Wirecard yöneticisi casusluk suçlamasıyla karşı karşıya

İngiliz savcılar, Wirecard'ın eski yöneticisinin Rusya adına casusluk yaptığından şüpheleniyor

Alman Parlamentosu (Bundestag) üyelerinden birine ait bir dosyada, Almanya merkezli Wirecard şirketinin eski mali işler sorumlusu Jan Marsalek’in fotoğrafı yer alıyor (DPA)
Alman Parlamentosu (Bundestag) üyelerinden birine ait bir dosyada, Almanya merkezli Wirecard şirketinin eski mali işler sorumlusu Jan Marsalek’in fotoğrafı yer alıyor (DPA)
TT

Wirecard yöneticisi casusluk suçlamasıyla karşı karşıya

Alman Parlamentosu (Bundestag) üyelerinden birine ait bir dosyada, Almanya merkezli Wirecard şirketinin eski mali işler sorumlusu Jan Marsalek’in fotoğrafı yer alıyor (DPA)
Alman Parlamentosu (Bundestag) üyelerinden birine ait bir dosyada, Almanya merkezli Wirecard şirketinin eski mali işler sorumlusu Jan Marsalek’in fotoğrafı yer alıyor (DPA)

İngiliz savcıların yaptıkları açıklamaya göre, İngiliz müfettişler Almanya merkezli Wirecard şirketinin eski yöneticisi ve yargı kaçağı Jan Marszalek'in Rusya yararına bir casus ağına karıştığından şüpheleniyor.

Alman Der Spiegel dergisi daha önce bu suçlamalara dair haber yapmıştı.

Şarku’l Avsat’ın DPA’dan aktardığı habere göre, Marsalek'in Moskova ile Rusya adına casusluk yapmak suçlamasıyla Londra'da yargılanan bir grup Bulgar arasında aracı rolü oynadığı düşünülüyor.

Wirecard skandalının baş şüphelisi konumundaki Marsalek, daha önce bir Alman finansal hizmetler şirketi olan Wirecard'da pazarlama direktörü olarak görev yapıyordu. Uzun süredir saklanan Marsalek'in Rusya'da olduğu düşünülüyor.

Marsalek, Wirecard tarafından yapılan kredi kartı ödemelerini işleyen veya işlediğine inanılan üçüncü taraf ödeme hizmeti şirketlerinin işlemlerinden sorumluydu. Bu işlemlerin çoğu Asya'da yoğunlaşıyordu.

DAX endeksinde listelenen Wirecard, bu yabancı şirketlerin anlaşmalarından elde edildiği iddia edilen 1,9 milyar euro değerindeki gelirin bulunamaması nedeniyle 2020 yazında listeden çıkarılmıştı. Marsalek ise şirketin çöküşü sırasında yurt dışına kaçtı.

İngiltere Kraliyet Savcılık Servisi (CPS), casusluk operasyonunun insanları takip etmek, hatta onları kaçırmak gibi hedefleri olduğunu belirtti. Marsalek'in Almanya'dan kaçmadan kısa bir süre önce 2020 yazında Moskova ile Bulgar grup arasında aracı olarak önemli bir rol oynamaya başladığı düşünülüyor.

Üçü erkek, ikisi kadın olmak üzere ilgili beş kişinin ilk duruşması Londra'daki Westminster Magistrates Court'ta görülmüştü. Geçtiğimiz Şubat ayında tutuklanan bu kişiler, kendilerine yöneltilen tüm suçlamaları reddetti.

İddia makamı, Marsalek'in casusluk komplosunun bir parçası olduğunu öne sürdü. Marsalek'in avukatı ise DPA’nın bu suçlamalara ilişkin yorum talebine henüz yanıt vermedi.

İngiliz savcılığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Marsalek'in iddia edilen casus hücresi lideri Orlin Roussev’e görevler verdiğine inanılıyor. Roussev’in görevleri casus ağının diğer üyelerine devrettiği, beş sanığın da bu faaliyetleri karşılığında para aldığı söyleniyor.

İngiliz araştırmacılar, Marsalek ile Roussev arasında Telegram'da geçen sohbetleri analiz ediyor. Bu sohbetlerin Rusya'ya askeri teçhizat satın alınması, casus araçlarının dijital cihazlarla, yazılımlarla ve hacker rehberleriyle donatılması, iletişim casusluğu yapılması ve Rusya'ya düşman olan kişilerin takibi ile ilgili olduğu düşünülüyor.



Olmert: ‘Refah'taki insani yardım kenti’ Filistinliler için bir toplama kampı olarak hizmet verecek

Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert (AFP)
Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert (AFP)
TT

Olmert: ‘Refah'taki insani yardım kenti’ Filistinliler için bir toplama kampı olarak hizmet verecek

Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert (AFP)
Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert (AFP)

Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın Refah'ın yıkıntıları üzerine kurulmasını önerdiği ‘insani yardım kentinin’ Filistinliler için bir ‘toplama kampı’ olacağını ve bölge sakinlerini buraya zorla yerleştirmenin ‘etnik temizlik’ anlamına geleceğini belirtti.

Olmert, The Guardian gazetesine verdiği demeçte, İsrail'in Gazze Şeridi ve Batı Şeria'da zaten savaş suçu işlediğini ve böyle bir şehrin inşa edilmesinin savaşın tehlikeli bir şekilde ilerlemesi anlamına geleceğini söyledi.

Geçtiğimiz hafta pazartesi günü Katz, orduya Refah'ta Gazze Şeridi'nin tüm nüfusunun toplanacağı bir ‘insani yardım şehri’ kurulması için plan hazırlama talimatı verdiğini kaydetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail gazetesi Haaretz'ten aktardığına göre Katz, kurulması planlanan şehrin Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah şehrinin yıkıntıları üzerine inşa edileceğini söyledi. Plan, yaklaşık 600 bin Filistinlinin el-Mevasi bölgesinden güvenlik kontrolünden sonra yeni bölgeye taşınmasını ve daha sonra bölgeden ayrılmalarına izin verilmemesini içeriyor.

Planla ilgili bir soru üzerine Olmert şunları söyledi: “Bu bir toplama kampı. Üzgünüm. Filistinliler bu kente sürülürse, bunun ‘etnik temizliğin’ bir parçası olduğu söylenebilir. Bu, yüz binlerce insan için bir kamp yaratmaya yönelik her türlü girişimin kaçınılmaz yorumudur.”

İsrail'in mevcut harekâtını etnik temizlik olarak değerlendirmeyen Olmert, ‘sivillerin çatışmalardan korunmak için tahliye edilmesinin uluslararası hukuka göre yasal olduğunu’ ve ‘Filistinlilerin askeri operasyonların sona erdiği bölgelere geri döndüğünü’ söyledi.

Ancak Olmert, İsrailli bakanların Gazze Şeridi'ni ‘temizleme’ çağrıları ve İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki yerleşim inşaatı projeleri de dahil olmak üzere aylardır süren şiddetli söylemlerin ardından, hükümetin ‘insani yardım kentinin’ Filistinlileri korumayı amaçladığı yönündeki iddialarının ‘inandırıcılıktan yoksun’ olduğunu ifade etti.

Olmert, “Bir kamp inşa ettiklerinde ve Gazze Şeridi'nin yarısından fazlasını ‘temizlemeyi’ planladıklarında, bu planın stratejisine ilişkin kaçınılmaz anlayış, bunun Filistinlileri kurtarmak değil, onları sınır dışı etmek ve uzaklaştırmak olduğudur. Benim başka bir fikrim yok” ifadelerini kullandı.

İsrail medyasına göre ‘insani yardım kenti’ projesi İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun desteğine sahip. İsrail ordusunun Katz'ın kamp için belirlediği bölgeden çekilmeyi reddetmesi, ateşkes anlaşması için yürütülen müzakerelerde tıkanan bir nokta.

İsrailli insan hakları avukatları ve araştırmacılar söz konusu planı insanlığa karşı işlenen suçların bir örneği olarak tanımlarken, bazı araştırmacılar planın uygulanması halinde ‘belirli koşullar altında soykırım suçuna varabileceği’ uyarısında bulundu.

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir bir kabine toplantısında öneriye yüklenerek, bunun ordunun iki ana hedefinden (Hamas'ı yenmek ve İsrailli esirlerin geri dönmesini sağlamak) uzaklaştıracağını savundu.

Planın 10 ila 20 milyar şekel (3 milyar ila 6 milyar dolar) arasında öngörülen maliyeti, yaklaşık iki yıldır süren savaşın ekonomik maliyeti artmaya devam ederken iç kamuoyunda da öfkeyi körükledi.