Dağlık Karabağ'da kalıcı barış fırsatları

Azerbaycan askeri zaferinin siyasi tercümesini istiyor.

Dağlık Karabağ’da yaşananlar bölgede hareketliliğe neden oldu. (Reuters)
Dağlık Karabağ’da yaşananlar bölgede hareketliliğe neden oldu. (Reuters)
TT

Dağlık Karabağ'da kalıcı barış fırsatları

Dağlık Karabağ’da yaşananlar bölgede hareketliliğe neden oldu. (Reuters)
Dağlık Karabağ’da yaşananlar bölgede hareketliliğe neden oldu. (Reuters)

Ömer Önhon

Dağlık Karabağ çatışmasının seyri, beklenmedik bir şekilde ve hızla değişti. Azerbaycan, yaklaşık 30 yılın ardından Karabağ üzerinde egemenliğini mutlak bir zaferle yeniden kazandı. Dağlık Karabağ Ermenileri silahlarını bıraktı ve Azerbaycan'a teslim olarak Karabağ Cumhuriyeti'nin feshini duyurdu.

Bölgede Azerbaycanlıların kötü davranışlarına dair iddialar yayıldı ve bunlar Ermenilerin Karabağ’dan kaçmasına neden oldu. Gerçekten de 120 bin Ermeni nüfusun yarısından fazlası bölgeyi terk etti. Çok daha fazlası da ayrılmaya hazırlanıyor. Ancak onları ayrılmaya iten şey, maruz kaldıkları ihlaller değil, orada kaldıklarında başlarına geleceklerden korkmalarıydı.

Ermeniler, Azerbaycanlıların, son 30 yılda Karabağ dahil olmak üzere Azerbaycan topraklarını işgalleri sırasında Ermenilere kötü davrandıkları için onlardan intikam almasından korkuyor. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, ülkesinin Karabağ’dan kaçan Ermenilere kucak açacağını söyledi. Ancak bu zaten çalkantılı olan bir ülkeye ek bir yük oluşturacak.

1990'lı yıllara dönersek; Karabağ, ilk savaş sırasında, büyük ölçüde Ermenilerin Karabağ'da işlediği etnik temizlik ve katliamlar nedeniyle büyük kitlesel hareketlere sahne oldu. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre 684 bin Azerbaycanlı Karabağ'dan Azerbaycan'a kaçtı. 26 Şubat 1992'de Karabağ'ın Hocalı kasabasında gerçekleşen ve 600'den fazla Azerbaycanlı sivilin öldürüldüğü katliam, bölgedeki Azerbaycanlılara ayrılmaları için bir mesaj niteliğindeydi.

185 bin Azerbaycanlı, Ermenistan'da yaşarken Azerbaycan'a döndü. Ayrıca 299 bin Ermeni, Azerbaycan'da yaşarken Ermenistan'a kaçtı. Karabağ'ın aslen bu bölgeden olan Ermeni nüfusunun veya 1990'larda Ermeniler tarafından işgal edilmesinden sonra oraya yerleşenlerin net bir sayımı yapılmadı.

1990'lı yıllarda, Karabağ, ilk savaş sırasında, büyük ölçüde Ermenilerin Karabağ'da işlediği etnik temizlik ve katliamlar nedeniyle büyük kitlesel hareketlere sahne oldu.

Zaferin ardından Azerbaycan, Karabağ bölgesinde kalmak isteyen Ermenilere, Azerbaycan devletinde eşit vatandaşlar olarak kalmaları için çağrıda bulundu. Azerbaycan makamları, Ermenilerin hiçbirinin Ermeni kimlikleri nedeniyle rahatsız edilmeyeceği konusunda güvence verdiler ancak geçmişte sivillere karşı savaş suçu işleyenlerin hesap verecekleri ifade edildi. Bu nedenle Dağlık Karabağ ayrılıkçı hükümetinin eski başkanı Robin Vardanian tutuklandı ve yakında mahkemeye çıkması bekleniyor.

Tarihin derinliklerine kök salmış uluslararası sorunlar, milliyetçilik, jeopolitik rekabet ve karmaşık meseleler göz önüne alındığında, bölgenin karşı karşıya olduğu zorluklar çok büyük. Savaşta zafer kazanan Azerbaycan'ın şimdi kalıcı barış için çabalaması gerekiyor. Azerbaycanlılar, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in askeri zaferi açık ve sürdürülebilir bir diplomatik anlaşmayla sağlamlaştırabileceğini umuyor.

Ermeni tarafında ise Taşnak gibi aşırı milliyetçiler, aynı zamanda hem vatansever hem de gerçekçi olan Paşinyan'a karşı çıkıyor. Ermenistan Başbakanı, ülkesinin yaşadığı sorunların derinliğinin farkına varıyor ve zor kararlar alarak bunları çözmeye çalışıyor. Paşinyan, bu çoklu zorluklardan kurtulabilecek mi? Darbeler, şiddetli saldırılar ve siyasi suikastların yaygın olduğu bir toplumda, her an her şeyin olabileceği riski her zaman vardır.

Fotoğraf Altı:  Kornidzor yakınlarındaki sınırı 28 Eylül 2023'te geçen mülteciler. (AFP)
Kornidzor yakınlarındaki sınırı 28 Eylül 2023'te geçen mülteciler. (AFP)

Ermenistan şu an ekonomik bir çöküş yaşıyor. Kıyı şeridi olmayan bir ülke ve doğal kaynaklara ve sanayiye sahip değil. Bu da yabancı yatırımcıları uzak tutuyor. Ayrıca Türkiye ve Azerbaycan ile olan ortak sınırları tamamen kapalı. Bu nedenle Kafkasya bölgesindeki uluslararası ticaret ve enerji taşımacılığı projelerinden dışlanıyor.

Ayrıca Ermenistan'ın nüfusu da azalıyor. Ermeniler, daha iyi bir yaşam arayışında, genellikle Batı'ya doğru göç ediyor. Ermenistan'ın toparlanması için komşu ülkelerle ilişkilerini normalleştirmesi ve insanların ve malların serbestçe ve tam olarak geçebileceği sınırları açması gerekiyor.

Bölgesel ve jeopolitik ilişkiler açısından bakıldığında, Rusya tarihsel olarak Ermeni yaşamında tartışmasız önemli bir yere sahiptir. Politikalarının, yüzyıllar boyunca kaderleri üzerinde büyük bir etkisi vardı.

Ancak Başbakan Paşinyan, Batı ile yakınlaşmaya çalışıyor ve Rusya ile de çatışma halinde. Bu, iyi bir şey değil. Rusya'nın Ermenistan içinde destekçileri var ve ayrıca Erivan'ın 120 kilometre uzağındaki Gümrü'deki 102 numaralı askeri üssü ve Karabağ'da 2 bin askeri bulunuyor.

Bölgesel ve jeopolitik ilişkiler açısından bakıldığında, Rusya tarihsel olarak Ermeni yaşamında tartışmasız önemli bir yere sahiptir. Politikaları, yüzyıllar boyunca kaderleri üzerinde büyük bir etkiye sahip olmuştur.

Ayrıca 1997 yılında Ermenistan ve Rusya arasında imzalanan dostluk antlaşması da var. Bu antlaşma, herhangi bir tarafın askeri tehdidi durumunda karşılıklı yardım konusunda hükümler içeriyor ve Rus sınır muhafızlarının Ermenistan'ın Türkiye ve İran ile olan sınırlarında devriye gezmesine izin veriyor.

Birçok kişi, Karabağ'da yaşananların Rusya'nın istemediği bir şey olsaydı gerçekleşmeyeceğini düşünüyor. Bu görüş, Rus imkanlarını abartsa da gerçekte büyük ölçüde doğrudur. Çünkü Rusların Karabağ'daki konumlarından vazgeçmeleri veya oradaki olayların gidişatından geri çekilmeleri pek olası değildir. Ukrayna savaşı Rusya'yı biraz etkilemiş olsa da kapasitesini tamamen ortadan kaldırmamıştır, özellikle de arka bahçesi olarak gördüğü veya yakınında bulunan bölgelerde... Bu koşullar altında, Rusya'dan şüphelenen çoğu Ermeni, en azından şu an onun gitmesini istemeyecektir.

Türkiye ile Azerbaycan arasında stratejik ilişki

Türk-Ermeni ilişkileri son dönemde önemli gelişmelere sahne oldu. Ancak iki konu arasında resmi bir bağlantı olmamasına rağmen, bu cephede yaşanan siyasi gelişmeler, Türkiye-Azerbaycan arasındaki özel stratejik ilişkiden ayrı olarak görülemez. Türkiye, Azerbaycan'ı rahatsız etmemek için tek başına hareket etmemeye özen gösteriyor.

Batı'daki uluslararası aktörler, Fransa, ABD ve AB dahil olmak üzere, Karabağ sorununu çözmek için 30 yıldır çaba sarf ediyorlar ancak başarılı olamadılar. Gariptir ki BM ve uluslararası toplumun resmi olarak Dağlık Karabağ'ın Azerbaycan toprağı olduğunu kabul etmesine rağmen, tüm çabaları başarısız oldu. Bunun birkaç nedeni var. Rusya'nın Ermeniler ve Azeriler arasında düşmanlık yaratma politikasının yanı sıra Fransa ve ABD geleneksel olarak Ermenistan'a eğilimli oldu. Bu, bu iki ülkede güçlü siyasi ve ekonomik Ermeni topluluklarının varlığına dayanıyor.

Ayrıca uluslararası toplumun iddia edilen çabaları başarısız oldu çünkü ana hedefi aslında Karabağ işgalini sona erdirmek ve uluslararası hukuku yeniden tesis etmek değil, mevcut durumu meşru ve kalıcı hale getirmek ve Azerbaycan'ı çeşitli cazip tekliflerle susturmak.

Fotoğraf Altı: 29 Eylül 2023'te Dağlık Karabağ'dan göç devam ederken Ermeni mülteciler, çeşitli Ermeni şehirlerinde tahliye edilmeden önce Goris'in şehir merkezindeki bir meydanda bekledi. (AFP)
29 Eylül 2023'te Dağlık Karabağ'dan göç devam ederken Ermeni mülteciler, çeşitli Ermeni şehirlerinde tahliye edilmeden önce Goris'in şehir merkezindeki bir meydanda bekledi. (AFP)

Ancak bu ülkeler bu çatışmayı çözmek için uluslararası çabaların ön saflarında yer almak için geri döndüler. Geçtiğimiz günlerde Avrupa Birliği, taraflar arasında Brüksel'de müzakerelere ev sahipliği yaptı. Ermenilerin Karabağ'da kalma veya ayrılma seçimi ve orada kalmaya karar veren kişilerin güvenliğinin sağlanması, tartışılması gereken temel konular olarak kabul edildi. Diğer yandan, Karabağ'da uluslararası gözlemcilerin konuşlandırılmasına ilişkin öneriler Azerbaycanlılar tarafından pek hoş karşılanmadı.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Paşinyan’nın 5 Ekim'de, Granada'da Avrupa Siyasi Topluluğu zirvesi vesilesiyle bir araya gelmesi bekleniyor. Şu an herhangi bir anlaşma imzalamaları beklenmiyor ancak aralarındaki görüşmeler gelecekteki bir anlaşmaya giden yolu açacak.

İki ülke arasında, tanınan sınırlar dahilinde topraklarının bütünlüğünü teyit eden kalıcı bir barış anlaşmasına varmak mümkün ama bu konu her iki tarafın da ciddi katkısını gerektiriyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla dergisinden çevrildi.



ABD, Ortadoğu’ya ilk kamikaze İHA filosunu konuşlandırdı

Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)
Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)
TT

ABD, Ortadoğu’ya ilk kamikaze İHA filosunu konuşlandırdı

Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)
Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)

ABD ordusu, bugün (Çarşamba), Ortadoğu’da konuşlandırılacak ilk tek yönlü saldırı tipi (kamikaze) insansız hava araçları (İHA) filosu için yeni bir görev gücü oluşturduğunu açıkladı.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Savunma Bakanı Pete Hegseth’in dört ay önce düşük maliyetli ve hızlı temin edilebilen İHA teknolojilerinin edinilmesi ve konuşlandırılmasını hızlandırma talimatının ardından Scorpion Strike (TFSS- Akrep Sokması) adlı görev gücünü hayata geçirdi.

CENTCOM’a göre bu görev gücü, sahadaki birliklere hızlı şekilde düşük maliyetli ve etkili saldırı İHA kapasitesi sağlamak amacıyla tasarlandı. Yeni görev gücü, Ortadoğu’da konuşlu olan “FLM–136 Lucas” tipi düşük maliyetli saldırı İHA’lardan oluşan bir filoyu şimdiden kurmuş durumda.

Lucas İHA’ları geniş menzile sahip ve otonom çalışacak şekilde tasarlandı. Fırlatma yöntemleri arasında “mancınık/katapolt”, roket destekli kalkış, yer sistemleri ve mobil platformlar bulunuyor.

CENTCOM Komutanı Amiral Brad Cooper, “Bu yeni görev gücü, yeniliği caydırıcılık unsuru olarak kullanmamızı sağlıyor. Müttefiklerimizi gelişmiş İHA yetenekleriyle donatmak, Amerikan askeri gücünü ve yeniliğini ön plana çıkarıyor, kötü niyetli aktörleri caydırıyor” dedi.

ABD basınına göre FLM-136 İHA’sı, İran’ın yaygın olarak kullandığı “Shahd 136” İHA’larını model alıyor. İran ve desteklediği milisler, bu İHA’larla ABD güçlerini ve ticari gemileri hedef aldı; Rusya ise aynı modeli Ukrayna’daki şehir ve birliklere saldırılarda kullandı.

Bu adım, İran’ın ABD’ye ait imha edilmiş İHA’ları taklit edip yeniden mühendislik yoluyla kendi versiyonlarını üretme taktiğini andırıyor. ABD’ye ait “RQ-170 Sentinel” gibi İHA’lar bu yöntemle kopyalanmıştı.

Yeni “FLM-136” İHA’sı tamamen otonom kontrol özellikli olup, insan müdahalesine neredeyse gerek duymuyor. Hedefe yönlendirme için sensörler ve yapay zekâdan yararlanıyor ve yaklaşık 6 saat boyunca uçabiliyor.

ABD’nin Ortadoğu’ya saldırı tipi İHA filosu konuşlandırması, yaklaşık iki yıl önce üç Amerikan askerinin, Ürdün’ün kuzeydoğusundaki bir üsse İran yapımı bir saldırı İHA’sı ile düzenlenen saldırıda hayatını kaybetmesinin ardından geldi.

ABD ordusu, mali yıl 2026 sonunda tüm birimlerin küçük, tek yönlü saldırı İHA’larıyla donatılmasını hedefliyor.


ABD neden Venezuela’nın petrol kaynaklarına göz dikti?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
TT

ABD neden Venezuela’nın petrol kaynaklarına göz dikti?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)

ABD uyuşturucu kaçakçılığını önleme gerekçesiyle Venezuela’ya baskıyı artırırken, Donald Trump’ın asıl hedefinin ülkedeki petrol yatakları olduğu belirtiliyor. 

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC+) üyelerine ve Genel Sekreter Heysem el-Gays’a pazar günü gönderdiği mektupta, ABD’nin petrol kaynaklarını ele geçirmek istediğini söylemişti. 

Maduro yönetimi, ABD’nin eylemlerinin ülkeyi "istikrarsızlaştırmayı" ve ihracat kapasitesini zayıflatmayı amaçladığını savunuyor. 

Mektupta, bu gerilimin devam etmesi halinde Venezuela’nın petrol üretiminin ve dünya piyasasının istikrarının "ciddi şekilde tehlikeye girebileceği" belirtilerek OPEC+ üyelerine dayanışma çağrısı yapılmıştı.

Kolombiya lideri Gustavo Petro da Trump’ın "uyuşturucuyla mücadeleyi bahane ederek Venezuela’daki petrol kaynaklarını ele geçirmeye çalıştığını" söylemişti. 

ABD Dışişleri Bakanlığı ise Karayipler’deki askeri yığınağın uyuşturucu kaçakçılığını ve düzensiz göçmen akışını engelleme amacı taşıdığını, Venezuela’nın petrol kaynaklarıyla ilgisi olmadığını savunmuştu. 

ABD Enerji Enformasyon Dairesi’ne göre Venezuela, dünyadaki ham petrol rezervlerinin neredeyse beşte birine sahip. Yaklaşık 303 milyar varil ham petrole denk gelen bu miktar, dünyadaki en büyük ham petrol rezervini oluşturuyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi gerek ABD’nin uyguladığı yaptırımlar gerek de ekipman eksikliği nedeniyle bu potansiyeli gerçek anlamda kullanamıyor. Latin Amerika ülkesi günde yaklaşık 1 milyon varil petrol üretiyor. Bu yüksek bir rakam olmasına rağmen küresel ham petrol üretiminin sadece yüzde 0,8'ini oluşturuyor.

CNN’in analizinde, ABD’nin benzin üretimine uygun hafif ham petrol çıkardığına ancak Venezuela’daki gibi ağır ham petrole sahip olmadığına dikkat çekiliyor. Ağır ham petrol üretimi dizel, asfalt ya da fabrikalarla diğer ağır ekipmanlarda kullanılıyor. 

Trump yönetiminin, bu petrol kaynaklarına ulaşmak için Maduro’yu devirip yerine "Batı yanlısı" bir lider getirmeyi deneyebileceği yorumu yapılıyor. Böyle bir senaryoda Karakas yönetimine uygulanan ağır ekonomik yaptırımları hafifletilebileceği ve Amerikan petrol şirketlerinin ülkede daha yoğun faaliyet gösterebileceği belirtiliyor.

ABD'nin Karayipler'deki askeri yığınağı

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını bu ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı, uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu tuttuğu Güneşler Karteli'ni (Cartel de los Soles) terör örgütü ilan etmiş, liderinin Maduro'nun olduğunu öne sürmüştü.

Bölgede eylülden bu yana en az 21 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 83 kişiyi öldürdü. 

Independent Türkçe, CNN, Fox News


55 kartel lideri gizlice gönderildi: Amerika’ya hoş geldiniz!

Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
TT

55 kartel lideri gizlice gönderildi: Amerika’ya hoş geldiniz!

Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)

Meksika gizli operasyonlarla yakaladığı kartel liderlerini Donald Trump'ın baskısıyla ABD'ye teslim etti. 

Wall Street Journal'ın haberinde, çete liderlerinin gönderildiği operasyonlardan ilkinin 9 ay önce gerçekleştiği belirtiliyor. Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi'nin (DEA) eski direktörü Derek Maltz'ın mahkumları "Amerika'ya hoş geldiniz!" diye karşıladığı aktarılıyor. 

İkinci operasyonsa ağustosta yapıldı. Meksika yönetiminin, ABD Başkanı Donald Trump'ın baskısıyla toplamda 55 kartel liderini gönderdiği belirtiliyor. 

Mahkumlar arasında Meksika'nın en büyük suç örgütleri olan Sinaloa, Jalisco Yeni Nesil Karteli ve Zetas çetelerinden üst düzey isimlerin yer aldığı ifade ediliyor. 

ABD'ye iade edilenlerden biri de 1985'te DEA ajanı Enrique "Kiki" Camarena'yı öldürmekle suçlanan Rafael Caro Quintero. 

Amerikalı yetkililer, mahkumların çoğunun Meksika'daki uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ağına dair ilk elden bilgiler paylaşabileceğini bekliyor. Kara para aklama operasyonlarından uyuşturucu kaçakçılığında rüşvet alan siyasetçiler, ordu görevlileri ve finans sektörü yetkililerinin adlarının öğrenilebileceği ifade ediliyor.  

Tutukluların, ceza indirimi veya daha rahat hapishane koşulları karşılığında işbirliğine yanaşabileceğine dikkat çekiliyor.

55 kartel liderinin ABD'ye teslim edilmesi için yürütülen gizli operasyonlarda binlerce Meksikalı özel harekatçının görev yaptığı aktarılıyor. 

20 Ocak-2 Mayıs'ta DEA'in direktörlüğünü geçici olarak üstlenen Maltz, "Ajansımızın tarihinde hiç bu kadar çok sayıda kötü adamın Meksika'dan çıkarıldığını görmemiştik" diyor. ABD'ye teslim edilenler arasında paramiliter Zetas uyuşturucu çetesinin liderleri Miguel Angel ve Omar Trevino kardeşlerin de yer aldığını belirtiyor. 

Trump'ın uyuşturucuyla mücadele önlemlerinin artırılmaması halinde gümrük tarifelerini yükseltme tehdidinin, Meksika'nın mahkumları iade etmesinde önemli rol oynadığı yazılıyor. 

Meksikalı yetkililer, devlet başkanı Claudia Sheinbaum'un bu hamleyle "ABD müdahalesinden kurtulduğunu" söylüyor. Uyuşturucuyla mücadele operasyonlarının artırılmaması durumunda Amerikan ordusunun, Meksika'daki fentanil tesislerini ya da kartel liderlerini hedef alan drone saldırıları düzenleyerek ülkeyi "kaosa sürükleyeceğinden" endişelenildiği belirtiliyor.

Kaynaklar, ABD ve Meksika arasında üçüncü bir mahkum transferiyle ilgili görüşmelerin devam ettiğini de bildiriyor. 

Independent Türkçe, Wall Street Journal, New York Times