Kuzey Kore, "daimi tehdit" olarak nitelendirildiği Pentagon raporunu eleştirdi

Kuzey Kore, Pyongyang'ın "daimi tehdit" olarak nitelendirildiği ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) raporunu kabul etmediklerini ve "en büyük tehdidin ABD" olduğunu belirtti

Kim Jong Un, Pazar günü Kuzey Kore'nin kuruluşunun 75. yıldönümü kutlamalarına katılanlarla birlikte (AFP)
Kim Jong Un, Pazar günü Kuzey Kore'nin kuruluşunun 75. yıldönümü kutlamalarına katılanlarla birlikte (AFP)
TT

Kuzey Kore, "daimi tehdit" olarak nitelendirildiği Pentagon raporunu eleştirdi

Kim Jong Un, Pazar günü Kuzey Kore'nin kuruluşunun 75. yıldönümü kutlamalarına katılanlarla birlikte (AFP)
Kim Jong Un, Pazar günü Kuzey Kore'nin kuruluşunun 75. yıldönümü kutlamalarına katılanlarla birlikte (AFP)

Kuzey Kore'nin resmi Kore Merkezi Haber Ajansına (KCNA) göre, Kuzey Kore Savunma Bakanlığı, ABD Kitle İmha Silahlarıyla Mücadele Dairesi (CWMD) tarafından hazırlanan rapora tepki gösterdi.

Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, Pentagon'un Pyongyang için raporda kullandığı "daimi tehdit" ifadesinin, "asıl dünyanın en büyük kitle imha silahlarına sahip ve atom bombası kullanan ABD'yi tanımlamak için uygun" olduğu belirtildi.

En büyük tehdidin "ABD'den geldiği" ifade edilen açıklamada, Washington'un Pyongyang'ı "düşman" olarak etiketlediği ve ABD'nin kendilerine "şantaj yaptığı" kaydedildi.

CWMD'nin güncellenen raporunda, İran ve Kuzey Kore "daimi tehdit" olarak nitelendirilirken, Çin "artan tehdit", Rusya ise "akut tehdit" olarak isimlendirilmişti.

Kuzey Kore'de, Güney Kore-ABD-Japonya işbirliğinin "korkunç bir tehdit" oluşturduğu gerekçesiyle "ülkenin varlığı ve gelişimini güvence altına almak, bölgesel ve küresel huzuru korumak" için nükleer silah üretiminin hızlandırılması yönünde yasa yürürlüğe girmişti.



Övgü ile eleştiri arasında... Trump-Putin ilişkisinde öne çıkan noktalar neler?

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2018 yılında Finlandiya'da düzenlenen bir toplantının başında el sıkıştılar. (AP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2018 yılında Finlandiya'da düzenlenen bir toplantının başında el sıkıştılar. (AP)
TT

Övgü ile eleştiri arasında... Trump-Putin ilişkisinde öne çıkan noktalar neler?

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2018 yılında Finlandiya'da düzenlenen bir toplantının başında el sıkıştılar. (AP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2018 yılında Finlandiya'da düzenlenen bir toplantının başında el sıkıştılar. (AP)

ABD Başkanı Donald Trump ve Rus mevkidaşı Vladimir Putin, dün telefonda 90 dakika süren bir görüşme gerçekleştirerek iki ülke ilişkilerinde yeni bir sayfa açtı.

Şarku’l Avsat’ın Washington Post'tan aktardığına göre Trump'ın ilk dönemindeki ilişkiler, dramatik ve öngörülemezdi. Söz konusu dönemdeki ilişkiler, Putin'in diplomatik zaferleri ve ABD başkanının sert çizgiler çizdiği anlarla noktalandı.

hy6u78ı
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki son telefon görüşmesini manşetlerine taşıyan gazeteler (Reuters)

İşte ABD Başkanı'nın ilk döneminde Trump ve Putin arasındaki ilişkide öne çıkan bazı önemli anlar:

Seçimlere müdahale

Trump'ın ilk döneminde Putin ile olan etkileşimleri, Moskova'nın Trump'ın 2016 seçimlerine müdahale ettiği yönündeki suçlamaların gölgesinde kaldı. Hem CIA hem de FBI, Rusya'nın seçimlere müdahale ettiği sonucuna varmış olsa da Trump bu bulguları defalarca sorguladı. ABD hükümetinin değerlendirmelerine göre müdahale, diğer yöntemlerin yanı sıra, halkı kutuplaştırmak ve seçim sürecini baltalamak için bir etki kampanyası, oylama sistemlerini bozma girişimleri ve Demokrat Parti ağlarının ve personelinin Rusya tarafından hacklenmesi şeklinde gerçekleşti.

Ancak Putin müdahaleyi reddetti ve Trump da ona inandı. İkili 2018'de Helsinki'de ortak bir basın toplantısı için yan yana geldi ve Trump, Putin'in söz konusu iddiayı ‘çok güçlü’ bir şekilde yalanladığını söyledi.

scdfgrthy
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Donald Trump 2018 yılında Helsinki'de gerçekleştirdikleri görüşme öncesinde (AFP)

Trump, Rusya'nın müdahalesine yönelik soruşturmanın ‘tam bir cadı avı’ olduğunu söyleyerek kendi Adalet Bakanlığı ile çelişti.

Trump'ın sözleri Moskova'da büyük yankı uyandırdı; Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov o sırada zirvenin ‘harikadan da öte’ olduğunu söyledi.

Övgü ve eleştiri

Hem Trump hem de Putin birbirlerinin yeteneklerini -zekâ ve güç açısından- övdüler.

Trump'ın ilk seçim kampanyası sırasında Putin onun ‘çok etkileyici ve yetenekli bir adam’ olduğunu söyledi.

Trump ise Barack Obama henüz görevdeyken Putin için şöyle demişti: “Liderlik konusunda AA aldığını düşündüğümü söyleyebilirim.”

2016 seçim kampanyası sırasında Trump Obama'yı defalarca Putin ile kıyasladı. Trump, “Putin'in ülke üzerinde çok güçlü bir kontrolü var. O bu sistemde kesinlikle bir liderdi, bizim başkanımızın lider olduğundan çok daha fazla” dedi.

Eylül 2016'da bir NBC muhabiri Trump'a Putin ile olan ilişkisini sordu. Başkan şöyle cevap verdi: “Eğer o benim hakkımda harika şeyler söylerse, ben de onun hakkında harika şeyler söylerim.”

Putin, Trump'ın ilk seçim zaferinden sonra bir radyo röportajında şunları söyledi: “İş dünyasında başarı elde edebilmesi, onun akıllı bir insan olduğunu gösterir.”

Şubat 2017'de Fox News'ten Bill O'Reilly Trump'ı Rusya Devlet Başkanı’nı övmeye çağırdı. O'Reilly “Putin bir katil” deyince Trump şöyle cevap verdi: “Çok fazla katil var. Bizde de bir sürü katil var. Peki, bizim ülkemizin o kadar masum olduğunu düşünüyor musunuz?”

Suriye

Trump ilk döneminde ABD askerlerini Suriye'den çekeceğini açıklayarak müttefiklerini şaşırttı, Putin'e güç verdi ve DEAŞ'ı savuşturan Kürt güçlerini belirsizlik içinde bıraktı. ABD askerlerinin çekilmesi, Moskova'nın iç savaş boyunca desteklediği Suriye'de tartışmasız uluslararası arabulucu olacağı anlamına geliyordu.

Aynı yılın başlarında Trump, Suriye'de Beşşar Esed rejimi altında yaşanan ölümlerden Putin'i sorumlu tutarak nadir görülen bir şekilde Putin'i eleştirmişti.

Ukrayna

Trump yönetimi ilk olarak 2017 yılında ayrılıkçılara karşı savaşında yardımcı olması için Ukrayna'ya Javelin füzeleri ve rampalarının satışını onayladı.

İki yıl sonra Trump, Ukrayna'ya Kongre tarafından onaylanmış yüz milyonlarca dolarlık güvenlik yardımını dondurdu. Yardımın dondurulması, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin daha fazla Javelin füzesi istediği ve Trump'ın Zelenskiy'den bir ‘iyilik’ istediği (Demokrat başkan adayı Joe Biden'ın yanı sıra oğlu Hunter'ın Ukrayna'daki iş ilişkileri hakkında bilgi almak) telefon görüşmesinin ardından geldi. Trump, Zelenskiy’nin talebini reddetti.

2022 yılında Trump bir radyo programında Rus ordusunu ‘barış gücü’ olarak tanımlayan açıklamalar yaptı. Daha sonra Putin'in savaştan önce Ukrayna sınırlarına yaptığı yığınağı, ‘çok ileri’ gitmeden ve ‘Ukrayna'ya girmek gibi talihsiz bir karar’ vermeden önce bir müzakere taktiği olarak övdüğünü söyledi.

2024 seçim kampanyası sırasında Trump, başkan olarak Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşa derhal son vereceğini defalarca vurguladı.

Skripal saldırısı

Trump'ın eski bir Rus istihbarat görevlisine yönelik suikast girişimine verdiği tepki 2018 yılında mercek altına alındı.

4 Mart 2018'de İngiliz vatandaşı ve eski Rus istihbarat görevlisi Sergey Skripal ve kızı, sakin bir İngiliz kasabası olan Salisbury'de bir parktaki banka uzanmış halde ölüme yakın bir halde bulundu.

Daha fazla bilgi ortaya çıktıkça, İngiltere bu açık saldırıyı hızlı ve güçlü bir şekilde kınadı. Dönemin Başbakanı Theresa May 12 Mart'ta şunları söyledi: “Bir İngiliz kasabasında sinir gazı kullanılarak gerçekleştirilen bu cinayet girişimi sadece Skripallere karşı işlenmiş bir suç değildir; Birleşik Krallık'a karşı ayrım gözetmeyen ve pervasız bir eylemdir.”

Rus hükümeti olayda herhangi bir rolü olduğunu reddetti.

Aynı zamanda basında çıkan haberlere göre Trump başlangıçta sert bir yanıt verme konusunda isteksiz görünüyordu. Sonunda ABD yönetimi Moskova'ya geniş kapsamlı yaptırımlar uyguladı.

Aynı yılın ekim ayında Trump verdiği bir röportajda, Rusya Devlet Başkanı'nın suikast ve zehirleme olaylarına karışmış ‘olabileceğini’ söyledi, ancak “Bu bizim ülkemizde değil” dedi.