Almanya İçişleri Bakanı, muhalefetin "mülteciler için üst sınır getirilmesi" teklifini reddetti

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, muhalefetin gündeme taşıdığı "ülkeye kabul edilecek mülteciler için üst sınır getirilmesi" önerisini reddetti

Nancy Faeser (AA)
Nancy Faeser (AA)
TT

Almanya İçişleri Bakanı, muhalefetin "mülteciler için üst sınır getirilmesi" teklifini reddetti

Nancy Faeser (AA)
Nancy Faeser (AA)

Alman Birinci Televizyon kanalı ARD'de yayımlanan "Anne Will" programına katılan Faeser, muhalefetin sığınmacılar için 200 bin sınırının getirilmesi teklifinin kabul edilemez olduğunu belirtti.

Faeser, "Başka ülkelerden, savaştan ve terörden kaçan insanların acılarıyla ilgili olan bu konuda üst sınırlardan bahsetmeyi doğru bulmuyorum" dedi.

Mülteci sorununun çözümüne yardımcı olacak hususun "Avrupai çözüm"den geçtiğini kaydeden Faeser, "Çünkü Avrupa hukukumuz var, uluslararası hukukumuz var, bireysel sığınma hakkına tek başına sınırlama getiremeyiz, böyle bir karar alamayız. Cenevre Mülteci Sözleşmesi'ne, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne bağlıyız" diye konuştu.

Almanya'da belediyelerin kapasitelerinin sınırında bulunduğuna ve uzun vadede Avrupa'daki mültecileri nasıl farklı şekilde dağıtabilecekleri konusunda bazı şeyler yapılması gerektiğini bildiklerine işaret eden Faeser, sorunun farkında olduklarını ve gerekli adımları atmayı sürdüreceklerini dile getirdi.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ise "X" sosyal medya platformundan yaptığı paylaşımda, Avrupa Birliği Ortak Sığınma Sistemi'nin (CEAS) önemine dikkati çekerek, "Her zamankinden daha acil olarak işe yarayan bir Avrupa göç düzenine ihtiyacımız var" ifadesini kullandı.

"Almanya'ya kontrolsüz göçe karşıyız"

Almanya'da muhalefetteki Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) ve Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU), ülkeye gelen mülteciler için üst sınır getirilmesini istiyor. Muhalefet, kabul edilecek mülteci sayısının yıllık 200 binle sınırlandırılmasını önermişti.

CSU Genel Başkanı Markus Söder, ARD televizyonuna yaptığı açıklamada, "Mültecilere yardım edilmesinden yanayız ancak Almanya'ya kontrolsüz göçe karşıyız. Şu anda sınırlarımıza dayanmış durumdayız, bu koşullar altında gerçek bir entegrasyon mümkün değil. Ülke genelinde yerel yönetimler bu insanlar için konut, okul ve kreş organize etmekte zorlanıyor" ifadelerini kullanmıştı.

Mülteci girişleri yüzde 77 arttı

Resmi açıklamalara göre ocak ile ağustos ayları arasında yaklaşık 205 bin sığınmacı, Almanya'ya iltica başvurusunda bulundu. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 77 arttı.

(AA)

Muhalefet milletvekilleri, hükümetin acil önlemler almaması halinde sayının yıl sonuna kadar 400 bine ulaşabileceği uyarısında bulunuyor.

Mülteci krizinin zirve yaptığı 2016 yılında çoğunluğu Suriyeli ve Iraklı yaklaşık 720.000 kişi, Almanya'ya sığınma başvurusunda bulunmuştu.

Düzensiz göçmenler için en önemli varış noktası

Avrupa'nın en büyük ekonomisi Almanya, AB'ye gelen düzensiz göçmenler ve sığınmacılar için en önemli varış noktası olmaya devam ediyor.

Halihazırda ülkede yaklaşık 1 milyon Ukraynalı mülteci yaşıyor.

Resmi rakamlara göre ülkede ocaktan bu yana 62 binden fazla Suriyeli ve 37 bin Afgan, sığınma başvurusunda bulundu.



Batı’nın Ukrayna’ya yardım taahhütleri şimdiye kadarki ‘en düşük seviyede’

Harkiv bölgesinde bir tankı saklayan Ukraynalı askerler (Reuters)
Harkiv bölgesinde bir tankı saklayan Ukraynalı askerler (Reuters)
TT

Batı’nın Ukrayna’ya yardım taahhütleri şimdiye kadarki ‘en düşük seviyede’

Harkiv bölgesinde bir tankı saklayan Ukraynalı askerler (Reuters)
Harkiv bölgesinde bir tankı saklayan Ukraynalı askerler (Reuters)

Bazı kaynaklar, Batı’nın Ukrayna’ya yardım taahhütlerinin Şubat 2022’de Rus işgal denemesinin başlamasından bu yana en düşük seviyede olduğunu tahmin ediyor.

Alman Kiel Araştırma Enstitüsü dün (Perşembe), Batı’nın Ukrayna’ya yeni yardım sağlama vaatlerinin, Avrupa ve ABD’deki siyasi görüş ayrılıkları ve Ukrayna’nın Haziran ayında başlayan karşı taarruzunun istenilen şekilde ilerlememesi nedeniyle yavaşladığını belirtti.

Ukrayna’ya taahhüt edilen ve teslim edilen askeri, mali ve insani yardımları takip eden Alman enstitü “Ukrayna’ya verilen desteğin akışı yavaşlıyor. Yardım taahhütleri Ağustos ve Ekim 2023 arasında en düşük seviyelerine ulaştı. 2022’nin aynı dönemine göre yüzde 90 düşüş yaşandı” açıklamasında bulundu.

Ukrayna’ya yardımlara yönelik araştırma ekibine başkanlık eden Krzysztof Trębski “ABD yardımının devam etmesine ilişkin belirsizlik göz önüne alındığında, Ukrayna’nın tek umudu, AB’nin uzun zamandır duyurduğu 50 milyar euroluk destek paketini kabul etmesi. Açıkçası, daha fazla gecikme Putin’in konumunu güçlendirecektir” dedi.

Diğer yandan, İngiliz hükümeti dün Rus güvenlik servislerini Birleşik Krallık’taki üst düzey siyasi yetkililere karşı siber casusluk kampanyası yürütmekle suçladı. İngiltere Dışişleri Bakanlığı, ‘Birleşik Krallık’taki siyasi süreçlere müdahale etmeye yönelik başarısız girişimlerin’ arkasında Rusya Federal Güvenlik Servisi'nin olduğunu öne sürdü. Bu konuyu ele almak üzere Rusya’nın Londra büyükelçisinin çağırıldığı da belirtildi.


İspanya’da bir cami imamı ve Arapça öğretmeni, çocuklar arasında radikal fikirleri yaydığı gerekçesiyle tutuklandı

Madrid’de İspanyol bayrağı (Reuters)
Madrid’de İspanyol bayrağı (Reuters)
TT

İspanya’da bir cami imamı ve Arapça öğretmeni, çocuklar arasında radikal fikirleri yaydığı gerekçesiyle tutuklandı

Madrid’de İspanyol bayrağı (Reuters)
Madrid’de İspanyol bayrağı (Reuters)

İspanyol polisi dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, görevini çocuklar arasında radikal fikirleri yaymak ve DEAŞ üyeleri olmalarını sağlamak için kullanan 44 yaşındaki bir cami imamı ve Arapça öğretmeninin tutuklandığını duyurdu.

Polis, geçen yıl başlatılan soruşturma kapsamında şüphelinin, radikal ideolojiyle bağlantısı olduğu ve çocukların beynini yıkama girişiminde bulunduğunun ortaya çıkmasının ardından 29 Kasım’da tutuklandığını açıkladı.

Fransız basınına göre, yetkililer, Madrid’de bir camide çalışan adamı ‘öğretmenlik görevini, reşit olmayan öğrenciler arasında radikal fikirleri yaymak ve DEAŞ’a üyeler toplamak için istismar etmekle’ suçladı.

Yetkililer tutuklunun, başlıca terör örgütlerinin dilini kullanarak, şiddet içeren bir bakış açısı ile dine yaklaştığını sözlerine ekledi.

Ayrıca “Konuşmalarında intihar bombacılarının Yahudilere, Hıristiyanlara ve mürtedlere karşı savaşta meşru bir şey olduğu fikrini yüceltiyordu. Bunun, tüm Müslümanların uyması gereken bir davranış örneği olduğu ileri sürerek derslerinde de bu teorileri genişletiyordu” ifadelerine yer verdi.

Şüpheli, Madrid’de bir camide namaz kıldırıyor ve ders veriyordu, ancak yaptığının cemaat tarafından açığa çıkması üzerine istifa etmek zorunda kaldı.

Polis, şahsın daha sonra camiden ayrılarak faaliyetlerine daha özel yerlerde devam ettiğini belirtti.

DEAŞ, 2014 yılında Suriye ve Irak’ta geniş bir alanda ‘hilafet’ ilan ettikten 5 yıl sonra çöktü ancak radikal örgütler hâlâ kanlı saldırılarını sürdürüyor.

2015’ten bu yana dördüncü alarm seviyesinde olan İspanya, Ağustos 2017’de, Fas’tan gelen radikalizm yanlısı gençlerin Barselona’da ve yakındaki bir sahil kasabasında yayaların üstüne araç sürerek 16 kişiyi öldürdüğü ve 150 kişiyi yaraladığı büyük bir saldırıya tanık oldu.

Bu saldırının arkasında, Katalonya’nın bir kasabasında yaşayan, gençleri silah altına alıp radikal fikirlere yönlendiren bir imam vardı, müritlerinin hepsi polis tarafından etkisiz hale getirildi. İmamın kendisi ise diğer müritleri ile birlikte bir saldırı hazırlığı yaparken kazara meydana gelen patlamada hayatını kaybetti.

İspanya, en kanlı saldırıya 11 Mart 2004’te, El-Kaide’den ilham alan radikalizm yanlılarının Madrid’de 4 treni bombalayarak 191 kişinin ölümü ve yaklaşık 2 bin kişinin yaralanmasına neden olduğu olayda tanık oldu.


Kiev ve Washington, Ukrayna’da silah üretimini artırmaya yönelik bir anlaşma imzaladı

Ukraynalı askerler, Amerikan Javelin füze fırlatıcılarını Kiev yakınlarında bulunan Borispil Uluslararası Havaalanı’nın pistinde bir kamyona yerleştirirken (AFP)
Ukraynalı askerler, Amerikan Javelin füze fırlatıcılarını Kiev yakınlarında bulunan Borispil Uluslararası Havaalanı’nın pistinde bir kamyona yerleştirirken (AFP)
TT

Kiev ve Washington, Ukrayna’da silah üretimini artırmaya yönelik bir anlaşma imzaladı

Ukraynalı askerler, Amerikan Javelin füze fırlatıcılarını Kiev yakınlarında bulunan Borispil Uluslararası Havaalanı’nın pistinde bir kamyona yerleştirirken (AFP)
Ukraynalı askerler, Amerikan Javelin füze fırlatıcılarını Kiev yakınlarında bulunan Borispil Uluslararası Havaalanı’nın pistinde bir kamyona yerleştirirken (AFP)

Batı’nın Rus güçleriyle çatışmada Ukrayna güçlerine verdiği desteğin devam etmemesine yönelik söylemlere rağmen Kiev dün (Perşembe) silah üretiminin Ukrayna’ya aktarılmasına yardımcı olmak amacıyla ABD ile bir anlaşma imzaladığını duyurdu.

Rus işgal denemesinin başlangıcından bu yana Ukrayna, Rus kuvvetlerine karşı koymak için Batı silahlarına ve mühimmatına güveniyor.

Yaklaşık iki yıl süren çatışmaların ardından, Avrupa ve ABD’de Ukrayna’ya daha fazla mali ve askeri yardım sağlanması konusuna ilişkin endişelerin arttı.

Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi tarafından yapılan açıklamada “Ukrayna’da savunma sanayisinin yerelleştirilmesi mutabakattaki ana önceliklerden biri olarak yer alıyor” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada “Bu belge, hava savunma başta olmak üzere, hayati önem taşıyan mühimmatların üretimi, onarım ve idame alanlarında silahlı kuvvetlere gerekli araçların temini amacıyla ülkemizde üretim tesislerinin inşasını kolaylaştıracak” ifadelerine yer verildi.

Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi, konu ile ilgili planların bu hafta Washington’da Ukraynalı ve ABD’li üreticilerin katıldığı savunma sanayii konferansında hazırlandığını belirtti.

Ofis “Konferansa, yaklaşık 350 ABD’li, Ukraynalı ve Avrupalı ​​üretici ile çok sayıda hükümet yetkilisi katıldı” açıklamasında bulundu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu yıl yaptığı bir açıklamada Ukrayna’nın Avrupa ve ABD desteğinin kesilmesinden bir hafta sonra çökeceğini söylemişti.

Alman Rheinmetall Şirketi ve İngiliz BAE Systems Şirketi de dahil olmak üzere bir dizi büyük Batılı silah üreticisi, ülkelerindeki Ukraynalı şirketlerle çalışma planlarını duyurdu.


İsrail, Gazze'de en iyi askerlerinden bazılarını kaybettiğini açıkladı

(AA)
(AA)
TT

İsrail, Gazze'de en iyi askerlerinden bazılarını kaybettiğini açıkladı

(AA)
(AA)

İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari, düzenlediği basın toplantısında, "Bu savaşta (Gazze) en iyi evlatlarımızdan bazılarını kaybettik ve savaşın bedeli ağır." dedi.

Hagari, İsrail ordu güçlerinin, Gazze Şeridi'nin güney ve kuzeyinde Hamas'ın ağırlık merkezlerindeki çatışmaları derinleştirmek için çalıştığını kaydetti.

İsrail'in Gazze'yi işgalinde son durum

Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı, İsrail'in "Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlerine yönelik sürekli ihlallerine karşılık verme" gerekçesiyle kapsamlı saldırı düzenlerken İsrail ordusu da Gazze Şeridi'ne yoğun hava bombardımanı başlattı.

İsrail’de 7 Ekim’deki saldırılarda 416'sı asker olmak üzere 1200 İsraillinin öldüğü, 5 bin 132 kişinin yaralandığı duyuruldu. İsrail ordusuna göre, Gazze Şeridi'ne düzenlenen kara saldırılarında 89, Lübnan sınırında ise 6 İsrail askeri öldürüldü.

Gazze’deki hükümete göre, 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında öldürülen Filistinlilerin sayısı 7 bin 112’si çocuk, 4 bin 885’i kadın olmak üzere 17 bin 177’ye yükseldi.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Kudüs’te de 7 Ekim'den bu yana İsrail güçleri ve Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 265 Filistinli hayatını kaybetti.

İsrail ordusu, Gazze'de on binlerce yaralı ile sivilin sığındığı onlarca hastaneyi zorla tahliye ettirmek için yerleşkelerini ya da ana binalarını vurdu. İşgal sırasında bazı hastaneleri bastı. Saldırılarda yüzlerce kişi öldü ve yaralandı.

İsrail ordusunun 8 Ekim'den bu yana Lübnan’ın güneyine yönelik saldırılarında 22 sivil hayatını kaybederken, Hizbullah ile sınırda girdiği çatışmalarda ise 93 Hizbullah mensubu öldü.


Pentagon: İsrail'e, gazeteciler dahil sivillerin korunması yasalarına uyma çağrımızı sürdürüyoruz

Sabrina Singh (AA)
Sabrina Singh (AA)
TT

Pentagon: İsrail'e, gazeteciler dahil sivillerin korunması yasalarına uyma çağrımızı sürdürüyoruz

Sabrina Singh (AA)
Sabrina Singh (AA)

Pentagon Sözcüsü Sabrina Singh’e, günlük basın toplantısında ekimde Lübnan’da İsrail ateşi ile hayatını kaybeden gazeteciler ile ilgili yayınlanan raporlar soruldu.

Söz konusu raporlar için değerlendirmede bulunamayacağını belirten Singh, İsrailli yetkililerle yaptıkları görüşmelerde, askeri operasyonlarının “hedefe yönelik” olması konusunda çağrılarına devam ettiklerini söylemekle yetindi.

Singh, “İsrail'i, silahlı çatışma ve insani hukuk yasaları ile basın mensupları da dahil olmak üzere, masum sivillerin korunması yasalarını desteklemeye çağırmaya devam ediyoruz.” diye konuştu.

Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Uluslararası Af Örgütü, AFP ve Reuters haber ajansları, bugün Lübnanlı gazeteci İsam Abdullah'ın 13 Ekim'de ölümüne yol açan saldırının "İsrail tarafından gerçekleştirildiğini" kanıtlayan raporlar yayınlamıştı.

Raporlardaki kanıtların, İsrail güçlerinin saldırdıkları grubun gazeteci olduğunu bildiğini veya bilmesi gerektiğini güçlü bir şekilde gösterdiği, saldırının bariz şekilde görünen gazeteci grubuna yönelik yasa dışı ve kasıtlı bir saldırı olduğu sonucunun çıkarıldığı dile getirilmişti.

Raporların açıklandığı basın toplantısında, "İsam Abdullah'ın öldürülmesi ve diğer 6 gazetecinin yaralanmasından sorumlu olanlar hesap vermeli. Hiçbir gazeteci sırf işini yaptığı için hedef alınmamalı veya öldürülmemelidir. İsrail'in gazetecileri öldürmesine ve onlara saldırmasına izin verilmemelidir. Bu ölümcül saldırıyla ilgili bağımsız ve tarafsız bir soruşturma yapılmalı.” çağrısı yapılmıştı.

Ne olmuştu?

İsrail ordusu ile Hizbullah arasında Lübnan sınırındaki çatışmaları takip eden bir grup gazeteci 13 Ekim'de saldırıya uğramıştı.

Saldırıda Lübnanlı gazeteci İsam Abdullah olay yerinde hayatını kaybetmiş, AFP kameramanı Christina Assi ve Dylan Collins, Al Jazeera muhabiri Carmen Joukhadar, kameraman Elie Brakhya ile Reuters'tan Tahir el Sudanı ve Maher Nazeh yaralanmıştı.


Anket: Almanların yüzde 82'si hükümetten memnun değil

(AA)
(AA)
TT

Anket: Almanların yüzde 82'si hükümetten memnun değil

(AA)
(AA)

ARD televizyonunun 4-6 Aralık'ta yaptırdığı, 1300 kişinin katıldığı ankete göre, iktidarın çalışmalarından memnun olanların oranı yüzde 17, memnun olmayanların oranı ise yüzde 82 olarak belirlendi.

Anket sonucuna göre, koalisyon ortaklarından Sosyal Demokrat Partinin (SPD) oy oranı geçen aya göre yüzde 16'dan yüzde 14'e düştü. Yeşiller Partisi oylarını bir puan artırarak yüzde 14'ten yüzde 15'e çıkarırken, Hür Demokrat Parti'nin (FDP) oyları değişiklik göstermedi ve yüzde 4'te kaldı.

Muhalefette bulunan Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) yüzde 32 oy oranıyla, en çok oyu alabilecek parti olarak ön plana çıktı.

Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) ise bir puanlık düşüşle yüzde 21'e gerilerken, en güçlü ikinci siyasi parti konumunu sürdürdü.

Şansölye Scholz'e destekte gerileme

Öte yandan Şansölye Olaf Scholz'un çalışmalarından memnun olanların oranı sadece yüzde 20 olarak tespit edildi.

Bu oran, ARD'nin 1997'den bu yana yaptırdığı anketlerde, bir başbakan için elde edilen en düşük oran oldu.

Hükümete iklim kriziyle yeterince mücadele etmediği, göç politikası ve yaşanan bütçe krizini yönetemediği eleştirisi yapılıyor.

Ankete katılanların Başbakan Scholz'un özellikle krizlerle mücadelede yetersiz kaldığı ve iletişim sıkıntısı olduğunu vurguladıkları belirtildi.


Beyaz Saray: İran silahları veriyor, tetiği Husiler çekiyor

John Kirby (AA)
John Kirby (AA)
TT

Beyaz Saray: İran silahları veriyor, tetiği Husiler çekiyor

John Kirby (AA)
John Kirby (AA)

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, Beyaz Saray'daki basın brifinginde, Kızıldeniz'deki ticari gemilere yapılan saldırıları değerlendirdi.

Kirby, söz konusu saldırıların arkasında İran'ın olduğunu savunarak "İran silahları veriyor, tetiği Husiler çekiyor" değerlendirmesini yaptı.

Söz konusu saldırıların önlenmesine yönelik çok sayıda müttefik ülkenin, ABD'nin öncülüğünde kurulacak Deniz Görev Gücüne katılma konusunda niyet beyanında bulunduğunu da duyuran Kirby, görüşmelerin sürdüğünü ve yakın zamanda somut gelişmeler olacağını dile getirdi.

Kirby, 39 ülkenin katkı sağlayacağı Deniz Görev Gücünün, Kızıldeniz'deki Husi saldırılarını önlemede çok etkili olacağına inandıklarını vurguladı.

Tahran yönetimi ise "Kızıldeniz'deki saldırılarla bağlantısının bulunduğu ve bu konuda Husilere destek verdikleri" iddialarını reddediyor.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Yemen’deki Husi güçlerinin Kızıldeniz’deki ticari gemilere yönelik saldırılarına karşı uluslararası “Deniz Görev Gücü” kurulması için görüşmeler yaptıklarını açıklamıştı.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığının (CENTCOM) X sosyal medya platformundan yapılan açıklamada da Kızıldeniz'in güneyindeki uluslararası sularda 3 ticari gemiye 4 saldırı düzenlendiği belirtilmişti.

Açıklamada, Kızıldeniz'in güneyinde ABD donanmasına bağlı "USS Carney" destroyerinin ticari gemilerin yardım çağrısına yanıt verdiği, destroyerin gemilere yardım ederken kendisine doğru ilerleyen 3 İHA'yı düşürdüğü ifade edilmişti.

Husilerin lideri Abdülmelik el-Husi, 14 Kasım'da televizyondaki konuşmasında, Kızıldeniz'de İsrail gemilerini füze ve İHA ile hedef alabilecekleri tehdidinde bulunmuştu.


Myanmar'da "asker kaçağı suçlamasıyla hapsedilen asker ve polislere af çıkarıldı" iddiası

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)
TT

Myanmar'da "asker kaçağı suçlamasıyla hapsedilen asker ve polislere af çıkarıldı" iddiası

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)

Associated Press'e (AP) konuşan ve isimleri açıklanmayan bir polis memuru ile bir ordu yetkilisine göre, Myanmar'daki cunta yönetimi, "firar ve izinsiz görevden kaçtıkları" için hapse atılan asker ve polisleri serbest bırakarak aktif göreve dönmelerini sağlamaya çalışıyor.

Polis memuru, Ulusal Zafer Günü'nün kutlandığı bugün, söz konusu suçlardan dolayı hapiste olan çok sayıda polisin serbest bırakıldığını söylerken ordu yetkilisi de cunta yönetiminin kasımdan bu yana 3 yıla kadar hapis cezası alan hükümlü asker ve polislere af çıkardığını öne sürdü.

İki kaynak da çıkarılan affın ülkedeki güvenlik personeli eksikliğini gidermeye yönelik olduğunu savundu.

Ülke basınında 4 Aralık'ta, "küçük suçlar işlemiş ve aktif hizmete dönmek isteyen askerlere af çıkarılacağı" yönünde haberler yer almıştı.

Cunta yönetiminin sözcüsü Tümgeneral Zaw Min Tun, 5 Aralık'ta, firar eden, izinsiz devamsızlık yapan ya da emekli olan yaklaşık 1000 askerin orduya geri dönmek için talepte bulunma sürecinden geçtiğini aktarmıştı.

Ülke yasalarına göre ordudan firar etmenin karşılığı, en az 7 yıl hapis cezasından ölüm cezasına kadar varabiliyor.

Myanmar'daki askeri darbe

Myanmar ordusu, 2020 genel seçimlerinde hile yapıldığı iddialarının ortaya atılması ve ülkede siyasi gerilim yaşanmasının ardından 1 Şubat 2021'de yönetime el koymuştu.

Ordu, ülkenin fiili lideri ve Dışişleri Bakanı Suu Çii başta olmak üzere pek çok yetkili ve iktidar partisi yöneticisini gözaltına almış ve olağanüstü hal ilan etmişti.

Hakkında Kovid-19 tedbirlerine uymadığı gerekçesiyle Ulusal Doğal Afet Yasası'nı ihlal etme, seçimlerde hile yapma, zimmetine para geçirme, rüşvet kabul etme, isyana teşvik, Devlet Sırları Yasası'nı, iletişim kanununu, ithalat ve ihracat yasalarını ihlal etme suçlamaları bulunan Suu Çii, şubatta ev hapsine alınmıştı.


Azerbaycan ve Ermenistan yönetiminden barış anlaşması yolunda ortak açıklama

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)
TT

Azerbaycan ve Ermenistan yönetiminden barış anlaşması yolunda ortak açıklama

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)

Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı ve Ermenistan Başbakanlığından yapılan ortak açıklamada, Bakü ve Erivan arasında yapılan görüşmeler sonucunda iki devlet arasında güvenin güçlendirilmesine yönelik önemli adımların atılması konusunda anlaşmaya varıldığı belirtildi.

Açıklamada, "Azerbaycan ve Ermenistan, bölgede uzun zamandır beklenen barışın sağlanması için tarihi bir fırsatın bulunduğu konusunda hemfikirdir. Her iki devlet de egemenlik ve toprak bütünlüğü ilkelerine saygı temelinde ilişkileri düzenleme ve bir barış anlaşması imzalama niyetini teyit ediyor." ifadeleri kullanıldı.

Azerbaycan'ın iyi niyet göstergesi olarak 32 Ermeni askerini, Ermenistan'ın ise 2 Azerbaycan askerini serbest bırakma kararı aldığı bildirilen açıklamada ayrıca, Ermenistan'ın iyi niyet göstergesi olarak, Azerbaycan'ın Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (COP29) Taraflar Konferansı'nın 29. oturumuna ev sahipliği yapmak için gerçekleştirdiği başvuruyu desteklediğini ve kendi adaylığını geri çektiği kaydedildi.

Açıklamada, Bakü ve Erivan'ın Doğu Avrupa Grubu'nun diğer ülkelerinin de Azerbaycan'ın konferansa ev sahipliği yapma başvurusunu destekleyeceği yönündeki umudu vurgulandı.

Azerbaycan'ın da iyi niyet göstergesi olarak, Ermenistan'ın Doğu Avrupa Grubu "COP" Bürosu üyeliği adaylığını desteklediği ifade edilen açıklamada, "Azerbaycan ve Ermenistan, yakın gelecekte uygulanacak daha fazla güven artırıcı faaliyetlerin uygulanmasına ilişkin görüşmeleri sürdürecek ve uluslararası topluma bu çabaları destekleme çağrısında bulunacaktır. Bu, iki devlet arasındaki karşılıklı güvenin güçlendirilmesine yardımcı olacak ve tüm Güney Kafkasya bölgesi üzerinde olumlu bir etki yaratacaktır." ifadelerine yer verildi.


ABD, "insani ara" sonrası Gazze'de silahsız İHA uçuşlarına yeniden başladı

İsrail, Gazze'ye yönelik saldırılarını 'insani ara' sonrasında artırarak sürdürüyor (AA)
İsrail, Gazze'ye yönelik saldırılarını 'insani ara' sonrasında artırarak sürdürüyor (AA)
TT

ABD, "insani ara" sonrası Gazze'de silahsız İHA uçuşlarına yeniden başladı

İsrail, Gazze'ye yönelik saldırılarını 'insani ara' sonrasında artırarak sürdürüyor (AA)
İsrail, Gazze'ye yönelik saldırılarını 'insani ara' sonrasında artırarak sürdürüyor (AA)

Pentagon sözcüsü Lisa Lawrence, Gazze üzerinde ABD İHA'larının uçuşa başlayıp başlamadığıyla ilgili bir soru üzerine yazılı açıklama yaptı.

Lawrence, "ABD, rehine kurtarma çabalarını desteklemek amacıyla Gazze üzerinde silahsız İHA uçuşlarına yeniden başladı. Rehineleri kurtarma çabaları üzerinde çalışan ortağımız İsrail'e destek olmak için tavsiye ve yardım sağlamaya devam ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Pentagon, 3 Kasım'dan itibaren, Gazze'de rehinelerin serbest bırakılması çalışmaları kapsamında keşif amaçlı İHA uçuşları yaptığını belirtmiş, geçen ay sonunda İsrail ile Hamas arasında çatışmalara verilen "insanı ara" sürecinde ise bu uçuşları askıya aldığını açıklamıştı.