Gazze’de bombardıman altında böyle yaşıyoruz: Ölümü işte böyle atlatıyoruz…

Füze sesini duyuyorsanız size isabet etmemiş demektir

Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus kasabasına yönelik İsrail hava saldırılarının ardından yıkılmış binaların enkazlarını inceleyen Filistinliler (AP)
Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus kasabasına yönelik İsrail hava saldırılarının ardından yıkılmış binaların enkazlarını inceleyen Filistinliler (AP)
TT

Gazze’de bombardıman altında böyle yaşıyoruz: Ölümü işte böyle atlatıyoruz…

Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus kasabasına yönelik İsrail hava saldırılarının ardından yıkılmış binaların enkazlarını inceleyen Filistinliler (AP)
Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus kasabasına yönelik İsrail hava saldırılarının ardından yıkılmış binaların enkazlarını inceleyen Filistinliler (AP)

Hüsam Maruf

Açık ve her geçen gün genişleyen ağzıyla, çaresiz siviller arasından daha fazla kurban yutmaya devam eden Gazze savaşı başlayalı 20 gün geçti. Sivillere yönelik çılgınca bir hızla ve kitlesel olarak gerçekleşen cinayet devam ediyor. Savaşın, savaş kararı alan siyasetçilerin ve savaş liderlerinin ahlakına dair sorular gündeme gelirken, askerlerin sivilleri öldürme psikolojisine dair de önemli sorular ortaya atılıyor. Daha büyük sorular ise Batılı ülkelerin medeniyet ve teknolojik ilerleme teraneleri söylemesinin ardından modern çağda insanlığın akıbetine dair. Modern toplumda insanların dillendirdiği tüm ahlaki dizginleri ve ilkeleri görmezden gelerek uluslararası ve insani yasaları çiğneyen ve Filistin halkına karşı ölümcül suçlar işleyen işgalci devlet İsrail söz konusu olduğunda bu ilerleme, değersiz bir saçmalığa dönüşüyor.

Gelecekte insanlığı biraz olsun korumak istiyorsak, daha fazla cinayete susamış o liderlerin ve çocukların kafalarına füze düşüren o askerlerin psikolojisinin derinlerine dalmalıyız. Bu noktada hatırıma Rus yazar Lev Tolstoy’un şu sözü geliyor: “Savaş, her zaman ilgimi çekmiştir. Üst düzey generallerin tasarladığı manevraları kastetmiyorum; çünkü hayal gücüm bu kadar geniş çaplı hareketleri takip edemiyor; bunları anlamıyorum. Asıl ilgimi çeken, savaşın gerçekliği ve askerlerin işlediği bilfiil cinayetler.”

Çoğu zaman gelen darbenin gücünü uçağın sesinden anlıyoruz. Artık saldırıların yönlerini de biliyoruz. Ama savaştan savaşa, mermiden mermiye değişmeyen tek şey; acının tadı, kaybetmenin üzüntüsü, veda ve korku

Savaş güçlülere sadece ahmaklığı ve insanlığa karşı daha fazla şiddeti öğretir ve zulmü, toplu mezarları ve insanların zorunlu göçünü destekler. Zayıfların ise intikam ve öfke duygularını körükler ve su, elektrik ve gıda gibi insani yardımların kesintiye uğradığı, toplumca parçalanmışlığın ve kaybın yaşandığı, insanlar arasında iletişimin ve ulaşımın kesildiği, evlerin yıkıldığı, şehirlerin altyapısının yerle bir olduğu bir ortamda sebep olduğu korku, yara, endişe ve çaresizlikle hayal evinde savaş olmasa açılmayacak yeni pencereler açar.  

Tecrübe

Savaş bana hayata ve ölüme dair iki yönlü bir tecrübe sundu. Küçük çocuklarım gibi benim için de patlama sesleri bazı zamanlarda korkutucu olmaktan çıktı. Çoğu zaman gelen darbenin gücünü uçağın sesinden anlıyoruz. Artık saldırıların yönlerini de biliyoruz. Ama savaştan savaşa, mermiden mermiye değişmeyen tek şey; acının tadı, kaybetmenin üzüntüsü, veda ve korku, her şeyden korku. 13 yaşındaki oğlum kimliği tespit edilemeyen ölülerin akıbetini bana şu ifadelerle anlatıyor: “Böyle kişilerin sayıları çok olduğu için doktorlar onları topluca gömmeyi uygun gördüler.”

Savaş, çocuklar için işte böyle bir tecrübe üretiyor. Onların, hikâyeye tanık olmamak gibi bir lüksleri yok. Aksine bu hikâyeyi anlatabilme yeteneğine sahip benlikler taşıyorlar. Savaşın bilinçlerini zorla şekillendirdiği bu genç nesiller, gelecekte hikâyenin tam anlamıyla taşıyıcısı olacaklar. Geçmişte olduğu gibi davasından bihaber bir Filistinli nesil çıkmayacak.

En kötüsünü beklemek

Savaş bana her zaman en kötüsüne hazırlıklı olmayı öğretti. Zira neşe ya da iyimser bir ton için bir kalkan yok. Hayat, barıştan yana olan yazarın güzellik üretmek için yönettiği bir tiyatro sahnesi ya da roman değil. Burada, Gazze’deki hayatta insanlığın ve İsrail ile ABD’nin yıkıcı savaş aletlerinin ürettiği en büyük dram var. Tam olarak bu savaş bize bu modern dünyada insanlığın olmadığını öğretti.

sdfe
İsrail’in Gazze Şeridi’ne düzenlediği bir hava saldırısından sonra yükselen duman ve ateş (AP)

Hayatının aşkına evlenme teklifi eden ve düğünlerine hazırlanan Gazzeli genç Halid el-Mısri, kendi deyimiyle ‘ruhuna’ veda etti ve onu beyaz gelinlik içinde değil de beyaz kefene bürünmüş halde gördü. İşgal güçleri, evini ve ailesini bombaladı. Nişanlısı, bu savaşta şehit düşen çok sayıda kişi arasında bir rakama dönüştü. Facebook hesabında Halid, yaşanabilecek tüm acılarla nişanlısı için duyduğu yasını şöyle dile getirdi: “Canım nişanlım, beyaz gelinlik giyecekken beyaz kefene büründü. Beni yaşam sevincinden mahrum bıraktılar. Elveda Ruhum.”

Yüzleri ezberliyoruz

Savaş bana ayrıca sevdiklerimin özelliklerine iyice bakmayı öğretti. Zira içten ve rahat anlar, acımasız bombalamalarla yok edilebilir. İsrail’in son savaşta kullandığı gelişmiş Amerikan silahları nedeniyle yüz derisi yandığı için özellikler kaybolabilir ve eski görünümüne kavuşamayabilir. Silahlar, sadece can almakla kalmıyor; yüzü, sırtı ve karnı da yakıyor. Böylece insanın özellikleri kayboluyor ve sanki pürüzsüz bir yüzeye kumla çizilmiş gibi siliniyor.

Tüm bunlar ölümle içsel bir diyaloğu somutlaştırıyor. Sanki ona, ‘İstersen gel. Senin varlığına dair ürkütücü düşünceden biraz olsun sıyrılacağız. Çünkü sen gelirsen biz bu maddi acının dışında, dünyanın sınırlarının dışında olacağız’ diyoruz

Gazze’de, evlatlarının isimlerini bacaklarına ve ayaklarına yazan aileler var. Bunu yapıyorlar, çünkü kendilerinden önce binden fazla kişinin başına geldiği gibi, bir bombardıman turundan sonra çocukların kimliği belirsiz hale gelmesinden korkuyorlar. Belki de aile, bazıları henüz ayaklarını kullanamayan çocukları için yalnızlıktan ve kaybolmuşluktan korkarak, daha sonra defnedeceklere aile üyelerinin birbirine yakın gömülmesine dair bir talimat verecek.

Ölümden sonra evsizlik

Öğrenilmesi mümkün bir diğer şey de insanın öldükten sonra bile evsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalabileceğidir. Biz insanın evsiz kalabilmesine ve kalacak, geceleyecek bir yer ya da para bulamamasına alışığız. Ama bu ölümden sonra olursa işte o zaman feci bir durum olur. Bu savaşta Gazze’deki ilgili yetkililer, kabir ve kefen sıkıntısı çekti. Gazze’de sakinlerinin başları üzerinde bombalanan evlerin sayısına kıyasla sivil savunma ekipleri yetersiz kaldığı için ölülerin çoğu enkaz altında bırakıldı. Gazze Şeridi’ndeki sivil savunma raporlarına göre imkânsızlıklar nedeniyle ve kurtarma ekiplerinin yıkılmış evlerin enkazı altından ölüleri değil de önce yaralıları çıkarmasının önünü açmak amacıyla enkaz altından çıkarılamayan binden fazla şehit bulunuyor.

ghrj
26 Ekim 2023’te Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda Filistinliler, İsrail’in hava saldırısının ardından bir binanın enkazı üzerinde kurbanları ve kurtulanları arıyor (EPA)

Yusuf el-Halo

Gazze’de daha önceki savaşlarda her zaman aile üyelerinin aynı odada uyuması yaygındı. Böylece bombalama yoluyla ölüm gelse bile bütün aileyi bulur. Aslında Filistinli ailelerin çoğu, günün büyük bölümünde birbirine yakın duruyor. O kadar ki kişi, onlardan uzakta ihtiyacını gidermesi gerektiğinde korku ve yalnızlık hissediyor. Ancak Yusuf’un annesi, annesinin tarifiyle ‘beyaz, tatlı, kıvırcık yaşlı 7 yaşında’ çocuğunu birkaç dakikalığına evde bırakmıştı. Gelgelelim hava saldırısı, o dönmeden önce geldi. Yusuf’un babası da o esnada hastanede yaralılarla ilgileniyordu. Trajik bir an yaşandı ve Yusuf, karnı aç bir halde şehit oldu. Ay gibi yüzü tanınmaz hale geldiği için annesinin bile ona veda etmesi engellendi. Böylece bir şey daha öğrendim: Savaş sırasında evde çocukları ihmal etmek yok. Savaş boyunca annelerin, çocuklarını kendi bedenlerine yakın tutması gerekiyor adeta.

Füzeyle diyalog

Gazze’de siviller için bir sığınak ve kaçacak yer olmadığı için beklenmedik bombalamalar yüzünden kaçınılmaz olan ölüme teslim olmak, kitlelerin ve bireylerin benimsediği bir durum. Zira şiddetli bombalama esnasında güvenli bir sığınak yok. İnsanlar kaçsa bile, tehdit altındaki bir mekândan belki de biraz sonra bombalanacak başka bir mekâna kaçıyorlar. Yerinden edilmiş pek çok insanın başına gelen de bu; başkalarının evlerinde öldüler, halbuki orada güvende olduklarını düşünüyorlardı.

Daha önce bir kişinin ayağının veya elinin uyuşturulmadan kesilebileceğini hiç düşünemezdim. Ama bu durum, Gazze’deki hastanelerde büyük oranda gerçekleşti. Bu noktada olan biteni tarif edebilecek bir duygu yok. Sadece mümkün olan en üst düzeyde insani acı var

Bu savaşta aile üyeleri, gazeteciler, doktorlar ve sağlık ekipleri, korkuyu biraz olsun yenmek için askerî bir düşünceyi ödünç alarak, birbirlerine şöyle teselli veriyorlar: Önce füze sesini, sonra da patlama sesini duyuyorsan bu sefer kurtuldun demektir. Füze sana yönelmişse de hiçbir şey hissetmeyeceksin; çünkü sen öleceksin ve patlama sesini başkaları duyacak.

Tüm bunlar ölümle içsel bir diyaloğu somutlaştırıyor. Sanki ona, ‘İstersen gel. Senin varlığına dair ürpertici düşünceden biraz olsun sıyrılacağız; çünkü sen gelirsen biz bu maddi acının dışında, dünyanın sınırlarının dışında olacağız’ diyoruz.  

sfghe
Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah şehrine yönelik bir İsrail hava saldırısından sonra yükselen dumanlar (DPA)

Acıya dair yeni bir hayal

Bu savaş, zihnime acıya dair yeni bir hayal ekledi. Daha önce bir kişinin ayağının veya elinin uyuşturulmadan kesilebileceğini hiç düşünemezdim. Ama bu durum, Gazze’deki hastanelerde büyük oranda yaşandı. Zira İsrail’in her şeye uyguladığı abluka yüzünden hastanelerdeki tıbbi malzemeler ve aletler tükendi. Bu yüzden de doktorlar, birçok ameliyatı uyuşturucu kullanmadan gerçekleştirmek zorunda kaldı. Bu noktada olan biteni tarif edebilecek hiçbir duygu yok. Sadece mümkün olan en üst düzeyde insani acı var.

Üstelik bu ameliyatlar, ameliyata tahsis edilen odalar yetersiz olduğu için hastane yollarında ve koridorlarında yapılıyor. Böylece acı, bizzat açığa çıkıyor ve acının cehennemi, onu yaşayıp görenlerin, onu hafifletmek için boşuna çabalayanların yüzlerine yansıyor.  

* Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.



Witkoff: Ukrayna ile yapılan görüşmelerde “önemli ilerleme” kaydedildi

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)
TT

Witkoff: Ukrayna ile yapılan görüşmelerde “önemli ilerleme” kaydedildi

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)

ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff dün, Rusya ile savaşa diplomatik bir çözüm bulmak amacıyla Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile Berlin'de yapılan görüşmelerde ‘önemli ilerleme’ kaydedildiğini açıkladı.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Trump’ın Özel Temsilcisi Witkoff ve damadı Jared Kushner arasındaki görüşme beş saatten fazla sürdü. Witkoff’un sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamaya göre görüşmede, 20 maddelik barış planı, ekonomik programlar ve diğer konular hakkında derinlemesine tartışmalar yapıldı. Witkoff, bu sabah başka bir toplantı daha yapılacağını da sözlerine ekledi.

ABD’nin Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için öne sürdüğü öneriyle yürütülen Ukrayna-Rusya müzakerelerini yöneten Witkoff'un Berlin’e gönderilme kararı, Washington'ın savaşı sona erdirme planının şartları konusunda Kiev ile kalan anlaşmazlıkları çözme konusundaki aciliyetinin arttığını gösteriyor. Ukrayna ve Rusya arasındaki saldırılar devam ederken ve kayıplar artarken, ABD Başkanı Trump, 2022 şubatında Rusya'nın Ukrayna'ya karşı açtığı ve yüz binlerce kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olan savaşı çözme planıyla ilgili görüşmelerde ilerleme sağlanamaması nedeniyle hayal kırıklığına uğradığını açıkça dile getirdi.

Zelenskiy daha önce Washington'ın, Ukrayna'nın doğusundaki Donetsk bölgesinin kontrol ettiği kısmından Ukrayna ordusunun çekilmesini talep ettiğini açıklamıştı. Bu bölgenin silahtan arındırılmış bir ‘serbest ekonomik bölge’ haline getirilmesi planlanıyor. Ancak Washington, Ukrayna topraklarını işgal eden Rusya ordusundan aynı talepte bulunmuyor.

Öte yandan Trump'ın planı, Rusya ordusunun Sumi, Harkiv ve Dnipropetrovsk bölgelerinde (kuzey ve kuzeydoğu) ele geçirdiği küçük alanlardan çekilmesini, ancak Herson ve Zaporijya'da (güney) kontrol ettiği daha geniş toprakları elinde tutmasını öngörüyor.


Güney Kore polisi Birleşme Kilisesi'nin ofislerine baskın düzenledi

Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)
Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)
TT

Güney Kore polisi Birleşme Kilisesi'nin ofislerine baskın düzenledi

Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)
Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)

Güney Kore polisi bugün, başkent Seul ve çevresindeki Birleşme Kilisesi'nin ofislerine ve tesislerine baskın düzenlediğini açıkladı. Baskın düzenlenen yerler arasında başkentin kuzeydoğusunda bulunan ve uluslararası genel merkez olarak kullanılan lüks bir saray da yer aldı. Polis, aramanın kiliseye ait on farklı yerde yapıldığını duyurdu.

Yonhap Haber Ajansı, aramanın bazı mevcut ve eski hükümet yetkilileri ile milletvekillerinin kiliseden rüşvet aldıkları iddialarıyla ilgili olduğunu bildirdi. Olayda adı geçenler arasında kilise lideri Hak Ja Han da yer alıyor.

Denizcilik ve Balıkçılık Bakanı Chung Jae-soo, geçtiğimiz hafta yanlış olduğunu söylediği iddiaları çürütmeye odaklanmak ve davanın Cumhurbaşkanı Lee Jae Myung’un hükümetinin çalışmalarını etkilemesini önlemek istediğini belirterek istifa etmişti.

sdfrgt
Birleşme Kilisesi'nin lideri Hak Ja Han, Seul'deki özel savcıların talebi üzerine hakkında çıkarılan tutuklama emrinin yeniden değerlendirilmesi için mahkemeye geldi (Arşiv - Reuters)

Kilise tarafından geçtiğimiz hafta yapılan açıklamada, tek bir eski kilise yetkilisinin karıştığı iddia edilen ve ‘aşırılıklar’ olarak nitelendirilen olaylarla Kilise’nin hiçbir ilgisi olmadığı belirtildi.

Birleşme Kilisesi lideri Hak Ja Han, avantajlı iş olanakları karşılığında eski First Lady Kim Keon-hee'ye rüşvet teklif ettiği iddiasıyla yargılanıyor. Ancak Kilise lideri bu iddiaları reddediyor.


Avustralya Başbakanı’dan, Sidney saldırısı sonrası ‘antisemitizmi’ ortadan kaldırma sözü

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)
TT

Avustralya Başbakanı’dan, Sidney saldırısı sonrası ‘antisemitizmi’ ortadan kaldırma sözü

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese bugün yaptığı açıklamada, Bondi Plajı'na düzenlenen terör saldırısını kınadı, bunu “saf kötülük eylemi” olarak nitelendirdi. Öte yandan Avustralya polisi, dün meydana gelen silahlı saldırıda en az 16 kişinin öldüğünü teyit etti.

efrty
Avustralya Başbakanı Albanese düzenlediği basın toplantısında (EPA)

Başbakan Albanese düzenlediği basın toplantısında, ‘bugünün Bondi'de neşeli bir kutlama olması gerektiğini, ancak yaşananlarla bu kutlamanın sonsuza kadar lekelendiğini’ söyledi.

Albanese, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dün gördüğümüz şey, saf kötülük, antisemitizm ve Avustralya'nın simgesel bir yerinde, bizim kıyılarımızda işlenen bir terör eylemiydi.”

Avustralya'nın ‘antisemitizmi ortadan kaldırmak için ne gerekiyorsa yapacağını’ vurgulayan Başbakan Albanese, “Avustralya asla bölünmeye, şiddete veya nefrete boyun eğmeyecek ve bunu birlikte aşacağız. Onların bizi bir ulus olarak bölmelerine izin vermeyeceğiz. Buna yanıt vermek için gerekli her türlü kaynağı seferber edeceğiz. Dün, ülkemizin tarihinde gerçekten karanlık bir gündü. Ancak bir ulus olarak, bunu yapan korkaklardan daha güçlüyüz” ifadelerini kullandı.

dfgt
Sidney'deki silahlı saldırı olay yerinde polis (AP)

Öte yandan Avustralya polisi dün akşam Sidney'de Yahudi bayramı Hanuka kutlamaları sırasında 16 kişiyi öldüren iki silahlı saldırganın 50 yaşındaki bir adam ve 24 yaşındaki oğlu olduğunu açıkladı.

Yeni Güney Galler Polis Komiseri Mal Lanyon, gazetecilere yaptığı açıklamada baba saldırganın öldürüldüğünü, oğul saldırganın ise şu anda hastanede tedavi gördüğünü söyledi. Lanyon, “Başka saldırganlar aradığımızı söyleyemem” diye ekledi.

Saldırı, yaklaşık 2 bin Yahudi’nin Sidney'deki Bondi Plajı'nda Hanuka kutlamalarına katıldığı sırada gerçekleşti.

Görgü tanıkları, kimliği belirsiz bir kişinin kutlama alanının yakınlarındaki bir arabadan inip ateş açtığını bildirdi.

Raporlara göre ateş yakınlardaki bir köprüden açıldı.

Olay yerinden çekilen görüntülerde, uzun namlulu silahlara sahip saldırganlar kutlama yerine doğru ilerlerken panik içindeki kalabalığın her yöne kaçıştığı görüldü.

Videolarda, kaosun ortasında çimlere uzanmış insanlar görülüyor. Kutlamaya katılan bir Yahudi, olayı kendileri için bir ‘felaket’ olarak nitelendirdi.

Saldırıdan birkaç saat sonra konuşan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese'ye bir mektup göndererek Canberra'yı ‘antisemitizmi körüklemekle’ suçladığını söyledi.

Diğer bir deyişle Netanyahu, Albanese'nin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının ‘sokaklarınızda yıkıma yol açan Yahudilere karşı nefreti teşvik ettiğini’ söyledi. İsrail Başbakanı, “Antisemitizm, liderler sessiz kaldıkça yayılan bir kanserdir. Zayıflığı eylemle değiştirmelisiniz” diye ekledi.

Saldırının ‘korkunç’ olduğunu söyleyen Netanyahu, “Soğukkanlı bir cinayet. Ne yazık ki, kurbanların sayısı her dakika artıyor. En büyük kötülüğü gördük” dedi. Yoldan geçerken saldırganlardan birinin silahını elinden alan ve Yahudi olduğunu söylediği bir kişiye atıfla “Aynı zamanda en büyük Yahudi kahramanlığını da gördük” ifadelerini kullandı.

Netanyahu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Küresel anti-Semitizmle mücadele ediyoruz ve bununla savaşmanın tek yolu onu kınamak ve mücadele etmek, başka yolu yok. İsrail'de yaptığımız da bu. İsrail ordusu ve güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu yapmaya devam edecek.”

Avustralya hükümetini üstü kapalı eleştiren Netanyahu, “Olayı kınamayan, aksine teşvik edenleri kınamaya devam edeceğiz. Onlardan özgür ulusların liderlerinden bekleneni yapmalarını talep etmeye devam edeceğiz. Pes etmeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.