Harkov'daki postaneye S-300 saldırısı: 6 ölü, 16 yaralı

Harkov Valisi Oleh Sinegubov patlamaya, Ruslara ait bir S-300 roketinin yol açtığını söyledi

(AFP)
(AFP)
TT

Harkov'daki postaneye S-300 saldırısı: 6 ölü, 16 yaralı

(AFP)
(AFP)

Yetkililer pazar günü yaptıkları açıklamada, Ukrayna'nın doğusundaki Harkov kentindeki bir posta terminaline düzenlenen füze saldırısında 6 kişinin öldüğünü ve 16 kişinin yaralandığını belirtti.

Harkov Valisi Oleh Sinegubov mesajlaşma uygulaması Telegram'dan yaptığı bir paylaşımda patlamaya, Ruslara ait S-300 roketinin yol açtığını söyledi.

Kurbanların hepsi, Ukrayna'daki özel posta ve kurye şirketi Nova Poşta'nın çalışanlarıydı.

Şirket yaptığı açıklamada, hava saldırısı sireninin saldırıdan çok kısa süre önce çaldığını ve terminaldekilerin sığınağa ulaşacak zamanını kalmadığı belirtti. Nova Poşta, şirketin pazar gününü yas günü ilan ettiğini duyurdu.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'nin paylaştığı videoda camları kırılmış bir bina ve inşaat malzemelerinin yerlere saçıldığı görülüyor. Zelenski saldırıyı, "sıradan sivil hedefe" yönelik bir saldırı diye nitelendirdi.

Zelenski sosyal medyada, "Rus terörüne her gün cephe hattındaki sonuçlarla karşılık vermemiz gerekiyor. Ve dahası, bu terörle savaşmak için küresel birliği güçlendirmemiz gerekiyor" diye yazdı.

Rusya terör ve cinayetle hiçbir şey elde edemeyecek. Tüm teröristler için sonuç aynı: yaptıklarının sorumluluğuyla yüzleşme gereği.

Sinegubov, Harkov bölgesinin başka bir yerindeki Kupyansk kentine düzenlenen Rus bombardımanında üç kişinin yaralandığını söyledi.

Kış koşullarının başlamak üzere olduğu bir dönemde hem Moskova hem de Kiev savaş alanında ilerleme kaydetmek için çabalarken Ukrayna'nın elinde tuttuğu ve cephe hattındaki kent, şiddetli çatışmaların merkezinde yer alıyor.

Ukrayna'nın güneyindeki yetkililer pazar günü yaptıkları açıklamada, Rus ordusunun son 24 saat içinde ülkenin Herson bölgesi üzerinde rekor sayıda hava bombası kullandığını açıkladı.

Ukrayna ordusunun Güney Komutanlığı Sözcüsü Natalia Humeniuk, bölgede 36 füze kaydedildiğini ve bazı köylerin birden fazla saldırıya maruz kaldığını söyledi.

Bunlar Kiev'in aylardır devam eden zorlu karşı saldırısının ortasında Ukrayna'nın, doğu bölgesinin daha güney tarafında Rus kuvvetlerinin daha fazla toprak kazanmaya yönelik yeni bir hamlesini durdurmaya çalıştığı bir dönemde gerçekleşiyor.

Ukrayna'nın Donetsk bölgesindeki Avdiyivka kentinde bir polis memuru, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı sırasında hasar görmüş bir binanın önünde duruyor (Reuters)
Ukrayna'nın Donetsk bölgesindeki Avdiyivka kentinde bir polis memuru, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı sırasında hasar görmüş bir binanın önünde duruyor (Reuters)

Ukrayna ordusu, Moskova'nın Avdiyivka kentini ele geçirme girişiminin cumartesi günü şiddetli bir direnişle karşılaştığını ve savunmaların yaklaşık 10 yıl önce inşa edilen tahkimatlarla desteklendiğini belirtti.

Ukrayna'nın güneyindeki birliklerinin komutanı General Oleksandr Tarnavski, Telegram'dan yaptığı açıklamada şöyle dedi:

Düşman daha aktif hale geliyor ama ağır kayıplar veriyor.

Rusya Savunma Bakanlığı'nın akşam raporunda Avdiyivka'dan bahsedilmedi ama aylar süren çatışmaların ardından mayısta Moskova güçlerinin ele geçirdiği Bahmut kentinin çevresindeki bölgelere saldırılar düzenlendiği bildirildi. Her iki kent de Donetsk'in bölgesinin doğusunda yer alıyor.

Avdiyivka aylardır düşman saldırılarına direniyor. Video görüntülerinde harabeye dönmüş binalar ve zar zor ayırt edilebilen sokaklar görülüyor.

2014'te Ukrayna'nın doğusunun büyük kısmını kontrolüne alan Rus destekli ayrılıkçılar tarafından kısa süreliğine ele geçirilen kenti, sağlam tahkimatlar inşa eden Ukrayna kuvvetleri geri almıştı.

ABD merkezli düşünce kuruluşu Savaş Çalışmaları Enstitüsü, Rus birliklerinin Avdiyivka yakınlarında "sınırlı düzeyde ilerlediğini" belirtiyor.

Ajanslardan da yararlanılmıştır

Independent Türkçe



Savaşlar ve anlaşmalar ABD’si: Karmaşık bir dünyayı basitleştirmek

 6 Haziran 2025'te Ukrayna Acil Durum İdaresi tarafından yayınlanan ve Boltava'da bir Rus hava saldırısından sonra yanan binaları gösteren fotoğraf (AFP)
6 Haziran 2025'te Ukrayna Acil Durum İdaresi tarafından yayınlanan ve Boltava'da bir Rus hava saldırısından sonra yanan binaları gösteren fotoğraf (AFP)
TT

Savaşlar ve anlaşmalar ABD’si: Karmaşık bir dünyayı basitleştirmek

 6 Haziran 2025'te Ukrayna Acil Durum İdaresi tarafından yayınlanan ve Boltava'da bir Rus hava saldırısından sonra yanan binaları gösteren fotoğraf (AFP)
6 Haziran 2025'te Ukrayna Acil Durum İdaresi tarafından yayınlanan ve Boltava'da bir Rus hava saldırısından sonra yanan binaları gösteren fotoğraf (AFP)

Refik Huri

ABD, “uluslar inşa etme” başlıklı savaş döneminden Ukrayna, Gazze ve İran nükleer dosyasında acil uzlaşılar dönemine geçişi tamamlıyor. Her iki durumda da ABD dünyadaki komplikasyonları anlamaktan aciz gibi görünüyor.

Savaşlar döneminde, Başkan George W. Bush başkanlığında neo-muhafazakarlar, el-Kaide’nin New York'taki Dünya Ticaret Merkezi’ne yönelik saldırısını Afganistan'ı, ardından Irak’ı istila etme, Taliban ile Başkan Saddam Hüseyin rejimlerini devirme, dönemin ulusal güvenlik danışmanı Condoleezza Rice’ın, “Yeni Ortadoğu” olarak adlandırdığı planı gerçekleştirmeye çalışarak dünyayı zorla değiştirme hırsları için kullandılar.

Başkan Donald Trump'ın varmaya çalıştığı uzlaşılar döneminde ise itici güç anlaşmalar politikasıdır. Dünya Trump'ın ve etrafındaki oligarşinin gözünde savaş alanı değil, bir borsadır. Ukrayna, Gazze ve nükleer dosyada zor uzlaşılar için müzakereleri yürüten kişi ise krizler, savaşlar, jeopolitik ve stratejik çatışmalar dünyasında deneyimsiz olan gayrimenkul geliştiricisi Steve Witkoff'tur.

Beyaz Saray'daki karar alıcıya gelince, temsilcisinden daha deneyimli değil ve kararlarında içgüdü ile basit algıya güveniyor, bu şekilde ABD'yi değiştirmek istedi ve karmaşık bir dünyaya tosladı. Kendilerine hizmet eden anlaşmalara açık olsalar bile, ideoloji tarafından yönlendirilen üç oyuncu ile canlı yayında dilediği iyi dilekler ve iyi niyetli çağrılarla başa çıkmaya çalıştı. Bunlardan ilki, yorumcu Nahum Barnea tarafından “iki ayak üzerinde yürüyen bir yanlış anlama” olarak tanımlanan Binyamin Netanyahu’dur. İkincisi, İmam Humeyni'nin dediği gibi, ABD'ye düşmanlığı devrimin temellerinden biri saymaya bağlı kalan, İslam Cumhuriyeti'nin güçlü bir devlet ve Devrim Muhafızları’nın anayasaya göre ihraç etme görevini üstlendiği bir devrim olduğunda ısrar eden İran'ın Dini Lideri Ali Hamaney’dir. Sonuncusu, istihbarattan Kremlin liderliğine yükselen, ABD, Avrupa ve Soğuk Savaş’ın sona ermesi, Sovyetler Birliği'nin devrilmesinden sonra “tarihin sonu” olduğunu hayal ederek muzaffer gibi davranan herkesten Rusya’nın intikamını almaya başlayan tecrübeli Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’dir.

ABD Taliban’ı devirdikten sonra en uzun Amerikan savaşı haline gelen Afganistan'da 18 yıl boyunca savaştı ve “uluslar inşa etme” planını uygulamaya çalıştı.  General Stanley Allen McChrystal’ın dediği gibi, ABD, “geleneksel yollarla devrimci hedeflere ulaşmak istedi.” Yine ABD’nin en önemli komutanlarından olan McChrystal’a göre “başarı ölçeği öldürdüğümüz Taliban unsurlarının sayısı değil, aksine koruduğumuz nüfus sayısıdır.” Bir görgü tanığına göre, ABD’den yardımlar alanlar ve gündüz polikliniklerinde tedavi edilenler, geceleri ona karşı savaşıyorlardı. ABD, eski istihbarat direktörü Richard Helms'in şu sözlerini okumadı: “Ortadoğu politikaları ile ilgili tüm saçmalıkları unutun ve yüzyıllık ömürleri olan hususlara, dini mezhepler, aşiretler, kabileler ve etnik kökenlere dikkat edin.” Yine ABD, “Bir Afgan'ı kiralayabilirsiniz ama satın alamazsınız” diyen kişinin tavsiyesini dikkate almadı ve savaş Taliban’ın iktidara dönmesi ve kendisinin Kabil'den aşağılayıcı bir biçimde çekilmesiyle sona erdi.

ABD Irak'ı da kısa bir fırtınalı savaşın ardından işgal etti, Saddam Hüseyin rejimini devirdi ama çok geçmeden sokaklarında boğuldu. Terör diye adlandırdığı eylemlerle şiddetli bir direnişle karşı karşıya kaldı. Demokrasinin Irak'tan bölgeye yayılarak onu kaplayacağını hayal etti. Richard Perle'in dediği gibi saf bir şekilde “Saddam'ın devrilmesinin İranlıları Mollalar diktatörlüğünden kurtulmaya motive edeceğine” inandı. Ama bunun yerine Irak'ı “şer ekseni” içinde yer alan İslam Cumhuriyeti'ne altın bir tabakta sundu.

ABD anayasa uzmanı Noah Feldman'ın “hızlı seçimler yapmak demokrasiye hizmet etmeye kendisini adamamış, yanlış kişileri iktidara getirir” sözünü görmezden geldi. Irak'ın mutlak yöneticisi olarak atanan, ordunun ve Baas Partisi'nin dağıtılmasını emreden bilgisiz Paul Bremer da en azından şu itirafta bulundu: “Zaferden sonra Irak'taki güvenlik tehditlerine karşı koymaya hazır değildik.” Irak hükümetinin Amerikan güçlerinin yardımına ihtiyacı olmasına rağmen, Suriye'de Esed rejiminin devrilmesinden sonra İran’ın taraftarlarının bu güçlerin ülkeden hızla çekilmesi talebinin gerileyeceğini gösteren hiçbir şey yok. Artık Ahmet eş-Şara’nın başkanlığı konusunda rahatlamış olan Amerikan güçleri de kendisine karşı eylemlerde bulunan İran ve Suriye rejimleri arasında sıkışmış değil.

Steve Coll, “Aşil Tuzağı: Saddam Hüseyin, CIA ve ABD’nin Irak İşgalinin Kökenleri” kitabında: “Saddam'ın dayısı, eğitimcisi ve öğretmeni Hayrullah Kifah’ın, ailenin felsefesini ‘Allah üç şeyi yaratmamalıydı; Persler, Yahudiler ve sinekler’ şeklinde özetlediğini” anlatır.

Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline gelince, Başkan Vladimir Putin bunu NATO’nun Rusya sınırlarına yaklaşmasına ve neo-Nazilerin Kiev’i kontrol etmesine karşı kendini savunmak olarak tasvir ediyor. Ukraynalı gazeteci Illia Ponomarenko ise “Sana nasıl olduğunu göstereceğim” kitabında böyle olmadığına inanıyor ve şöyle diyor: “Ukrayna savaşının NATO ve hayali Batı tehditleriyle hiçbir ilgisi yok. Aksine, bu işgal, devleti Rus halkının çıkarlarına değil, kendi çıkarlarının hizmetine sunan bir diktatörün deliliğiyle ilgilidir.” Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre buna ilave olarak, Putin Gürcistan'dan iki bölgeyi koparıp aldı, oğul Bush ve Obama ile bağları iyi olduğunda da Kırım'ı ilhak etti.

Kimse Trump'ın üç karmaşık sorunu çözecek anlaşmalarda nasıl başarılı olabileceğini bilmiyor. Bu sorunların ilki, İran'ın uranyum zenginleştirmesini ve yaptırımlara katlandıktan, nükleer eşikteki devlet olmak için milyarlarca dolar harcadıktan sonra nükleer silah sahibi olmasını önlemektir. İkincisi, Putin’in üçüncü yılında olmasına rağmen halen “özel operasyon” olarak adlandırdığı kapsamlı savaşı durdurmayı kabul etmesi için Cumhurbaşkanı Zelenskiy’yi, Kırım ve çoğu şu anda Rusya tarafından işgal edilmiş dört bölgenin kaybını kabul etmeye zorlamaktır. Üçüncüsü, Netanyahu’yu, savaşı bitirmeye ve Hamas hareketi ile İsrail'deki aşırı radikal hükümet arasındaki bir anlaşmayla rehineleri geri getirmenin bedeli olarak yıktığı Gazze'den çekilmeye zorlamaktır. Ama İsrail’in aşırı radikal hükümeti, Filistin devletini reddediyor ve Batı Şeria'yı ilhak etmekte diretiyor, eski rejimin silahlarının yok edilmesinden, onunla imzalanan güçleri ayırma anlaşması bölgesinin işgalinden sonra Suriye'deki yeni durumdan memnun, ayrıca Lübnan'daki Hizbullah'a şiddetli darbeler indirmeye de devam ediyor.

İronik olan, bu anlaşmalarda varsayılan başarının sadece statükoyu kabul etme ve “hakkın gücünden güç ile dayatılan hakka geçiş”ten ibaret olmasıdır.

Pascal De Sutter “Bizi Yönetenler” kitabında şöyle der: “En çılgın insanlara, kibirli ve yalancılara oy veriyoruz, çünkü hataları bize kendimiz hakkında güven veriyor. Bu yüzden bizim gibi olanlara oy veriyoruz.” ABD de bu konuda ilk değil, aksine listenin sonunda.

*Bu analiz Şarkul Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.