Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Karabağ’a ülkesinin bayrağını dikti
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev dün Karabağ’ın başkentine ülkesinin bayrağını dikti. (EPA)
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Bakü’nün kontrolü yeniden ele geçirmesinden bu yana Karabağ’a yaptığı ilk ziyarette, ülkesinin bayrağını dikti.
Cumhurbaşkanlığı Ofisi, Aliyev’in Karabağ’ın çeşitli yerlerini ve kasabalarını ziyaret ederken askeri üniformalı görüntülerini ve Azerbaycan bayrağını öperken diz çökmüş fotoğraflarını yayınladı.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Ofis tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Hankendi şehrinde Azerbaycan Cumhuriyeti’nin ulusal bayrağını göklere yükseltti ve konuşma yaptı.”
Azerbaycan, bölgenin başkentine Hankendi adını verirken, Ermenistan ise 1990’lı yıllarda Ermeni ayrılıkçıların kontrolüne geçmesinden bu yana bölgeyi Stepanakert olarak adlandırıyor.
Bakü eylül ayında, Karabağ’da 24 saatten kısa bir sürede sona eren operasyonda Ermeni ayrılıkçılara karşı bir zafer kazandı. Ermeni ayrılıkçılar yenilgilerinin ardından, kendi ilan ettikleri cumhuriyetin dağıldığını duyurdu.
Aliyev ziyareti sırasında eski bir gölü ve kaleyi ziyaret ederek, birçok şehri gezdi. Bölgede yaşayan tahmini 120 bin Ermeni’nin çoğu sınırdan Ermenistan’a kaçtı. Bölge nüfusunun büyük çoğunluğunun bu kitlesel kaçışı, Ermeni azınlığın Azerbaycanlıların ellerinde misillemelere maruz kalacağı korkusuyla gerçekleşti.
Azerbaycan operasyonundan sonra yayınlanan fotoğraflarda bölgenin başkenti ıssız görünüyordu. Aliyev’in ziyareti, babası Haydar Aliyev’in yerine 2003 yılında Azerbaycan cumhurbaşkanlığını devralmasının 21’inci yıl dönümüne denk geldi. İlham Aliyev, yönetimi boyunca Karabağ'ı Azerbaycan kontrolüne iade etme sözü verdi.
Aliyev’in ziyareti Papa Francis’in Karabağ’daki eski Ermeni Hıristiyan manastır ve kiliselerinin korunması çağrısıyla aynı zamana denk geldi. Papa Francis, Roma’daki Aziz Petrus Meydanı’ndaki ayinin ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Bölgedeki manastırların ve ibadethanelerin korunmasını gerekir. Bölgedeki yeni yetkililere ve tüm sakinlere farklılıklarımıza rağmen birlikte yaşamamızı sağlayan bir inanç ifadesi ve kardeşliğin işareti olarak ibadet yerlerine saygı duymaya çağırıyorum.”
Ermenistan, Azerbaycan’ı Karabağ’da etnik temizlik yapmakla suçladı. Ancak Bakü bu suçlamaları reddetti.
Aliyev'in ziyareti, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın katılmadığı eski Sovyet cumhuriyetlerinin liderleri toplantısı çerçevesinde Kırgızistan’da Rus mevkidaşı Vladimir Putin ile görüşmesinin ardından geldi.
Aliyev, bu ayın başlarında Granada’da Paşinyan ile görüşeceği bir Avrupa zirvesine katılmasa da Aliyev’in ofisi Ermenistan Başbakanı ile görüşmek üzere Brüksel’e gitmeyi planladığını açıkladı.
Karabağ bölgesi uzun süredir devam eden bir anlaşmazlığın merkezi haline geldi. İki eski Sovyet cumhuriyeti (Azerbaycan ve Ermenistan) iki savaş gerçekleştirdi. 1988 ile 1994 yılları arasındaki ilk savaşta 30 bin kişi yaşamını yitirdi. 2020’deki ikinci savaş ise Erivan’ın yenilgisiyle sona erdi.
Rusya, Ukrayna'daki hedeflerine her zamankinden daha yakınhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5115147-rusya-ukraynadaki-hedeflerine-her-zamankinden-daha-yak%C4%B1n
Bir genç, Rusya'nın Ukrayna'nın dört bölgesini ilhak etmesinin birinci yıl dönümünü anma yürüyüşü öncesinde Kızıl Meydan'da Rus bayrağı sallıyor, Moskova, Rusya, 29 Eylül 2023
Rusya, Ukrayna'daki hedeflerine her zamankinden daha yakın
Bir genç, Rusya'nın Ukrayna'nın dört bölgesini ilhak etmesinin birinci yıl dönümünü anma yürüyüşü öncesinde Kızıl Meydan'da Rus bayrağı sallıyor, Moskova, Rusya, 29 Eylül 2023
Ömer Önhon
Başkan Donald Trump ikinci kez göreve geldiğinde herkes onun politikalarının uluslararası alanda büyük bir yankı uyandıracağını tahmin ediyordu. Gerçekten de birkaç hafta geçmeden Trump’ın politikalarının hem üslup hem de uygulama açısından yarattığı şok dalgaları tüm beklentileri aştı.
Trump, seçim kampanyası sırasında iktidardan uzak kaldığı yılları “çok sayıda felaketle dolu bir dönem” olarak niteledi. Eğer kendisi başkan olsaydı bunların hiçbirinin yaşanmayacağını, yani Rusya’nın Ukrayna'yı işgal etmeyeceğini, Gazze'de savaş çıkmayacağını söyledi.
Bunu asla bilemeyeceğiz çünkü zamanı geriye döndürmenin bir yolu yok. Ancak Trump'ın bu çatışmaları bitirme konusundaki vaatlerini yerine getirip getiremeyeceğini göreceğiz.
Trump'ın hem siyasi hem de ekonomik politikaları, davranışları gibi keskin ve alışılmışın dışında. Ancak, diplomatik üslubuyla, girişimleri ve beklenmedik hamleleriyle herkesi şaşırtarak, işleri ilerletmeyi başarıyor.
Trump'ın Ukrayna yol haritasının temel unsurları şöyle:
- Savaşı savaşarak değil, diplomatik yollarla sonlandırmak
- Ukrayna'nın 2014 öncesi sınırlarına dönmesi gerçekçi olmadığından, Kırım ve doğu Ukrayna'nın ülke sınırları içerisinde kalması pek mümkün görünmüyor.
- Ukrayna'nın NATO üyesi olma şansı artık kalmadı.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio başkanlığındaki ABD heyeti, 18 Şubat'ta Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Devlet Bakanı Musaid el-Ayban'ın ev sahipliğinde Riyad'da düzenlenen toplantıda Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldi. Yaklaşık 5 saat süren görüşmelerin ardından ilk turun sona erdiği belirtilerek yeniden bir araya gelme kararı alındı. Yani süreç başladı.
Riyad görüşmesinde tek konu Ukrayna değildi. ABD-Rusya ilişkileri, olası iş birliği alanları ve Ukrayna'daki savaşın nasıl sonlandırılacağı konuşuldu. Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Rus mevkidaşıyla sürecin kolaylaştırılmasını sağlayacak şu dört ilke üzerinde anlaştıklarını duyurdu:
- Washington ve Moskova'daki diplomatik misyonlarının faaliyetlerini yeniden aktif hale getirmek.
- Ukrayna'daki çatışmanın sona erdirilmesine yönelik müzakerelere yardımcı olmak üzere üst düzey bir ekip atamak.
- Ukrayna'daki çatışmanın sona ermesinin ardından jeopolitik ve ekonomik iş birliği imkânlarını araştırmak.
- Bu sürece katılmaya devam etmek ve üretken bir şekilde ilerlemesini sağlamak.
ABD, Rusya'nın işgal ettiği ve on binlerce Ukraynalının ülkelerini savunurken öldüğü Ukrayna'ya danışmadan Riyad'a gitti. ABD, nasıl ilerleyeceği ve Rusya'dan ne talep edeceği konusundaki tartışmalarla zaman kaybetmemek adına Avrupa'nın kilit ülkeleriyle birlikte, Ukrayna'yı devre dışı bıraktı.
ABD, nasıl ilerleyeceği ve Rusya'dan ne isteyeceği konusundaki tartışmalar ile zaman kaybetmemek adına Avrupa'nın kilit ülkeleriyle birlikte, Ukrayna'yı devre dışı bıraktı.
Aynı gün, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski'yi Ankara'da ağırladı. Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Erdoğan, Mart 2022'de Rusya ile Ukrayna arasında Ankara'nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen ve Karadeniz Tahıl Girişimi gibi somut sonuçlar veren doğrudan görüşmeleri hatırlattı. Erdoğan, Başkan Trump'ın savaşı sona erdirme yönündeki diplomatik girişiminin Türkiye'nin son üç yıldır benimsediği politika ile uyumlu olduğunu söyledi. Türkiye’nin, önümüzdeki dönemde Rusya, Ukrayna ve ABD arasında gerçekleşecek görüşmelere ev sahipliği yapmak istediğini belirtti.
Zelenski ise Ukrayna'nın arkasından hiçbir karar alınamayacağı uyarısında bulunarak, Ukrayna'nın Rusya tarafından işgal edilen topraklarından hukuken vazgeçmeyeceğini söyledi.
Trump, savaşta milyonlarca insanın öldürülmesini durdurmak istediğini söylüyor ancak aynı zamanda yaklaşımının ve politikasının önemli bir özelliği haline gelen finansal boyutları da gündeme getiriyor. Donald Trump, Fox News'e verdiği son röportajda, Rusların Ukrayna'yı işgalinden bu yana ABD'nin sağladığı tüm desteğe karşılık Ukrayna'dan 500 milyar dolar değerinde nadir toprak madenleri istediğini söyledi. Ukrayna'nın nadir toprak madenleri açısından zengin bir ülke olduğu ve Rusya'nın işgal ettiği topraklarda bu madenlerden büyük miktarlarda bulunduğu biliniyor. Trump, Ukrayna'nın teklifini temelde kabul ettiğini söylerken, Ukrayna tarafı bunu kabul ettiğini teyit etmedi.
Ukrayna savaşının başlangıcından bu yana ABD ve Avrupa Ukrayna savaşına yoğun bir şekilde dahil oldu. Rusya'nın Ukrayna'da kazanmaması gerektiği sloganıyla Ukrayna'yı çeşitli yollarla silahlandırıp, bunun için tahsis ettiği büyük maddi kaynaklar ile desteklemeye başladı. Avrupa, 70 milyon avro insani yardım, 62 milyar avro da askeri yardım sağladı. ABD ise 50 milyar avro maddi ve insani yardım, 64 milyar avro da askeri yardımda bulundu. Bu miktarlar hesaplama yöntemlerine bağlı olarak daha da yüksek olabilir.
Ne toplu olarak AB ne de bireysel olarak Avrupa ülkeleri ABD olmadan Ukrayna'daki savaş çabalarını desteklemeyi sürdürebilirler. Bu nedenle, Riyad toplantısından bir gün önce İngiltere, Almanya, İtalya, Polonya, İspanya, Hollanda ve Danimarka liderlerinin yanı sıra Avrupa Konseyi ve Avrupa Komisyonu Başkanları ile NATO Genel Sekreteri, Paris'te Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un ev sahipliğinde düzenlenen gayrı resmi toplantıda bir araya geldi. Liderler Ukrayna'ya desteğin sürdürülmesi konusunda mutabık kaldılar ancak bunun nasıl yapılacağına dair somut bir plan ortaya koyamadılar. Haberlerde Ukrayna'ya hangi güvenlik garantilerinin sağlanacağı ve nasıl sağlanacağı gibi çeşitli konularda farklı yaklaşımların olduğu aktarıldı.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, 18 Şubat'ta Riyad'ın ev sahipliğinde düzenlenen ikili görüşmelerde Washington ve Moskova heyetleri arasında arabuluculuk yapıyor (Reuters)
Ne toplu olarak AB ne de bireysel olarak Avrupa ülkeleri ABD olmadan Ukrayna'daki savaş çabalarını desteklemeyi sürdürebilirler
Riyad'daki görüşmelerin ardından Trump, sosyal medyada Zelenski'ye yönelik sert eleştirilerini artırdı. Onu “seçilmemiş bir diktatöre dönüşen sıradan bir komedyen” olarak tanımladı. ABD Başkanı'nın, Ukrayna dahil hiçbir taraf ile istişare etme niyeti olmaksızın Rusya ile anlaşmaya varmakta kararlı olduğu artık açık ve net.
Bu yaklaşım Putin'in benzeri görülmemiş bir diplomatik zafer elde etmesine yardımcı olacaktır. Zira Rusya Devlet Başkanı, taviz vermeye gerek olmadığına dair artan kanaati ile kendisini hedeflerine her zamankinden daha yakın hissedecektir. Nitekim Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, arkasında kim olursa olsun, Moskova'nın Ukrayna'da hiçbir barış gücü bulunmasını kabul etmeyeceğini vurguladı.
Bu sahnenin gölgesinde Ukrayna kendisini daha da kırılgan bir konumda buluyor; işgal altındaki topraklarını geri alma ihtimalini yitirdiği gibi, Zelenski'nin siyasi geleceği de tehlikede. Ukrayna, doğal zenginlikleri ile Trump'a tazminat ödemek zorunda kalabilir.
Putin ise kararlı duruşunu sürdürdü ve Rusya stratejik hedeflerine bir adım daha yaklaştı. Moskova bugün vizyonunu dayatma konusunda daha özgüvenli görünüyor. Riyad görüşmesinin ardından Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, kimliği ne olursa olsun Ukrayna'da herhangi bir barış gücü bulunmasının kendileri için kabul edilemez olduğunu net bir dille dile getirdi.
Buna karşılık, ABD ile Avrupalı müttefikleri arasındaki gerginlik tırmandı; bu durum, yakın zamanda düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı'nda belirgin bir şekilde görüldü. ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, demokratik değerler, ifade özgürlüğü ve sivil haklar konusunda Avrupa'yı sert bir şekilde eleştirdi. Öyle ki, ön sırada oturan Alman Savunma Bakanı, onun sözünü kesip, yüksek sesle itiraz ederek, “Bu kabul edilemez” dedi. Ancak Vance itirazlardan etkilenmedi ve konuşmasını sürdürdü.
Emekli Türk büyükelçi Ebru Barutçu, ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance'in konuşmasını, ABD daimi temsilcilerinin BM İnsan Hakları Konseyi'nde Çin'in insan hakları ihlallerine yönelik konuşmalarına benzetti.
ABD ile Avrupalı müttefikleri arasındaki ilişkiler büyük olasılıkla inişli çıkışlı bir yolda ilerleyecek ve bu durum yeni bir Avrupa güvenlik çerçevesi hakkındaki tartışmaları beraberinde getirecek. Buna karşılık Avrupa kendi savunmasını sağlamak için alternatif stratejiler arayışına girebilir.