BM’den Haiti'de çok uluslu güç konuşlandırma çağrısı

Çağrı, çeteleri engellemek ve güvenliği tesis etmekte yetkilileri desteklemek için alındı.

Yaşanan şiddet, binlerce Haitiliyi Port-au-Prince'teki evlerini terk etmeye zorladı. (Reuters)
Yaşanan şiddet, binlerce Haitiliyi Port-au-Prince'teki evlerini terk etmeye zorladı. (Reuters)
TT

BM’den Haiti'de çok uluslu güç konuşlandırma çağrısı

Yaşanan şiddet, binlerce Haitiliyi Port-au-Prince'teki evlerini terk etmeye zorladı. (Reuters)
Yaşanan şiddet, binlerce Haitiliyi Port-au-Prince'teki evlerini terk etmeye zorladı. (Reuters)

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), BM Anlaşması’nın 7’nci kısmı doğrultusunda, çeteler tarafından işlenen şiddetin engellenmesi ve sorunlarla boğuşan Karayip ülkesinde uzun zamandır beklenen seçimlerin yapılabilmesi için güvenliğin tesis edilmesine yardımcı olmak üzere Haiti'de bir yıl süreyle Çok Uluslu Güvenlik Destek Misyonu'nun konuşlandırılmasına yetki veren kararı oyladı.

Çin ve Rusya çekimser oy kullanırken BMGK, Haiti Başbakanı Ariel Henry ve diğer üst düzey hükümet yetkililerinin başkent Port-au-Prince’in yaklaşık yüzde 80'ini kontrol eden şiddet yanlısı çetelerle mücadele için yabancı bir silahlı gücün derhal konuşlandırılması çağrısında bulunmasından yaklaşık bir yıl sonra, 2699 sayılı kararı 13 oyla kabul etti. ABD tarafından hazırlanan karar tasarısında, Kenya'nın BM dışında yer alacak ve gönüllü katkılarla finanse edilecek çok uluslu güvenlik gücüne liderlik etme teklifi memnuniyetle karşılandı. Çok Uluslu Güvenlik Destek Misyonu’nun görevini yerine getirmesi için bir yıl süre verildi ve 9 ay sonra rolünün gözden geçirilmesi öngörüldü.

Haiti’deki yerel polis finansman ve kaynak açısından sıkıntı çekiyor. Dolayısıyla bu gücün, 11 milyondan fazla nüfusa sahip bir ülkede sadece 10 bin üyesi bulunan Haiti Ulusal Polisi’ne operasyonel destek sağlamasına izin verilecek.

Çetelerle mücadele

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Çok Uluslu Güvenlik Destek Misyonu, ‘çetelerle mücadele ve Haiti'deki güvenlik koşullarını iyileştirme çalışmaları kapsamında ortak güvenlik destek operasyonları planlama ve uygulama yoluyla’ yerel polisin yeteneklerinin geliştirilmesine destek olacak. Güçlü çeteler, başkentten kuzey ve güney bölgelerine giden ana yolların kontrolünü ele geçirerek gıda maddeleri ve diğer malların tedariğini sekteye uğrattı. Bu sebeple Misyon, ‘havaalanı, limanlar, büyük kavşaklar gibi hayati altyapı alanlarının ve geçiş bölgelerinin’ güvenliğinin sağlanmasına da yardımcı olacak.

Alınan karara göre, ölümleri önlemek ve yerel polise kamu güvenliğini sağlamada yardımcı olmak için uluslararası gücün ‘istisnai olarak acil geçici önlemler almasına’ izin verildi. Aynı şekilde karara göre, uluslararası gücün komutanlarının tam konuşlanma öncesinde misyonun hedefleri, angajman kuralları, mali ihtiyaçları ve diğer konularda BMGK’yı bilgilendirmeleri gerekmekte.

Güç kullanımı

Haiti Başbakanı Ariel Henry’nin sözcüsü, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e, kanun ve düzeni yeniden tesis etmek ve çeteleri silahsızlandırmak için ‘güç kullanımı’ çağrısında bulunulmasına rağmen, alınan kararın ayrıntıları hakkında Başbakan’ın önceden bilgilendirilmediği ifade etti. Bu yüzden hükümetin ivedilikle bir yorum yapmadığını da sözlerine ekledi.

BM istatistiklerine göre bu yılın başından 15 Ağustos'a kadar Haiti’de 2 bin 400’den fazla kişinin öldüğü, 902 kişinin yaralandığı ve 950'den fazla kişinin kaçırıldığı bildirildi. Yaşanan şiddet nedeniyle 200 binden fazla kişi de yerinden edildi. Alınan kararda ‘cinayetler, yargısız infazlar ve silah kaçakçılığının’ yanı sıra ‘bölgedeki barış, istikrar ve güvenliği baltalayan; adam kaçırma, ırka ve cinsiyete dayalı şiddet, insan ticareti ve göçmen kaçakçılığı’ da dâhil olmak üzere şiddet, suç faaliyetleri ve insan hakları ihlallerindeki artış kınandı.

Geçmiş deneyimler

Bu kararın kabul edilmesiyle birlikte BM’nin Haziran 2004'te ırkçı saldırı skandalı ve kolera salgınının yayılmasıyla gölgelenen bir istikrar misyonunu onaylamasından bu yana Haiti'ye ilk kez bir güç gönderilmiş oldu. Bu gücün görevi ise Ekim 2017'de sona ermişti.

Kenya'nın suiistimalle suçlanan liderliğine ilişkin endişeler eşliğinde alınan kararda, misyondaki tüm katılımcıların cinsel sömürü ve istismarı önlemek için gerekli önlemleri alması ve tüm bireyleri taraması gerektiği vurgulandı. Ayrıca kararda, herhangi bir suiistimal iddiasının derhal soruşturulması çağrısında bulunuldu. Son olarak misyon katılımcıları, kolera gibi su kaynaklı hastalıkların ortaya çıkmasını ve yayılmasını önlemek için atık su yönetimi ve diğer çevresel kontrolleri benimsemeleri gerektiği konusunda uyarıldı.

Katılımcı taraflar

Kenya hükümeti daha önce Haiti’ye bin memur ve polis göndermeyi önermiş olmasına rağmen, gücün ne kadar büyük olacağı tam olarak belli olmadı. Jamaika, Bahamalar, Antigua ve Barbuda da personel gönderme taahhüdünde bulundu. Geçtiğimiz ay ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, uluslararası gücü desteklemek için lojistik hizmetler ve yüz milyon dolar sağlama sözü verdi.

Kararda, BM Güvenlik Konseyi'nin Haiti'de şiddete destek olanlara ek yaptırımlar uygulama niyetinde olduğu belirtilerek, Haiti'deki en büyük çete ittifakının başında bulunan ‘Mangal’ lakaplı eski polis memuru Jimmy Scherizer'e zaten yaptırım uygulandığı kayıtlara geçti. Mangal son olarak, ihlallerde bulunduğundan şüphelenilen her türlü silahlı güçle mücadele etme sözü vermişti.

BMGK, Çin'den gelen talep üzerine şu an sadece belirlenmiş kişilere uygulanan BM silah ambargosunu tüm çeteleri kapsayacak şekilde genişletebiliyor. Öyle ki Haitili yetkililer, çeteler tarafından kullanılan silahların çoğunun ABD'den ithal edildiğini düşünüyor. Ayrıca Çin, alınan kararda Haiti’nin BM misyonu yürürlüğe girmeden önce misyona katılacak ülkeleri BMGK’ya bildirmesinin şart koşulmasını istedi.

ABD, BM Genel Sekreteri aracılığıyla misyona katılacaklarını bildiren ülkelere yetki verilmesi için metni değiştirdi. BMGK kararı için dokuz destek oyu gerekiyor ve veto hakkı bulunmuyor.



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.