Singapur’da artık araba sahibi olma izni için 107 bin dolar ödenmesi gerekiyor

Singapur’un Merkezi İş Bölgesi’nde ilerleyen araçlar (EPA)
Singapur’un Merkezi İş Bölgesi’nde ilerleyen araçlar (EPA)
TT

Singapur’da artık araba sahibi olma izni için 107 bin dolar ödenmesi gerekiyor

Singapur’un Merkezi İş Bölgesi’nde ilerleyen araçlar (EPA)
Singapur’un Merkezi İş Bölgesi’nde ilerleyen araçlar (EPA)

Singapur’daki sürücülerin artık araba sahibi olma hakkı için 107 bin dolar (88 bin İngiliz sterlini) ödemesi gerekiyor ve buna aracın maliyeti dahil değil.

Şarku’l Avsat’ın Sky News’ten aktardığı habere göre, Singapur, araba kullanmak için dünyanın en pahalı ülkelerinden biri olarak kabul ediliyor. Çok yüksek fiyatlar, çoğu orta sınıf Singapurlu için araçları ulaşılmaz hale getiriyor.

Ülkede 1990 yılında, maksimum 950 bin olan araç sayısını kontrol etmek için 10 yıllık bir yetki belgesi (COE) uygulamaya konuldu.

Sürücü adaylarının, artık 2020’ye göre dört kat daha pahalı olan bu sertifikalar için başvurması gerekiyor.

Singapur’da bir Toyota Camry Hybrid satın almanın maliyeti, ‘COE, kayıt ücretleri ve vergilerle’ birleştirildiğinde, şu anda 151 bin İngiliz sterlinini buluyor. Bu, İngiltere’de aynı işlemin beş katı.

Bu aynı zamanda, 72 bin 716 İngiliz sterlini olan ortalama yıllık hane maaşının da iki katı.

Kalıcı enflasyon ve yavaşlayan ekonomi nedeniyle, bazı Singapurlular kar etmek için COE fiyatları düşükken satın aldıkları arabaları satmak zorunda kalıyor.

Sosyolog Tan Ern Ser, “Kişinin ‘iyi yaşama’ ulaşma isteğini ‘yeterince iyi bir yaşamla’ yetinme olarak değiştirmesi gerekiyor” dedi.

Sigorta acentesi sahibi olan, iki çocuk babası 40 yaşındaki Jason Guan, ilk arabası olan Toyota Rush’ı, 2008 yılında COE fiyatı da dahil olmak üzere 39 bin İngiliz sterlinine satın aldığını söyledi.

Artık arabasız yaşadığını ve 5,9 milyon nüfuslu şehirde devletin sunduğu diğer avantajlara odaklandığını söyleyen Guan şu ifadeleri kullandı:

“Bir aile babası olarak bu beni pek etkilemiyor, çünkü Singapur hala iyi ve istikrarlı bir eğitim sistemine sahip. Güvenlik açısından hala en güvenli ülkelerden biri.”

Singapur’un bir ucundan diğer ucuna yolculuk bir saatten az sürüyor.



Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması: "Çin'i suçlamak riskli bir hamle"

Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
TT

Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması: "Çin'i suçlamak riskli bir hamle"

Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)

Baltık Denizi'nde Finlandiya, Almanya, İsveç ve Litvanya arasında bağlantı kuran denizaltı telekomünikasyon kablolarının kopmasıyla sabotaj şüpheleri artıyor. Ancak uzmanlara göre gözlerin Çin'e çevrilmesi için henüz erken.

Olayla ilgili inceleme yürüten İsveç ve Danimarka, kabloların kopmasından sorumlu olabileceği gerekçesiyle Çin'e ait bir kargo gemisine odaklanıyor.

Danimarka Savunma Komutanlığı'ndan 20 Kasım'da yapılan açıklamada Çin merkezli Ningbo Yipeng şirketine ait Yi Peng 3 adlı geminin yakın takibe alındığı bildirilmişti. 

Salıyı çarşambaya bağlayan gece Danimarka ve İsveç arasındaki Kattegat Boğazı'nda demirleyen geminin, pazarı pazartesiye bağlayan gece "C-Lion 1" kablo hattının yakınlarında görüldüğü aktarılmıştı. İsveç polisi de dün incelemelerde Yi Peng 3'e odaklanıldığını duyurmuştu.

Fransa'nın kamu yayıncısı France 24'ün paylaştığı uydu takip verilerine göre, Rusya'nın St. Petersburg şehrinden Mısır'ın başkenti Kahire'ye giden kargo gemisi, Finlandiya ve Almanya arasında uzanan C-Lion 1 kablosu kesildiğinde bölge civarındaydı. Geminin daha sonra rotasını değiştirerek İsveç ve Litvanya arasında uzanan BCS kablosunun yakınına gittiği ve bu kablonun da arızalandığı belirtiliyor. 

ABD'nin Ukrayna'ya Rus topraklarına uzun menzilli füzelerle saldırma izni vermesinin ardından yaşanan olay, Avrupa'da sabotaj paniği yarattı. Gözler Çin ve Rusya'ya çevrildi.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, "Kimse bu kabloların kazara koptuğuna inanmıyor" demişti. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen de durumun "sabotaj olduğu ortaya çıkarsa şaşırmayacağını" söylemişti.

Diğer yandan France 24'ün görüştüğü uzmanlar, olayda Çin'in suçlanmasının riskli bir hamle olduğunu söylüyor.

Kopenhag Üniversitesi'nden deniz güvenliği uzmanı Christian Bueger, Çin'in olayla ilgili olduğuna dair henüz hiçbir kanıta rastlanmadığını hatırlatarak, Pistorius'un açıklamasının "erken ve şaşırtıcı" bulduğunu belirtiyor ve ekliyor: 

Böyle bir açıklama, Almanya'nın diplomatik manevra için hareket alanını kısıtlıyor. Almanya savunma bakanı, açıkça Çin'i Alman altyapısına sabotaj yapmakla suçluyor.

Bueger, Çin'in Rusya'yı desteklemek için Avrupa sularında hibrit savaş taktikleri kullandığının tespit edilmesi halinde bunun "daha önce duyulmamış, çok provokatif ve şaşırtıcı bir şey olacağını" söylüyor.

Birleşik Krallık'taki Lancaster Üniversitesi'nden Basil Germond, Baltık Denizi'nin hibrit savaş stratejileri için uygun bir bölge olduğuna dikkat çekerek, "Burada şüpheli ve kötü niyetli faaliyetleri önlemek zor" diyor. 

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov iddialara tepki göstererek şunları söylemişti: 

Hiçbir sebep yokken her şey için Rusya'yı suçlamaya devam etmek oldukça saçma.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian da gemilerin sıkı kanunlarla denetlendiğini ve yasalara uygun şekilde hareket ettiğini savunmuştu. 

Britanya'nın tanınmış gazetelerinden Financial Times, geminin ait olduğu Ningbo Yipeng firmasıyla iletişime geçmişti. Şirket, Pekin yönetiminin kendilerinden "incelemeye katkı sağlamalarını istediğini" bildirmiş, daha fazla detay paylaşmamıştı.

Independent Türkçe, France 24, Financial Times