Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile ABD Başkanı Joe Biden arasında gelecek ay Kaliforniya'da yapılacak olan Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) Zirvesi’nin oturum aralarında yapılacak toplantının önünü açacak olan ABD ziyaretinin hedeflerini şu cümleyle özetledi: “Pekin, yanlış anlaşılmaları azaltmak ve Washington ile ilişkileri sağlıklı, istikrarlı ve sürdürülebilir bir yola sokmak istiyor.”
Wang Yi’nin ABD ziyareti, ABD siyasetinde daha büyük rol oynamayı arzulayan Kaliforniya Valisi Demokrat Gavin Newsom'un Çin ziyaretiyle aynı zamana denk geldi. Söz konusu ziyaret, geçtiğimiz aylarda Pekin'le gerilimi azaltmak ve şeffaf bir ‘rekabetin’ önünü açmak için ABD'nin aktif diplomatik hamlesinin bir parçası olarak geldi.
Demokrasileri Savunma Vakfı'nın (FDD) kıdemli araştırmacısı Craig Singleton, Wang'ın ziyaretine ve ABD’li yetkililerin geçtiğimiz haftalarda peş peşe Pekin'e yaptığı ziyaretlere rağmen, bu girişimlerin iki ülke arasındaki kötüleşen ilişkileri tersine çevirmede başarılı olabileceği ihtimalini reddetti. Şarku'l Avsat'a konuşan Singleton şu ifadeleri kullandı: “Diplomatik incelikler iki ülke arasındaki köklü ayrılıkları gizleyemez. Şi'nin APEC Zirvesi’ne olası katılımı yurt dışında sakinliği göstermeyi amaçlarken, ülke içinde fırtınalar onun aleyhine esiyor. Gözlemciler, özellikle de yatırımcılar, Şi'nin iş dünyasına açılma söylemine aldanmamalı.”
Siyasi rol
ABD’li yetkililer ile Wang başkanlığındaki Çin heyeti arasındaki görüşmelerde bir dizi konu yer aldı. Bunlardan en öne çıkanları Gazze Savaşı ve buna bağlı olarak Ortadoğu'da artan gerilim, Ukrayna'daki savaş ve Güney Çin Denizi'ndeki toprak anlaşmazlıklarıydı. ABD’li bir yetkilinin açıklamasına göre Washington ile Pekin arasındaki önemli görüş farklılığına rağmen Biden yönetimi, Wang ile yapılan görüşmelerin Çin'i, ‘çıkarların kesiştiği’ Gazze ve Ukrayna'daki savaşlar konusunda ‘daha yapıcı bir yaklaşım’ benimsemeye ikna etmeyi başaracağını umuyor.
Blinken, geçtiğimiz hafta Ortadoğu'ya yaptığı ziyaret sırasında, çatışmanın genişlememesini sağlamak için Pekin'in özellikle İran'la ilişkileri açısından bölgede nüfuzunu kullanmaya hazır olup olmadığını öğrenmek üzere Wang ile temas kurdu.
Çin'in rolünü sorgulayan Singleton, şu ifadeleri kullandı: “Eğer Washington, Çin'in İsrail ile Gazze arasındaki çatışmada yapıcı bir rol oynamasını beklerse, bir sürprizle karşılaşacaktır. Pekin'in asıl hedefi barışı korumak yerine küresel imajını güçlendirmek, Arap dünyasının gözüne girmek ve ABD'nin küresel liderliğinin başarısızlıkları olarak gördüğü şeyleri vurgulamaktır.”
Temkinli iyimserlik
Çin gazetesi Global Times, yetkililerin, ABD'nin Çin'in endişelerini gidermek için ‘somut çabalar’ göstermesi gerektiğini göz önünde bulundurarak Wang'ın ziyaretini temkinli bir iyimserlikle izlediklerini söylediklerini aktardı. Bunlar arasında Çin ürünlerine uygulanan gümrük vergilerinin ve yaptırımların kaldırılması, diplomasiyi desteklemenin temel koşulu olarak Çinli şirketlere uygulanan kısıtlamaların esnetilmesi ve tek Çin ilkesine bağlı kalınması yer alıyor.
Bunlar Washington'un henüz taahhüt etmediği konular ve yakın zamanda da başarılacağına inanılmıyor. Aslında Washington'da, çeşitli nedenlerden ötürü, iki ülke arasındaki ‘normal ilişki’ koşullarının kontrolünün elinde olduğuna dair yaygın bir inanç var. Olumlu işaretlere rağmen ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI) Direktörü Christopher Wray, Çin'i “bu neslin belirleyici tehdidi” olarak nitelendirdi. Geçen hafta CBS News'e yaptığı açıklamalarda “başka hiçbir ülkenin fikirlerimize, yeniliklerimize, ekonomik güvenliğimize ve nihayetinde ulusal güvenliğimize Çin kadar daha geniş ve kapsamlı bir tehdit oluşturmadığını” söyleyen Wray, Çin'i defalarca ABD şirketlerinin fikri mülkiyet haklarını çalmakla ve küresel bir casusluk kampanyası yürütmekle suçladı. New York Times'a göre Çinli casuslar, silahlar ve askeri teçhizatın yanı sıra diğer ticari teknolojilerini, böcek ilaçlarını, pirinç tohumlarını ve rüzgâr türbinlerini de hedef aldı.
Yabancı yatırımlarda düşüş
Çin'in son yıllardaki büyümesi, dünyaya açıklığına, yabancı yatırıma, üretkenliği teşvik eden uzmanlığa bağlıydı ve bunlar tarafından körüklendi. Ekonomisi, Kovid-19 salgınının başlangıcından bu yana sıkıntı çeken ve sermayeye olan çaresiz ihtiyacıyla karşı karşıya kalan Pekin, 2023 yılını ‘Çin'de yatırım yılı’ olarak belirledi. Çinli yetkililer, yatırımcı çekmek için yurt dışında tanıtım turları başlattı. Ancak bazı ABD’lilere göre bu çabalar, Başkan Şi'nin ulusal güvenlik gündemiyle ve ‘dış tehditleri savuşturma’ odağıyla çelişiyor. Bu da her türlü yatırımı yabancı şirketler için potansiyel bir mayın tarlası haline getiriyor. Araştırma firması Rhodium Group tarafından yürütülen hükümet rakamları analizine göre, Çin'deki doğrudan yabancı yatırım geçen yılın ilk çeyreğindeki 100 milyar dolardan, bu yılın ilk çeyreğinde 20 milyar dolara düştü.
Goldman Sachs'taki ekonomistler, bu yıl Çin'den çıkışların ülkeye yönelik yatırımların ‘iptaline’ yol açmasını bekliyor. Zira Çin’in bu durumu “son kırk yılda sürekli olarak oradan ayrılandan daha fazla paranın aktığı bir ülke için inanılmaz bir değişim” olarak değerlendiriliyor.
Foreign Affairs dergisinde yer alan bir habere göre, Siçuan eyaletinin başkenti Çengdu'daki bir ticaret yetkilisi, yatırımı teşvik etmek amacıyla Avrupa'ya bir gezi yaptı. Ancak eli boş döndü ve “20 yıldır Avrupa'dan yatırım alırken şimdi ilk kez tek bir mutabakat zaptı bile imzalayamadık” dedi. Bu yılın başlarında önümüzdeki beş yıl içinde yaklaşık 300 milyar dolarlık yatırım çekme hedefi koyan Guangdong eyaletindeki üst düzey bir yetkili, ABD'li bir iş grubuna, eyaletin bir ABD şirketindeki herhangi bir ‘karar vericiyi’ yatırım değerinin yüzde 10'u ile ödüllendireceğini söyledi. Ancak grup, bu fiil ABD'de yasa dışı rüşvet olarak değerlendirildiği için teklifi reddetti.
ABD ambargosunun genişletilmesi
ABD'nin yaptırımları ve bazı teknolojik sektörlere yatırımı kısıtlama kararlarının Çin ekonomisinin karşı karşıya olduğu zorlukları daha da artırdığına şüphe yok. Biden yönetimi, geçen Ağustos ayında imzalanan kararnameye göre, Çin'deki özel yatırımlara yönelik kısıtlamaları, dar teknolojik sektörlerden ‘ulusal güvenliğe etkisi olan’ daha geniş sektörlere kadar genişletti. Şu anda, yürütme emri, yarı iletkenler, kuantum bilgi teknolojisi ve yapay zekâ olmak üzere askeri uygulamalara sahip üç sektördeki yatırımların incelenmesini yönetiyor.
Cumhuriyetçi Senatör John Cornyn ve Demokrat Bob Casey tarafından sunulan bir yasa tasarısı, yasak listesinin büyük kapasiteli pilleri, hipersonik cihazları, uydu iletişimlerini ve lazer tarayıcıları içerecek şekilde genişletilmesini öneriyor.