ABD'nin sertleşen tutumuna karşı Tunus yüzünü doğuya dönüyor

Tunus Dışişleri Bakanı Rusya'yı ziyaret etti. Analistler uluslararası çatışmalara dahil olmanın Tunus'un çıkarına olmadığını düşünüyor

Tunuslu yetkililer daha önce Avrupa Parlamentosu'ndan bir heyetin Tunus topraklarına girişini reddetmişti. Bu, iki taraf arasındaki uçurumun derinliğini yansıtan bir gelişme (AFP)
Tunuslu yetkililer daha önce Avrupa Parlamentosu'ndan bir heyetin Tunus topraklarına girişini reddetmişti. Bu, iki taraf arasındaki uçurumun derinliğini yansıtan bir gelişme (AFP)
TT

ABD'nin sertleşen tutumuna karşı Tunus yüzünü doğuya dönüyor

Tunuslu yetkililer daha önce Avrupa Parlamentosu'ndan bir heyetin Tunus topraklarına girişini reddetmişti. Bu, iki taraf arasındaki uçurumun derinliğini yansıtan bir gelişme (AFP)
Tunuslu yetkililer daha önce Avrupa Parlamentosu'ndan bir heyetin Tunus topraklarına girişini reddetmişti. Bu, iki taraf arasındaki uçurumun derinliğini yansıtan bir gelişme (AFP)

Sağir el-Hidri 

Tunus Dışişleri Bakanı Nebil Ammar'ın geçen çarşamba günü sona eren Rusya ziyareti, Tunus'un yüzünü doğuya dönme ve özellikle ABD ve Avrupa Birliği tarafından temsil edilen Batı ile geleneksel ittifakından uzaklaşma tehdidini yansıtıyor.

Bu ziyaret Washington'un Tunus'taki mevcut yetkililere karşı tutumunun sertleşmesi ışığında gerçekleşti. 

Tunus'un Rusya ve Çin'in kampına katılması veya onlarla ilişkileri güçlendirecek herhangi bir anlaşma yapılması konusunda net bir pozisyon ortaya çıkmadı.

Ancak Ammar, Uluslararası Para Fonu'nu kışkırtma fırsatını kaçırmadı. Ammar, "IMF ülkelerin çıkarlarına hizmet etmeli, aksine değil" dedi.

Tunus ile IMF arasında 1,9 milyar dolar olduğu tahmin edilen yeni finansman görüşmelerinin dondurulduğunu belirtmek gerekir.

Ammar’ın açıklamasından birkaç saat önce İtalya Cumhuriyet Senatosu Dışişleri ve Savunma Komitesi Başkanı Stefania Craxi, “ABD'nin Tunus'a yönelik pozisyonu çok katı ve şu anda çıkış yolu yok” açıklamasında bulundu.

Bu güçlü bir uyarı ancak Tunus'tan ne beklendiğini açıklığa kavuşturmuyor. Bu durum Washington ile Tunus arasındaki ilişkilerin soğumasının nedenlerine ilişkin spekülasyonlara kapıyı sonuna kadar açtı.

Tunus'un çıkarına değil

Her ne kadar ülke geçtiğimiz aylarda partilerin ve Cumhurbaşkanı Kays Said'e sadık isimlerin Batılı başkentlerle geleneksel ortaklıkların değiştirilmesi çağrılarına tanık olmuş olsa da Tunus siyasi caddesinde doğuya doğru herhangi bir hareket konusunda güçlü bir anlaşmazlık var. Söz konusu çağrılar dirençle karşılaşıyor.

Siyasi aktivist ve eski parlamenter Hatim el-Meliki, “Rus tarafı kendi çıkarlarına hizmet eden dengeler arıyor. Dolayısıyla ister Rusya-Batı çatışması ister Ukrayna savaşı olsun uluslararası çatışmalara bulaşmak ve uluslararası çelişkilerden yararlanmaya çalışmak Tunus'un çıkarına değil. Bu nedenle Afrika, Arap ve Akdeniz çevresi ile ilişkilerini dengeleyerek kendi çıkarlarına odaklanması daha doğru olacaktır” dedi.

Tunus siyasi caddesinde doğuya doğru herhangi bir hareket konusunda güçlü bir anlaşmazlık var (AFP)
Tunus siyasi caddesinde doğuya doğru herhangi bir hareket konusunda güçlü bir anlaşmazlık var (AFP)

Meliki, Independent Arabia’ya verdiği demeçte, “Tunus'un uluslararası çatışmalara karışmak gibi bir niyeti yok. Çünkü ABD'ye baskı yapmaya çalışmanın mantığı olsa bile bu birçok açıdan yararlı olmayacak. Birincisi, Uluslararası Para Fonu ile bocalayan görüşmeler Tunus'un iç kesimleriyle bağlantılı. Ülkenin yapması gereken reformlar var. Tunus'un sorunu bütçe düzeyindeki mali açıktır ve liderliğin reformlar için yapısal çözümler bulması gerekiyor. Washington'a baskı yapma tehdidi bence stratejik bir hatadır” ifadelerini kullandı.

Tunus Dışişleri Bakanı Nebil Ammar'ın Rusya ziyareti, ülkedeki ekonomik krizin derinleştiği bir dönemde gerçekleşti.

Her ne kadar Cumhurbaşkanı Kays Said Uluslararası Para Fonu ile potansiyel anlaşmaya alternatifler arasa da bu alternatifler henüz sahada somut sonuçlar üretmeyi başaramadı.

Uluslararası Para Fonu ile müzakereler uzman düzeyinde bir anlaşma imzalanmasına rağmen aylardır dondurulmuş durumda. Ancak Kays Said, IMF'nin "haksız ve toplumsal barışı tehdit ettiğine" inandığı koşullarını reddetmekten çekinmedi.

Zamanlama kötü

ABD’nin Uluslararası Para Fonu ile görüşmelere ilişkin tutumu sertleşti. Tunuslu yetkililer, uluslararası bağışçı kuruluş ve ABD'liler arasında arabulucu rolü oynayan İtalya mevcut durumda bu ortaklıkları sınayacak bir atılımın gerçekleşmesinin mümkün olmadığını söylüyor.

Bu bağlamda Tunus, yeni hamleleriyle geleneksel ortaklarına onları koruyacağına dair güvence vererek onları rahatlatmaya çalıştı. 

Tunuslu yetkililer daha önce iki taraf arasındaki uçurumun derinliğini yansıtan bir adımla Avrupa Parlamentosu'ndan bir heyetin kendi topraklarına girişini reddetmişti.

Bu adımı Avrupa Komisyonu'nun Tunus’a bir ziyaretinin daha ertelenmesi takip etmişti.

Eski Tunus Dışişleri Bakanı Ahmed Venis şunları söyledi:

Doğu ve Batı'da, özellikle de Avrupa'yla geleneksel ortaklıkların sağlanması konusunda Tunus'un tutumu ne olursa olsun, şu an bir müttefiki veya ortağı başka biriyle değiştirmeyi düşünmek uygun değil, çünkü öyle bir dönemde yaşıyoruz ki küresel düzene geçiş süreci ve yeni düzenin özellikleri henüz netlik kazanmadı. Gelecekte kutuplar ne olacak? İlişkiler ağlarını nasıl örecek? Bölgemizdeki ülkelerin konumu ne olacak? Bütün bunlar hâlâ gizemini koruyor. Biz olayları önceden bilemeyiz. Tunus sabırlı olmalı ve geleneksel politikamızı korumalıdır. Tunus genellikle tek bir kutba bağlı kalmıyor, küresel kutuplarla her zaman aynı mesafeyi koruyor.

Venis  sözlerini şöyle sürdürdü:

İşler netleşene kadar sözümüze sadık kalmanın bizim çıkarımıza olduğunu düşünüyorum. Hiç şüphe yok ki bugün Tunus-ABD ilişkilerinde bir soğuma var ve ABD, Ukrayna'da görünüşte Avrupa'ya yönelik bir savaşın tarafı ancak aslında bu küresel bir savaş.

Şu ana kadar ABD’nin Tunus'a yönelik sert tutumunun nedenleri açık değil ancak bazıları bu tutumu siyasi gelişmelere bağlıyor. Ülke bir siyasi tutuklama dalgasına tanık oluyor.

Seçimlerde halkın güçlü isteksizliği görüldü. Ancak Venis meselenin Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşa ilişkin tutumla ilgili olduğuna inanıyor.

Venis, şunları kaydetti:

ABD, tüm dünya ülkelerini Ukrayna'daki savaşa ilişkin tutumunu netleştirmeye çağırıyor, Tunus, Kiev'e yönelik savaş konusuna ilişkin herhangi bir taahhütte bulunmadı. Washington'un sabrı tükendi, Tunus'un hangi vadide bulunduğunu bilmek istiyor. Ancak bu durum, Washington ile Tunus arasındaki açık ve doğrudan eylemle doğrulandı.

Tunus'un uluslararası çatışmalara girmekte hiçbir menfaati yok (AFP)
Tunus'un uluslararası çatışmalara girmekte hiçbir menfaati yok (AFP)

Tunus haklı

Ayrıca Paris'te ikamet eden siyasi analist Nizar Celidi, Doğu'ya yüzünü dönmeyenlerin siyasetten anlamadığını ve Tunus'un ortaklıklarını çeşitlendirme hakkına sahip olduğunu söyledi.

Bu bağlamda Avrupa Birliği'nin, özellikle Fransa ve ABD'nin geçtiğimiz aylarda uyguladığı baskıya değinen Celidi, Independent Arabian’a yaptığı özel açıklamada, “Tunus bugün yüzünü Rusya'ya dönmüştür. Afrika-Rusya zirvesine yalnızca Dışişleri Bakanı ile sınırlı kalmayıp, Devlet Başkanı tarafından da temsilci ile büyük bir ağırlıkla gitmek gerekirdi. Çünkü Tunus, Akdeniz'in kalbidir. Artık Ruslardan ve ABD’lilerden oluşan bir orkestra var” ifadelerini kullandı.

Tunus'un Avrupa Birliği ile ilişkilerinde İtalya dışında destek bulamadığını söyleyen Celidi, “Geçen temmuz ayında taraflar arasında protokol imzalandığı sırada da Fransa karşı çıkıyordu. Çünkü Paris ganimeti her zaman kendisi için ister, Tunus'un ekonomik krize girmesini istemeyen tek ülke İtalya'dır” diye konuştu.

ABD'nin Tunus'a yönelik tutumunun sertleşmesinin nedenlerine ilişkin Celidi şunları söyledi:

Bunun nedeni Müslüman Kardeşler'e yakın lobilerin Washington'daki yönetimi Tunus'a karşı kışkırtan çalışmalarıdır. Tunus'ta demokrasinin güçlendirilmesine ilişkin yasa ABD'li vekiller tarafından kabul edildi ve Washington şimdi Afrika'da özellikle Nijer'de kartları yeniden karıyor. Öte yandan Tunus'a karşı büyük bir uzlaşmazlık ve baskılama çabaları var.

Tunus ile geleneksel ortakları arasındaki ilişkilerde hakim olan soğukluğun gölgesinde, şu anda yaşananlar, Tunus'un 1956'daki bağımsızlığından bu yana kurduğu bu ortaklıkların ayakta kalma yeteneği açısından ciddi bir test oluşturacaktır.

Independent Arabia - Independent Türkçe



İran, İsrail'in saldırması halinde ‘daha güçlü’ füzelerle karşılık vereceği tehdidinde bulundu

İran Savunma Bakanı Aziz Nasirzade (IRNA)
İran Savunma Bakanı Aziz Nasirzade (IRNA)
TT

İran, İsrail'in saldırması halinde ‘daha güçlü’ füzelerle karşılık vereceği tehdidinde bulundu

İran Savunma Bakanı Aziz Nasirzade (IRNA)
İran Savunma Bakanı Aziz Nasirzade (IRNA)

İran Savunma Bakanı Aziz Nasirzade, İsrail'in saldırması halinde İran’ın ‘daha güçlü’ füzelerle karşılık vereceği tehdidinde bulunarak, karşı tarafın Haziran ayında 12 gün süren savaşın ardından başlayan ateşkesi ihlal etmesi durumunda Tahran'ın savaşı yeniden başlatmaya hazır olduğunu açıkladı.

Şarku'l Avsat'ın IRNA'dan aktardığına göre Nasirzade gazetecilere verdiği demeçte, silahlı kuvvetlerin ‘savaş sırasında füze kapasitelerinin tamamını ortaya koymadığını’ belirterek, savaşta kullanılanlardan ‘çok daha güçlü’ füzelere sahip olduklarını söyledi.

Nasirzade, Tahran'da ikamet eden bir grup askeri ataşe ile yaptığı görüşmenin oturum aralarında, İran'ın ‘bu savaş sırasında dış kaynaklara güvenmediğini, yalnızca ulusal savunma sanayisinin ürettiklerini kullandığını’ belirtti. Nasirzade, “Dünya, füzelerimizin hedeflerini isabetli bir şekilde vurduğunu ve Siyonist düşmana ağır kayıplar verdirdiğini gördü” dedi.

İran füzelerinin etkinliğini savunan Nasirzade, İsrail'in hasarların belgelenmesini önlemek için medya sansürü uyguladığını iddia etti. Nasirzade, “Yavaş yavaş sızan bilgiler, silahlı kuvvetlerimizin yeteneklerini açıkça ortaya koydu. Bununla birlikte, bugün sahip olduğumuz füzeler o dönemde kullanılanlardan çok daha güçlü ve henüz tam kapasitelerini ortaya koymadılar” ifadelerini kullandı.

Nasirzade, “12 gün süren savaşta sadece Siyonist varlıkla değil, aynı zamanda onun sahip olduğu tüm lojistik ve istihbarat imkanlarıyla ve doğrudan Amerikan desteğiyle de karşı karşıya kaldık” dedi.

24 Haziran'daki ateşkesin ardından birçok İranlı yetkili, ülkelerinin İsrail'e karşı tüm füze gücünü kullanmadığını belirtti.

İran medyası, ordunun yarın (perşembe) iki gün sürecek ve kısa ve orta menzilli çok sayıda seyir füzelerinin kullanılacağı askeri tatbikatlara başlayacağını duyurdu.

Batı hükümetleri, İran'ın füze programına ilişkin endişelerini defalarca dile getirerek, bu programı bölgesel güvenliğe yönelik bir tehdit olarak nitelendirdi.

Geçtiğimiz temmuz ayında Fransa, Tahran ile sadece nükleer programını değil, füze programını ve bölgesel emellerini de kapsayan ‘kapsamlı bir anlaşma’ çağrısında bulundu.

İran ise askeri kapasitesinin tartışmaya açık olmadığını vurguladı.