İsrail insan hakları örgütü B'Tselem: Gazze'nin bombalanması savaş suçudur

İsrail’in 23 Ekim'de Deyr el-Balah'ta Gazze'ye düzenlediği bombalı saldırının kurbanlarına ait mezarlık (AP)
İsrail’in 23 Ekim'de Deyr el-Balah'ta Gazze'ye düzenlediği bombalı saldırının kurbanlarına ait mezarlık (AP)
TT

İsrail insan hakları örgütü B'Tselem: Gazze'nin bombalanması savaş suçudur

İsrail’in 23 Ekim'de Deyr el-Balah'ta Gazze'ye düzenlediği bombalı saldırının kurbanlarına ait mezarlık (AP)
İsrail’in 23 Ekim'de Deyr el-Balah'ta Gazze'ye düzenlediği bombalı saldırının kurbanlarına ait mezarlık (AP)

İsrail insan hakları örgütü B'Tselem yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşın başlangıcından bu yana gerçekleştirdiği bombalama operasyonlarının "insanlığa karşı bir savaş suçu teşkil ettiğini ve derhal durdurulması gerektiğini" ifade etti.

B'Tselem'in açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Gazze Şeridi'ndeki büyük yıkımın eşi benzeri görülmemiştir. İsrail'in Şeride binlerce mermi atmasının ardından yerleşim bölgelerinin tamamı yok edildi. İsrail, savaşın başlangıcından bu yana Gazze Şeridi'ne binlerce top mermisi attı. Her bakımdan kapalı olan Gazze sakinlerinin başka bir yere sığınma imkânı yok. Gazze’de hiçbir güvenli oda, barınak veya korunaklı alan yok. Siviller hayatta kalma umuduyla dehşet ve korkuyla bekliyor. Bir milyondan fazla insan güvenli yer arayışıyla evlerini terk etti, bir kısmı kaçış yolunda, bir kısmı da sığındıkları yerlerde öldürüldü. Hamas gibi İsrail ve tüm dünya ülkeleri uluslararası insancıl hukuk hükümlerine uygun hareket etmekle yükümlü.”

sdvfgb
İki Filistinli kadın, Cumartesi günü İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Refah'ta düzenlediği bombalı saldırının ardından yıkılan bir binanın yakınında yürüyor (AFP)

B'Tselem’in açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Bu yasanın hükümlerini koyan insan hakları örgütleri ya da Filistin yanlısı kuruluşlar değil, bu yasanın hükümleri daha ziyade İsrail dahil tüm ülkelerin fikir birliğine vardığı bir anlayışla koyuldu. Savaşta sivillerin çektiği acıları en aza indirecek, sivillerin mümkün olduğu kadar çatışma alanlarının dışında tutulmasını sağlayacak kurallar da olmalıdır.”

xscdef
İsrail'in cumartesi günü düzenlediği hava saldırısının ardından Gazze'den dumanlar yükseliyor (AFP)

B'Tselem açıklamasının devamında şu ifadeler yer aldı: “Bu hedeflere ulaşmak için onaylanan iki temel prensip vardır. Birincisi, hangi hedeflere saldırılabileceğini belirleyen ayrım ilkesi, ikincisi ise saldırının gerçekleştirilme yöntemini belirleyen orantılılık ilkesi. İsrail'in 2000 yılından bu yana gerçekleştirdiği bombalama operasyonları ve girdiği savaşlar bu iki ilkeye tamamen aykırı bir şekilde yürütülmekte ve savaş suçu teşkil etmektedir. Gazze Şeridi'ndeki büyük yıkımın eşi benzeri görülmemiştir. Yerleşik mahallelerin tamamı yok edildi ve Gazze'deki yetkililere göre en az 16 bin konut tamamen yıkıldı ve en az 11 bin konut da artık oturulamaz hale geldi. Her geçen gün artan korkunç ölü sayısı akıllara sığmıyor. Sağlık Bakanlığı'na göre Gazze Şeridi'nde şu ana kadar 7 binden fazla insan öldürüldü. Ölenler arasında 3 bine yakın çocuk, bin 700'den fazla kadın ve tamamen öldürülen, evleri yıkılan onlarca aile var. 17 binden fazla kişi yaralandı ve yaklaşık 2 bin kişi hâlâ enkaz altında kayıp. Bu verilerin yukarıda belirtilen kanun hükümleriyle tutarlı olması mümkün değil Bombalanan binlerce hedefin her biri Hamas operasyonlarına ‘etkili katkı’ yapması şartıyla bombalanmadı. Hedeflerin yok edilmesi İsrail'e ‘açık bir askeri kazanç’ sağlıyor. Binlerce hedef bu koşulları karşılasa bile binlerce sakinin canına ve malına verilecek zararın orantılı olması gerekliliği de göz önünde bulundurulmuyor. Bu sadece hukuki açıdan yanlış olmakla kalmaz, aynı zamanda ahlaki açıdan da kabul edilemez.”

csdf
Cumartesi günü İsrail'in Gazze'yi bombalamasının yol açtığı yıkımın ortasında Filistinliler (EPA)

İsrail insan hakları örgütü açıklamasında şunları söyledi: “İsrail, bu verilerden yalnızca Hamas'ın sorumlu olduğunu iddia ediyor. Bunun nedeni, halkı canlı kalkan olarak kullanması, evlerinde silah saklaması ve sivil halkın içinden İsrail içindeki sivil hedeflere ateş açmasıdır. Dolayısıyla İsrail’in Hamas'a karşı savaşının bir parçası olarak sivillere de zarar vermekten başka seçeneği yok. Ancak tüm sorumluluğu Hamas'a yüklemenin anlamı, sonuçları ne kadar korkunç ve dehşet verici olursa olsun, İsrail'in yapacağı her türlü eylemin meşru kabul edilmesidir. Bu iddianın gerçeklikle hiçbir alakası yoktur. Her hukukta olduğu gibi uluslararası insancıl hukukta da karşılıklılık ilkesi geçerli değildir. Bir tarafın kanunu ihlal etmesi, diğer tarafa da kanunu ihlal etme hakkını vermez.”

B’Tselem şöyle devam etti: “7 Ekim'de Hamas korkunç savaş suçları işledi. Yüzlerce eylemci ve Gazze Şeridi'nin diğer sakinleri, her yöne ateş ederek İsrail topraklarına girdi. Kasabalara ve sivillerin evlerine girdiler, aileleri ve kutlamalara katılan vatandaşları vurup öldürdüler, evleri yaktılar ve zulümler işlediler. Bin 300'den fazla kişi öldü, binlercesi yaralandı ve birçoğu hala kayıp. Çocuklar, kadınlar ve yaşlıların da aralarında bulunduğu iki yüzden fazla kişi Gazze Şeridi'ne kaçırıldı ve halen burada rehin tutuluyor. Bu suçları haklı göstermenin herhangi bir yolu yoktur ve olamaz; buna yönelik her türlü girişim reddedilmeli ve kınanmalıdır. Ancak bu suçlar, İsrail'in şu anda Gazze Şeridi'nde yaşayan iki milyondan fazla insana uyguladığı yıkımı ve ölümü haklı gösteremez. Sivillere, onların mülklerine ve sivil altyapıya yönelik bu kasıtlı zarar verme eylemleri uluslararası hukuka aykırıdır ve İsrail'in bu eylemlere derhal son vermesi gerekmektedir. Diğer ülkeler gibi İsrail’in de vatandaşlarını savunma görevinin olduğu açıktır. Ancak diğer ülkeler gibi İsrail'in de uluslararası insancıl hukukun getirdiği kısıtlamalara uyma görevinin olduğu da açıktır.”

B’Tselem işgal altındaki topraklarda işgali sona erdirmek için çalışan İsrail merkezliş bir insan hakları kuruluşu. B’Tselem ismi Tevrat’ta yer alan “Tanrı, insanı kendi suretinde yarattı, onu Tanrı’nın suretinde yarattı” (Yaratılış 1:27) ayetinden gelmektedir. B’Tselem, tüm insanların insan haklarına saygı duymanın “evrensel ve Yahudi yükümlülüğü” kapsamında olduğunu savunuyor. 

B'Tselem, 1989 yılında kurulduğundan bu yana İsrail'in işgal altındaki topraklardaki insan hakları ihlallerine ilişkin bilgileri, tanıklıkları, fotoğraf materyalleri ve raporları belgelendirip, araştırma raporları şeklinde yayınlıyor.



Pakistan, ayrılıkçılara karşı ABD taktiklerini kullanıyor

Pakistan, drone teknolojisini geliştirmeyi hedefliyor (Reuters)
Pakistan, drone teknolojisini geliştirmeyi hedefliyor (Reuters)
TT

Pakistan, ayrılıkçılara karşı ABD taktiklerini kullanıyor

Pakistan, drone teknolojisini geliştirmeyi hedefliyor (Reuters)
Pakistan, drone teknolojisini geliştirmeyi hedefliyor (Reuters)

Pakistan, ayrılıkçı örgütlere karşı ülke içinde drone operasyonları düzenliyor. 

New York Times’ın (NYT) analizinde, Pakistan’ın özellikle Afganistan sınırına yakın bölgelerdeki militanlara yönelik harekatlarda insansız hava araçlarını (İHA) daha sık kullanmaya başladığı yazılıyor.  

Pakistan’ın Afganistan sınırındaki Kuzey Veziristan bölgesinde geçen hafta düzenlenen saldırılarda 4 çocuğun ölmesi üzerine halk sokaklara inmişti. İslamabad yönetimi, saldırıdan Pakistan Talibanı’nı (Tehrik-i-Taliban Pakistan/TTP) sorumlu tutmuştu. Ancak muhalefet, olayın hükümetin hatalı güvenlik stratejisi sonucu yaşandığını savunmuştu. 

Pakistan, Taliban yönetiminin Afganistan’da TTP’ye sığınak sağladığını öne sürerken, Kabil ise iddiaları reddediyor. 

İslamabad yönetimine karşı silahlı mücadele veren örgütler arasında, İran'ın güneyi ve Pakistan'da temellenmiş ayrılıkçı grup Belucistan Kurtuluş Ordusu (BLA) da var. 

TTP, geçen ay iki savaşçısının Pakistan ordusuna ait drone’la öldürüldüğünü duyurmuştu. Örgüt, ordu için casusluk yapmakla suçladığı bir sivili öldürmüştü. Bu kişinin cep telefonunu kullanarak İHA’yı yönlendirdiğini iddia etmişti. 

BLA da İran sınırındaki Panjgur bölgesinde bir sivilin öldürüldüğünü duyurmuş, bu kişinin orduya drone operasyonlarında destek sağladığını öne sürmüştü. BLA’ya bağlı sosyal medya hesapları, Pakistan ordusunun drone saldırılarında en az 40 militanın öldürüldüğünü savunmuştu. 

NYT, İHA operasyonlarında sivillerin de tehlike altında olduğunu yazıyor. Afganistan sınırındaki Güney Vezisiristan’da geçen ay düzenlenen voleybol müsabakasında drone’larla ateş açılmış, en az 20 sivil yaralanmıştı. Bazıları saldırının TTP tarafından düzenlendiğini öne sürerken, bazıları da operasyondan Pakistan ordusunu sorumlu tutmuştu. 

Haberde, İslamabad yönetiminin militan örgütlere karşı drone operasyonu yürütüldüğünü resmen doğrulamadığı aktarılıyor. 

Analizde, ABD’nin geçmişte Afganistan-Pakistan sınırında düzenlediği İHA saldırıları da hatırlatılıyor. Amerikan ordusu bölgedeki ilk drone saldırısını 2004’te gerçekleştirmişti. Harekatta Taliban komutanı Nek Muhammed öldürülmüştü. 

Eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde 353 saldırıyla drone operasyonları sayıca zirveye çıkmıştı. ABD Başkanı Donald Trump’ın ilk döneminde azalan saldırıların, 2018 sonrası durdurulduğu aktarılıyor. İslamabad yönetiminin bu dönemlerde sözkonusu operasyonları eleştirdiği de anımsatılıyor.

Hindistan ve Pakistan arasında geçen ay yaşanan çatışmalarda iki taraf da drone teknolojisinden sıkça faydalanmıştı.

Independent Türkçe, New York Times, The Diplomat