Biden, ABD'nin iki savaşı aynı anda destekleyebileceğinde ısrarcı

Başkan, "Tanrı aşkına, biz Amerika Birleşik Devletleri'yiz. Dünya tarihinin en güçlü ülkesiyiz" dedi

(Reuters)
(Reuters)
TT

Biden, ABD'nin iki savaşı aynı anda destekleyebileceğinde ısrarcı

(Reuters)
(Reuters)

Ortadoğu'daki çatışma derinleşmeye devam ederken Joe Biden, ABD'nin İsrail ve Ukrayna'daki iki savaşı aynı anda destekleyebileceğinde fazlasıyla ısrarcı.

Pazar gecesi yayımlanan 60 Minutes röportajında Scott Pelley'e konuşan başkan, "Tanrı aşkına, biz Amerika Birleşik Devletleri'yiz. Dünyanın gelmiş geçmiş en güçlü ülkesiyiz" dedi.

Bunların her ikisiyle de başa çıkabilir ve yine de genel uluslararası savunmamızı koruyabiliriz. Bunu yapabilecek kapasiteye sahibiz ve eski Dışişleri Bakanı'nın ifadesiyle 'asli ulus' olarak bunu yapmakla yükümlüyüz. Biz yapmazsak kim yapar?

Biden, 7 Ekim'de ülkeye yapılan kanlı saldırılardan bu yana İsrail'e ve İsrail'in Hamas'a yönelik askeri harekatına verdiği destekte kararlı oldu.

Gazze'deki Hamas savaşçıları tarafından İsrail'in güneyinde düzenlenen saldırılarda 1300'den fazla kişi öldürüldü ve 126 rehine kaçırılarak bölgeye götürüldü.

ABD'li yetkililer, şiddetin başlamasından beri 14 Amerikalıdan haber alınamadığını söylüyor ve Pelley, Başkan'a rehinelere ne mesaj vereceğini sordu.

SORU: "İsrail ve Ukrayna'daki savaşlar Birleşik Devletler'in aynı anda baş edebilmesi için fazla mı?"

ABD Başkanı: "Tanrı aşkına, biz Amerika Birleşik Devletleri'yiz. Dünyanın gelmiş geçmiş en güçlü ülkesiyiz"

Biden, "Onları bulmak için elimizden gelen her şeyi yapacağımızı söylüyorum" diye yanıtladı.

Gücümüz dahilindeki her şeyi. Ve bunun ayrıntılarına girmeyeceğim, ama bunun üzerinde deli gibi çalışıyoruz.

ABD Başkanı, cuma günü kayıpların aileleriyle bir saat konuştu.

Biden, "Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'nın başlarına gelenleri derinden önemsediğini bilmeleri gerektiğini düşünüyorum, derinden" diye ekledi.

Dünyaya bunun kritik olduğunu anlatmalıyız. Bu insani bir davranış bile değil. Tamamen barbarlık. Onları bulabilirsek de eve götürmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız.

Independent Türkçe



İran: Avrupa Troykası ile birkaç gün içinde görüşmeler yapma konusunda anlaştık

Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)
Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)
TT

İran: Avrupa Troykası ile birkaç gün içinde görüşmeler yapma konusunda anlaştık

Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)
Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)

İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, İran, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın cuma günü İstanbul'da nükleer müzakereleri yeniden başlatacağını açıkladı. Bu açıklama, Avrupa'nın üç büyük ülkesi olan İngiltere, Fransa ve Almanya'nın müzakerelerin yeniden başlamaması halinde İran'a uluslararası yaptırımların yeniden uygulanacağı uyarısının ardından geldi.

İran resmi basınına göre Dışişleri Bakanlığı sözcüsü İsmail Bekayi, “İran, İngiltere, Fransa ve Almanya arasındaki toplantının, dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılacağını” açıkladı.

İran medyası dün, Batılı güçlerin BM yaptırımlarına hızlı bir şekilde geri dönüş için "snapback" mekanizmasını devreye sokmak üzere ağustos sonuna kadar süre vermesinin ardından, Tahran'ın Avrupa Troykası ile müzakereleri yeniden başlatma konusunda anlaştığı haberini verdi. Devrim Muhafızları'na bağlı Tesnim Haber Ajansı, konuya hakim bir kaynağın "Görüşmelerin prensibi üzerinde anlaşmaya varıldı, ancak zaman ve yer konusunda istişareler devam ediyor" dediğini belirtti.

Birkaç gün önce, Avrupa Troyka'nın dışişleri bakanları ve Avrupa Birliği'nin dışişleri politika sorumlusu, geçen ay İsrail ve ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine düzenlediği saldırıdan bu yana İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile ilk telefon görüşmesini gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Avrupa Troykası, Çin ve Rusya ile birlikte, 2015 yılında İran ile imzalanan ve 2018 yılında ABD'nin çekildiği nükleer anlaşmanın kalan taraflarını oluşturuyor. Anlaşma uyarınca, İran'ın nükleer programına kısıtlamalar getirilmesi karşılığında yaptırımlar kaldırılmıştı.

Avrupa Birliği, İran ile İsrail arasında hava savaşı öncesinde devam eden nükleer müzakerelerin yeniden başlamaması veya somut sonuç alınmaması halinde, BM'nin yaptırımlarını otomatik olarak yeniden uygulamaya koyan “Snapback” mekanizması yoluyla, ağustos ayı sonuna kadar İran'a BM yaptırımlarını yeniden uygulayacağını açıkladı.

Arakçi birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Avrupa Birliği ve Avrupa Troyka'sı bir rol oynamak istiyorsa, sorumlu davranmalı ve ahlaki ve hukuki hiçbir temeli olmayan (yaptırımların yeniden uygulanması) politikası da dahil olmak üzere, modası geçmiş tehdit ve baskı politikalarından vazgeçmelidir” ifadelerini kullandı.

2015 nükleer anlaşmasını onaylayan BM kararının maddelerine göre, Avrupa Troykası 18 Ekim 2025 tarihine kadar BM'nin Tahran'a yaptırımlarını yeniden uygulayabilir.

İran Parlamentosu Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu üyesi Vahid Ahmedi, üç Avrupa ülkesinin “uluslararası hukuk açısından mekanizmayı devreye sokma hakkına sahip olmadığını”ifade etti. İran Observer haber sitesine verdiği demeçte, Tahran'ın ABD ile müzakerelere dönmek için üç temel şart koyduğunu belirtti. “Birincisi, İran topraklarına yönelik saldırının uluslararası platformlarda kınanması, ikincisi, 12 gün süren savaşın yol açtığı zarar ve kayıpların belirlenmesi, üçüncüsü, gelecekte İran topraklarına yönelik herhangi bir saldırının tekrarlanmayacağına dair net garantiler verilmesi.”

İsrail-İran savaşından önce Tahran ve Washington, Umman'ın arabuluculuğunda beş tur nükleer müzakere gerçekleştirdi, ancak Batı güçlerinin silahlanma tehlikesini ortadan kaldırmak için İran'ın uranyum zenginleştirmesini sıfıra indirmesini talep etmesi gibi önemli engellerle karşılaştı.

ABD saldırılarından önce İran, uranyumu yüzde 60 saflıkta zenginleştiriyordu. Bu uranyumun saflığı, silah geliştirmeye imkan veren yüzde 90'a kadar kolaylıkla yükseltilebilir.

Tahran, nükleer programının sadece sivil amaçlara yönelik olduğunu söylüyor. Batılı güçler ise bu düzeyde zenginleştirmenin sivil bir gerekçesi olmadığını belirtiyor.

Birleşmiş Milletler'in en üst düzey denetim kurumu olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ise nükleer silah üretmeden uranyumu bu düzeye kadar zenginleştiren başka bir ülke olmadığını vurguluyor.