Gazze'deki hastane saldırısına birçok ülke ve uluslararası kuruluştan tepki geldi

(AA)
(AA)
TT

Gazze'deki hastane saldırısına birçok ülke ve uluslararası kuruluştan tepki geldi

(AA)
(AA)

İsrail'in, Gazze'deki el-Ehli Baptist Hastanesi'ne düzenlediği ve yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği saldırıya birçok ülke ve uluslararası kuruluştan kınama geldi.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in Gazze'deki hastaneye yönelik saldırısına ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada, "Gazze'de bir hastanenin hedef alınması sonucunda yüzlerce Filistinlinin hayatını kaybetmesinden ve bir o kadarının da yaralanmasından derin bir infial duyuyor, bu barbarca saldırıları en şiddetli biçimde kınıyoruz. Saldırılarda hayatlarını kaybeden Filistinli kardeşlerimize rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Sivilleri doğrudan hedef alan, hastaneleri, okulları vuran bir zihniyetin uluslararası hukuk önünde ve vicdanlarda hesap vermesi kaçınılmazdır." değerlendirmesine yer verildi.

Suudi Arabistan

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in el-Ehli Baptist Hastanesi'ne düzenlediği ve tüm uluslararası yasa ve normların açık bir ihlali olan "vahşi saldırısının" tamamen reddedildiği belirtildi.

Açıklamada, İsrail'in tüm uluslararası çağrılara rağmen sivillere yönelik saldırılarını sürdürmesinin ve Gazze'deki hastaneyi bombalayarak işlediği "menfur suçun" en güçlü ifadelerle kınandığı kaydedildi.

İsrail'in Gazze'deki hastaneyi vurmasının uluslararası toplumu, İsrail söz konusu olduğunda uygulanan çifte standarttan vazgeçmeye zorladığı aktarılan açıklamada, Gazze'de mahsur kalan sivillere gıda ve ilaç ulaştırılması için güvenli koridorların açılması gerektiği vurgulandı.

ABD

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Sözcü Yardımcısı Sabrina Singh, basın toplantısında, İsrail'in hava saldırısıyla vurduğu Gazze'deki el-Ehli Baptist Hastanesi'ne ilişkin soruları cevapladı.

Singh, ABD'nin İsrail'e verdiği askeri yardımlara hiçbir ön şart koşmadığına işaret ederek, "Kesinlikle İsrail'e, Gazze'deki Hamas'ı etkisiz hale getirmesi ve etkili bir şekilde geri püskürtmesi için ihtiyaç duyduğu güvenlik sistemlerini veriyoruz. Bu, masum sivillerin öldürülmesi anlamına gelmiyor." diye konuştu.

Ürdün

Ürdün Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in Gazze'deki el-Ehli Baptist Hastanesi'ni hedef alan saldırısına tepki gösterildi.

Saldırının sert bir şekilde kınandığı açıklamada, Filistin halkı için uluslararası koruma sağlanması ve savaşın derhal sona ermesi talep edildi.

Katar

Katar Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, hastane saldırısı, "vahşice bir katliam, sivillere karşı işlenen çirkin bir suç ve uluslararası hukukun ihlali" olarak nitelendirildi.

Uluslararası toplumun, Filistinlilere karşı işlenen, insanlığa karşı suçlara, kimi zaman sessiz kalarak, kimi zaman seçici davranarak "suç ortaklığı" yaptığı ifade edilen açıklamada, bunun daha fazla şiddet ve istikrarsızlık ortamına yol açacağı uyarısı yapıldı.

Açıklamada, "İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki saldırılarının hastane, okul ve yerleşim yerlerini de kapsayacak şekilde genişlemesi, tehlikeli bir tırmanış" olarak değerlendirilerek, bunun bölgenin güvenliği ve istikrarı açısından vahim sonuçları olabileceği uyarısında bulunuldu.

Açıklamada ayrıca uluslararası toplumdan "üzerine düşen sorumluluğu üstlenmesi ve İsrail'i sivillere karşı daha fazla suç işlemekten caydırması" istendi.

Lübnan

Lübnan Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, "İsrail bombardımanına maruz kalan Gazze'deki el-Ehli Baptist Hastanesi'nde yüzlerce şehit ve Filistinli sivilin yaralanmasına yol açan iğrenç savaş suçunu en güçlü şekilde kınıyoruz." ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:

İsrail bir kez daha uluslararası hukuku hiçe sayıp, kuşatma altındaki, katledilen ve kasten yok edilen bir halka ve insanlığa karşı savaş suçu işliyor. Lübnan, İsrail'in katliamlarını ve saldırılarını durdurmak, Gazze Şeridi'ne insani ve tıbbi yardım ulaştırmak ve yaralıları tedavi etmek için uluslararası topluma bir kez daha acil müdahale çağrısında bulunuyor.

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri de İsrail'in hastaneye yönelik saldırısına ilişkin yaptığı açıklamada, "İsrail soykırım cinayeti ile insanlığın yüzüne tokat atıyor." ifadelerini kullandı.

Fransa

Fransa Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, "Fransa, Gazze şehrinde çok sayıda Filistinlinin hayatını kaybettiği el-Ehli Hastanesi'ne yönelik saldırıyı sert şekilde kınıyor." denildi.

Açıklamada, tüm tarafların insani hukuka riayet etmesi gerektiği belirtildi.

Uluslararası insani hukukun, sivillerin korunmasını sağlaması gerektiği vurgulanan açıklamada, Gazze Şeridi'ne insani yardım erişiminin derhal sağlanması çağrısında bulunuldu.

Mısır

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "İsrail'in Gazze'de yüzlerce masum Filistinli vatandaşın ölümü ve yaralanmasıyla sonuçlanan el-Ehli Baptist Hastanesi'ni bombalamasını derin üzüntüyle takip ettim." ifadesini kullandı.

Mısır devleti ve halkının, sivillere yönelik saldırıları reddettiğini belirten Sisi, uluslararası hukukun, uluslararası meşruiyet ve insani kararların açık bir ihlali olan bu kasıtlı bombalamayı en güçlü ifadelerle kınadığını bildirdi.

KKTC

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, İsrail'in Gazze'deki hastaneyi hedef alan saldırısına tepki göstererek, "İsrail'in sivilleri hedef alan saldırılarını endişe ile izliyorum. Bu saldırılar kabul edilemez. Hastaneye yapılan saldırıyı kınıyorum." dedi.

Slovenya

Slovenya Dış ve Avrupa İşleri Bakanlığının sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, "Gazze'de aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce sivilin ölüm haberi karşısında şok olduk, dehşete düştük. Hastane ve okullar asla saldırıların hedefi olmamalı. Slovenya, uluslararası insani hukuka saygı gösterilmesi çağrısında bulunmakta. Siviller hedef alınmamalı, rehine veya kalkan olarak kullanılmamalı." ifadelerine yer verildi.

Norveç

Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide, X sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, söz konusu saldırıdan dolayı derin endişe duyduklarını belirtti.

Eide, "Hastaneler, uluslararası insani hukuk kapsamında korunmaktadır ve buralara yönelik saldırılar hukuka aykırıdır. Siviller ve sağlık kuruluşları korunmalıdır." ifadelerini kullandı.

Almanya

Almanya Dışişleri Bakanlığının sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, "Sivil hedefler, özellikle de hastalar ve sağlık personelinin bulunduğu tam teşekküllü bir hastane, hiçbir koşul altında hiç kimse tarafından saldırıya uğramamalıdır. Çatışmalarda siviller korunmalıdır." değerlendirmesinde bulunuldu.

Açıklamada, "Gazze'deki el-Ehli Baptist Hastanesi'nde yüzlerce kişinin öldüğüne dair haberler karşısında derinden sarsıldık." ifadesi kullanıldı.

Afrika Birliği

Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Musa Faki Muhammed, X hesabından yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze'deki hastaneyi bombalayarak yüzlerce insanın can vermesine neden olduğunu belirtti.

Muhammed, "Uluslararası insan hakları hukuku tarafından güvenli alan olarak kabul edilen bir hastaneyi hedef almak insanlık suçudur." ifadesini kullandı.

Musa Faki Muhammed, uluslararası topluma, İsrail'e karşı derhal harekete geçme çağrısı yaptı.

İran

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, yaptığı yazılı açıklamada, İsrail'in hastane saldırısını "vahşi bir savaş suçu" ve "soykırım" olarak nitelendirdi.

Kenani, İsrail'in uluslararası hukukun ilke ve kurallarına en ufak bir bağlılığının olmadığını bir kez daha dünyaya ilan ettiğini belirtti.

İran'ın saldırıyı en güçlü şekilde kınadığını aktaran Kenani, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası toplumdan, Gazze'de işlenen savaş suçunun boyutlarının hızla araştırılması ve olayın sorumlusu İsrailli yetkililerin yargılanması konusunda, sorumluluğunu yerine getirmesini beklediklerini vurguladı.

Pakistan

Pakistan Dışişleri Bakanlığından, AA muhabirinin sorusu üzerine yapılan açıklamada, sivillerin barınma ve acil tedavi arayışında olduğu bir hastaneye saldırmanın "insanlık dışı ve savunulamaz" olduğu belirtildi.

İsrail'in Gazze'de el-Ehli Baptist Hastanesi'ne düzenlediği ve yüzlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırının en güçlü şekilde kınandığı açıklamada, sivil nüfusun ve tesislerin ayrım gözetmeksizin hedef alınmasının uluslararası hukukun ağır bir ihlali olduğu ve savaş suçu teşkil ettiği vurgulandı.

Açıklamada, İsrail'in Gazze'ye yönelik bombardıman ve kuşatmasına derhal son verilmesi için uluslararası topluma acil önlemler alması çağırısında bulunuldu.

BM kurumlarından kınamalar

Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Martin Griffiths, Gazze'de bir okula ve el-Ehli Baptist Hastanesi'ne düzenlenen saldırılarla ilgili, "Yüzlerce insan öldürüldü. Gazze zor durumda. Sağlık, su ve hijyen sistemleri çöküyor. İnsanların onurları ellerinden alınıyor." ifadesini kullandı.

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, X sosyal medya platformu üzerinden yaptığı açıklamada, "İlk haberler yüzlerce ölü ve yaralı olduğuna işaret ediyor. Sivillerin ve sağlık hizmetlerinin derhal korunması için çağrıda bulunuyoruz." ifadelerini kullandı.

Direktör Ghebreyesus, Gazze'nin kuzeyindeki hastanelerin tahliye talebinin (İsrail tarafından yapılan) geri alınmasını talep ettiklerini bildirdi.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonunun (UNFPA) sosyal medya hesabından paylaşılan mesajda, "UNFPA, yüzlerce insanın ölümüne neden olan Gazze'deki el-Ehli Baptist Hastanesi'ne yönelik saldırıyı şiddetle kınıyor." ifadesi kullanıldı.

Siviller ve sivil altyapılara yönelik saldırıların sonlandırılması gerektiğinin altı çizilen mesajda, "Sağlık tesisleri hiçbir zaman hedef olmamalıdır." vurgusu yapıldı.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonunun (UNICEF) sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, "UNICEF, yüzlerce sivilin ölümüne yol açan Gazze'deki el-Ehli Baptist Hastanesine yönelik saldırıyı şiddetle kınıyor." denildi.

Çocuklar, siviller ve onların kullandığı altyapıların korunması çağrısı yapılan mesajda, "Acilen ateşkes ve insani yardım erişimine ihtiyacımız var." ifadesi kullanıldı.

Arap Birliği

Arap Birliği Genel Sekreteri Ebul Gayt, X sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, İsrail'in el-Ehli Baptist Hastanesi'ne saldırısını kınayarak, "Hangi akıl hastası, savunmasız insanların olduğu bir hastaneyi kasten bombalar?" değerlendirmesinde bulundu.

"Arap kurumlarının savaş suçlarını belgelediğini ve suçluların yaptıklarının yanına kar kalmayacağını" vurgulayan Ebul Gayt, "Batı bu trajediyi derhal durdurmalı."ifadesine yer verdi.

AB

Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel, AB liderlerinin İsrail-Filistin çatışması gündemiyle yaptığı olağanüstü toplantı sonrasında AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile ortak basın toplantısı düzenledi.

AB liderlerinin İsrail'in kendini uluslararası hukuk ve uluslararası insani hukuk çerçevesinde savunma hakkını teyit ettiğini belirten Michel, AB'nin iki devletli çözüme bağlılığını, Filistin yönetimini desteklemeye devam edeceğini söyledi.

Michel, Gazze'deki hastane saldırısıyla ilgili bilgiyi toplantıdayken aldıklarını belirterek "Çok fazla ölü var. Bu, orada yaşayan insanlar için sahadaki dramatik durumu gösteriyor." ifadelerini kullandı.

Bir gazetecinin hastane saldırısının "uluslararası hukuka uygun olup olmadığı" sorusu üzerine Michel, toplantı sırasında aldıkları bilginin doğrulandığını ifade ederek, "Sivil altyapıya saldırı uluslararası hukuka uygun değil." yanıtını verdi.

Aynı sorunun yöneltildiği AB Komisyonu Başkanı von der Leyen ise, "Olay hakkında henüz bilgilendirildim. Teyide ihtiyacım var. Şu aşamada yorum yapamam." yanıtını verdi.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, X hesabından yaptığı açıklamada, "Gazze'deki el-Ehli Baptist Hastanesi'nden gelen haberler, günlerdir gözlerimizin önünde gerçekleşen trajediye korku ekledi. Bir kez daha masum siviller en yüksek bedeli ödedi." ifadelerini kullanan Borrell, "Bu suçun sorumlusu ortaya çıkarılmalı. Failler hesap vermeli." değerlendirmesinde bulundu.

Libya

Libya Ulusal Birlik Hükümetine bağlı "Hukumetuna" adlı platformun sosyal medya hesabından Başbakan Abdulhamid Dibeybe'nin İsrail'in Gazze'deki El-Ehli Baptist Hastanesi'ni vurmasına tepki açıklaması paylaşıldı.

Açıklamasında, "İşgalci İsrail güçlerinin Gazze'deki El-Ehli Baptist Hastanesi'ni vurması vahşi bir suç. Her türlü sınırı aşan bu suçu kınıyoruz. Tıbbi ve sivillere ait tesislerin vurulması bir savaş suçudur ve bu saldırganlığa son verilmesi gerekir" ifadelerini kullanan Dibeybe, hastane saldırısında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diledi.

Dibeybe ayrıca, başta büyük devletler olmak üzere tüm devletlere İsrail'in suçlarını durdurma ve abluka altındaki Gazze'ye insani yardımların ulaşması için koridor açma çağrısında bulundu.

IKBY

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY), Hükümet Sözcülüğünden yapılan açıklamada, "Kürdistan Bölgesi Hükümeti, Gazze'de 500'den fazla kişinin öldüğü el-Ehli Baptist Hastanesi'ne yapılan saldırıyı kınıyor. Kurbanların ekseriyetini kadınlar ve çocuklar oluşturuyor." ifadelerine yer verildi.

Savaş ve askeri saldırıların çözüm olmadığı vurgulanan açıklamada, "Masum ve sivil vatandaşların tehlikelerden korunması için uluslararası kamuoyuna daha fazla çaba göstermesi çağrısında bulunuyoruz." denildi.

Cezayir

Cezayir Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamada, "Cezayir, İsrail işgal güçlerinin Gazze Şeridi'ndeki bir hastaneye yönelik kasıtlı saldırısını şiddetle kınıyor." ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, İsrail'in açık bir şekilde uluslararası hukuku ve insani normları hiçe saydığına vurgu yapılarak, uluslararası topluma ve uluslararası kuruluşlara İsrail'in bu saldırılarını durdurmak için müdahale etme çağrısı yapıldı.

Sınır Tanımayan Doktorlar

Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) tarafından X sosyal medya platformundan yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze'de hastaları tedavi eden ve yerinden edilmiş Gazzelilere ev sahipliği yapan hastaneyi bombalaması karşısında dehşete düşüldüğü belirtilerek, "Bu bir katliamdır. Kesinlikle kabul edilemez." ifadesi kullanıldı.

Açıklamada, hiçbir şeyin bir hastaneye, oradaki çok sayıda hastaya, sağlık çalışanına ve oraya sığınanlara yönelik bu şok edici saldırıyı haklı çıkaramayacağının altı çizilerek, "Hastaneler hedef değildir. Bu kanın durması gerekiyor. Artık yeter." ifadelerine yer verildi.



Suriye sahnesinin hataları

 Suriyeliler Şam kırsalında Noel ağacının ışığının yakılmasını kutluyor (AFP)
Suriyeliler Şam kırsalında Noel ağacının ışığının yakılmasını kutluyor (AFP)
TT

Suriye sahnesinin hataları

 Suriyeliler Şam kırsalında Noel ağacının ışığının yakılmasını kutluyor (AFP)
Suriyeliler Şam kırsalında Noel ağacının ışığının yakılmasını kutluyor (AFP)

Nebil Fehmi

Suriye'de son günlerde yaşananlar, Suriye resmi güçlerinin muhalefet karşısında hızla geri çekilmesi ve ardından rejimin tamamen yıkılması, önceki rejimin bedelini ödediği, yeni gelenlerin de kaçınması gerektiği en büyük ve en önemli hatayı gözler önüne serdi. O hata da ulusal meşruiyeti kaybetmektir. Herkes, iç çatışmaları önleyecek iç baskılara veya dış komplolara karşı durabilecek tek koruyucu kalkanın bu olduğunun farkında olmalı. O, halkla sürekli iletişim kurarak ve vatandaşların isteklerini gerçekleştirmek için çalışarak rejimin ve liderlerin meşruiyeti ile cisim bulan güçtür. Bu da vatandaşların liderlerinin etrafında toplanmalarını devlet, rejim ve halk arasındaki doğal uyumun bir sonucu olarak ülkenin birliğini korumalarını sağlayacaktır.

Meşruiyet, her türlü silahtan, askeri veya polis güvenlik kurumundan daha güçlü ve sağlam bir kalkandır. İçeriden veya dışarıdan yasa dışı tehditlere karşı koyabilecek güvenilir bir kalkandır. Dahası ülkelerin ve rejimlerin istikrarının koruyucu kalkanı ve temel koşuludur. Bunu göz ardı etmek çok büyük bir hatadır ve bunun sonuçları, ulusal ve toplumsal gerilimler, sarsıntılar ne kadar uzun ömürlü ve güçlü olursa olsun, rejimlerin istikrarsızlaşmasıdır. Bu hataya düşmek, geçimini ve istikrarını bu konuda emin olmayan liderlere ve kurumlara emanet eden ortalama bir vatandaşa her zaman ağır bir bedel yüklemiştir.

Son olayların da öne çıkardığı ikinci hata ise dostlukların ve ilişkilerin gücü ne olursa olsun, siyasi, güvenlik, ekonomik ya da sosyal alanlarda rejimlerin dış taraflara çok fazla bel bağlamalarıdır. Nitekim Suriye rejimi, Rusya ve İran arasında çeşitli aşamalarda güçlü ilişkiler mevcuttu. Pozisyon ve çıkarlar konusunda tam ve kalıcı bir örtüşme ya da incelemeye ve hesaplara tabi olmayan mutlak dostluklar yoktur. Herhangi bir durum karşısında maliyet ve fayda hesabı, en yakın dostlar arasında bile farklı öncelikler ortaya çıkaracaktır. Vatanın, vatandaşın, rejimin güvenlik ve istikrarının dışarıdan bir destekle sağlanması konusunda hiçbir güvenceye yer yoktur. Bu, hem geçmiş hem eğer şartlar benzerse ve bu hataya tekrar düşülürse gelecek olaylar için de geçerlidir.

Üçüncü hata, milli denklem çerçevesinde etnik kimliğe saygı göstermek yerine, bir halk içinde bir dini grubun diğer dini grupların üstünde olmasını sağlamaktır. Bu, bölünme ve parçalanma tohumlarını ekmenin en güçlü ve en hızlı yoludur. Halkların istikrarı için temel ve en güçlü husus, çeşitli yönelimlerdeki vatandaşların, ulusal kimliğin onları reddetmediğini veya dışlamadığını hissetmeleridir. Genel olarak bu, özellikle de çok mezhepli ülkelerde psikolojik güvenliğin ve ulusal istikrarın sağlanmasında önemli bir dayanak ve temel koşuldur.

Yeni seçilmiş veya devrimci herhangi bir rejimin ve aynı zamanda kardeş Suriye halkının karşı karşıya olduğu, tarih ne kadar acımasız olursa olsun, devrilenlerin uygulamaları ne kadar pervasız olursa olsun kaymaması gereken dördüncü hata, zorbalığa aynı şekilde karşılık vermek ve kanlı intikamın, acımasız ve tehlikeli döngülerine girmektir. Farklı kesimlerin veya vatandaşların geçmişteki hatalara ve hak ihlallerine verecekleri en etkili yanıt, bunların tekrarını önleyen uygulamaları benimseyecek kurumların inşa edilmesidir. Eğer geçmiş ihlallerin hesabının sorulması konusunda bir fikir birliğine varılırsa, geçmişin acıları ve ihlalleriyle barışmak ve bunların tekrarını önlemek için bu hesap sormanın şeffaf bir şekilde ve sadece hesap sorma amacıyla yapılması daha iyi olacaktır. Burada apartheid rejiminden kurtulduktan sonra Güney Afrika'nın yaşadığı deneyim örnek alınabilir. Sorumlulardan hesap sorma ihmal edilmedi, ancak acımasızlığa, intikam ve misillemede bulunma döngülerine düşmeden, şiddet ve kana karşı şiddete başvurmadan ve kan dökmeden yapıldı.

Beşinci hata, devlet kurumlarını korumak ile liderlerini veya politikalarını değiştirmek arasında büyük bir fark olduğu için halkın geçmişe yönelik öfkesinin egemen olması ve olanı yıkma ve parçalama arzusudur. Herkes siyasi kurumların geliştirilmesinde veya inşasında şevk, bilgelik ve sabır göstermelidir. Hataları ve ihlalleri tekrarlamaktan, onlara geri dönmekten kaçınarak, modern devletin adil bir hukuki kurumsal sisteme uygun olarak yönetilmesi için sağlıklı düzenlemeler üzerinde anlaşmaya varılmalıdır. En büyük zorluk, gerekliliğine rağmen yıkmak değil, herkes için güvenli ve çeşitli çıkarlar için güvenilir bir gelecek inşa etmektir. Bu, uzun süreli ve uzayan, vatandaşın siyasi ve maddi olarak, kanıyla ve canıyla bedelini ödediği ihlallerin ardından sağlam bir meşruiyet ve kurumsal siyasi garantiler sunacaktır.

Yeni liderlerin, Suriye halkının ve içindeki çeşitli dini grupların kaçınması gereken altıncı hata, geçmişteki uygulamaların neden olduğu acıların veya yeni oluşturulan güç dengelerinin Suriye halkı arasında bir bölünme kaynağı olmasına veya çeşitli dini grupları kapsamayan bir siyasi yapı oluşturma motivasyonu olmasına izin vermektir. Zira bu durum Suriyelileri bölecek, diğer grupları belki de küresel veya bölgesel taraflarla başka uzlaşılara varmaya itecek ve bu da herkesi stratejik olarak zayıflatacak ve hepsini bölgesel dış müdahalelere açık hale getirecektir. Bunlar, hiçbir zaman ülkenin çıkarına olmamıştır. Kaldı ki Suriye kendi içinde istikrarlı, sınırları aşarak diğer bölge ülkelerine kadar uzanana birçok farklı mezhebi ve grubu bir araya getiriyor. Bunlar belki dini grupları birleştiren bir konferans ya da kapsayıcı bir mekanizma ile herkesin benimseyeceği ve güveneceği temeller ve mekanizmalar kurarak, dönüşüm ve kalkınma sürecini başlatabilirler.

Çoğunluğu Suriye vatandaşlığı kimliği etrafında toplamak amacıyla Suriye'yi siyasi olarak yeniden inşa etmek için önümüzde 18 ila 24 ay sürecek uzun siyasi çalışmalar olduğuna inanıyorum. Ülkede, sorunları, meseleleri ve önemli anayasal tartışmaları yürütecek geçici bir yönetim kuruluyor. Yurt dışındaki Suriyeli mültecilerin veya ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin evlerine dönüşü ve Suriye'nin tek başına kaldıramayacağı bir konu olan ülkenin yeniden inşasını desteklemek gibi ilgili konulara yönelik ulusal, bölgesel ve küresel çabalar da var.

Yedinci tehlikeli ve göz ardı edilmeyecek hata, İsrail'in Golan'da yaptıkları gibi, Suriye'ye komşu olan bölgesel tarafların, egemenliği pahasına kazanımlar elde etmek için Suriye'nin zayıflığından yararlanmaya çalışmasıdır. İsrail 1974 yılında Suriye ile imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması’nı açıkça ihlal etti. Suriye toprakları pahasına, kendi deyimiyle “bölgeyi yeniden şekillendirme” çerçevesinde adımlar attı. Bölgesel veya mezhepsel hesapları olan bazıları da yeni düzenlemeler tesis etmeye veya Suriyelilerin haklarını ihlal etmeyi de içeren tedbirlerle bunlara karşı önlem almaya çalışıyor. Bunların arasında örneğin Türk-Kürt ilişkileri ya da Şam’daki Şiileri savunma kisvesi altında İran'ın tanık olduğumuz politikaları da yer alıyor. Daha fazla Filistinliyi Suriye'ye sığınmaya itmeye veya Dürzilerin durumuna yönelik girişimlerin ortaya çıkması da uzak bir olasılık değil. Bunların hepsi Suriye varlığını parçalayan ve bölünmeleri büyüten uygulamalardır ve bunların Suriye sınırları içinde ve ötesinde sivil toplum kuruluşlarının rollerini körüklemesi uzak bir ihtimal değildir. Bunların gerçekleşmesi halinde özellikle Irak, Lübnan ve Ürdün'ün yanı sıra diğer ülkelere birçok yansıması olacağı tahmin ediliyor.

Arap dünyasının düşmemesini umduğum sekizinci hata, durumun hassasiyetini, arenaları ve denklemleri okumanın zorluğunu takdir etmeme rağmen, yaklaşımların karmaşıklığı ve çelişkileri nedeniyle Suriye arenasından kendisini tecrit etmesidir. Çünkü Arap yokluğu, başkaları tarafından hızla doldurulacak bir boşluk bırakacaktır. Bunun yerine kalkınma ve desteğe hazırlık olarak Arapların katılımının bilinçli ve açık, Suriye siyasi arenasına karşı tam bir dürüstlük temelleri üzerinde, Arap kimliği ve çıkarlarıyla tutarlı ulusal eğilimlerin ışığında, Suriye halkını desteklemek, onun adalet ve istikrar umutlarına ulaşmasını sağlamak amacıyla olması daha iyidir.

Dokuzuncu hata, uluslararası toplumun Suriye meselesinden hızla elini çekmesidir. Gelişmiş ülkelerin, daha güvenli veya insani barınaklar oluşturulmadan Suriyeli mültecilere ülkelerine dönmeleri için baskı yapma arzusunu yansıtan ilk göstergeler var. Ayrıca, genel uluslararası hukuku ve insancıl hukuku açıkça ihlal edecek şekilde, Suriye topraklarına yönelik tekrarlanan ihlallere yönelik bir ihmal ve umursamazlığın olduğu da dikkatimi çekiyor. Bunların devam etmesi halinde bölgenin istikrarı ve uygulamaları üzerinde yansımaları olacak ve uluslararası boyutlara ulaşacaktır. Zira gelecekte birçok çatışmada örnek alınacak emsaller oluşturacak ve uluslararası hukuk ve düzenin güvenilirliğinin daha da erozyona uğramasına yol açacaklardır. Buna ilave olarak, ekonomik baskılar ve uluslararası izolasyoncu eğilimler karşısında yeniden yerleştirme ve yeniden inşa operasyonlarına katkıda bulunma konusundaki isteksizlik, yıllarca yerinden edilme ve açlık nedeniyle büyük acı çeken Suriye vatandaşlarının istikrar ve güvenliğinin sağlanması şansını sınırlıyor.