ukraynalı yetkililer, KN-23 kalıntıları üzerinde yapılan incelemelerde, füzelerde ABD ve Avrupa yapımı devrelerin kullanıldığının tespit edildiğini savunuyor. 

Bağımsız Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu (NAKO) adlı sivil toplum kuruluşunun (STK) 17 Ekim tarihli raporuna göre, sözkonusu devrelerin çoğu ABD merkezli 5 firma tarafından üretildi.

Bunun yanı sıra füzelerde İsviçre'den iki şirketin, Hollanda ve Birleşik Krallık'tan da birer firmanın mikroelektronik devrelerinin tespit edildiği savunuluyor. Raporda devrelerin 2021, 2022 ve 2023'te üretildiği, 2021-2024'te Kuzey Kore'ye gönderildiği ileri sürülüyor.

Kiev Adli Uzmanlık Bilimsel Araştırma Enstitüsü'nden Andriy Kulçitski, incelemelere dair şu değerlendirmeyi paylaşıyor: 

Füzeyi yönlendiren ve uçuran her aksam yabancı menşeli parçalardan oluşuyor. Tüm elektronik aksam yabancı, Kuzey Kore yapımı hiçbir şey yok.

Britanyalı araştırma kuruluşu Conflict Armament Research'ün (CAR) bu yıl şubatta yayımladığı raporda da Kuzey Kore yapımı füzelerdeki aksamın yüzde 75'inin ABD merkezli firmalar tarafından üretildiği iddia edilmişti. 

CNN, Batı menşeli aksamların Kuzey Kore'ye nasıl gönderildiğinin henüz tespit edilemediğini aktarıyor. Ancak uzmanlar, parçaların Çin üzerinden Pyongyang'a ulaştırılabileceğine işaret ediyor. CAR'dan Damien Spleeters, Çin'deki bazı şirketlerin bu parçaları alıp Kuzey Kore'ye sattığını savunuyor. NAKO'dan araştırmacı Victoria Vişnivska ise şu iddiaları paylaşıyor: 

Bu bileşenlerin bazı parçaları fason olabilir, Çin'de üretilme ihtimali var.

Diğer yandan araştırmacı, şirketlere ulaşamadıklarından bunu doğrulayamadıklarını söylüyor. 

Başta ABD ve Ukrayna olmak üzere birçok Batılı ülke, Kuzey Kore'nin Ukrayna cephesine en az 10 bin asker gönderdiğini iddia etmişti. CNN, KN-23 füzelerinin, Pyongyang-Kremlin hattındaki askeri dayanışmanın bir göstergesi olduğu yorumunu paylaşıyor.

Independent Türkçe, CNN, Moscow Times