ABD'nin uçak gemisiyle yaptığı "gövde gösterisi" ne anlama geliyor?

USS Gerald R. Ford uçak gemisinin görevleri arasında İsrail’e silah ve mühimmat sağlamak, İran ve Hizbullah'ı izlemek ve caydırmak da yer alıyor

USS Gerald R. Ford uçak gemisindeki ABD'li denizciler (AFP)
USS Gerald R. Ford uçak gemisindeki ABD'li denizciler (AFP)
TT

ABD'nin uçak gemisiyle yaptığı "gövde gösterisi" ne anlama geliyor?

USS Gerald R. Ford uçak gemisindeki ABD'li denizciler (AFP)
USS Gerald R. Ford uçak gemisindeki ABD'li denizciler (AFP)

Tarık eş-Şami 

ABD'nin en yeni ve en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford, İsrail'i desteklemek üzere Doğu Akdeniz'e ulaştı.

ABD Başkanı Joe Biden, USS Gerald Ford uçak gemisini İsrail'i desteklemek için Doğu Akdeniz'e gönderme kararı aldığında ABD ordusunun bu 'gövde gösterisi' ile neyi amaçladığına dair çok sayıda soru işareti gündeme geldi.

Washington, haftalarca sürebilecek İsrail-Hamas çatışmasında USS Gerald R. Ford uçak gemisini ve onun dört muhrip (destroyer) ve bir kruvazörden oluşan saldırı grubunu kullanmaya gerçekten hazır mı?

USS Gerald R. Ford uçak gemisi İsrail için ne yapabilir? Dev uçak gemisi kendisini olası füze tehditlerinden koruyabilecek mi?

"Gövde gösterisi"

Hamas Hareketi'nin 7 Ekim Cumartesi günü İsrail'e karşı başlattığı ölümcül saldırıların ardından ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin geçen pazar günü, USS Gerald R. Ford uçak gemisine saldırı grubuyla, ABD'nin Ortadoğu'daki en büyük müttefiki olarak gördüğü İsrail'i desteklemek üzere Doğu Akdeniz'e gitme talimatı verdi.

Bu da ABD'li askeri uzmanların ve analistlerin 'gövde gösterisi' olarak adlandırılan bu adımı övmelerine neden oldu.

"Gövde gösterisi" ifadesi, ABD'nin gerekirse askeri müdahaleye hazır olduğunu göstermek amacıyla gemilerin, savaş uçaklarının ve diğer silahların potansiyel çatışma bölgelerinin yakınlarına konuşlandırıldığını anlatmak amacıyla kullanılıyor.

ABD'nin önde gelen savunma sanayi yayınlarından Breaking Defense, USS Gerald R. Ford uçak gemisinin bölgeye gönderilmesini, ABD'nin İsrail'i savunma konusundaki kararlılığının yansıması olarak değerlendirdi.

Uçak gemisinin bölgeye gönderilmesi adımının arkasındaki asıl amaç ABD'nin İran'a gönderdiği dolaylı mesaj olarak görülse de ABD'li askeri uzmanlar, burada gövde gösterisinin ötesine geçen pratik çıkarlar olduğunu belirtiyor. Uçak gemisi ve saldırı grubu İsraillilerin mühimmat ve silah ihtiyaçlarını karşılayabilecek, istihbarat toplanması, gizli dinlenme yapılması, temasların takip edilmesi ve gerekli bilgilerin sağlanması gibi becerilere sahip olduğunu tüm dünyaya gösterebilecek.

Uzmanlara göre ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) böylece bölgedeki diğer aktörlerin çatışmayı genişletmelerini önlemeyi ve İsrail için başka bir uzun vadeli koruma katmanı sağlamayı umuyor. 

Seçenekler listesi

American Enterprise Institute (AEI) analistlerinden John G. Ferrari, ABD Donanmasının Ortadoğu'daki bir savaş bölgesinde olmasının "kritik öneme ship ve yapılacak en doğru şey olduğu" değerlendirmesinde bulundu. Center for a New American Security (CNAS) kıdemli analisti ve ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Kuvvetler Hizmetleri Komitesi eski Başkan Yardımcısı Jonathan Lord ise Doğu Akdeniz'e bir uçak gemisi saldırı grubu göndermenin, Başkan Biden'a İsrail'i desteklemek için "eksiksiz bir seçenekler listesi sunacağı" değerlendirmesinde bulundu.

Örneğin USS Gerald R. Ford uçak gemisi ve Normandie kruvazörü ile füze fırlatma rampalarına sahip dört muhripten oluşan saldırı grubunun görevlerinden biri, ordusu başka görevlerle meşgul olan İsrail için balistik füze savunması sağlamak. 

ABD merkezli Foundation for Defense of Democracies (Demokrasileri Savunma Vakfı/FDD) uzmanı emekli Amiral Mark Montgomery'ye göre balistik füze saldırılarına karşı savunmanın, Gazze Şeridi ya da Lübnan'dan yapılacak olası saldırılara karşı etkili olmayacağını, bu yüzden USS Gerald R. Ford uçak gemisi saldırı grubunun başlıca görevinin, İran'dan İsrail'e yönelik herhangi bir saldırı durumunda balistik füze savunması yapmak olduğunu söyledi. 

Caydırıcılık, askeri yardım ve gözetleme

ABD'li üst düzey bir savunma yetkilisi, her ne kadar bazı füzeler Lübnan'dan İsrail topraklarına fırlatıldıysa da ABD'nin USS Gerald R. Ford uçak gemisi ve saldırı grubunu bölgeye göndermesinin sebeplerinden birinin, Hizbullah'ı savaşı başka cephelere doğru genişletmek gibi yanlış bir karar vermekten caydırmak olduğunu vurguladı.

Hizbullah'ın İsrail'e karşı geniş çaplı bir savaş başlatması halinde ABD'nin Hizbullah mevzilerini havadan ve denizden füzelerle bombalayabileceğini söyleyen yetkili, füze rampalarının savaş uçağının mı yoksa saldırı grubundaki muhripler ve kruvazörlerin mi üzerinde olduğunu açıklamaktan kaçındı.

ABD merkezli Politico dergisine göre USS Gerald R. Ford uçak gemisinin başka savaş yetenekleri de var ve bu yetenekler sayesinde İsrail'e daha fazla Demir Kubbe Hava Savunma Sistemi füzesi sağlayabilir.

Politico, ABD yönetiminden yetkililerin Kongre'deki senatörlere ve temsilcilere İsrail'in acilen daha fazla Demir Kubbe Hava Savunma Sistemi füzesine ihtiyacı olduğunu bildirdiğini aktardı.

İsrail merkezli Rafael Advanced Defense Systems şirketi ve İsrail Havacılık ve Uzay Endüstrisi tarafından üretilen ve büyük oranda ABD tarafından finanse edilen Demir Kubbe Hava Savunma Sistemi'nin görevi, Gazze Şeridi'nden ve Güney Lübnan'dan fırlatılan füzeleri etkisiz hale getirmek.

Şarku'l Avsat'ın Independent Türkçe'den aktardığı analize göre USS Gerald R. Ford uçak gemisi, tüm bunların yanı sıra mühimmat taşıyabilen helikopterleriyle de İsrail'e yardım ulaştırabiliyor.

Indianapolis merkezli Sagamore Enstitüsü'nde kıdemli araştırmacı olan emekli deniz kaptanı Jerry Hendricks, USS Gerald R. Ford uçak gemisinin çok büyük bir silah deposuna sahip olması nedeniyle bunları yapabildiğine dikkati çekti.

USS Gerald R. Ford ve saldırı grubu aynı zamanda çeşitli gelişmiş istihbarat toplama ve temasları izleme beceriyle de donatılmış durumda.

FFD analistlerinden Bradley Bowman, bu yeteneklerin önümüzdeki olası saldırılardan önce İsrail'e erken uyarıları hızlı bir şekilde iletmek için kullanılabileceğini söyledi.

ABD ordusunun satın alma, lojistik ve teknolojiden sorumlu yetkilisi Douglas Bush, İsrail'e hangi silahların gönderileceğini açıklamak için henüz çok erken olduğunu, ancak teorik olarak bunların küçük silahlardan gelişmiş mühimmatlara kadar geniş bir yelpazeyi kapsayabileceğini söyledi.

Bush, ordunun İsrail'e savunma amaçlı füzeler ya da top mermileri gönderebileceğini de belirtti.

Independent Arabia-Independent Türkçe

USS Gerald R. Ford uçak gemisi gidişatı değiştirebilir mi?

USS Gerald Ford uçak gemisi, ilk kez bir savaş için konuşlandırılırken ABD Donanması, yetenekleri bakımından saldırı sınıfına giren uçak gemisini, Başkan Ford'un İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD Donanması'nda subay olarak görev yapmış olmasından dolayı bir onur ve saygı göstergesi olarak ABD'nin 38'inci Başkanı Gerald Rudolph Ford'un adını taşıyan "yenilikçi bir savaş platformu" olarak tanımlıyor.

ABD tarafından son 40 yıl içinde inşa edilen ilk uçak gemisi olan ve 2017 yılında ABD Donanması tarafından kullanılmaya başlayan USS Gerald Ford uçak gemisi, 'yüzen kale' olarak adlandırılıyor.

Uzunluğu 335 metre (bin 100 feet) olan gemi, üç futbol sahasının toplamından daha büyük. Yeni nesil uçak gemileri için sınıfında bir ilk olan gemi, saatte 34,5 mil hızla ilerlemesine olanak tanıyan iki gelişmiş nükleer reaktörden güç alıyor.

Saldırı ve savunma yetenekleri

ABD Donanması'na göre USS Gerald R. Ford uçak gemisi, uçakları fırlatmak için buharla çalışan mancınıklarla donatılmış eski uçak gemilerinin aksine bir yandan işletme ve bakım maliyetlerini azaltırken diğer yandan daha ölümcül olma, daha fazla hayatta kalma ve daha çok birlikte çalışabilirlik sağlama açısından önemli 23 farklı teknolojiyi barındırıyor.

Gemi aynı zamanda, daha fazla kontrol ve otomasyona olanak tanıyan yeni bir elektromanyetik ateşleme sistemine de sahip.

Eski nesil Nimitz sınıfı uçak gemilerinden daha yüksek hızlarda yük başına 24 bin pound (10 bin 886 kilogram) taşıyabilen gelişmiş bir silah asansörü bulunan USS Gerald R. Ford uçak gemisi ağır silahlarla donatılmış savaş uçaklarını istenilen tüm yönlere yüzlerce kilometre fırlatabilecek kapasiteye ve saldırılara karşı kendisini savunabileceği çeşitli silahlara sahip.

Bu silahlar arasında, yüksek hızlı, alçak irtifalı gemi savar kruz (seyir) füzelerine, helikopterler gibi düşük hızlı hava tehditlerine ve yüksek hızlı manevra kabiliyetine sahip yüzey tehditlerine karşı gemi için güvenilir bir savunma yeteneği sunan 'Sea Sparrow' adlı füze sistemi de yer alıyor.

USS Gerald R. Ford ayrıca deniz platformlarının hava ve füze saldırılarına karşı korunmasını amaçlayan Rolling Airframe Missile (RAM) Sistemi'ne de sahip.

'Naval Technology' adlı internet sitesine göre gemi, yaklaşık bin mil menzile sahip F-35 savaş uçaklarının da aralarında bulunduğu 90'a kadar uçak taşıyabiliyor.

F-35'lerin üreticisi Lockheed Martin'e göre de bu uçaklar, 18 bin pounda (8 bin 400 kilogram) kadar silah taşıyabiliyor.

Gemide altı bin denizci görev yapmasından dolayı geminin nüfusu, ABD'nin birçok şehrinden daha fazla kalabalık olmasıyla dikkati çekiyor.

Dünya izliyor

Dünya, Gazze Şeridi'nden başlayıp başka savaş alanlarına da yayılabilecek bu son çatışmada USS Gerald R. Ford uçak gemisinin neler yapabileceğini görmeyi beklerken bir yandan İsrail, Gazze Şeridi'ni bombalamaya devam ediyor.

Ayrıca Hamas ve Filistinli silahlı gruplar, İsrail şehirlerini ve kasabalarını roketlerle hedef alıyor. Tüm bunlarsa ölenlerin ve yaralananların sayısını artırıyor. 

Associated Press (AP) haber ajansına göre ABD ve İsrail, Hamas Hareketi'nin İsrail'e saldırısını, İsrailli sivillerin ayrım gözetmeksizin öldürülmesini ve onlarca rehinenin kaçırılmasını kınamak için dünya ülkelerini harekete geçirirken Hamas, saldırılarının nedenlerinden biri olarak İsrail'in Filistinlilerin hak iddia ettiği topraklarda giderek artan sayıda yerleşim birimi inşa etmesini gösterdi.

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 2022 yılında yayınlanan bir raporda, İsrail'in Filistin topraklarını işgalinin, kalıcılığı ve İsrail hükümetinin izlediği fiili ilhak politikaları nedeniyle uluslararası hukuka göre yasa dışı olduğu sonucuna varılmıştı.

Gazze Şeridi sakinleri Hamas Hareketi, Gazze Şeridi'nin kontrolünü ele geçirdiği 2007 yılından bu yana İsrail'in ablukası altında yaşıyorlar.

BM'ye göre Gazzelilerin gidecek hiçbir yerleri yok ve Gazze Şeridi'nin nüfusun yüzde 63'ü gıda güvensizliği sorunuyla karşı karşıya.

Bunların çoğunluğunu da yarısı çocuk olmak üzere mülteciler oluşturuyor. BM, nüfusun yüzde 95'inin temiz suya erişiminin de olmadığının altını çizdi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Gazze'yi 'açık hapishanesi', BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ise 'yeryüzündeki cehennem' olarak tanımlamıştı.

Independent Arabia - Independent Türkçe



İran, UAEA toplantısında çatışma uyarısında bulundu

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi
TT

İran, UAEA toplantısında çatışma uyarısında bulundu

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, Batılı güçleri bugün başlayacak olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) üç aylık toplantısında çatışmaya karşı uyardı.

Tahran cuma günü, Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık'ı toplantıda ‘stratejik bir hata’ yapmamaları konusunda uyarırken, diplomatik kaynaklar bu ülkelerin ve ABD'nin toplantıda İran’a karşı bir karar tasarısı sunmayı planladıklarını doğruladı.

UAEA Yönetim Kurulu'nun yaklaşık 20 yıl sonra ilk kez İran'ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması yükümlülüklerine uymadığını ilan etmesi ve Batılı güçlerin İran dosyasını Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne götürmesinin önünü açması bekleniyor.

Bekayi, “Çatışmaya verilecek yanıt daha fazla iş birliği olmayacak. İran bir dizi önlem hazırladı ve karşı taraflar kapasitemizin farkında. Bir sonraki aşamadaki gelişmelere bağlı olarak ve UAEA ile iş birliği içinde bir dizi adım atacağız” ifadelerini kullandı.

Geçen hafta başında yayınlanan gizli bir UAEA raporunda İran'ın yüzde 60'a kadar zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğu ve bunun daha yüksek bir seviyede zenginleştirilmesi halinde 10 nükleer silah yapımında kullanılabileceği belirtilmişti.

Bekayi sözlerini şöyle sürdürdü: “UAEA raporu, üç Avrupa ülkesi ve ABD'den gelen siyasi bir talimata dayanıyor ve gerçeği yansıtmıyor. Raporda taahhütlerden sapma yönünde bir husus yer almıyor, aksine Ortak Eylem Planı (nükleer anlaşma) çerçevesinde çözüme kavuşturulan eski suçlamalar yeniden gündeme getiriliyor. Ne yazık ki Siyonist varlığın sunduğu sahte belgeler ve bazı ülkelerin siyasi tutumları UAEA'nın bu konuları yeniden gündeme getirmesine yol açtı.”

Bekayi, İsrail'in 2018 yılı başlarında İran'ın nükleer arşivini karmaşık bir operasyonla ele geçirmesinin ardından UAEA’nın araştırılmasını talep ettiği gizli tesislerle ilgili soruşturmaya atıfta bulundu.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bekayi, “Raporun içeriği tamamen siyasi. UAEA'nın davranışlarını Yönetim Kurulu'nun daha önce verdiği bir yetkiye dayandırarak meşrulaştırmasını kabul etmiyoruz. Bu tür raporlar bazı tarafların kendi pozisyonlarına sadık kalmaları için siyasi zemin sağlamaktadır” şeklinde konuştu.

Bekayi, “UAEA Genel Direktörü'nün son açıklamaları teknik yetkilerinin ötesine geçiyor. Barışçıl nükleer tesislere yönelik her türlü tehdidi barışa yönelik bir tehdit olarak değerlendiren 533 sayılı karar uyarınca, İran'ın nükleer tesislerine yönelik her türlü tehdide karşı net bir tavır alınmalı” dedi.

Bekayi, “Uluslararası bir kuruma başkanlık eden ve BM'de yüksek mevkilere talip olan her kim olursa olsun, tehdit ve gerginliği artırma aracı değil, barışın sesi olmalıdır” ifadesini kullandı.

UAEA şu anda ‘İran'ın nükleer programının tamamen barışçıl olduğuna dair güvence veremeyeceğini’ söylüyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre UAEA’nın Viyana'daki toplantısı öncesinde İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi devlet televizyonuna açıklamalarda bulundu. Kemalvendi, “Elbette UAEA, İran İslam Cumhuriyeti'nin kapsamlı ve dostane iş birliğini sürdürmesini beklememelidir” dedi.

Diplomatik kaynaklar perşembe günü, Tahran'ın nükleer programına ilişkin 2015 anlaşmasına taraf olan üç Avrupa ülkesi ve ABD'nin, Tahran'ın dört gizli sahadaki nükleer faaliyetlerine ilişkin yıllardır süren soruşturmada ‘tam iş birliği yapmaması’ nedeniyle BM Güvenlik Konseyi'ne bir karar tasarısı sunmayı planladıklarını söyledi.

UAEA bir raporunda İran'ın nükleer programı konusunda ‘tatmin edici olmayan’ iş birliğini kınayarak, İslam Cumhuriyeti'nin yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyum üretimini hızlandırdığına dikkat çekti.

İran'ın önerisi

Bu gelişme Tahran ile Washington'un İran'ın nükleer programı konusunda yeni bir anlaşma arayışı için görüşmeler yürüttüğü bir dönemde yaşandı.

Bekayi, ABD'li yetkililere İran'ın nükleer müzakereler kapsamında Umman üzerinden yakında ABD'ye sunacağı öneriyi değerlendirmeleri tavsiyesinde bulundu.

Bekayi, “İran halkının çıkarlarını ve haklarını dikkate almayan hiçbir öneri kabul edilemez. Ayrıntılara girmeyeceğim ama yakında Umman aracılığıyla teklifimizi sunacağız. ABD'ye bu fırsatı ciddiye almasını tavsiye ediyoruz” dedi. Bekayi, teklifin içeriğiyle ilgili ayrıntı vermedi.

İran Devrim Muhafızları Ordusu'na (DMO) bağlı Tesnim haber ajansının kaynaklara dayandırdığı haberine göre İran, ABD'nin önerisine yanıtını önümüzdeki iki gün içinde diplomatik kanallar aracılığıyla yazılı olarak gönderecek.

Ajansa göre, Tahran'ın yanıtı, yaptırımların etkin bir şekilde kaldırılması karşılığında Washington'un endişelerini giderecek önlemler sunarken, kendi topraklarında zenginleştirme ilkesini koruyan bir öneri içerecek. İran ayrıca kırmızı çizgilerine saygı gösterilmesi koşuluyla yeni bir müzakere turuna hazır olduğunu ifade edecek.

Bekayi, Batı medyasında altıncı turun planlandığına ve ABD'nin İran'a uranyum zenginleştirmeyi yüzde 3'e düşürme önerisinde bulunduğuna dair çıkan haberleri yalanladı. “Toplantı planlanmıştı ancak gerçekleşmedi. Bu medya haberlerinin çoğu doğrulanabilir değil ve genellikle psikolojik baskı yaratmayı amaçlıyor” dedi.

Bekayi şöyle devam etti: “Eğer taviz alışverişine dayalı gerçek müzakerelerden bahsediyorsak, ABD'nin önerisi bu anlayışı yansıtmıyor.”

Bu açıklama, Tahran'ın ‘kabul edilemez’ olarak nitelendirdiği ABD önerisine yanıt olarak geldi.

Bekayi gazetecilere yaptığı açıklamada, Washington ile Tahran arasındaki dolaylı müzakerelerin bir sonraki turuna ilişkin belirli bir noktasının olmadığını söyledi. Bekayi gazetecilere şunları söyledi: “Bu konuda bir karar alınırsa derhal duyurulacaktır.”

İki ülke, yaptırımların hafifletilmesi karşılığında İran'ın nükleer programını engellemeyi amaçlayan 2015 anlaşmasına bir alternatif bulmak için nisan ayından bu yana beş tur müzakere gerçekleştirdi.

ABD Başkanı Donald Trump, 2018'deki ilk döneminde bu anlaşmadan vazgeçerek Tahran'a yeniden sert yaptırımlar uygulamaya başladı.

İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf’ın dün devlet televizyonunda yayınlanan açıklamalarında, “ABD'nin önerisi yaptırımların kaldırılmasından bile bahsetmiyor. Hayalperest ABD Başkanı gerçekten İran'la bir anlaşma istiyorsa yaklaşımını değiştirmelidir” ifadeleri yer aldı.

Bekayi ise “Yaptırımların kaldırılmasının temel bir gereklilik olduğunu defalarca vurguladık. Başta nükleer kazanımların korunması ve yaptırımların etkin bir şekilde kaldırılması olmak üzere İran'ın meşru hakları dahil edilmeden hiçbir anlaşmaya varılamaz. Bu talepleri içermeyen herhangi bir metin kabul edilemez” değerlendirmesinde bulundu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio 20 Mayıs'ta Senato Dış İlişkiler Komitesi'ndeki oturumda yaptığı açıklamada, “İran'ın herhangi bir şekilde uranyum zenginleştirmesine izin vermeyeceğiz. Olası bir anlaşmadan sonra bile füze ve terörizmle ilgili yaptırımları uygulamaya devam edeceğiz. Zenginleştirmenin bir ulusal haysiyet meselesi olduğunu iddia ediyorlar ama gerçek şu ki bunu caydırıcı bir unsur olarak kullanmak istiyorlar. Çünkü gelişmiş zenginleştirme kapasitesine sahip olmanın onları nükleer silahın eşiğinde bir devlet haline getirdiğine ve dolayısıyla tehditlere karşı bağışıklık kazandırdığına inanıyorlar” ifadelerini kullandı.

Buna karşılık Bekayi şunları söyledi: “Bu doğru değil. Zenginleştirme yapan herkesin bir silah programı yok. ABD'nin müttefikleri de dahil olmak üzere, silahlanma amacı gütmeden zenginleştirme yapan ülkeler var. Bu anlamda, İran'ın baskılar karşısındaki direncinin kendisi bir tür caydırıcılıktır. Zenginleştirme, nükleer yakıt döngüsünün ve ulusal endüstrimizin önemli bir parçasıdır; müzakere edilemez ya da taviz verilemez.”

Bekayi, İranlı milletvekillerinin ülkelerinin silahların teknik yönlerine sahip olması konusunda ne söylediklerine ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi: “Ülke içinde çeşitli görüşler var, ancak bizim tarafımızdan defalarca teyit edilen şey İran'ın nükleer programının tamamen barışçıl olduğudur. Siyasi nedenlerle hazırlanan son rapor, programımızın barışçıl doğasını kanıtladı. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na bağlı bir devlet olarak İran, barışçıl yaklaşıma olan bağlılığını sürdürecektir.”